Bugünlerde Artan Bir Trend Olan Kadıköy'ün Beyoğlu'nu Unutturarak Gittikçe Daha Cazip Hale Gelmesi
evladım sussanıza. uyuyanları uyandırmayın.
inanmayın gençler. kadıköy cazip de dingin de değil. atmosferi de bok gibi. her yer bok kokuyor. beyoğlu rocks. beyoğlu'na gidin.
bir çok nedeni var tabi ki ama en büyük nedenlerinden birisi beyoğlu'nun kocaman bir şantiyeye dönüşmüş olmasıdır. her yerde bir kazı, iş makinesi, iskele falan var. herkes beyoğlu'nda bir yeri kazıyor. insanlar artık istiklal caddesin'de bile rahat rahat yürüyemiyor. çünkü orada bile adım başı kepçe, kamyon var;
(bkz: taksim'deki tramvayın kaldırılması)
ayrıca geçtiğimiz günlerde konuşulan akm'nin yıkılması da gerçekleşirse iyice toza dumana boğulacaktır taksim.
ikinci neden ise beyoğlu veya taksimde adım başı polis olması. bu insanlara maalesef güvenden çok korku veriyor. nedenini sormayın benden daha iyi biliyorsunuz.ayrıca özellikle taksim'de her gün bir başka dükkan kepenk indiriyor. çünkü mağazaların kiralama fiyatları fahiş derece de yüksek.
neyse sözün özü bu kadar çok faktörü bir araya toplarsak toplum da kendini bu kaostan atmak isteyecektir tabi doğal bir refleks olarak. kadıköy'de bu saydığım çoğu sorun yok. varsa da taksim veya beyoğlu'ndaki kadar çok değil.
istanbul'daki insanlar kafasını dinlemek istiyor.
polis, kamyon, kepçe, şantiye görmek istemiyor.
canlılık istiyor. her kesimden insanın sessizce, sakin, taşkınlık yapmadan eğlensin istiyor. kimisi camii'ye gitsin, kimisi dışarıda birasını içsin, kimisi ramazanda dışarıda yemek yesin, kimisi denizi izlesin, kimisi çimlere yayılsın istiyor istanbul insanı.
bu istekleri toplayınca burasının adresi taksim değil kadıköy oluyor.
umarım kadıköy'ün sonu da taksim gibi olmaz.
palavra, palavra, palavra...
lütfen gelmeyin.
aldığım duyumlara göre bebek'te üç-beş tur atmak daha tarzmış.
lütfen tarz olun. kadıköy tarz değil, gelmeyin.
çünkü arab yok. yakında buralara da gelirler.
(bkz: sen gelme ulan ayı)
kadıköyün bir ruhu vardır, beyoğlu ortalık malıdır.
bir zamanlar istanbul'da istiklal caddesi ve cihangir'in yerini hiçbir semtin,ilçenin vs dolduramayacağına inanırdım.şimdi artık istiklal'e,taksime'e adım dahi atasım yok.
sadece sokakları,kafeleri,alışveriş mekanları insanları,temizliği,düzeni bağlamında değil; atmosferi ve ruhsal dinginliği bağlamında bile kadıköy; beyoğlu'nu ezip geçmiştir.
bir zamanların; elmas gibi mekanı beyoğlu'ndaki çirkinlik ve kirliliği tarif etmeye kalksam 2 sayfa entry yazmam gerekir.
adını koyamadığım bir cinnet hali var beyoğlu ve civarında.
o yüzden istanbul'daki yeni sığınağım artık kadıköy olmuştur.
beyoğlu eğlenilecek yerdir.
kadıköy hem eğlenilecek hem evlenilecek yerdir.
kadıköy evdir, beyoğlu 'of şimdi kim gidicek oraya'.
kadıköy 'oh iyiki gelmişiz'dir, beyoğlu 'amma kalabalık burası of'.
bahariye caddesindeki ağaçların dev saksılarda olmaması içgüdüsel bir örnektir buna.
doğma büyüme kadıköylü olup şuan gurbet ellerde olduğum için burnumda tütüyor güzel şehrim. değil beyoğlu, dünyanın hiçbir şehriyle kıyaslayamam. acıbademi, modası, hasanpaşası, bostancısı, caddebostanı, kozyatağı, koşuyolu daha niceleri. hepsinin tadı farklı farklı güzeldir. çocukluğumdur hatırladıkça hüzünlendiğimdir.
insanı, havası, sokakları, sahili, kokusu (evet bazen o bok kokusu), parkları, bahçeleri. kısaca kadıköy candır. beyoğlu keşmekeşdir.