MÜZİK 11 Kasım 2016
100b OKUNMA     1663 PAYLAŞIM

Aşkın Tüm Mertebelerine Karşılık Gelen En Az Bir Şarkısı Olan Adam: Leonard Cohen

Kanadalı yazar, şair, söz yazarı ve müzisyen Leonard Cohen, bugün, 82 yaşında hayata gözlerini yumdu. 82 yıllık hayatında dünyaya güzel sesiyle birçok eser bıraktı. Huzur içinde uyusun!

leonard norman cohen; 1934 yılında montreal, quebec te polonya-litvanya kökenli yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. küçük yaşta babasını kaybeden cohen; ilk gitarını da bu dönemde olarak müzik adamı olarak gelişiminin temellerini atmış oldu. 1951 yılında mcgill ünivesitesine giden leonard cohen mezun olduktan sonraki bir yılını aynı üniversitenin fakültesinde, bir yılını ise terk ettiği columbia üniversitesinde geçirdi. 1960lı yıllarda egedeki hydra adasına yerleşti ve elektriği ya da sürekli akan suyu olmayan bir evde yarı münzevi bir hayat sürerek ilk kitabını yayımladı.

pek çok kadınla adı anılan cohen tek evliliğini suzanne elrod ile yaptı. ilişkileri ile açıklaması şu şekildedir;

"15’imde hayalini kurduğum bütün kadınlarla şimdi 70’imde beraberim. size tavsiyem zengin veya ünlü olun" ve "capkin bir adam olarak yayilan unum, yatagimda yalniz gecirdigim binlerce geceyi hatirlayinca beni acitan birsey sadece"

elrod’dan adam isminde bir oğlu olan sanatçının, ismi konusunda federico garcia lorca’dan etkilendiği lorca isminde bir de kızı vardır. 1994 yılında dünyevi işleri bir kenara bırakarak los angeles yakınlarında mount baldy zen merkezinde 5 yıllık bir inzivaya çekildi ve burada rinzai zen rahibi ünvanını kazandı.1950lerde yazar, 60larda folk şarkıcısı, 70 ve 80lerde kült bir ‘rock star’ olan cohen 90larda rahip olarak yaşamayı tercih etmiştir. şu anda los angeles ta yaşamaktadır.

1967 yılında folk şarkıcısı olmak üzere hydra’dan amerika birleşik devletlerine yerleşen leonard cohen müzik kariyerinin ilk yıllarında folk festivallerine katıldı. şarkı sözü yazarak şairlikten daha çok para kazanabileceğini düşünüp new york’ta bulunan ajanslara bestelerini dinlettiğinde cevap genellikle şu şekildeydi:

''sence de şarkı sözü yazmak için biraz yaşlı değil misin?’’

bu sırada judy collins isimli folk müzik şarkıcısıyla tanıştı ve birkaç şarkısını dinletti. cohen’in tarzını çok beğenen collins, cohen’e kendisine uygun bir şarkı yazarsa haber vermesini söyler. aradan geçen birkaç ay sonunda cohen, collins’i arar ve sonradan kendisinin de seslendireceği suzanne isimli şarkısını dinletir. ‘’suzanne’’ judy collins’in seslendirdiği leonard cohen bestelerinin ilkidir.

cohen katıldığı festivallerde columbia records’dan john h. hammond’ın dikkatini çekti ve anlaşma imzalandı. aynı yıl songs of leonard cohen isimli bir albüm çıkararak müzik dünyasında tanındı. albümdeki şarkılar alışılagelmiş folk tarzı ve konularından çok melankolik ve şiirsel yönüyle dikkat çekti ve bu albümü özellikle bitanya’da listelerde bir seneden fazla kaldı. bu ilk albümün dikkat çeken şarkıları ise susanne, so long marienne ve sisters of mercydir.

1969 yılında songs from the room isimli albümü çıktı ve albümde bulunan the partisan ve bird on the wire gibi şarkılar leonard cohen’in müzik piyasasındaki yerini sağlamlaştırmasında büyük rol oynadı.

üçüncü albümü songs of love and hate 1971 yılında piyasaya çıktı ve aynı yıllarda cohen; abd, kanada ve avrupa’da tura çıktı. bu albümünde en bilinen şarkılarından olan famous blue raincoat ve avalanche gibi şarkılara yer verdi.

1973 yılında yom kippur savaşı zamanında israil ordusuna katılmak istedi fakat bu isteği reddedildi. fakat aynı yıl destek amaçlı orduya özel bir konser verdi. çıkan şiir kitabının ardından 1974 yılında o dönem ilişki yaşadığı janis joplin için yazdığı iddia edilen chelsea hotel no 2 ve lover lover lover gibi şarkıları barındıran new skin for old ceremony isimli bir albüm daha çıkardı.

