SİYASET 21 Mart 2022
26b OKUNMA     273 PAYLAŞIM

Belli Bir Dengeye Gelen Rusya-Ukrayna Savaşı, Bundan Sonra Nasıl İlerleyecek?

1. ayını doldurmaya yaklaşan, tarafların artı-eksilerinin belirginleştiği ve adımların buna göre atıldığı Rusya-Ukrayna savaşının askeri açıdan güncel analizi ve bundan sonra neler olabileceğine dair tahminler, buyrun.
iStock

21 Mart itibarıyla savaşın güncel haritası

Görsel: BBC

salt askeri açıdan bakarsanız, rusya ukrayna savaşının modern zamanlar için çok öğretici bir savaş olduğu kesin

daha önceki yaşanan suriye iç savaşı veya azeri-ermeni savaşı gibi değil bu olay. bayağı bayağı düzenli iki ordunun ciddi bir kapışması. üstelik bir tarafta ex-sovyet eğitimi/cephaneliği varken diğer tarafta kısmen ex-sovyet eğitimi/cephaneliği + görece birkaç yıllık nato eğitimi/cephaneliği var. bunun anlamı şu hem nato'nun sovyet ekipmanı ve doktrini üzerine olan etkisi görülüyor (afganistan'ı saymayın, orada sadece stinger ve çok az da amerikan eğitimi vardı) hem de eski bir sovyet cumhuriyeti'nin batıya askeri anlamda entegre olup olamayacağının sınavı veriliyor. şu anda nato alenen savaşta olmasa bile 2014'ten bu yana özellikle ukrayna özel kuvvetlerine verilen fiili nato eğitimi (buna doğrudan nato demeseniz bile amerikan kafası ya da batılı askeri doktriner eğitim de diyebilirsiniz) ve ukrayna'ya yığdıkları özellikle anti-tank ve anti-uçak füzeleri ile zaten savaşın bir parçası. tüm bu eğitim ve silahın sahadaki geri dönüşleri itibariyle zaten ciddi bir şekilde nato'nun askeri doktrinlerinin ve silahlarının testi yapılıyor. dolayısıyla olayın iki ülke arasından çıktığını ve çoktan dünyanın çoğu vs. rusya şekline girdiğini inkar etmemeliyiz diye düşünüyorum.

askeri duruma bakacak olursak

benim fikrim şu ki ruslar giderek karmaşıklaşan bir askeri, siyasi ve ekonomik kaosa sürükleniyor. savaşın ilk evrelerindeki karşılıklı şaşkınlık atlatılmış durumda. başlangıçta amatörce hatalar yapan ruslar nispeten daha derli toplu bir ilerleme evresine girse de ukraynalılar da ruslar karşısında kaydettikleri taktik başarılar ile savunma dengesini sağlamış gibiler. savaşın genel ilerlemesine bakarsak silah, teçhizat ve insan kaynağı bakımından daha ağır basan rusların öyle ya da böyle ilerleyeceği zaten genel kabul gören bir durumdu ve ağır aksak da olsa böyle oluyor gibi ancak burada rusların göstermek istedikleri başarıda anahtar belirleyici faktörün ukraynalıların göstereceği direnç olduğu gerçeğini kabullenmemiz gerekir. şimdi gördüğümüz şu ki, bu direnç faktörü hem ukrayna silahlı kuvvetleri'nin sahip olduğu silah ve askerlerinin morali hem de harekatın başlamasıyla ortaya çıkabilecek muhtemel yardımlar ve tepkiler bazında rus istihbaratı ve rus dışişleri bakanlığı bazında çok yanlış değerlendirilip putin'e çok yanlış aktarılmış. savaşın başında ele geçen bazı rus harekat planlarından anlaşıldığı kadarıyla 15 günlük hızlı bir harekatı takiben (yıldırım/blitz) ülkede kontrolün ele alınacağı ve "muhtemelen" dış tepkilerin/yardımların bu kadar şiddetli olamayacağı sanılmış. burada bence ciddi bir değerlendirme sorunu var.

