İŞ HAYATI 16 Mart 2020
28,2b OKUNMA     660 PAYLAŞIM

Düzgün Yaşam Standardı Sağlamayan Çalıştırma Şekli: Eğreti İstihdam

Çalışanına görünürde ücret sağlayan ancak bunun pek de verimli olmadığı, istatistiklerde yanıltıcı olabilen bir kavramı inceliyoruz.
iStock

günümüzün sosyal ve ekonomik yapısının en temel sorunlarından birisini işsizlik, enformel ekonomi ve bununla birlikte iş gücü piyasasında kendisini gösteren eğreti istihdamdır.

işsizlik; enformel sektör ve eğreti istihdam kavramları bütün ekonomiler için en çok mücadele edilen, ülke nüfusunun tamamını etkileyen, ekonomik yapılanmanın şekline belirleyen en önemli problemlerin başında gelmektedirler. birçok gelişmiş ülke, bu sorunlara karşı kalıcı ve kesin çözüm yolları bulmaya çalışarak sorunlarından büyük ölçüde kurtulabilmelerine karşılık, eğreti istihdam sorunu karşısında yeterli başarıyı sağlayamadıkları görülmektedir. gelişmekte olan ülkeler ise durum biraz daha farklıdır, bu ülkelerde ekonomi enformel yoğundur, istihdam oraları düşük ve eğretidir. işsizlik çok büyük kitleleri etkiyen bir sorundur.

enformel sektör: devlet denetimine tabi tutulmayan, vergilendirilmemiş, sosyal güvenlik kavramının da geçersiz olduğu üretim alanıdır. çalışanlar, üreticiler, formel sektörde varlığını sürdüren fakat kayıt altına alınmamış yani vergilendirmemiş çalışanlardan oluşur.

devletin gelir elde etmek amacıyla vergi adaletini sağlamak ve vergiyi tabana yaymak yerine kayıt altındaki işveren ve işçilerden yüksek oranlı vergi ve sosyal güvenlik kesintileri yapması, işverenleri ve çalışanları kayıt dışı çalışmaya bazen teşvik etmekte, bazen de zorlamaktadır. kayıt dışı istihdamın ve ekonominin büyümesinde kurumsallaşmış işletmelerin azlığı ile küçük ve orta boy işletmelerin fazla olması önemli rol oynamaktadır. kurumsallıktan uzak küçük ölçekli işletmeler karlılık oranlarını artırmak işçin en başından kayıt dışı istihdama meyilli iken devlet politikaları ile iyice kayıt dışılığa doğru yönelirler. milli gelir ve istihdam gibi makro ekonomik büyüklüklerin tam olarak ölçülememesine neden olan, haksız rekabete yol açan, dürüst ve vergisini ödeyen vatandaşların devlete olan güvenini sarsan, toplumda moral değerlerin bozulmasına neden olan, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdam sorunundan kalıcı bir şekilde kurtulmak, günümüz ekonomilerinin temel amaçlarının arasında yer almaktadır. enformel ekonominin varlığı ekonomik gelişme sürecinde beliren gelip geçici bir sorun olmaktan çıkmıştır. kalıcı, yapısal bir nitelik kazanmıştır. kurumsal ekonomi ile enformel ekonominin günümüzde bir bütünlük kazanmıştır ve tıpkı formel bir piyasa gibi varlığını sürdürmektedir. bazı ülkelerde enformel ekonomi ve iş gücü piyasası hacmi formel piyasaların ötesine geçmiştir. enformel ekonominin büyümesine bağlı olarak, güvencesiz işlerde çalışanların sayısı da artmaktadır. enformel ekonomideki işlerde çalışanlar sendikal hak ve özgürlüklerini kullanamadıkları gibi, çeşitli gerekçelerle sosyal güvenlik kapsamı dışında, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin olmadığı sağlıksız ortamlarda, işverenler karşısında pazarlık gücünden yoksun ve korumasız bir biçimde istismara açık olarak çalışmak zorunda kalmışlardır.

