SİYASET 13 Şubat 2018
81,3b OKUNMA     1077 PAYLAŞIM

Askerlere Akıllı Telefon Yasağı Getirilmesi Neden Son Derece Elzem Bir Konu?

TSK'nın Afrin'de devam eden Zeytin Dalı Harekatı'nda askerlerimizin akıllı telefonlarından paylaşım yapmasıyla telefon yasağı konusu yeniden gündeme geldi.
iStock


bilmeyenler olabilir, yasak konusunun geçmişi uzun aslında

cep telefonları iyice yaygınlaşmaya başlayınca askerlik görevlerini yapmaya gelen çoğu yükümlü yanında telefon getirmeye başladı. aynı zamanda rütbeli personel de telefonlarını mesaiye getiriyordu. bir süre sonra cep telefonları yanında olan askerlerin ve rütbeli personelin askeri hizmetlerde aksaklık yaratacagı ve istihbarat anlamında zaafiyete neden olacağı gerekçesiyle bu telefonlar birlik komutanlarınca emirler yayınlanarak toplatıldı ve birliklere getirilmeleri engellendi. ancak bu defa da x birliğindeki komutan telefona izin veriyor ama y birliğindeki izin vermiyor gibi saçma bir durum oluştu. bunun yanında elbette her şeye maydanoz "memlekette hukuk var lan hukuk!" ekibi çıkıp da olayı mahkemelere taşıyarak "bizim anayasal iletişim özgürlüğümüz engelleniyor" goygoyu ile mevzu hakkında davalar açıp kazanmaya başlayınca genelkurmay dayanamadı ve konuyla ilgili emirler yayınlayıp birliklerde cep telefonu bulundurulması ve kullanımını yasakladı. ayrıca bunu tsk disiplin kanununa "birliklerde kullanılması emirle yasak edilen malzemeler" şeklinde tanımlayıp telefon yasağını anayasal iletişim hakkının kısıtlanması noktasından çıkarıp "emre itaatsizlikte ısrar" suçu kapsamına aldırdılar. çünkü birliğe gelen her askere cep telefonu getirmedim/kullanmayacağım diye yazılı bir belge imzalatılıyordu ve bu da asker uzerinde telefon yakalanınca "bak sana verilen yazılı emre uymadın" diye ceza konusu oluyordu.

telefon yasağı bayağı bir süre ciddi olarak uygulandı. yakalanınca cezası 1 ay hapisti. kişisel olarak cep telefonu nedeniyle 3 ay fazla askerlik yapan gordum cunku herif 3 defa telefon yakalatan biriydi.

rütbelilerde olay daha berbat ilerledi. özellikle kumpaslar döneminde muvazzaf rütbeli personel üzerinde cep telefonu yakalatırsa nadir durumlar haricinde mahkemeye verilmiyordu ve ağır şekilde fırça atılıp üzerine de yazılı savunması isteniyor ve sicilini etkileyen idari cezalarla karşı karşıya bırakılıyordu. mesela göz hapsi, oda hapsi alan çok oldu. ama özellikle uzmanlar gibi sözleşmeli ekipten sözleşmesinin fesh edilenlerin olduğunu çok duydum. gelgelelim o dönemde internette dolanan gizli yasadışı dinleme videoları furyası vardı ve bir rütbeli cep telefonu yakalatınca bir anda yasadışı dinleme yapan kişi damgasi da yiyebilirdi ki bu tamamen farklı bir entry konusudur.

sonra bu iş gevşedi ve askerlere hapis cezası verilmemeye başlandı. bunun nedeni de askeri mahkemelerin iş yükünün çok büyük bölümünün cep telefonu davası olmasıydı. bu konu yayınlanan emirlerle birlik disiplin heyetlerinin sorumluluğuna verildi yani cezayi birlik disiplin kurulları vermeye başladı. zaman içerisinde de konu o noktada da tavsadı ve geldik bugüne.

bu konunun çok sıkıntılı oldugunu şurada (bkz: #74056816) yazdım. sorun salak salak videoların çekilip, görsellerin paylaşılması ve cep telefonu sinyallerinin izlenebilir olması. amerika'nın bu it sürüsüne sadece tanksavar füzesi mi verdiğini sanıyorsunuz? anlık istihbarat desteği de veriliyor bunlara ve cep telefonları gayet kolay izlenebilen cihazlar arasında.

ekşi sözlük'teki bir entry'de "asker internete giremezse kafayı yer" denmiş!

şimdi şöyle söyleyeyim, zamanında askere dağıtılan kamuflajların cepleri düğmeliydi. ama bu düğmeler operasyonda filan kopup bir süre sonra üniformalar da yıprandıkça asker pejmürde görünüyor, düğmeler pratik değil diye düğmeli kamuflajlar yerine amerikan fermuarlı (cırt cırtlı) kamuflaj dağıtıldı. gelgelelim operasyona çıkan asker gece-gündüz gizlendiği, nöbette durduğu veya pusu attığı sırada cebinden bir şey almak istediğinde cart-curt ses çıkartıp yerini belli ettiğinden (bkz: ses disiplini) ve bir kısım kaybımız böyle oluştuğundan bu tip kamuflajlar kaldırıldı ve düğmeli tipe geri dönüldü.

2. dünya savaşında almanların içlerine yeterli ağırlık koymadıkları için suya batmayan çöp torbalarını takip ede ede bunları attıkları u-boot'larını bulup batıran amerikan destroyerleri var. doğuda walkman dinlerken, sigara içerken, az önce bahsettiğim cırt cırtlı ceplerinden kuruyemiş yerken duyulan, görülen ve baskın yiyerek şehit olan askerlerimiz var, kore'de sıçtıkları bokları kapatmadıkları için geçiş güzergahları tespit edilip pusuya düşürülen çeşitli ülkelerden askerler var. yine doğuda yedikleri konservelerı, gıda paketlerini oraya buraya atan askerler oldu ve teröristler o boş konserveleri/paketleri sayıp ekipteki askerlerin sayısını tahmin ederek bu askerlere karşı etkili pusular attılar, baskın verdiler.

yani tüm bu deneyimlere bakarsak askerlik gibi son derece hassas bir alanda bu kadar "iletişim özgürlüğü" biraz fazla kaçıyor.