Vladimir Putin

buradaki temel hatalardan biri şu ki, rus ordusu hiçbir zaman doktriner anlamda yıldırım harekat taktiklerinin etkili kullanıldığı bir ordu olmadı. yıldırım taktikler özellikle hızlı hareket edebilen kara birlikleri (yani zırhlı birimler) ile hava gücünün yakın çalışmasını ve aynı zamanda zırhlı gücü takip edebilen mobil bir piyade ve etkili destek unsurlarının aynı anda işe dahil olmasını gerektirirken rusların ordu yapısı itibarıyla geniş zırhlı birliklere ve mobil piyadeye sahip oldukları halde fiilen hava güçlerinin bu tip harekatlara karşı neredeyse hiç hazırlıklı olmadığını daha ukrayna savaşının ilk günlerinden gördük. kızıl ordu dönemlerinden itibaren rus ordusunun sıcak savaşlarına bakarsak genlerine kazınmış bazı şeyleri görebiliriz. finlandiya savaşı resmi bir hezimet idi ama salt insan gücü ile netice aldılar. 2. dünya savaşı'nda almanlar karşısında ilk önce yoğun bir savunma savaşı ve arkasından da almanlar zayıflayınca sadece insan ve malzeme bolluğuna dayalı bir akın seferi yaptılar. keza soğuk savaşta giriştikleri doğu almanya, polonya ve çekoslovakya ayaklanmalarının bastırılması savaş bile sayılamaz. afganistan'da da yaptıkları ise tüm ağırlıklarını toparlayıp haldır huldur ülkeye dalmak ve şehirlere yerleşip kırsalda kontrolü nokta operasyonları ile ele geçirmeyi ummak üzerine kurulu bir strateji idi ki zaten afganistan tam bir asimetrik savaş örneği ve sonucunu biliyoruz.


şimdi bizim bazı yazarlarımız pek amerikan ordusunu beğenmezler ve filmlerden de etkilenerek amerikalılarla ve özellikle meşhur hava destekleri ile bayağı bir dalga geçerler ancak modern savaşı, hava gücünün koordinasyonunu ve özellikle yıldırım harekatlarını amerikan ordusu ciddi bir şekilde yıllar boyunca etüd etmiştir. gidin bakın ta 1950'lerde yazılan askeri dergilerde falan bu konuda hem kendi yazdıkları makaleleri hem de almancadan falan yaptıkları yığınla çeviri görürsünüz. bu etüdler sonucunda vardıkları sonuçları da nato ile paylaşıp tüm üyelerin ordularının dinamik ve hızlı çatışmalar açısından eğitimli olmasını hem o ülkelerinin kurmaylarının hem de erine varıncaya dek tüm askeri personelin beynine resmen kazıtmıştır. işte o nedenle türk ordusu yıldırım harekatları ruslardan bin kat daha iyi yapar, daha hızlı netice alır, daha hızlı sonuca ulaşır.

bu bağlamda bakarsak

ruslar zaten ukrayna seferi başında prensipte bir hata yapmış ve hem ukrayna'yı yanlış değerlendirmiş hem de kendi ordularının da özelliklerine pek uymayan görece hatalı bir harekat planı oluşturmuş diyebiliriz. elbette suriye'den elde edilen rus deneyimi ve rus ordusunun nispeten revize edilerek özellikle silah ve teçhizatın modern bir hale getirilmesi bu hatalı karara neden olmuş olabilir. yani 1970 tasarımı t-72 tankına yeni optikler, atış kontrol bilgisayarı ve daha etkili era savunması takmak ve adını da t-72 obr. hede hödö diye değiştirip gıcır boya ile resmi geçitte koşturmak bazılarına "oha lan ordumuz modern oldu" dedirtmiş olabilir ama silahın güncelliği kadar onu kullanacak adamın da kafasının değişmesi lazım. ama şu anda gördüğüm rus ordusu 1990'daki kızıl ordu'nun birkaç tık modernize olmuş hali ama askeri yaklaşımları doktiner anlamda kızıl ordu zamanında kalmış. ordunun en üst tarafı yani ana stratejiyi belirleyen üst komutası ile bu stratejiyi plan haline sokup alt kademedeki erata indirgeyen kurmay sınıfı ve en altta fiilen çarpışıp neticeyi belirleyecek tayfa arasında ciddi bir kopukluk var gibi. bugün teyit edilen 5. general kaybını düşünürsek (ki arada çeşitli kademede onlarca subayın da öldürüldüğünü biliyoruz) harekatın planlamasında bir sorun var bence. paragrafı bağlamadan yazayım, biz kendi ordumuzda kafaca değişimi 1947-1960 arası yaptık ve osmanlı'dan kalan ve 1940'lara dek prusya ekolü ile yetişen eski nesil subay kadrosu yerine daha modern ve yeniliğe açık bir subay kadrosu yetiştirip o minvaldeki doktriner mantığı yerleştirebildik. elbette sancılı süreçlerden geçildi, bazı şeyler kabullenilmedi, hatalar da yapıldı ama özellikle 50'lerin sonu ile 60'larda harbiye'den mezun olan subaylar 70'lerden itibaren cidden parlak bir kurmay sınıf oluşturdu. bu tip değişimler kolay değildir ve her zaman her değişiklik benimsenip başarılı olunmaz ancak şu anda görünen o ki ruslar 1991'den sonra bu işi pek kıvıramamışlar.