eğreti istihdamın tanımı ve kapsamını açıklayalım.


iş gücü piyasasının enformelleşmesi

iş gücü piyasası, formel iş gücü piyasası ve enformel iş gücü piyasası olarak 70’li yıllarda ikiye ayrıldı. formel işgücü piyasası daha çok gelişmiş ülkelerde endüstri, üretim, ticaret, kamu alanlarında sürekli ve düzenli çalışmanın var olduğu sistemlerdir. gelecek kaygıları ve ekonomik kaygılar bu sistemde kendisine yer bulamaz. çalışma şartları, ücret, izin, sağlık hakları, mesai saatleri, iş güvencesi gibi haklar yasaların belirlemiş olduğu çerçevelerde garanti altına alınmıştır. benzer şekilde kadınlar, göçmenler ve diğer azınlık grupların çalışma hayatına kayıtlı ve insani ölçütlerde dahil edilmesi sağlanır. yine de gelişmiş ülkelerde ekonomik refahın yüksek olması ve iş gücü arzının fazla olması itibariyle göç alırlar. göçmen vatandaşlar niteliklerinin uygun olmayışı ve her türlü gayri resmi işe ihtiyaç ve açık olmalarından enformel iş gücü piyasası oluşumunu destekler ve gelişmiş ülkelerin de enformel iş piyasasından nasibi almasını sağlarlar (kaynak: özşuca ve toksöz, 2003, 15-21).

enformel çalışma ise gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde daha sık rastlanılan bir durum olarak karşımıza çıkar. niteliksiz işgücünün, hiçbir düzene bağlı olmadan, gayri resmi olarak, düşük ücretler ile en zorlu şartlarda, güvenceleri olmadan çalışmaları olarak tanımlanan enformel istihdam, gelişmekte olan ülkelerde işsizlik oranlarını azaltması ve istihdamın gayri resmi de olsa artışını sağlaması itibariyle örtülü kabul edilir. maliyetin ve sorumluluğun az olması sebebi ile formel piyasalar ile rekabet eder düzeye gelmiştir. enformel sektör kavramı uluslararası düzeyde ilk kez 1991 yılındaki 78.uluslararası çalışma konferansında tartışılmıştır. tartışmalarda enformelleşme, giderek artan işgücü için iş ve gelir sağlama kapasitesinin azaltılması göze alınarak yasal düzenlemelerin ve sosyal korumanın enformel sektöre de yaygınlaştırılması veya enformel sektörün istihdam ve gelir kaynağı olarak gayri örtülü olarak desteklenmeye devam edilmesini işlemiştir. enformelleşme sorunu günümüzde hala karmaşık bir ikilem olarak önemini korumaktadır (kaynak: erdut, 2005, 11-15). enformel istihdamdan bahsederken bir diğer husus enformel sektördür. enformel sektör şirketleşmemiş, basit usul vergi veren veya hiç vergi vermeyen, tarım dışı üretim ve hizmetlerin bütünüdür. bu gibi işletmelerde çalışanlar referans haftasında yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayacaktır. öte yandan, enformel istihdamın kapsamlı bir tanımını yapabilmek için enformel ekonomi kavramını da çözümlemek gerekir. bu kavram, vergi yükümlülüklerinden, el atından ödenen ücretlere kadar ayrı başlık altında incelenmesi gereken derin bir karşı ekonomik yapılanmadır (kaynak: erdut, 2007, 53-61).

