YAŞAM 23 Aralık 2016
199b OKUNMA     1103 PAYLAŞIM

Balkondan Aniden ve Sebepsizce Atlamaktan Korkmak

Bu konuda yalnız olduğunuzu düşünüyorsanız artık bir nebze olsun rahatlayabilirsiniz.
iStock.com


çok tuhaf bir his. bir intihar vakasında,burada, okumuştum "bilmem kaç yaşında intihar etmek ya da bilekleri kesmek" gibi bir şeydi.dede şöyle bir şey demiş: büyük konuşmayın, banyodaydım, jileti gördüm, hiç aklımda yoktu, birden kestim bileklerimi.

bazen, çok az ama, balkondayken "ya atlarsam" diye bir düşünce geçiyor. sanki birisi, bir şey bu düşünceyi aklıma sokuyor ve kaçıyor hemen. ben de korkuyorum ve içeri giriyorum. benzer şeyler:ya kesinlikle yapmak istemediğim şeyler yaparsam, zihinsel bir sorun yaşarsam diye düşünürüm mesela ara ara. 

evlerden ırak, allah korusun!

bu duyguyu yaşayanlar kendilerini deli zannederler, ta ki internette aynı şeylerden korkan insanları görene kadar. kendimden biliyorum. okuduklarıma göre kesici aletlerde de oluyormuş, o bana fazla olmuyor.

- yüksek bir yerdeyken ''ya atlarsam'' düşüncesi. atlarsam ne olur değil, ya atlarsam. evet, vücudum benden bağımsız böyle bir şey yaparsa ne bok yerim korkusu. insan kendi bedenine sahip çıkamaz mı?

- mesela ders sırasında veya herhangi bir toplulukta(metro,metrobüs vs.) içinizden küfürler savurmak, haykırmak, cinnet getirmek ve bunları gözünüzde canlandırmak. ya böyle bir çılgınlık yaparsam korkusudur bu. sonrasında ''lan acaba hayal ederken yanlışlıkla yapmış olabilir miyim'' korkusu da dahildir.


- hoşunuza giden bir kız vardır ve ona bakıp yine vücudunuzun sizden bağımsız olarak kızı taciz etmesinden korkarsınız. toplu taşımalarda çok oluyor. ama bu yine söylüyorum, yaparsam ne olur sorunu değil, ya yaparsam sorunu. bunu gerçekten yapan sapıkların ruh haline bürünürsünüz bilinçli olarak, acaba nasıl bir şey düşünüp bunu yapıyorlar diye. ve o ana yaklaştıkça kendimden korkuyorum. insanoğlu diyorum, çok da zor değil inanın.

önceleri bunun şeytan olabileceğini düşünüyordum ama artık bunun insanın kendisi olduğuna inanıyorum. düşüncenin önünde hiçbir engel, sınır ve yasak yok, istediğini düşünmekte özgürsün. tabi ben düşünce özgürlüğünü yanlış anlamış olabilirim :(

unutmayın; uzun vadede hepimiz ölüyüz. anı yaşayın, düşünün. bak bunu da yanlış anlamış olabilirim.

obsesif kompulsif bozukluğu olanlarda görülme olasılığı yüksek olan bir durum. bu bozukluğun ileri durumlarında bu insanlar kucaklarına herhangi bir bebek de almak istemezler. bir anda aniden kendilerini tutamayıp çocuğu atacaklarını veya düşüreceklerini düşünürler ve ona zarar vermekten ölesiye korkarlar. 

ama ironik şekilde böyle bir şeyi asla yapmazlar. yani kendinizden korkmayın. beyinde kendi kendini tutan otokontrol mekanizması var ve hayatta kalma içgüdüsü çok kuvvetli. o sizi tutar.

varligin bilincine varilan andir. daha fazlasi icin:

(bkz: hiclik)
(bkz: dasein)
(bkz: varolusculuk)

"... 