diğer bir rus hatasına gelelim

motivasyon askeri sorunların başında gelir. bir askere neden savaşması gerektiğini anlatamazsanız o askerin savaşmasını bekleyemezsiniz. savaşa yani ölmeye gönderdiğiniz adamların bir şekilde ikna olması lazım. bu ikna işi ise adama öyle ya da böyle açık açık "şu şu şu nedenlerden dolayı savaşa gideceğiz ona göre kafanızı hazırlayın" demekle olur. yani elbette sıradan ere şu saatte saldırı olacak diye 10 gün önceden söylemek değil bu. yapılan eğitimde, adamlara anlattığınız derslerde veya kantindeki kendi aralarında yaptıkları konuşmalarda bile erata "savaşa gideceğiz ona göre" fikrini ver(e)mezseniz, bu yönde motivasyon sağlayamazsanız ve anksiyetelerini yavaş yavaş en üst noktaya çıkaramazsanız işte dönüp geleceğiniz yer şu andaki rus ordusunun durumu olur ki şu anda rusların "ya biz burada ne yapıyoruz" diye kendilerine sorup durduklarına eminim. esir düşen çoğu askerin "bize tatbikata gidiyoruz demişlerdi abi" veya "ukraynalılar kucak açacak dendi bize" diye ifade verdiği haberleri bolca yapıldı. neden bu adamlara bu yalanlar söylenmiş? demek ki doğrular anlatılsa ya da putin'in kafasından geçenlere göre savaş motivasyonu verilse bu adamların ikna olmayacağı, savaşmayacağı ve hatta firar edeceği öngörülmüş. yani erata güvenilmemiş. erata hakim olacak kişi bölük komutanıdır, alay komutanıdır. bunlar da yalan söylenmesine bir şekilde razı olduklarını göre rus ordusunda güven zincirinin kırıldığını ve emir-komutada ciddi sorunlar olduğuna ikna olabiliriz. güvensiz olan ordu savaşamaz.


peki bu neden böyle?

bir savaş öncesi siyasi durumu doğru yorumlamak, girişeceğiniz askeri harekat karşısında ülkenize gelebilecek politik ve ekonomik tepkileri en aza indirmek ve askeri harekata girişmekten başka çareniz olmadığına ve davanızda haklı olduğunuzu hem kendi kamuoyunuza hem de dış ülkelere mümkün olduğunca anlatmanız gerekir. içerideki bölünmeleri veya sızlanmaların daha büyük çalkantılara yol açmaması çok önemlidir. savaş nedeniyle size karşı oluşabilecek muhtemel politik ittifakları bölmek çok önemlidir ve ne kadar fazla ülkeyi haklılığınız konusunda ikna ederseniz o kadar fazla sahadaki askerinizi rahatlatır ve harekat öncesi motivasyonlarını sağlayabilirsiniz.

şimdi geldiğimiz noktada rus polisi sokakta gelen geçeni durdurup telefonlarına bakıyor, boş pankart tutanı tutukluyor, milleti yerlerde sürüklüyor ve tüm bu baskıya rağmen hala televizyonda ekrana birisi atlayıp savaşa hayır pankartı açabiliyor. dış dünya tarafı ise külli hasar zaten. millet artık iyice sapıttı bestecilerle, yazarlarla falan uğraşıyorlar sırf rus diye abuk sabuk.

ukrayna sefer öncesi putin efendinin yaptığı en büyük hata, elbette ki kendisine gelen hatalı istihbarata ve çıkarımları da düşünürsek, işte bu politik ikna (iç/dış) ve ittifakları bölme işini becerememiş olmasıdır. bakın bu iş en az savaşmak kadar önemli. kıbrıs barış harekatı öncesi bizim politik liderlerimiz bu işi çok güzel yaptılar ve dünyanın çoğunu haklı olduğumuza bir şekilde ikna edebildiler.

ecevit'in meşhur barış harekatı ilanı konuşması politik açıdan harika bir konuşmadır ve harekatın adı bile savaşı çağrıştırmaz


bu açıdan bakarsak

putin, lavrov veya x rus devlet yetkilisi şimdi istediği kadar nazi de nazi diye tuttursun, bu konuda ukraynalıların yediği bokları anlatsın dursun. geçmiş olsun o kısım bitti gitti. bu saatten sonra kendisini kimse dinlemez. lavrov konuşurken avrupalılar götünü dönüp gidiyor, dönmeyen de küfürü basıyor. ruslar kendilerince haklılıklarını anlatamadılar, kamuoyu oluşturamadılar ve muhtemel politik birliği bozamadılar. sadece "bizde gaz var petrol var, avrupa bize enerji anlamında muhtaç" kartına fazlaca güvendiler ki buyrun gelinen noktada gazdır petroldür artık konuşuyor muyuz? bunun yerine alternatif rotalar 1 haftada planlandı, yarın da yeni hatların borularını döşemeye başlayacaklar diye haberleri duyarsak şaşırmayın.

