MİMARİ 13 Temmuz 2020
120b OKUNMA     961 PAYLAŞIM

Ayasofya'nın İçindeki Mozaikler Osmanlı Döneminde Kapatıldı mı?

Geçtiğimiz günlerde alınan bir kararla Ayasofya, müze olmaktan çıkartılarak yeniden cami yapıldı. İslama göre resmin olduğu yerde namaz kılınamaması nedeniyle Ayasofya'nın içindeki mozaikler de tartışmaya açıldı. Peki Osmanlı zamanında durum nasıldı?

ayasofya'daki mozaiklerin büyük bölümü en az üç yüzyıl, bazılarıysa dört yüz küsür yıl yerli yerinde durmuştur. ne şehri fethederek binayı camiye çeviren fatih sultan mehmet, ne mimar sinan'a büyük bir onarım yaptırarak binanın ömrüne ömür katan kanuni sultan süleyman ne de onlardan sonra gelen sultanlar bu tasvirlerin üzerlerini kapatmayı düşünmüştür. onlar da şeyhülislamları, ulemaları ve reayası da osmanlı devleti'nin süper güç olduğu dönemlerde yüksünmeden bu tasvirlerin altında ibadetlerini yapmışlardır.


18. yüzyılda, fetih ekonomisinin tarihe karıştığı ve yeni bir sosyoekonomik düzenin kurulduğu sancılı süreçlerde bir sofulaşma dalgası ortaya çıkmış, şehirde rum cemaatinin kullanmaya devam ettiği pek çok kilise ancak bu zamanda camiye çevrilmiş ve tasvirlere karşı daha önce olmayan bir hassasiyet ortaya çıkmıştır. bu dalgada ayasofya'daki bazı tasvirlerin de bazıları görünmez hale getirilmiştir. buna rağmen galeri denen üst katlardaki pek çok tasvirin 1847-58'deki fossati biraderlerin onarımından sonra bile yerli yerinde durduğu da bilinir. 1850'de binada ayrıntılı tetkikler yapan ve dört yıl sonra bunu yayınlayan wilhelm salzenberg'in eserinde bunların hangileri oldukları ayrıntısıyla vardır.


cornelius loos'un 1710'da iii. ahmed'in himayesi altında hazırladığı ayasofya çizimlerinde geç dönem doğu roma mozaik tasvirleriyle osmanlı hat sanatı örneklerinin bir arada ve nasıl benzersiz bir bütün oluşturdukları görülebilir. ancak modern çağda birileri osmanlı kültürünü böyle kapsayıcı bir bütün olarak görmek istenmediği için, ders kitaplarına ve ansiklopedilere kadar giren 'fatih fetihten sonra mozaiklerin üzerini kireç badanayla kapattı' diye bir bilgi uydurulmuştur. kireç badanayla örtülen tasvirler varsa, bunlar ancak galerilerde göz hizasında bulunan nispeten küçük tasvirlerdir.


görülebilir kalan son tasvirlerse 1850-1934 arasında, muhetemelen batılıların, ''siz müslümansınız, müslümanlıkta tasvir olmaz, bu ne biçim iş'' diye altta alta gaz vermeleriyle kapatılmıştır. fetihten 230, 275 ve 400 yıl sonrasına dek sağ salim ulaştıklarına dair sadece yazılı değil görsel kaynaklar da bulunan tasvirler, işte bu son dönemde tümüyle görünmez hale getirilmiştir.

hasıl-ı kelam, iktidar sahipleri örnek aldıkları fatih ve kanuni'nin izinden gitmekte kararlıysa, herhangi bir tasvire el sürmemeleri yeterli olacaktır. tabii bu durumda bu tasvir gizleme işi için yaratılacak bütçeden ve bunun etrafında oluşacak mikro ekonomik yapılardan feragat etmeleri gerekecektir.