PSİKOLOJİ 31 Ekim 2024
3,8b OKUNMA     44 PAYLAŞIM

Bilinçdışımızın Bizi Kaygıdan Korumak İçin Kullandığı Hile: Psikolojik Savunma Kalkanı

Hepimizin günlük yaşamında sıkça kullandığı savunma mekanizmaları, beynin bizi duygusal acılardan korumak için geliştirdiği karmaşık "hilelerdir." Bastırma, yansıtma, rasyonalizasyon ve yadsıma gibi yöntemler, zor anlarda devreye girerek acıyı daha katlanılır hale getirmeyi amaçlar.

aslında hepimizin günlük hayatta sık sık kullandığı yöntemler bunlar. hani biri sana bir laf eder ve o laf içini sızlatır ya, işte tam o anda devreye girer bu mekanizmalar. beynimiz hemen bir taktik geliştirir, bizi korumak için bazı numaralar çeker ve o acıyı daha katlanılır hale getirir.

özetle, savunma mekanizmaları, bilinçdışımızın bizi strese, kaygıya ya da duygusal acıya karşı korumak için geliştirdiği “hileler” diyebiliriz. yani, aslında beynin kendini kötü hissetmemek için yarattığı bir tür savunma kalkanı. ama bu mekanizmalar her zaman “iyi” değil, bazen de gerçeği görmemizi engelleyebilir.

örnek 1: bastırma – “yokmuş gibi yap”

en yaygın savunma mekanizmalarından biri bastırma. diyelim ki başından çok kötü bir olay geçti ve bunu hiç hatırlamak istemiyorsun. beynin hemen devreye giriyor ve “bunu en iyisi unutalım” diyor. acıyı ve travmayı derinlere itiyor, yüzeye çıkmasına izin vermiyor. ama bu durum, bastırdığın o duygunun bir şekilde seni etkilediği gerçeğini değiştirmiyor.

mesela, çocukken yaşadığın kötü bir olayın bugün ilişkilerinde güvensizlik yaratmasının sebebi bu olabilir. o acıyı yüzeye çıkarmak istemiyorsun, çünkü hatırlamak canını yakıyor. ama bastırmak her zaman çözüm değil; o duygu bir gün pat diye ortaya çıkabilir, hem de hiç beklemediğin bir anda.

örnek 2: yansıtma – “kendinde görmeyip başkasında görmek”

kişinin kendi kabul edemediği özelliklerini başkasında aramasıdır. mesela, biri sana sinirli olduğunda hemen “o ne kadar da sinirli biri!” dersin. halbuki, belki de asıl sinirli olan sensindir ama bu durumu kabul etmek istemezsin. beynin seni korumak için bu gerçeği başkasına yansıtır ve böylece rahatlarsın. yani, kısaca “suçu başkasına atmak” gibi bir şey bu!

örnek 3: rasyonalizasyon – “bahane üretme sanatı”

rasyonalizasyon, yaptığın bir hata ya da yanlış bir seçim için kendine “mantıklı” bahaneler bulma durumu. yani, aslında yanlış bir şey yaptığını bilirsin ama bunu kendine itiraf etmek istemezsin. bunun yerine, kendini haklı çıkaracak mantıklı bir açıklama bulursun.

mesela, bir iş görüşmesine geç kaldın diyelim. aslında sorumsuzluktan geç kalmış olabilirsin, ama “zaten trafik çok yoğundu” ya da “o iş bana göre değildi” diyerek kendini rahatlatırsın. beynin seni kötü hissetmekten kurtarmak için hemen bir bahane üretir, ve bu bahane seni rahatlatır.

örnek 4: yadsıma – “gerçeklerle yüzleşmek istememek”

yadsıma, bir gerçeği kabul etmeyi reddetmek anlamına gelir. özellikle çok acı veren bir gerçekle karşılaştığında, ilk tepkimiz “bu olamaz!” şeklinde olur. yani, beynin gerçekleri reddederek seni bir süreliğine korur. ama bu mekanizma uzun vadede sağlıksızdır; çünkü gerçeklerle yüzleşmek, iyileşmenin ilk adımıdır.

diyelim ki sevdiğin bir insan hayatını kaybetti. ilk anda beynin bunu kabul etmek istemez ve sanki hiç olmamış gibi davranmaya çalışırsın. ama bu, bir yere kadar sürdürülebilir; sonunda o gerçekle yüzleşmek zorunda kalırsın.

bu mekanizmaları kullanmamızın sebebi basit

beyin, bizi acıdan korumaya çalışır. hayatta kalmak için bir savunma refleksi gibi düşün. ama bu mekanizmalar, gerçekleri görmemizi zorlaştırır ve zamanla daha büyük sorunlara yol açabilir. yani, bazen bu mekanizmaların farkında olmak ve onları aşmaya çalışmak daha sağlıklı olabilir.

psikolojik savunma mekanizmaları, bizi bazen zor durumlarda korur, ama uzun vadede sağlıklı bir yaşam için gerçeği kabul etmek gerekir. kendini korumak güzel bir şey, ama bazen de gerçeklerle yüzleşmek ve onları kabul etmek gerekir.

o yüzden, bir dahaki sefere beynin seni “korumak” için bir numara çektiğinde, dur ve bir düşün: bu gerçekten seni mi koruyor, yoksa gerçeği görmeni mi engelliyor? unutma, iyileşmek için önce gerçeği kabul etmek gerekir.