NOSTALJİ 24 Mayıs 2016
30b OKUNMA     1192 PAYLAŞIM

Atari Salonlarında Adeta Bir Bölüm Sonu Canavarı Olan Babaya Yakalanma Anıları

80'ler ve 90'lar çocuklarının çok iyi bildiği bir ritüeldir atari salonunda babaya yakalanmak mevzusu. Sanki kötü bir şey yapıyormuşcasına suçluluk duygusu hissedildiği inanılmaz zamanlardı. Bu konuda, Sözlük yazarlarının unutamadığı bazı anılar var.

babanın asabiyet derecesine göre değişebilecek sonuçlara gebe durumdur. misal benim babam biraz asabi biriydi ve yaşadım ben bu olayı. aslında kötü alışkanlık olarak nitelenebilecek tek huyum buydu; atari. gerek hagar gerek street fıghter gerekse de mortal kombat sosyal yaşamımın tamamını esir almıştı. hatta bu tutku yüzünden dersleri siklemeyip 2 zayıf getirmişliğim bile vardır. o derece yani.

çok fazla arkadaşım yoktu mahallede. ama eksikliğini de hissetmedim bu durumun. çünkü kafa dengi 2- 3 kişi yetiyorduk birbirimize. maç yapmadığımız ya da bizim deyimimizle zındır zımba oynamadığımız anlarda sürekli atari salonuna kaçıyorduk. öyle ki harçlığın tamamı artık jeton parasına gider olmuştu. öğleden sonra atari oynarız diye okulda hiçbir şey yemiyorduk salak gibi. ken, ryu, sub zero, scorpion okuldan dönmemizi bekliyorlardı ya aminakoyyim, onlara ihanet etmek olur muydu hiç?

bir süre sonra atari salonunda üzerime sinen sigara kokuları evde dikkatleri benim üzerime çekti iyiden iyiye. herkes sigara içtiğimden şüphelenmeye başlamıştı ve bu babayla yaşanacak bir tartışmanın da habercisiydi. ki çok da geç kalmadı zaten o tartışma. bir kaç gün sonra babam yanına çağırdı beni, gittim. bi' sehpa alıp gelmemi istedi. sehpayı da getirdikten sonra karşısına oturttu ve kendi paketinden 1 sigara uzattı;

+ yak 1 tane hadi!
- yok baba ben içmiyorum ki! (yüzündeki o samimiyetsiz gülüşü göre göre alırmıyım lan hiç)
+ yak ulan!
- içmiyorum baba, niye yakıcam?
+ içmiyosun da kaç gündür üzerindeki sigara kokusu ne lan pezevenk?
- ee.. şeey baba.. hmm
+ bi' de yalan söylüyosun utanmadan! daha orta 1 e gidiyorsun lan, ne bu acelen?
- baba valla içmiyorum
+ ne lan o zaman bu koku?
- şey baba.. hmmm
+ tamam gir şimdi odana! ben öğrenirim nasılsa ne olduğunu

bu diyalogtan sonra 2- 3 gün gitmedim salona ama aminakoduğumun ken'i, chun lee si rüyalarıma giriyordu. küçük kardeşimin üzerinde fatalityler denemeye başladım, o derece özlemiştim oyunlarımı. 5. gün artık daha fazla dayanamayarak gittim salona. 5 gün içinde biriktirdiğim tüm parayla da jeton alıp geçtim konsolların başına. hani sevgilim olsa o vakitler ve görüşmesek, bu kadar özlemezdim sanırım. ekranı öpmemek için zor tutuyordum kendimi lan. valla.

vaktin nasıl geçtiğini de anlamadım tabii o gün. bedevi bulmuş kutup ayısı gibi koptum dünyadan çünkü. bi' süre sonra biz mortal kombat'ın başındaykene arkadaş dürttü arkadan;

+ yapma olm oyun oynuyoz şurda!
- olm bi bak istersen
+ neyine bakıcam yaa? dur bi' bitsin şu oyun sonra bakarım

bu lafı da söyledikten sonra omuzuma dokunan elin daha büyük ve daha ağır olduğunu hissettim ve döndüm o tarafa doğru.

+ ananı skii! babammış lan (içses).
- napıyosun burda?
+ bab.. bab.. babaa
- baba yaaa! ben demedim mi öğrenirim işin aslını diye
+ ama sigara içmiyorumki ben!
- eşşoleşşeğe bak hele! düş önüme hadi eve gidiyoruz
+ baba şu el bitseydi bari (aklımı skiim ben bu lafı söylediğim için)
- düş dedim önüme lan it oğlu it!
+ tamam baba

...

yolda hiçbir şey söylemedi, susmaktan ya da suskunluktan korkmadım hiç bugüne kadar ama babam suskun olduğu zaman korkardım açıkçası. dövmek huyu değildi ama sağlam ayar çekerdi laflarla. o gün de korkuyordum, çünkü susuyordu sürekli. evde bi' fırtınanın kopacağı belliydi.

eve geldik yemek yedik, çay içtik ve ama o hala bir şey söylemiyordu. yatmama yakın bi saatte "neden söylemedin işin aslını?" dedi. "korktum" diyebildim sadece. gizli saklı işler yapmanın kötü sonuçları olabileceğini, o yerlerde başıma neler gelebileceğini filan anlattı bu cevap üzerine. sonra da çok nadiren duyduğumuz şeyi söyledi;

