TARİH 17 Kasım 2023
29,7b OKUNMA     381 PAYLAŞIM

Celal Şengör'ün İddia Ettiği Gibi Atatürk Yaşasaydı II. Dünya Savaşı'na Girer miydi?

Celal Şengör katıldığı bir programda, yaşasaydı Atatürk'ün İkinci Dünya Savaşı'na gireceğini iddia etti. Peki sahiden Atatürk olsa kendimizi savaşta bulur muyduk?

izlemek isteyenler için videosu: https://www.youtube.com/watch?v=gx-l09ad64e

özet:

celal şengör: "ikinci dünya savaşı'na atatürk ile atlatabileydik çok karlı çıkardık. o zamanki durumda hiç şaşırmam ki musul'u ve kerkük'ü alırdık. atatürk, türkiye'ye zarar vermeden o savaşa girerdi. ismet paşa şubat 1945'te onu yapmaya çalıştı ama çok geç kalınmıştı."

celal şengörün bilime katkılarına saygımız sonsuz ancak şu -saydı, -seydi varsayımlarını bırakması lazım. candaş tolga gibi gazeteciler de adamı ısrarla zorluyorlar gündemi meşgul edecek bir şey almak için.

gelin, size ata'nın savaşa girmeyeceğini kendi sözlerinden hareketle ispatlayayım, hem de birkaç perspektiften. son bir ön not olarak da şunu söyleyeyim; ata elbette savaşa girmezdi diyemeyiz ancak ülkemize sıcak çatışmanın gelmesi henüz olasıyken savaşa girmezdi diyebiliriz. benim tahminim şengör'den farklı, bence ata 1944 yılı içinde uygun bir anda batı trakya için savaşa girebilirdi. musul ve kerkük için bir kazanım bence tarihsel olarak çoktan imkansız olmuştu o tarihlerde.

1- "avrupada birkaç maceraperest almanya ile italyanın başında cebren bulunuyorlar. bunlar bugün dünyayı kana bulamaktan çekinmeyeceklerdir."
(kaynak: atatürk'ün bütün eserleri 30. cilt, s.278)

gazi açıkça hitler ve mussolini'yi kastederek iki liderin de diktatörlüğüne atıfta bulunuyor. bu sözün söylendiği tarih 1938, dolayısıyla südetler işgali, anchluss ve etiyopya işgali gibi hadiselerle iki diktatör zaten rüşdünü ispat etmiş durumda ve atatürk açıkça bu ikisinin -dikkatinizi çekerim- "dünyayı" kana bulamaktan çekinmeyeceğini iddia ediyor ki biraz daha yaşasaydı haklı çıktığını da görecekti. şimdi bu düşüncelere sahip, alman ve italyan diktatörlerden öfkeyle ve nefretle bahseden, onlardan hazzetmeyen bir devlet liderinin o tarafta savaşa girmesini hele atatürk gibi inatçı ve dediğim dedik bir liderin bunu yapmasını pek mümkün göremeyiz.

2- "(bir davette fransız büyükelçiye hitaben) şu maginot maskaralığından vazgeçip, ordunuzu yenilemeye uğraşınız. hakkınızda daha hayırlıdır."
(kaynak: damar arıkoğlu, hatıralarım, s.291)

gelelim bir başka perspektife, atatürk açıkça fransızların ordusunu beğenmiyor, maginot hattı konusunda da son derece isabetli bir yargıda bulunarak hattın gereksizliğinden bahsediyor. ki atanın ölümüne yakın inönü ve çakmak paşalar bulgar sınırına benzer bir hat inşa ediyorlar (bkz: çakmak hattı). bu hat tıpkı maginot gibi gerçekten maskaralık, dünyanın betonu boşa harcanıyor resmen zira bulgar sınırına inşa edilen çakmak hattı almanların italyanların yanında yunanistana karşı savaşması ve yunanistanın işgaliyle beraber işlevsiz bir hale geliyor. tıpkı maginot hattının belçika üzerinden aşılmasıyla yarı işlevsiz hale gelmesi gibi... sözün özü gazinin apaçık bir şekilde müttefiklerin kara avrupasındaki tek adam akıllı ordusuna sahip olan -sovyetler savaşın başında müttefik gruba dahil değildi- fransız ordusunu beğenmediği açıkken bu tarafa güvenip de erken bir şekilde savaşa girmesi muhtemel değildir.