1977 senesinde bob dylan’ın da vokal olarak yer aldığı death of a ladies man isimli albümü çıktı. bu albümde phil spector ile birlikte çalışan cohen albümün tarzını grotesk olarak açıklar. bundan iki sene sonra recent songs albümüyle çıktı. bu albümden sonra müzik hayatına ara veren cohen’in dönüşü 1985 yılında çıkardığı various positions albümü ile oldu ve albümde yer alan dance me to the end of love şarkısı ile yeniden büyük ses getirdi. aynı albümde yer alan hallelujah da yıllar içinde pek çok farklı sanatçı tarafından da seslendirildi. bu albümden üç sene sonra farklı tarzda bir albüm olan i’m your man adlı albümü çıktı.

son stüdyo albümü olan the future 1992 yılında piyasaya çıktı. albümde bulunan the future isimli şarkıda şöyle der cohen: ‘’geleceği görüyorum kardeşim: cinayet var’’. bu albümde bulunan satirik marş özelliği taşıyan democracy isimli şarkı içlerinde bill clinton’ın da bulunduğu bazı politikacılar tarafından kullanıldı.

bu stüdyo albümünden sonra ilki cohen live ve ikincisi field commander cohen (tour of 79) olmak üzere iki konser albümü basıldı.

son olarak çekildiği inzivanın sonunda 2001 yılında ten new songs isimli bir albüm çıkardı ve bu albümde yeniden melankoliye ve kaybedilmiş aşklara yöneldi. bu albümde bulunan alexandra leaving isimli şarkı kavafis’in ''tanrının anitonus’u bırakmasıdır'' isimli şiirinin uyarlamasıdır. bu albümdeki melankolinin aksine 2004 yılında çıkardığı dear heather albümünde daha aydınlık bir portre çizdi. bu değişken ruh halini de yaşlanmaya bağlı nörolojik değişiklikler olarak açıkladı ve albümün bir karalama defteri olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

son albümünü 2006 yılında blue alert ismiyle yayınladı. 2009 yılında live in london ve live at the isle of wight ismiyle iki adet konser albümü çıktı. son olarak 2010’da songs from the road adıyla bir konser albümü daha çıkardı.

şimdiye kadar kaydı bulunan 78 farklı bird on a wire cover’ı, 44 hallelujah cover’ı ve 124 susanne cover’ı vardır. aynı zamanda napster’da en çok satın alınan şarkıları suzanne ve hallelujah dır.

cohen’in ilk kitabı olan let us compare mythologies 1956 yılında yayımlandı. içeriği ağırlıklı olarak hristiyan, yahudi ve klasik mitolojilerden oluşan bu şiir kitabı kanada edebiyatına yeni bi ses getirdi. önce federico garcía lorca’nın, ardından da yakın arkadaşı irving layton’ın etkisinde kalan şair-yazar aynı dönemdeki kanada’lı şairlerden daha farklı bir yol izleyerek din ve mitoloji konularında yazmayı tercih etti.

1961’de the spice-box of earth isimli şiir koleksiyonunun yayımlanmasıyla cohen dünya çapında tanınır hale geldi. elde ettiği ünü; şair olmak isteyen kanada’lı yahudi bir çocuğun hikayesini anlattığı gözde oyun ile sağlamlaştırdı.

1964 yılında çıkarttığı flowers for hitler isimli şiir kitabıyla tarzını biraz daha değiştirerek sert ve alaycı şiirler yazdı. bireyin masumiyetini ve sevdiklerini kaybetmesi üzerine yazdığı ikinci romanı görkemli kaybedenler* 1966 yılında basıldı. aynı yıl çıkan parasites of heaven önceki şiir kitapları kadar ilgi görmese de ''selected poems, 1956-1968'' adı altında çıkan kitabı ona popülerliğini yeniden kazandırdı. bu şiir kitabı birçok dile çevrildi ve satış rekorları kırdı.

1984’te çıkardığı book of mercy isimli şiir kitabı ile şair kimliğini devam ettiren cohen; aynı senelerde şarkı sözü yazarı kimliğiyle de öne çıkmaya başladı.

dünyada, yetmişli yılların başıyla başlayan seksenlerde hızlanan ve doksanlı yıllarda koşar adım ilerleyen değişimin, bir başka adlandırmayla yeni dünya düzeninin, insanlarda yarattığı rüzgar sersemliği etkisindeki ruhsal karmaşanın içinde yaşanılanları ifade etmeye çalışmış sanatçıdır. 

eserleri müzik ve yazın olarak iki ayrı parçada ele alınabilecek olsa da gerçekte müziğinin de melodik dizilişlerden çok sözcüklerden oluştuğu ve bu seslendirilmiş sözcüklerin kaybetme, tutunamama üzerine yığılmış ruh seslerini yansıttığı gerçeği düşünülerek bir bütün olarak da değerlendirilebilir. saç metal gruplarının ortalığı kasıp kavurduğu, pembe pop ritmlerinin insanların beynine su gibi akıtıldığı zamanlarda "evrenin en karanlık(bad) şarkıcısı" seçilmiştir. 