+ siz benim canımsınız lan eşşoleşşekler! babadan gizli iş yapılır mı hiç? ya size bir şey olursa?

o günden sonra ken, ryu ve sub zero badilerimle daha az ve babamın izni dahilinde görüşür olduk. ve hiç kimse de şikayetçi değildi üstelik bu durumdan.


atari salonunda babaya yakalanmak ve galaxy atari salonu sahibi hüteyin abinin babadan dayak yemesi şeklinde başıma gelen hadise.

 o gün boyunca evden bakkala her gönderilişimde , en uzak marketi kendime hedef seçip , evle marketin tam ortasında kalan galaxy atari salonunda bir el oyun atmayı ihmal etmiyordum. başlarda pek dikkat çekmeyen yarımşar saatlik kayboluşlarım, babamın demlenmeye başlaması, ekstra bira tedarik etmem için bakkala yollanmam, havanın kararmış olması gibi faktörlerle birleşince dikkat çeker bir hal almıştı. evden çıkalı yaklaşık 45 dakika olmuştu ve ben blanka ile acaba oyun bitirilebilirmi şeklinde bir paradoksa girmiş çoktan 3-4 jetonu yemiştim. 

bir anda atari salonuna dalan babamın sesiyle irkildim ve kabinin arkasına saklandım. kabinin arkasından gördüğüm kadarıyla babanın kafası gayet güzeldi ve atari salonunu işleten ve s harflerini söyleyemeyen garibim hüteyin abi, bir terslik olduğunu sezinleyip hemen defansif bir pozisyon alma girişiminde bulunmaya başlamıştı. o an için en büyük şanssızlığı, babamın bir metre uzağında olması, benim menzil dışında olmam, babamın kafasının gayet güzel olması ve neden bilinmez cinnet geçirir bir ruhhalinde olması gibi faktörlerin yan yana gelmiş olmasıydı. 

babam ben ve hüteyin abiye dalmak arasında 1 saniyelik bir tereddüt geçirdikten sonra, hüteyin abiyi kollardan kaldırıp havalandırdı ve ayaklar henüz yere geri temas etmeden kafayı gömmek suretiyle hüteyin abinin ibadet yönünün değişmesine vesile oldu. ayakların yere temas etmesinin akabininde kısa yumruk saydırma suretiyle hüteyin abinin beynini pörtletme gibi bir kombo başlamışken, atari salonundaki gençlerin dehşet içinde mekanı terk ettiğini farkettim. baba dellenmişti, kombo devam ederken, ulan gencecik dimağların niye beyinlerini yıkıyorsunuz burda gibi sözler dökülüyordu ağzından. blanka ile street fighter bitirmeye çalışırken olayın geldiği yeri tekrar farkedince sinirlerim bozuldu ve gülmeye başladım saklandığım kabinin arkasından. 

babamın mortal kombat 1'den kano stiliyle dövüştüğünü farkedince olayın ciddiyetini algılayıp, iki kombo arası bir boşlukta hemen sıvıştım, iki mahalle ötedeki teyzemlere gidip bir kaç gün orda kaldım. bir daha da markete yanımda kronometre olmadan gitmedim.

adrenalin patlaması yaşadığım olay.

orta 2'deyken okuldan kaçıp atari salonuna gitmiştik arkadaşlarla. okul müdürü de hiç üşenmeyip okuldan kaçan öğrencilerin velilerine durumu bildirmişti. evimiz atari salonuna yakın olduğu için ilk benim babam gelmiş atari salonuna.

ben de atmışım jetonu street fighter'da harikalar yaratıyorum. her zaman ki gibi ken'i alıp, zangief'in ağzını burnunu kırmaya başladım. etrafımda neler olup bittiğinden haberim yok. resmen kendimden geçmişim. bir anda omzumda bir el hissettim. eli tutup omzumdan attım ama kim olduğuna o heyecanla bakmadım tabii ki. arkadaşlardan birinin eli sandım. etrafta bir anda oluşan sessizlikten ve arkadaşlarımın yanımdan kaçmasından anlamalıydım bir terslik olduğunu ama dünya umrumda değil. oyuna devam ederken 30-40 saniye sonra o eli tekrar hissettim omzumda. ikinci kez olunca sinirlendim tabii ki. eli tutup 'eehh siktir lan' diyerek omzumdan atarken bir döndüm ki babamla göz gözeyim. hani derler ya 'heyecandan mideme ağrı girdi, topuklarıma sıcak bi his indi, elektrik gibi bir şey oldu'. elektrik ne demek ya. götüme 100'lük ampül taksalar yakardım o an. öyle elektrik ürettim o saniyeler içinde.

ama sağolsun babam eve kadar dövmedi beni. eve girince okuldan kaçtım diye ayrı, küfür ettim diye ayrı dövdü. omzumdaki elin ağırlığını daha bir ayrı hissettim o an. haa bu arada babam beni küfür ettim diye tokatlarken kendi de küfür ediyordu. 'ee baba sen de küfür ediyorsun' deyince tekrar dövdü. allahı var tertemiz dövdü ama.

kelimelere sığmayacak nadir anlardan birisidir benim için.