eğreti istihdamın tanımı ve nedenleri

eğretilik kavramı tanımı olarak, iş gücü piyasasında iş güvencesi, insani yaşam koşullarını sağlayan ücret, iş güvenliği, adalet, eşitlik, insan hakları, uluslar arası çalışma örgütünün uygun gördüğü çalışma şartlarının, iş kanunları ile koruma altına alınan temel hak ve özgürlüklerin var olmadığı yada olmadığı durumları ifade eder. bu istihdamın bulunduğu iş gücü piyasasında, kısmı süreli, geçici süreli, belirli süreli, mevsimlik ve kayıt dışı istihdam biçimleri oldukça yaygındır. özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla görülen bir istihdam modelidir (kaynak: temiz, 2004, 57-58).

enformel sektör kavramı ortaya çıktığından bu yana kapsamının ne olduğuna dair tartışmalar devam etmiş ve bugün bile ortak bir tanım konusunda kastedilen aşamalara karşın kavram üzerinde tam bir uzlaşma sağlanamamıştır. aynı durum enformel sektörde istihdamı ölçmeye yönelik çalışmalar için de söz konusudur (kaynak: koç, orhan, gözen, 2018, 64, 65). enformel sektörün ilo bünyesindeki kurumsal tarihini kaleme alan bangasser'e göre, 1970'li yıllar enformel sektör kavramının doğuş yıllarıdır. bu dönemde enformel sektör esas olarak kentsel istihdamla bağlantılı olarak görülmüş ve 70'li yıllar boyunca yapılan kent araştırmaları sektörün kentsel işgücü içindeki payının yüzde 40-60 arasında olduğunu ortaya koymuştur. 1980'ler kavramın yayılma yılları olup, bir çok değişik aktör bu kavramı kendi programlarının bir parçası yapmıştır. 1990'larda ise kavram resmileşmiş ve uluslararası düzeyde kullanılmaya başlanmıştır 2000'li yıllara gelindiğinde enformel sektör yerine giderek enformel ekonomi kavramı tercih edilirken enformel ekonominin ekonomik, politik, kurumsal ve sosyolojik demografik ve işsizlik oranlarının yüksek olması gibi faktörlerin etkileşimi altında olduğu genel kabul görmüştür. enformel ekonomi ve enformel istihdam birbirini destekleyen sistemler olarak varlıklarını hala sürdürmektedir (kaynak, özşuca vd, 2003, 5-7).

demografik faktörler

gelişmekte olan ülkelerde enformel sektör işgücü fazlasıyla bağlantılı olduğundan, işgücünün artış hızı, işgücü piyasasına girenlerin vasıf ve eğitim düzeyleri, kentleşme hızı, kırdan kente göçler, yabancı göçmenler gibi demografik faktörlere bakmak gerekir. enformel sektör ilk dönemlerde dönemlerinde eksik istihdam ve işsizlikle ile alakalı olduğu düşünülmüştür. buna yaklaşıma göre formel sektörde iş bulamayan insanlar yaşamlarını sürdürmek için enformel kazanç imkanları bulmak zorundadır. iktisatçılar tarafından gizli işsizlik olarak adlandırılan bu durum, kırda geçimlik tarımsal faaliyetlerde eksik istihdam olarak yaşamlarını sürdüren bireylerin, kente daha iyi ve modern sektör işi bulma umuduyla göç ettiklerinde ve bulamadıklarında, yaşamlarını en asgari düzeyde sürdürmelerini sağlayacak enformel sektörlere yönelmeleriyle ortaya çıkar. bu durum kırdan kente göçün devam ettiği, göçmen yanlış göçmen politikaları uygulayan ülkelerde bugün de geçerliliğini korumaktadır. bunun yanı sıra kadınların işgücüne katılım oranları hemen her yerde yükselmekte, ama eğitim ve vasıf düzeylerinin düşüklüğü, kaynaklara erişimdeki sınırlılıkları, aile sorumlulukları ve karşılaştıkları dolaylı ve dolaysız ayrımcılıklar sonucu çoğunlukla enformel sektöre yönlenmek zorunda kalırlar (kaynak: toksöz, 2018, 56-65).