(ünvanın gerçek tercümesi evrenin en kötü şarkısıcısıdır, ancak burada kötü anlamında kullanılan bad sözcüğü türkçe'deki kötüyle tam olarak örtüşmemektedir) yaptığı şarkılar oğuz atay'ın tutunamayanlar'ına soundtrack olarak dinlenebilir. kasvetin ve kederin iyi bir ifadesi, 

kayboluşçu (bkz: kayboluşçuluk) hayat görüşünün sağlam bir temsilcisidir. terkedilen erkekler ya da sevgililerini aldattıktan sonra pişman olup hayatı sorgulayan kadınlar, işten atılan kurbanlar, bir kış gecesi yaşamdan sıkıldığını hisseden manik depresifler, yağmur altında sırılsıklam eve dönüp yalnızlığını hissederek hüzünlenen insanlar ve ağlamak için sırtından hafifçe itilmek isteyen insanlar için, aslında hepimiz için, bir ölçek alınası ve en azından bir cd'si bir yerlerde tutulası sanatçıdır cohen.

toplamı 1 saati belki bulacak zorunlu aralıkları bir kenara koyarsak, 16:30 - 06:30 arasında hiç durmaksızın 14 saat boyunca dinlediğim insanüstü varlık. 

ertesi gün arkadaşıma sordum; "bir insan neden gün boyunca leonard cohen dinler?". "leonard cohen'in sesine ihtiyacı vardır o gün." şeklinde cevap verdi. 

peki bir insanın neden cohen'in sesine ihtiyacı olur ki? nasrettin hoca'nın şu hikayesi açıklayabilir belki bunu: hoca bir gün damdan düşer. doktor çağıralım diye etrafına üşüşen kalabalığa; "bana doktor değil, damdan düşmüş bir adam bulun" der... işte böyle biridir leonard cohen. dinlemeye başladığınızın 14. saatinde dahi aynı şeyleri hissettirir. ne midir o şey? karanlık...

az ışıklı, az eşyalı, sıcak bir odada sabaha kadar uyuyan birini izleyip sabaha karşı gitmek gibi, bu adamın şarkılarını dinlemek.

geçen sene, bir gazetedeki "20 soruda siz" temalı bir testte, "nasıl ölmek istersiniz" sorusuna, adını hatırlayamadığım bir adam "leonard cohen dinleyerek..." cevabını vermişti. evet demiştim kendi kendime; leonard cohen tam olarak öyle bir şey galiba.

bugün oğlumun doğum günü. 

daha doğmadan, karnımdayken cohen dinlemeye başlamıştı. cohen çalınca karnımda dönüp durmaya başlardı hep. 

doğduktan sonra da hep sevdi cohen'in sesini ve şarkılarını. dili döndüğünce eşlik etti. ne tesadüftür ki doğum gününde öldü cohen.

hayat böyle, doğanlar, büyüyenler, yaşlananlar, ölenler. mühim olan hayatın tadını çıkararak, tam içinde var olarak, duygularımızla yaşamak. leonard cohen, bunu başarmış olduğunu müziğinde hissettiğimiz ve bizim de yapmamıza büyük katkıları olan bir ozandı.

hep iyiler gidiyor romantizmine kapılmayacağım. hepimiz gideceğiz bir gün. keza aşkın ve ölümün devası yoktur. bize böyle güzellikler bırakıp gittiği için teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyor elden. toprağı bol olsun.

onu dinlerken şair hissederdik kendimizi,
yakışıklı hissederdik.
klas hissederdik sanki şarkıların ortağı gibi.
dünyanın en güzel kadınlarına aşık olmuş ve terk edilmiştik.
sadece bize ait bir çizgimiz olurdu onu dinlerken
hep görkemli kaybedenlerdendik

bir boka yaramayan romantik sahtekarlardık ama hiç önemsemedik
yağmur yağardı onu dinlerken
ve ölüm haberi geldiğinde de yağmur yağıyordu...

"hiçbir zaman yeterince sarhoş, yeterince fakir, yeterince zengin olamadık"

ne yazık ki son hırıltılı nefesini vererek aramızdan ayrılmış büyük efsane.

kendisinden 1 yıl sonra doğan elvis presley, 1977'de genç yaşta öldü, elvis'in gitaristi scotty moore bu sene öldü, keza ilk albümünü cohen'le aynı yıl çıkaran david bowie de bu yıl öldü. 

geçen ay çıkan röportajında; "tamamlanmamış şarkılarım için endişeliyim, aslında bu şarkıları bitirecek zamanımın kaldığını pek de sanmıyorum. kim bilir? ama ölüme hazırlıklıyım, umarım çok rahatsız değildir, benim için önemli olan bu." demişti. 

maalesef haklı çıktı.

umarım ölüm rahatsız değildir.

Efsaneye efsane şarkısıyla veda edelim: Hallelujah

Huzur içinde uyu!