"Anlıyorum Ama Konuşamıyorum"un Bir Bahaneden Ziyade Bilimsel Bir Gerçek Olması
evrenin yapısının ve fizik kanunlarının insan canlısının icatları üzerinden gözlemlenebilen etkilerinden biridir anlama ama konuşamama durumu.
dil de, anlayış da içinde bulunduğumuz evrendeki tüm varlıklar/kuazi-varlıklar (işleyişler) gibi fizik yasalarına tabidir. ve evrenin meyli; genişleme, ayrışma, parçalanma, düzensizlik, düşük enerji, eşitlenme, dengedir. daralma, birleşme, düzen, yüksek enerji, eşitsizlik ise yerel, geçici ve nihai genişlemeye yöneliktir.
evrenin genişlemesini, kuantize olmuş fotonların fotosentez ile ayrılmasını, hücrelerin bölünmesini, canlıların çoğalmasını, kıtaların ayrılmasını, eninde sonunda her canlının katabolizmasının anabolizmasına üstün gelmesini ve dolayısıyla ölmesini, difüzyonu örnek verebiliriz. hatta jeremy england diye bir fizikçinin; canlılığın oluşumunu evrenin bu enerji yayma politikasına bağladığı bir görüşü dahi vardır. jeremy england-theory of life şeklinde aratarak bulabilirsiniz.
entropi
yani evrenin birincil doğası analizdir. anlamak analitik bir yöntemdir; parçalarsınız, parçaları tek tek gözden geçirir ve yorumlarsınız. analiz aslen bir eleme ve taşıma yöntemidir, size beş kelimelik yabancı bir cümle verildiğinde "verilen" "kavranan" şeklinde iki küme oluşturur beyniniz, eğer üç kelimenin manasını biliyorsanız verilenler kümesinden eler (silmez) ve kavrananlara taşıyarak bir fonksiyon yaratırsınız.
analiz bağ enerjisini serbest bırakır (fisyon) ve siz bu enerjiyi yoğunlaştırarak anlamını bilmediğiniz iki kelimenin yerini doldurabilirsiniz. bağ enerjisi, analitik düşünme yönteminde bir nevi okeydir. isterseniz ilk üç kelimenin difüzyon ile taşındığını, kalan iki kelimenin ise hemen ardından osmoza uyduğunu da düşünebilirsiniz. burada analiz edilmiş (anlamı bilinen) kelimeleri gaz, edilmemiş olanları da sıvı olarak alabilirsiniz. ki katı-sıvı-gaz-plazma şeklindeki maddenin halleri en az analiz edilenden az fazla edilene doğrudur. her halükarda; kanunlar sizden yanadır, bu yüzden anlamak daha kolay ve az efor isteyen bir tepkimedir.
konuşmak ise sentetik bir yöntemdir. evrenin ikincil ve netice değil hatice doğasına aittir. akıntıya karşı yüzmektir. eğer aynı beş kelimelik yabancı cümleyi kurmak istiyorsanız tüm kelimeleri bilmeniz gerekir, çünkü okey olarak kullanabileceğiniz bağ enerjiniz yoktur. bilakis, kelimeleri yan yana dizmekle anlamlı bir cümle oluşturamayacağınızdan eklere, gramer bilgisine yani bağ enerjisine ihtiyacınız vardır. ilkinde aktivasyon enerjisi tepkimeye yeterliyken ve sonrası daha fazla enerji olarak dönecekken ikincisinde aktivasyon+çıkanı da sizin karşılamanız gerekir.
"yıkmak kolay yapmak zor."
bu yüzden rahatlıkla anlar ama konuşmaya çalıştığınızda hebele hübele olursunuz.