EKONOMİ 22 Mart 2018
19,4b OKUNMA     876 PAYLAŞIM

Çalışma Hayatında Ortaya Konulan Emeğin Değerini Belirleyen Unsurlar Ne?

"İş hayatında ücret olarak karşılığı verilen emek faktörü neye göre değerlendiriliyor?" sorusuyla olan biteni sorgulayanlar için Sözlük yazarı "1123581321" durumu özetlemiş.
iStock


emeğin birim zamandaki değeri sabit olan karşılaştırmalarda, çok çalışan çok, az çalışansa az kazanır. önerme bu haliyle doğru görünmüyor.

emeğin birim değerini ise belirleyen birden fazla faktör bulunur:

işgücü piyasasında emeğe olan talebin durumu

türkiye gibi kapitalizmin çevre ülkesi olarak adlandırabileceğiniz ülkelerde, emeğin niteliği ve arzı tek başına emeğe olan talebi belirlemez. tam kapitalist diyebileceğimiz merkez ülkelerde ise belirler. işgücü piyasasının talep tarafındaki bu farklılık uzun vadede çevre ülkelerin katma değerli üretime uzak kalmalarının ardında yatan gerçektir.

örnek vermek gerekirse, aziz sancar'ın elde ettiği başarıyı türkiye'de elde etmesinin imkansız olması ortaya konabilir. ilgili deneysel çalışmaları yapabilmek için ortaya konması gereken yatırımı mevcut sisteminde türkiye'nin gerçekleştirmesi pek mümkün görünmemektedir, ama bu durum aziz sancar profilinin ortaya koyacağı emeğin gayet yüksek nitelikte olduğunun aksini ispat edemez.

mesela, türkiye'de inşaat işçisine olan talep siha tasarlayacak mühendise olan talepten çok daha yüksektir ama arz tarafında siha tasarlayacak mühendis arzı inşaat işçisi arzının çok çok altında kaldığından dolayı bu mühendis o işçiden daha iyi şartlarda çalışıp daha çok kazanır.

işgücü piyasasında serbest piyasa kurallarının işlememesi

kapitalizmin merkez ülkelerinde serbest piyasa kuralları, çevre ülkelere göre çok daha rahat işlemektedir. özellikle nitelikli emek gerektiren işgücü piyasası çevre ülkelerde serbest piyasa kurallarından çok oligopol üzerinden şekillenmeye teşnedir. bunun nedeni bu tarz ülkelerde devletin en büyük işveren olması ve aynı zamanda kıt olan nitelikli emek ihtiyacı olan şirketlerin aralarında anlaşarak piyasada ücretleri düşürmeye çalışmasıdır.

siyasi saiklerle, nitelikli emeğin bir devlet politikası olmaktan çıkarıldığı, yani orta gelir tuzağına saplanmış ülkelerde, yine aynı siyasi saiklerle birkaç stratejik sektörün ihtiyaçları doğrultusunda nitelikli emek ihtiyacı hasıl olabilir. buna örnek olarak, türkiye'de savunma sanayii, kuzey kore'de balistik füze geliştirme çalıştırmaları sıralanabilir.

bu sektörler, temel bilimden ziyade uygulamalı bilim yani mühendislik uygulamaları olmakla beraber nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar. öte yandan, geniş anlamda nitelikli emek talep piyasası oluşmadığından dolayı yeri geldiğinde devlet tarafından zorla, yeri geldiğinde centilmenlik anlaşmaları adı altında çıkarına kullanan talep sahibi işverenler tarafından örtülü şekilde emeğin piyasa değeri stratejik sektörel avantaja rağmen düşürülür/düşürülebilir.

işgücü piyasasında emek arzının durumu 

nitelikli emek, üretim süreci öncesinde ciddi mental, ekonomik ve psikolojik fedakarlıklar gerektirir. bu fedakarlıklar emek işgücü piyasasına girildikten sonra dahi artarak devam etmezse emeğin birim değeri yerinde saymaya veya gerilemeye mahkumdur. üniversite sınavında kastırarak hacettepe tıp'ı kazanmış bir tıp öğrencisi tus'u sallamaz ve pratisyen kalmak durumunda kalırsa emek birim niteliğini geriye götürmüş olacaktır. bu nedenle nitelikli emek için işgücünü sunacak olan tarafın biteviye fedakarlıklarda bulunması gerekir.

orta sınıfın çocuklarında bu yönde bir momentum yakalayabilmek için ise bireylerin eğitim yoluyla sınıf atlayabileceklerine veya en azından önceki neslin standartlarının üzerine koyabileceklerine olan inancın vücut bulması şarttır. bütün ekonomik aktivitelerin devlet çevresinde döndüğü ve kapitalizmin hakim olmasına rağmen fırsat eşitliğinin yerini crony capitalism, yani ahbap çavuş kapitalizmine bıraktığı çoğu çevre ülkede bu inanç, kapsayıcı kapitalizmin hüküm sürdüğü ve nesiller boyu bu kurumlar üzerinden gelişen kapsayıcı kapital birikiminin yarattığı gelir dağılımı bozukluğunun sebep olduğu inançtan çok daha hızlı bir şekilde erozyona uğramaktadır.

bu durum, insanları eğitim üzerinden emek harcama fikrinden uzaklaştırmakta ve niteliksiz emek harcayarak daha alt seviyede bir hayatı yaşamayı kabullenmeye zorlamaktadır. bu durum tabii ki bir günde gerçekleşemeyeceğinden dolayı, eğitim yoluyla sınıf atlama fikri için atlanması gereken eşik her geçen gün yükselir. bu nedenle, bu eşiğin altında kalan kitle giderek kalabalıklaşır. biz bugün bu durumu orta sınıfın yok olması olarak görüyoruz.

tüm bunların özeti olarak

emeğin birim değeri üzerinden rahatlıkla yanlışlanabilir bir önermedir. emeğin birim değeri ise yaşanılan toplumun kapitalizm'e olan mesafesiyle ve emeğin niteliğiyle değişir. işgücü piyasasının dinamikleri serbest piyasa modelinden oligopoliye, oligopoliden devlet totalitarizmine kayıldıkça arz talep mantığı devre dışı kalmakta ve sonunda tamamen ortadan kalkmaktadır. bu durum orta gelir tuzağındaki ülkelerin neden orta gelir tuzağında olduklarını açıklamak için de kullanılabilir.