cildimiz sanıldığının aksine stoklarla sınırlı hücre yenilenmesine değil, sürekli yenilenebilen bir yapıya sahiptir. cildimizin yapısı stem cell içerdiğinden yenilenmesi hiç durmayacak nadir organlarımızdan biridir. 15-25 yaş arası 20 günde bir yenilenirken yaşlandıkça bu yenilenme 28 güne kadar geriler ama durmaz. yaşlanmak da zaten yenilenme hızının yıkılma hızından düşük hale gelmesidir. yani bir kez daha tekrar ediyorum: cilt yenilenmesi durmaz! sonsuza kadar yenilenir cilt. peeling yapsak da yapmasak da. cildiniz bakkaldan aldığınız ekmek değildir. bitmez! referans olarak new york city-manhattan'ın en tanınmış ve saygın cilt profesörünün şu videosu izlenebilir.

cilt, yenilenirken ölü deriyi dışarı iterek yeni deriyi gün ışığına çıkarmaya çalışır. bu yenilenmeye yardımcı olan işleme de peeling denir. ölü deri hücreleri uhulanmış gibi birbirlerine ve cilde yapışmaya meyillidir. peeling işlemi bu uhulanmış ölü tabakayı suda çözer gibi çözer ve siz sabah yüzünüzü yıkadığınızda bu ölü tabakadan kurtulmuş olursunuz. bu ölü hücreler atılmazsa, ciltte birikme yaparak sivilce, siyah nokta, kırışıklıklar gibi istenmeyen cilt problemlerine neden olabilirler. peeling dediğimiz olay da bu ölü derileri atmada yardımcı olan çok faydalı ve hatta gerekli bir uygulamadır. ayrıca cilt 28 günde bir yenilenir derken, cilt 28 gün durur sonra 29. gün tüm hücreler olur diye birşey yok her gün farklı bir hücre ölebilir ve farklı farklı hücreler doğabilir. bu nedenle 28 güne bir değil her gece peeling yapılmalıdır. peeling, ölmemiş hücrelere dokunmaz!

dünyanın en iyi dermatologları ve hatta estetik cerrahları özellikle peeling önermekte ve her gece 8% glikolik asit ile kimyasal peeling yapmamız gerektiğini söylemektedirler. güneş koruyucu kullanmak kadar, bazı durumlarda daha da önemli, bir uygulama olduğunu her dakika belirtmekteler. ben de şahsen son 2-3 yıldır her gece, gecelik kullanım için tasarlanmış peeling kullanıyorum ve yıllarca başıma bela olan sivilce, siyah nokta gibi dertlerim kalmadı. yaşım ilerlemesine rağmen (31) kırışıklık diye birşey de yok, yaşıtlarım kırışmaya başladılar çoktan, bana halen kimlik soruluyor. (referanslarımız şurda)

kimyasal peeling laktik, glikolik, mandelik veya salışılık asit içeren, hızlı çalışan, sadece ölü deriye etki eden ölü deriden arındırma uygulamalarıdır. uygulamalar yüzdesine göre değişir. örneğin 60% glikolik asit peelingi yapacaksanız bunu sadece 3 dakika bekletirsiniz ve nötrlersiniz. eğer 15% tca peelingi yapacaksanız bunu sadece 30 saniye yüzünüzde bırakır sonra nötrlersiniz. kısa süre bekletmeniz gereken kimyasalı 20 dakika bekletirseniz canlı olan tabakaya inerek ciltte asit yanmasına neden olurlar. bu gerçeklik nedeniyle evde kafanıza göre peeling yapmamalısınız. bu nedenle özel olarak tasarlanmış her gece kullanılacak naziklikte peelingler kullanılmalıdır.

fiziksel peeling de 'scrubbing/exfoliation' diye bilinen küçük parçacıklı taneler içeren jeller ya da bildiğimiz havlu gibi materyallerden yapılmış kumaşlarla yapılabilir. bu yöntem kesinlikle doktorlarca ve estetik cerrahlarca önerilmez çünkü insanoğlu nerede ne zaman duracağını bilemez ve canlı katmana ulaşana kadar cildini kazıyabilir. bu nedenle gidip türk kahvesiyle uğraşma hanım kız, git kahveni iç. o telveden ne sana fal olur ne genç bir yüz. her şeyin bir adabı usulü var. o telveyi yesen daha faydalı.

yani kulaktan dolma şeylere inanmamakta fayda var. kırışıklık ve leke probleminiz varsa 8% aha peeling, sivilce ve siyah nokta problemleriniz varsa gözeneklerin içine girerek temizlik yapan 2% bha peeling alınır ve her gece uygulanır. güvenilir bir markadan alınmalı, kendi mutfağınızda kimyacılık oynanmamalıdır. her şey senin mutfakta yapılsaydı trilyon dolarlık iş olmazdı bunlar. içinde stabil edici maddeler olması gerekiyor. cilt ph'inin altında olması gerekiyor ürünün çalışması için filan falan. türk kahvesi yapmaya benzemiyor.

kırış kırış olmak istemiyorsak, cilt lekeleri ve akne gibi sorunlarla uğraşmak istemiyorsak mutlaka kimyasal peeling yapmalıyız/yaptırmalıyız. 

Değerlerin Sürekli Değiştiği Tarihte Kişisel Bakım Nasıl Bu Denli Önem Kazandı?