YAŞAM 19 Kasım 2018
47,7b OKUNMA     792 PAYLAŞIM

Amerika Hakkında Doğru Sanılan Yanlışlar

Amerika'da ırkçılıktan sağlık sistemine kadar pek çok konuda doğru bilinen yanlışlar.
iStock

yanılgı 1: amerika'da 10-15 milyon evsiz varmış. herkes sokakta yaşıyormuş. kaynım gitmişti o öyle söyledi

gerçek: resmi rakamlara göre abd'deki evsiz sayısı 500 bin civarında ama bu rakam bile yanıltıcı. abd'de "evsiz" tanımı "kalıcı bir adresi olmayan" anlamına geliyor. mesela evi yanıp yeni ev tutana kadar otelde kalan, kocasından boşanıp yeni ev tutana kadar geçici olarak arkadaşının yanında kalan filan da evsiz kategorisinde sayılıyor. sokakta yaşayan amerikalıların sayısı 200-250 bin civarı. 500 bin sayısını nüfusa orantılayınca on binde 15 gibi bir rakam çıkıyor. diğer gelişmiş ülkelerle karşılaştırırsak fransa'da 141 bin evsiz var (on binde 21), ingiltere'de 210 bin evsiz var (on binde 29), isveç'te 34 bin (on binde 34) ve avrupa ortalaması on binde 22. e hani abd'de sosyal devlet olmadığı için herkes evsizdi? rakamlara göre sosyal devletin zirve yaptığı avrupa ülkelerinde de benzer hatta daha yüksek evsiz oranları var.

yanılgı: amerika'da sosyal devlet yokmuş. işini kaybeden sokağa atılıyormuş. millet çöpleri karıştırıp yiyecek arıyormuş

gerçek: yalan. abd federal devletinin yıllık bütçesinin %33'u sosyal güvenlik kurumuna, %27'si de devletin sağlık harcamalarına gider. sadece bu iki kalem bile %60 yapar. 

kısaca sosyal devlet yok denen bir ülke bütçesinin yüzde 60'ını "sosyal devlete" harcamaktadır. bunun dışında eyaletlerin kendi bütçeleri de mevcuttur. mesela california eyaletinin yıllık bütçesinin %50'sine yakını sosyal yardımlara gitmektedir. sosyal yardımın güya hiç olmadığı texas gibi eyaletlerde bile bütçenin %31'i sosyal yardımlara harcanmaktadır. abd'de sosyal yardım alan milyonlarca insan var. hemen hemen tüm eyaletlerde (alabama'da bile) kira yardımı, çocuk yardımı, sağlık yardımı gibi birçok fon bulunmaktadır. gelişmiş ülkeler içinde "sosyal harcama" olarak abd fransa'dan sonra ikinci sıradadır. california gibi eyaletlerde amerikan vatandaşlarını bırak kaçak göçmenler bile sağlık ve kira gibi birçok yardım alabilmektedir.

 


yanılgı: amerika'da kimsenin sağlık sigortası yokmuş. hastalananlar doktora para yetiştiremediği için ölüyormuş

gerçek: obamacare sonrası abd'de sağlık sigortasına sahip olan insanların oranı %92'ye yükseldi. geri kalan yüzde 7-8'lik kesim de genelde "ben gencim bana bir şey olmaz" veya "ben çok dindarım isa bana bakar" diyen kesim. birçok eyalette evsizlere bile sağlık sigortası bağlanmaya başlandı. yıllarca isveç'te yaşamış biri olarak söyleyeyim, abd'de doktora ulaşım isveç'ten kat kat daha kolay. isveç'te çok acil ölüm kalım durumu yoksa doktordan randevu almak bile 3-4 ay sürüyor. amerika'da doktordan randevu alırken 1 haftadan fazla beklediğim hiç olmadı. acil durumlarda zaten yarım saat içinde doktor görebiliyorsun.

yanılgı: amerika'da nüfusun yarısı asgari ücretle sürünüyormuş. kölelik düzeni varmış

gerçek: abd çalışma bakanlığının verilerine göre asgari ücretle çalışan amerikalıların oranı %5'ın altında. yetişkinleri bırakın, 16-19 yaş arasındaki grupta bile asgari ücret alanların oranı %8. zaten abd'de berberden taksiciye, garsondan otel odası temizlikçisine kadar herkese bahşiş verildiği için asgari ücret alanların bile birçoğu aslında asgari ücretin çok üzerini kazanmaktadır. mesela bir restoranda garsonluk yapan bir arkadaşım kağıt üzerinde "asgari ücret" kazanıyor ama çalıştığı her gün eve sırf bahşişlerden 100-150 dolar gelir getiriyor (hafta sonları ikiyle çarp).

yanılgı: amerika'da üniversite mezunları bile tuvalet temizliyormuş. kimse iş bulamıyormuş

gerçek: çalışma bakanlığının verilerine göre üniversite mezunlarının ezici bir çoğunluğu okuduğu bölümle ilgili bir iş yapmaktadır. özellikle sayısal veya bilimsel bir konuda üniversite mezunu olanlar içinde asgari ücretle çalışan veya vasıfsız getir götür işleri yapan yok denecek kadar az. ortalama bir mühendislik mezununun yıllık geliri 68 bin dolarken ortalama bir sözelcinin bile yıllık geliri 35 bin dolar civarında geziyor.