ekonomik büyüme

enformel sektörü belirleyen temel faktörlerden bir tanesi de ekonomi ve ekonominin büyüme şeklidir. sermaye yoğun üretim yaşanan ülkelerde iş gücü arzını karşılayacak iş yerleri çoğalmayacaktır. işgücü artış hızından daha yavaş bir ekonomik büyüme yine istihdamın eksik kalmasına neden olacaktır. iş yerlerinin çoğalamaması ve nüfus artış hızının hızından daha yavaş büyüyen ekonomilerde enformel sektör ve istihdamın olması kaçınılmazdır. gelişmekte olan ülkeler yabancı sermaye yatırımına önem verirler. büyük şirketler üretim alanında yatırım yaparken, aktif nüfusun geniş bir bölümünün de içinde bulunduğu tarım ve hayvancılık gibi sektörleri es geçerler. buda insanların ekonomik büyüme içerisinde formel sektörde kendileri yer bulmalarını zorlaştırır. dolayısıyla formel sektörlerde yer bulamayan bireyler işsizliğin getirdiği yükü taşıyamayıp, enformel sektörlere yönelirler ve yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaç duydukları mal ve hizmetleri yine kendileri tarafından kurulan enformel işletmeler aracılığıyla üretir ve giderirler (kaynak: murat ve yılmaz eser, 2013, 92-123). küçük ölçekli kentsel faaliyetler azalma yerine yaygınlaşmakta ve kentsel istihdamın büyük bölümünü sağlamaktadır. yerel yaşam tarzlarına uygun mal ve hizmet arz etmekteler, böylece kırsal kesimden daha yüksek gelir düzeyleri elde etmekteler. geniş kitlelerin yiyecek, giyinme, barınma, seyahat, eğlence gibi tüm ihtiyaçlarını karşılamak, yaşamlarının temel biçimini oluşturmaktadır. bazı ticari işler eski geleneksel faaliyetlerin kentteki devamı gibi görünse de, mevcut sosyal yapılara ve aile bağlarına dayansa da, yeni sorunları çözmek için geliştirilmiş yeni oluşumlardır. kentin endüstri ürünlerine ve yerel yönetim hizmetlerine ulaşamayanlar, bu enformel faaliyetlerin üreticisi ve tüketicisidir. bu faaliyetler ticareti, zanaat üretimini, endüstri ürünleri atıklarının yeniden dolaşıma sokulmak üzere toplanmasını, küçük nakliye işlerini kapsamaktadır. bu faaliyetlerin bir kısmı yasa dışıdır ama çoğunluğu yasal ve kamu otoriteleri tarafından göz yumulan faaliyetlerdir. belirleyici özellikleri vergi ağları ve sosyal denetim dışında kalmaları, defter tutulmaması ve iş örgütlenmesinde ücretli emeğin küçük bir rol oynamasıdır. üretim birimiyle hanenin genellikle aynı olduğu mikro girişimlerin göze çarpan özelliklerine bakıldığında, bu işletmelerde çalışanlar gençtir. başlangıç sermayesi itibariyle giriş zor değildir ve kişisel tasarruflara dayanmaktadır, teknoloji basittir, ilişkiler ücret temelinde değildir. küçük işletmelerde kendi hesabına çalışma, çıraklık ve aile emeği egemendir. ücretli emek sadece daha büyük birimlerde bulunmaktadır. bu yapılanmaları enformel sektörü oluşturmakta istihdamı desteklemeyen bir yapılanma olarak ortaya çıkmaktadırlar (kaynak: kara ve duruel, 2005, 268-694).

