BASKETBOL 5 Mayıs 2021
8,5b OKUNMA     589 PAYLAŞIM

Anadolu Efes'in Real Madrid'i Yenerek Final Four'a Kaldığı Maçın Teknik Analizi

Euroleague'deki temsilcimiz Anadolu Efes (eski ismiyle Efes Pilsen), 2020-2021 play-off'ları ilk turunda güçlü rakibi Real Madrid'i 2-2'ye gelen serinin 5. maçında mağlup ederek finaldeki 4 takım arasında kalmayı başardı. Peki nasıl başardı?


4 mayıs 2021 anadolu efes real madrid maçı, madrid koçu pablo laso'nun önünde şapka çıkardığım serinin son maçıydı

bu sezon real madrid'in en önemli ismi tartışmasız tavares'ti, zaten sayı, ribaund ve şaşırılmayacak şekilde blok istatistiklerinde en üst sırada yer alan madrid oyuncusu da uzun adam (şakasız) tavares'ti ve ironi odur ki bu seride real madrid tavares'in süre aldığı tüm maçları kaybetti.

laso maça yine işleyen taktiği ve beşiyle başladı. bu sistem kısaların oversize, uzunların ise hareketli ve undersize olduğu değişik bir mekanizma ve bu sezon pek fazla takımda görmediğimiz bir yapı, belki benzer bir beşi sezonun bir bölümünde cska kullanmıştır ama oyun yapısı olarak bu şekilde oynayan hiçbir takım olmadı.

Oversize: Pozisyonu için olması gereken standarttan daha cüsseli.
Undersize: Pozisyonu için olması gereken standarttan daha küçük cüsseli.

2-3 alan savunmasıyla yerleşti bu beş, ön alanda laprovittola-carroll-abalde, arkada ise garuba ve tyus ile mobil bir alan savunması ki bu savunma şeklinde en önemli şey birlikte hareket edebilmektir, zira dip oyunlarını savunmak oldukça zor olur; bu savunma modeliyle 2 maçı kazanmışlar ve efes'e hücum ettirmemişlerdi. abalde carroll laprovittola yerine de llull rudy alocen ile önde bu düzeni devam ettirdiler ancak arkada garuba ve tyus aksayınca thompkins ile tavares pek bu savunma modeline uygun oyuncular olmadığı için planı 40 dakikaya yayamadılar. belki burada laso tavares'in sürelerinden çalıp taylor'u 4 numaraya çekerek çare üretebilirdi, kazandıkları 2 maçta bunu yaptı ancak bu defa denemedi.

real madrid'in bu alan savunması beşinin en önemli noktası tüm perdelerde adam adama savunmaya dönüp adam değişimi yapabilmeleriydi ki belirttiğim gibi kazandıkları 2 maçta bunu kusursuz oynadılar. serinin son maçında ise sürekli geriden gelip yakalayan ve kafa kafaya giden bir görüntüleri vardı ve maç sonunda efes bu sefer nihayet ve çok şükür ki topun kıymetini bilerek ve doğru ismin (simon) ellerine vererek maçı tutmayı bildi ve kazandı. real madrid'e çok yazık oldu, efes yerine başka bir takımla eşleşselerdi büyük ihtimalle seriyi kazanabilirlerdi. laso'nun bu alan savunması modeli de diğer serilerde de kullanılmaya başlandı ve değişik görüntülere neden oldu.

Pablo Laso, takımı elense de seriyi başarılı bir şekilde yönetti.