3- "(hitler ve mussolini hakkında) evet, savaşı başlatacaklardır, çünkü asker değiller, savaş nedir bilmezler. savaş bir felakettir, hele bu iki müttefik için kesin ölümdür. tarih almanya'ya öyle bir toprak vermiştir ki, daima iki ateş arasında kalmaya mahkumdur."
(kaynak: ali canip yöntem, yeni türk edebiyatı üzerine makaleleri s.816-817)

bu da apaçık bir şekilde "savaş gerekli olmadığı takdirde cinayettir" şiarını gösteriyor atanın. hatta almanya hakkında da ilki geçmiş yüzyıla dayanan gerçekçi bir tespiti tekrar vurguluyor. bu tespit de birebir çıkıyor ve almanya hem müttefiklerin atlantik grubundan hem de sovyet grubundan gelen ortak bir darbeyle berline kadar sıkışıyor. şimdi bu adamın hem mihver grubunda savaşa girmesi kendisiyle en büyük çelişmesi olur ki kendisi ulusunun sahip olduğu imkanlardan en yüksek mevkiide haberdar hem de almanların deliliğine şahit. bu adam ne mihver grubunda savaşa girecek kadar gözü dönmüş biri ne de mihver grubunun karşısına çıkacak kadar kumarbaz.

4- son olarak şu sözü nakledeyim, 1931'de ata tarafından söylenmiş meşhur "yurtta sulh, cihanda sulh" sözü alelade söylenmiş bir söz değildir beyler bayanlar. ki atamızın 1934'te iddiaya göre nobel barış ödülüne kurtuluş savaşındaki yunan rakibi venizelos tarafından aday gösterilmesi de şans eseri değildir. atatürk hem kurduğu paktlarla barışı sağlamlaştırıyor bir yandan da dişlerini gösteren sovyet itini uzak tutmaya çalışıyordu. bu sebeple öngörümü şöyle özetleyeyim.

gazi kesinlikle musul ve kerkük'ü almak gibi bir cahilane işe girişip tekrar batı dünyasıyla kafa kafaya gelmek istemezdi. belki almanlardan alabileceği bir batı trakyanın hayalini kurardı, bu da savaş sonrasına iyi bir diplomasi trafiği ister tabii orası ayrı, bizde o dönemde ulus çıkarına hareket eden o kadar iyi diplomat var mı derseniz şahsen ben çok zannetmiyorum. dolayısıyla herr şengör çok kötü bir varsayım yapmış diyebiliriz. ek olarak, ata savaşa girebilirdi diyoruz ama ben okuduğum tonlarca kitaptan gaziyi tanıdıysam bence gazi savaşın başladığını görür görmez özellikle almanlarla arayı iyi tutmaya bakar, birkaç mühim malzemede -ki zaten kromda halihazırda öyleydiler- almanları kendine bağımlı hale getirir ve bütün dünyanın almanları ekonomik olarak dışladığı bir dönemde almanlara nefes aldırarak gazaplarını yurdun üzerinden uzak tutardı. hem de müttefik grubuna ihraç etmek üzere tarım ürünlerine yüksek bir yatırım yapardı. savaş sonrasına kadar yaşasaydı da büyük bir ağır sanayi atılımı yapmayı hedefler ve o milletler cemiyetinin kuruluşundan beri hayal ettiği "barış muhafızı ülke" hayalini gerçekleştirmek için güçlü bir ekonomi kurmaya çalışırdı.

lütfen atamızı alanında konuşmayan profesörler aracılığıyla değil kendi sözleri üzerinden tanıyalım. saygılar :)