kurumsal faktörler

birçok ülkede vergi yasaları, ticari yasalar ve iş yasalarındaki katı düzenlemeler, uzun kayıt işlemleri, karmaşık idari süreçler ve yasal bir işletme kurmanın maliyetleri buna uyum sağlaması mümkün olmayan küçük işletmeleri yasadışılığa itmektedir. bir işletmenin yasalar çerçevesinde kurulmasının ve faaliyette bulunmasının yol açtığı maliyetle enformel sektör işletmesinin kuruluş maliyeti arasındaki fark yasallığın maliyeti olmaktadır. sorunu çözmek için esas olarak kurumlar ve yasalar değişmeli, daha basit ve daha maliyetsiz uygulamalar ve devletin ekonomik alana müdahalesi sınırlanmalı şeklinde görüşler olduğu gibi bir başka görüşe göre örgütlü emeğin gücüne ve devletin vergiler ve sosyal yasalar aracılığıyla ekonomiye yönelik düzenlemelerine tepki duyan işverenlerin devletin aktif müdahalesinden kaçınma çabaları enformelleşmeye yol açmaktadır.

ilo'ya göre enformel sektöre etkisi açısından üç tip yasal mevzuat önemlidir; işletmenin kuruluşu ve yürütülmesini ilgilendiren ticaret veya iş yasaları, mülkiyet haklarına ilişkin yasalar ve istihdam ilişkilerini ve işçilerin hak ve korunmasını düzenleyen yasalar (özşuca vd, 2003, 10). formel ekonomik faaliyetler genelde yatırım ve iş yapmaya yardımcı olan ve yasalara uyum maliyetinin yüksek olmadığı koşullarda gerçekleşir. zorluk yaratıcı ve yasaklayıcı kural ve düzenlemelere uyamayan veya piyasa kurumlarına erişim imkanı olmayan kişilerin bu duruma cevabı çoğu zaman enformelleşmeye kaçış olmaktadır. kurallar ve düzenlemeler işlem maliyetlerini belirler. bunların düşük, öngörülebilir ve gerekli iş bilgisi olduğu durumlarda insanların uyma ve ödeme eğilimi yüksektir. ancak kurallar iyi düzenlenmemiş, zahmetli ve yolsuzluğa açık bir bürokrasiyle yürütülüyorsa işlem maliyetleri yükselir ve girişimciyi enformelleşmeye yöneltir. küçük işletmeler kuruluş aşamasında yasal süreçlere uyma eğilimde iken yasal kalmanın ileriye doğru oluşacak maliyetlerinden kurtulmak için vergi ve iş yasalarında uyum göstermeyip formel ve enformel sektör arası gri alanda kalmaya gayret gösterirler (kaynak: örer, 2010, 363-379)


yoksulluk

geçmişten günümüze yaşanan ekonomik krizler yaşandığı her coğrafyada milyonlarca kişiyi ağır yaşam koşullarıyla yüz yüze getirmiştir. bu kişiler sefaletten kurtulmak için buldukları her yolu kabullenmeye razı olmuştur. yoksulluk ve enformelleşme birbirini besleyen süreçlerdir. her ne kadar enformel sektörde kendi hesabına çalışmanın getirisi formel ekonomideki vasıfsız, düşük vasıflı bazı durumlarda vasıflı çalışanların kazancından yüksek olabilse de, yoksulluk bir çok insanı enformel ekonomideki cazip olmayan işleri kabule zorlamakta ve bu işlerin düşük ücreti, yoksulluğun kısır döngüsünü yaratmaktadır. enformel istihdamla yoksulluk arasındaki ilişki, çalışanların statülerine bağlı olup işverenden kendi hesabına çalışana, ücretli çalışana, ev işçisine ve çırağa doğru gittikçe gelir azalmaktadır. enformel sektörün kendi içindeki ayrışmaya göre kadınlar ve çocuklar ücretsiz aile işçisi veya düşük ücretli konumlarıyla sektörün en yoksullarını oluştururken, işletme sahipleri esas itibariyle erkekler olmaktadır. başka araştırmalardan şöyle bir sonuç çıkarmak mümkündür: sektördeki işçilerin önemli bir kısmının asgari ücretin altında gelir kazanmaları ve yoksul hanelerin içinde yer almalarına karşın, formel ve enformel sektör arasındaki ücret farkları düşünüldüğünden azdır. enformel sektörün varlığı formel sektördeki ücretlerin düşük düzeyde olmasına yol açmakta, ücretle geçinen nüfusun büyük bir bölümüne ek gelir imkanı sunarak gerçek ücretlerdeki düşüşün kabul edilebilirliğini sağlamaktadır. formel sektörde çalışanlar yaşamlarını sürdürebilmek için enformel sektör faaliyetlerine katılmak zorunda kaldıkça, iki sektör arasındaki ayrım giderek bulanıklaşmaktadır. yoksullukla mücadele enformel ekonomide çalışanların daha üretken, korunan ve yeterli işlere geçmesiyle yakından bağlantılıdır (kaynak: kayataş, 2014, 4-17).