efes açısından maç aslında çok güçlü başlamadı

şutlar girmedi ve takım ritme giremedi. özellikle larkin ki bu takımın en büyük hücum silahı, son 5 dakikaya kadar devreye girmeyi bırakın çemberi bile bulamadı. ancak bir isim vardı ki tüm maçın seyrini bir iki yardımcıyla birlikte tamamen değiştirdi ve maçı efes'e kazandırdı. bu isim tabii ki chris singleton, 2-3 alan savunmasını darmadağın etti tecrübeli pf. sezon başından beri beklediğimiz 4 numara katkısının tamamını tek başına 1 maçta verdi. alan savunmasına yerleşim çok önemlidir, özellikle de 2-3 alan savunması ciddi defoları olan ama uygulanabilirse de rakibi kitleyen bir savunma çeşidi. ergin hoca önceki 2 maçta moerman'a daha fazla süre vererek aslında pek bu defolardan faydalanamadı, yani rakip alan savunması yapmıyormuş gibi tamamen tepe pnr oyunlarına yöneldi ve çoğu top kaybıyla sonuçlandı; özellikle garuba'nın adam değişip kısanın karşısında kaldığı pozisyonlar. bu defa efes'in 2 önemli stratejisi vardı, ilki singleton'u high posta koyarak alan savunmasının kalbine bıraktılar, bu bölge alan savunmasının bug'ıdır, savunulması imkansız bölgesi, yani düşünün ortada 3 metre kare çapına yakın bir boşluk var ve oraya şut ve pas özelliği olan bir uzun sokuyorsunuz; önceki maçlarda moerman burayı hiç kullanamadı. singleton daha maçın başında bu bölgeden hem takımı yönlendirdi, hem de keskin hücumlar kullandı ki mesaj verebilmek için bu hücumlar çok kritikti. singleton'un bu hücumları sayesinde madrid alan savunmasına kapanmak yani az önce bahsettiğim 3 metre kareyi doldurmaya çalışmak, dolayısıyla da dipleri boşaltmak zorunda kaldı ki efes bu bölgelerden bobua ve larkin ile bomboş şutlar buldu ancak faydalanamadı. yani singleton etkisi daha maçın başında efes'in çift haneye yürümesini sağlayacaktı ancak şutlar girmeyince maalesef heyecandan yerimizde duramadığımız bir maç izledik.

chris singleton'ın 2 önemli işi daha vardı dün

birincisi tepede aldığı topla dipleri savunmaya koşan madrid savunmasını tepe şutlarıyla cezalandırdı; ikincisi ise adam değişimi savunması yapıldığı anda arkasına aldığı kısayı çembere kadar iterek post oynadı. bu saydığım işleri yüzdeli yapınca da efes kısaları üzerindeki baskı kırıldı. efes kısalarının nefes alabilmesi için uzunların şut sokması hayati önem taşıyor, zira takımın saha yerleşimi tamamen bunun üzerine kurulu. dün singleton bu işi fazlasıyla yaptı, yorulduğu anlarda da ergin hoca pleiss kartını sahaya sürdü ve kritik bir 3'lük attı alman pivot. madrid özellikle tavares ile oynarken onu çemberden uzak tutmak, arka alanı kullanabilmek ve hücum reboundu kovalayabilmek için çok önemli. tavares ligin en önemli savunmacılarından ancak çemberinden uzaklaştıkça inanılmaz defosu olan bir savunmacı.

bir diğer önemli dokunuş efes kısalarının pnr'ye başladığı anda karşısında garuba kalınca zorlamaması oldu.

PNR: Pick and roll, genellikle bir guard ve uzunun paslaşarak ikili oyun oynaması.

3 ve 4. maçta gördük ki garuba bir uzun değil, yani klasik uzun oyuncu kalıbına sokulabilecek bir isim değil. efsane olympiacos 2 sene üst üste şampiyon olurken en önemli nokta 5 oyuncuyla uygulayabildikleri adam değişimi savunmasıydı, hatırlayanlar bilir orada hines inanılmaz savunuyordu karşısında kaldığı kısaları; işte garuba da o hines gibi hatta upgrade edilmiş hali gibi bu konuda. özellikle micic kaybedilen maçlarda bu tuzağa düşmüştü ancak bu maçta efes kısaları garuba'yı karşılarında gördüğü an yarı saha pas rotasyonunu başlattı ve rahatlıkla bu baskıyı da kırdı.


ve son olarak, krunoslav simon

soktuğu son dakika şutu dışında da inanılmaz verimliydi ve takımın yarı saha hücumlarının yönlendiricisi oldu. bu adamın yaşı 36 ve inanın takımda yeri doldurulması en zor oyuncu. yani bir sf düşünün, bu kadar keskin şutu olacak, böylesine bir oyun aklı olacak ve yarı sahada set yönlendirebilecek, inanın şu an avrupa'da böyle bir isim yok. kendisinin çok önemli bir head coach olacağını düşünüyorum ve o kariyerini de merakla bekliyorum.

efes günahıyla sevabıyla ve tüm defolarının açığa dökülmüş haliyle f4'a gitti, ilk maç cska ile oynanacak ve larkin'in bize büyük bir borcu var.