şimdi gelelim tiktok/twitter savaşına

eski kafalı kgb subayı putin efendinin yorumlayamadığı politik durumu sosyal medya etkisinden ayıramayız. şu anda modern liderler şunu kabul etmelidirler ki artık sosyal medya da aynı bir kara gücünün açtığı cephe kadar etkili ve bir savaşta kazanılması gereken bir cephe. şu anda tiktok'dan canlı bir şekilde javelin'in atılıp milyon dolarlık bir t-90'nı imha edişini ve bu işi yapan ukraynalı askerin "işgalcilere ölüm, vatanım için savaşıyorum, füze için teşekkürler nato" diye bağırdığını canlı olarak japonya'dan izleyebiliyorsunuz ya da rusların x yerindeki sivil binaları vurduğunu olaydan 5 dakika sonra görüyor, yıkıntılardan çıkan kömürleşmiş sivil cesetlerini izliyorsunuz. bakın bu yayınlardan ve bilgi paylaşımından sonra istediğiniz kadar kırmızıya boyalı harita yayınlayın, istediğiniz kadar "şurada nazi vardı, burada cephanelik vardı üzerinde sivil apartman olan, ne bileyim orada milletin derisini yüzüyorlardı..." falan fıstık diye anlatmaya çalışın derdinizi anlatamazsınız. zaten siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda hatalı çıkarımlar yapıp tüm bu mecralarda dışlanıyorsunuz. bu saatten sonra rusların paylaşımlarını haklı olarak kimse ciddiye alıp destekler ya da askeri hedefleri vurmasını sadece "oha ne biçim parçaladılar lan tankı" diye izler? yani aleni bir şekilde yanlış olan durumlar için bile abuk sabuk bahanelere dayalı mantıklar kurup aptalca çıkarımlar yapan ve elindeki telefonun ne biçim bir silaha dönüştüğünün farkında olmadan patır kütür onu kullanan insanlarla dolu dünya. gelinen noktada netice şu ki ruslar tiktok/twitter savaşını kaybetti ve sosyal medya aleyhlerine döndü. bu saatten sonra sosyal medyanın tamamen hükümetçe kontrol edildiği çin dışında tiktok'un, twitter'ın, reddit'in öyle ya da böyle kullanıldığı herhangi bir ülkede rusya lehine hiçbir haber/yorum çık(a)maz ve sosyal medyayı önemseyen hiçbir hükümet de rusya'ya destek ver(e)mez çünkü halkı ile ters düşmeyi gözönüne alamaz. işte bu noktada sosyal medya artık resmen bir askeri cephedir ve bir savaş öncesi nasıl sahadaki teknolojiye yatırım yapıyorsanız, nasıl politik alanda haklı olduğunuzun savaşını vermeniz gerekiyorsa sosyal medyayı da bir cephe olarak kabul edip ona göre davranmanız gerekecektir.

TB2 Bayraktar

drone işi çok önemli

tb2 (bayraktar) için konuşmuyorum sadece. olayın geneline bakarsak artık sahada çarpışan hareketli birimlerden tutun da en küçük birimlere dek etkili bir anti-drone savunmasına ihtiyaç duyulduğu bariz belli. artık bu iş nasıl yapılır, bölgedeki tüm yayınları otomatikman bozan mobil elektronik karıştırıcılar mı olur yoksa her ilerleyen birimlerde 50-60 km menzilde çalışarak havada sabit duran veya sürekli aynı hareketleri yapan hedefleri izleyen mobil bir radar mı taşınır bilemiyorum ancak ukrayna savaşından çıkacak en büyük derslerden biri de anti-drone işinin askeri harekatlarda çok önemli bir duruma geldiğinin alenen görülmesi olacak sanırım. yani bu işe girişmek isteyen yatırımcılar varsa bilemem ama gelecek bu yönde. neyse ben yine de şu meşhur "yatırım tavsiyesi değildir" lafını yazayım da sonra bana gelip "o kadar para bağladık lan sana uyup da hani nerede müşteri! satamadık teknolojiyi" falan demeyin :)