yanılgı: amerika'da göçmenler üçüncü sınıfmış. göçmenlere kimse iş vermiyormuş

gerçek: abd'de açıklanan verilere göre üniversite mezunu göçmenler üçüncü sınıf olmak bir yana ortalama amerikalılar'dan bile daha fazla para kazanıyorlar. özellikle asyalı ve hindistanlı göçmenler ortalama bir abd'liden %15-20 oranında daha yüksek maaş alıyorlar. bunun sebebi de çoğunun sayısalcı olması ve zaten çalışma iznini de kendilerini kanıtlayarak almaları. abd bir göçmenin en kolay entegre olup en rahat yaşayacağı 3-4 ülkeden biridir ve hiçbir şekilde göçmenlerin üçüncü sınıf hissetmesi gibi bir şey söz konusu değildir.

yanılgı: amerikalılar geri zekalıymış, dünyanın düz olduğuna inanıyormuş

gerçek: ortalama iq skorlarına, eğitim düzeylerine, patent sayılarına, bilimsel makale sayılarına ve diğer verilere baktığımızda abd'lilerin diğer batı ülkeleriyle aynı zekada, eğitim ve gelişmişlik seviyesinde olduğunu görüyoruz. 

Ülkelere göre ortalama zeka seviyeleri

şu kadarını söyleyeyim, ortalama iq'larda türkiye 89-92 aralığında abd 98-102 aralığında gözüküyorken ve adamlar bize 10 puan fark atmışken "amerikalılar çok aptalmış" demek bana fazla itici geliyor.

yanılgı: amerika'da herkes obezmiş. oraya gidenler şişmanlar yiyormuş

gerçek: abd'de obezite oranları ortalamanın üzerindedir ve birçok ülkeden daha yüksektir ama bu tüm amerikalıların obez olduğu anlamına gelmiyor. mevcut verilere göre abd'deki obezite oranı %35, yani her üç kişiden biri obez. diğer ülkelerle karşılaştırınca bu daha yüksek gözüküyor çünkü avrupa ortalaması %25 civarında ama avrupa'da ortalamayı yükselten de biziz zira türkiye'de obezite oranı abd'ye yakın (%33). abd'de obezite oranları avrupa'dan daha yüksek olmakla beraber "herkes" veya çoğunluk obez değil. zaten bu hızla gidersek avrupa'da "türkler obez" goygoyu yayılmaya başlayacak.

yanılgı: amerika'ya sadece üçüncü dünya ülke vatandaşları gitmek istiyormuş. avrupalılar asla abd'ye gitmezmiş

gerçek: bugün abd'de 44 milyon göçmen var ve bunların 5 milyonu avrupa göçmeni. bunların da büyük çoğunluğu almanya, ingiltere, italya gibi gelişmiş ülkelerden abd'ye göçenler. dünya nüfusunun %10'u avrupalı ve abd'deki avrupalıların oranı %12 olduğuna göre avrupalı göçmenler abd'de over-represent (fazladan temsil) ediliyor. bu durumda avrupalıların abd'ye ortalamanın üstünde göç verdiğini dahi söyleyebiliriz. kendim de bizzat isveç'ten göçmüş biri olarak bu rakamları doğrulayabiliyorum. etrafımda birçok avrupa doğumlu abd vatandaşı var.

yanılgı: amerikalılar çok mutsuz, herkes depresyonda, kaliforniya sendromu filan

gerçek: genelde dünyanın en mutlu ülkeleri listesinde tepede iskandinav ülkelerini görürüz ama abd de listede çok aşağılarda sayılmaz. genelde abd dünyanın en mutlu ülkeleri sıralamalarında 9-14. sıralar arasında gidip geliyor ve genel olarak üst sıralarda olduğu söylenebilir.

yanılgı: amerikalılar ırkçı, aşırı milliyetçiler, göçmenlerden nefret ediyorlar

gerçek: şimdi amerika'da hiç ırkçılık yok demek yalan olur çünkü dünyanın her ülkesinde az çok ırkçılık bulunur ama halkın göçmenleri aralarına kabul etme konusunda abd üst sıralarda yer alır. world economic forum'un yaptığı listeye göre yabancı göçmenlere en sıcak bakan 6. ülke abd. bu konuda birinci sırada isviçre var. bir başka araştırmaya göre amerikalıların %75'i "göçmenler bu ülke için yararlı" fikrine katılıyor. ayrıca amerikalıların %83'ü ülkelerindeki kaçak göçmenlerin yasal hale getirilmesini destekliyor. en ırkçı olduğu söylenen teksas'ta bile halkın yarısından çoğu göçmenliği destekliyor.

yanılgı: amerika'da satılan meyve sebzenin tadı tuzu yok. hiçbir şeye benzemiyor

gerçek: walmart'tan kilosu 60 cent'e alınan elmanın tabi ki tadı tuzu olmaz. whole foods demiyorum ama en azından trader joes gibi yerlerden biraz paraya kıyıp daha "normal" fiyatlara alacağınız meyve ve sebzelerin tadları türkiye'dekinden bile kat kat iyi olacaktır. zaten whole foods'a hiç girmiyorum çünkü orada satılan yiyeceklerin kalitesinde meyve ve sebzeyi türkiye'yi bırak avrupa'da zor bulursunuz ama fiyatları biraz pahalı.

Toplumların Ortalama Zeka Düzeyi Bir Ülkenin Gelişimi İçin Neden Tek Başına Yeterli Değil?