öte yandan, daha önce görmüş olduğumuz gibi, varlık bilinci, bilincin varlığıdır. şu halde burada, esasen oluşmuş bir dehşetin üzerinde sonradan uzun uzun düşünmem söz konusu değildir: çağrıda bulunduğu davranışın "nedeni olmamak" şeklinde belirmek, dehşetin bizatihi varlığıdır. kısacası, bana sağlam bir biçimde belirlenmiş aşkın bir gelecek ifşa eden korkudan kaçınmak için düşünüme sığınırım, ama düşünümün bana sunabildiği yalnızca belirlenmemiş bir gelecektir. bu da demektir ki, belli bir davranışı mümkün olan olarak oluşturmak suretiyle ve bu davranış tam da benim için mümkün olduğu için, hiçbir şeyin beni bu davranışı yerine getirmeye mecbur edemeyeceğini anlarım. yine de ben orada geleceğin içinde olurum, birazdan patikanın dönemecinde olacağım geleceğe doğru bütün gücümle yönelirim ve bu bağlamda gelecekteki varlığım ile şimdiki varlığım arasında esasen bir münasebet vardır. ama bu münasebetin bağrına bir hiçlik sızmıştır: ben, olacağım kişi değilim. öncelikle, zaman beni ondan ayırdığı için değilim. sonra, şimdi olduğum şey, olacağım şeyin temeli olmadığı için değilim. nihayet, hiçbir güncel varolan benim olacağım şeyi kesin bir şekilde belirleyemeyeceği için değilim. yine de, daha şimdiden olacağım şey olmamdandan ötürü (aksi takdirde şu ya da bu olmak beni ilgilendirmeyecektir), ben, "olacağım kişi olmamak kipinde olan kişiyim". dehşetimin içinden geleceğe doğru taşınırım ve dehşet, geleceği bir mümkün olan olarak oluşturduğu ölçüde hiçleşir. içdaralması diye adlandıracağımız şey, tastamam, olmamak kipinde kendi kendinin geleceği olmanın bilincidir. ve hal olarak dehşeti güçlendirme etkisi yaratan şey, gerekçe olarak dehşetin hiçlenmesinin karşı kefesinde de daha başka davranışların (özellikle de kendini uçuruma atma davranışının) benim için mümkün olan mümkün olanlar şeklinde belirmesidir. eğer hiçbir şey beni hayatımı kurtarmaya zorlamazsa, kendimi boşluğa atmamı da hiçbir şey engellemez. kesin davranış, benim henüz olmadığım bir benden yayılacaktır. dolayısıyla henüz olmadığım benin olduğum bene bağlı olmayışı kadar, olduğum ben de henüz olmadığım bene kendinde bağımlıdır. ve başdönmesi bu bağımlılığın kavranışı olarak belirlemektedir.

uçuruma yaklaşıyorum ve bakışlarımın onun dibinde aradığı benim. o andan itibaren, kendi imkanlarımla oynarım. gözlerim, yukarıdan aşağıya doğru boşluğu tararken, mümkün olan düşüşümü taklit eder ve onu sembolik olarak gerçekleştirir. aynı zamanda intihar davranışı da, "benim için mümkün olan" bir mümkün olan haline geldiğinde, kendisini benimsemeyi mümkün kılan saikleri ortaya çıkarır (intihar içdaralmasını sona erdirecektir). neyse ki, bu kez de bu saikler, sırf bir mümkün olanın saikleri olmalarından ötürü, etkili-olmayanlar olarak, belirleyici-olmayanlar olarak görünürler: düşmekten duyduğum dehşet nasıl ki düşmekten sakınmak üzere beni belirlemiyorsa, bu saiklerin intihar üretmesi de mümkün değildir. genelde içdaralmasını kararsızlığa dönüştürerek ona son veren şey, işte bu karşıt-içdaralmasıdır. kararsızlık, bu kez kararı davet eder: uçurumun kenarından birdenbire uzaklaşırız ve yola devam ederiz."

varlık ve hiçlik
sayfa 83
copy-paste değil, yazarken sağ elimi yitirdim.