neticede olan şu: karşılıklı denge kurulduğu için bu savaş giderek daha yıkıcı ve kanlı bir hale gelecek

ruslar'a uygulanan ekonomik yaptırımların etkisi yavaş yavaş askeri cephede ortaya çıkacaktır. eksilen rus mühimmatının yerine konma hızı bu yaptırımlar nedeniyle çok yavaşlayacak ve belki de hassas güdümlü mühimmatta tamamen stokları bitirecek ruslar. unutmayın ki bu adamlar yıllardır suriye'yi vurup duruyor. orada harcanan mühimmatı ukrayna öncesi tamamlayabildiler mi bilmiyoruz. rusların diğer bölgelerden tank, zırhlı araç, nakliye aracı ve asker çekmeye başladığına dair bilgiler gelmeye başladı. ukrayna savunmaya devam ediyor ve hatta bazı yerlerde karşı saldırıya bile geçti. elbette teçhizat ve adam sayısında ruslar lehine terazi ağır basıyor, ukraynalıların çok müthiş bir başarı kazanacakları falan yok ama ukraynalıları yabana atmak ya da "ya bu ukraynalılar sosyal medyada iyice gaza geldi, 200 tank patlatmışlar. 200 tank rusya için nedir ki peeeh" diye düşünmek çok doğru değil. yıpratma savaşında saldıran taraf her zaman daha fazla çökmeye müsaittir. burada ayrıca moral ve motivasyon unsuru devreye giriyor. işgal edilen yerlerdeki halka yapılan rus muamelesi ortaya çıkmadı daha mesela. şu anda eminim ki ruslar işgal ettikleri yerlerde şirin gözükmek için millete yiyecek dağıtırken arka planda da muhtemel direnişçi olacakların evini basıp adamları gözaltına alıyordur. ancak moral unsuru ukrayna lehinde oldukça, rus işgali derinleşip genişledikçe, rusların ikmal hatları uzadıkça ve hem bu hatları korumak hem de ele geçirdikleri bölgelerde özellikle de kırsalda güvenliği sağlamak için daha fazla birliği buralara ayırmak zorunda kaldıkça hem en ön hatta ilerleyen saldırı gücü kırılacak hem de geride yapılan pusu saldırılarında sürekli yıpranacaklar. yıprandıkça da moralleri bozulacak ve daha sert tedbirler alacaklar ve bu da savaştaki vahşeti körükleyecek. bölgesel direnişler, partizanvari pusu saldırıları vs. hepsini görebiliriz.


bu noktada yazmak isterim ki benim naçizane gördüğüm, ukrayna özel kuvvetleri çok etkili ve cesur saldırılar planlayabilme yeteneğine sahip. bu adamların nato'lu patronları cidden iyi eğitmiş bunları. ayrıca bölgede dolanan nato uçaklarından elde edilen anlık istihbarat da ukrayna tarafına akıyor ve özel kuvvetleri etkili akınlar yapabiliyor. muhtemelen rusların tüm şifreli konuşmaları (normalde askeri birlikler kendi aralarında telsizler vs konuşurken askeri seviyede şifrelenmiş makinelerden iletişim sağlanır.) da çözülmüş ya da tahmin edilebilir durumda ki resmen bir istihbarat seli ukrayna'ya akıtılıyor. 20 küsür günlük bir harekatta 5 general kaybı başka türlü biraz zor açıklanır çünkü.

neyse, yazıyı bağlarsak

benim fikrim şu ki bu savaşta daha çok başlardayız ve taraflar şu anda çatışmaya ısınıyor. bu işin patlama noktası şehir savaşlarıdır ve ruslar yeteri kadar yıkıntı oluşturmadan bir şehre girmez. bir türlü kopamadıkları kızıl ordu doktrinleri bunu gerektirir çünkü. o nedenle bu süreçte bol bol roket atıp şehirleri yıkacaklar, savunmayı da bu şekilde kırmaya çalışacaklardır diye tahmin ediyorum. nükleer top mermileri gibi abukluklara başvurma ihtimalleri zayıf çünkü ellerinin altında harcanmaya müsait binlerce çeçen ve suriyeli oldukça nükleer kullanmak gibi bir seçeneğe başvurmaları çok farklı sonuçlara neden olacağından pratik bir tercih olmaz. neticede daha önceden de dediğim gibi ruslar stratejik anlamda zaten yenilmiştir. sahada sürdürdükleri savaş (eğer üstünlük kurup kafalarındaki dinyeper sınırlı işgal edilmiş bir ukrayna bölgesi yaratabilirlerse) yalnızca uyduruk taktik bir başarıdan öteye gitmez.