eğreti istihdamın sonuçları

ekonomik sonuçları

istihdam faaliyetinin vergi idaresinin bilgisi dışında kalması elde edilen gelirlerin ve yaratılan katma değerin vergilendirilememesi nedeniyle önemli vergi kaybına neden olmaktadır. bu durum devletin yapması gereken bazı kamu hizmetlerinin yerine getirilmesini engellemektedir. bu durumda devlet toplayamadığı vergiyi vergileri artırarak ya da borçlanarak almak zorunda kalır. bu durum ekonomik yapıyı tamamen bozar. vasıtalı vergilerin artması gelir adaletinin bozulması ile sosyal yapıyı bozarken, borçlanma ise ekonominin, uzun vadeli dengelerini bozacağından ekonomik yapıyı istikrarsız hale sokar bu durum ekonomiyi krizlere ve dış borçlara açık hale getirir. ayrıca sosyal güvenlik primleri tam olarak toplanamadığında, sosyal güvenlik kurumları üzerinde olumsuz baskının oluşmasını neden olur. kayıt dışı istihdamın vergi yükünü, vergilendirilen kayıtlı mükelleflere yansıtarak vergi adaletinin ihlal edilmese yol açar. bu durum kamu otoritesine karşı güven bunalımı yaratan ve buradan hareketle bireysel ya da organize vergi direncini artırır. resmi ve ekonomik göstergelerin sağlıksız ve eksik olması nedeniyle ekonomik göstergelere karşı güvensizlik yaratmakta ve ekonomik durumun yanlış değerlendirilmesine neden olmaktadır. yönetim açısından yönetim sürecinde planlama safhasında sorunu çözmek için gerekli olan hedef belirleme, kaynakların etkin kullanımı için gerekli olan tedbirleri almak mümkün olmaz. kayıt dışı istihdamın bulunduğu alanlara kaynakların kayması ekonomik dengesizliğin yanında adaletsiz gelir dağılımına ve gelecekteki risklerin karşılanması için oluşturulan sosyal güvenlik sistemini bozmaktadır. (kaynak: sarılı, 2002, 33-43)

sosyal sonuçları

çocuk işçiler oluşmasına neden olur. çalışma çağına gelmemiş çocukların illegal yollardan istihdam edilmesi çocukları ahlaki ve psikolojik yönden olumsuz şekilde etkilenir. çocuklar, psikolojik olarak, çalışmaya hazır değillerdir. bu sebeple, çalışan çocuklar hırçın, içe kapanık, çevresiyle uyumsuz ve özgüvensiz bir kişiliğe bürünürler. ayrıca çocuklar bedensel olarak çalışmaya da hazır değildirler. pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de belirli bir yaşın altındaki çocukların çalıştırılmaları kanunlarla yasaklanmıştır. bu nedenle, çıraklık okuluna gidenler hariç, çalışan çocukların herhangi bir kamu kurum ve kuruluşunda kaydı bulunmamaktadır. eğitim kurumlarında eğitim görmesi gereken bir yaşta çocukların çalıştırılması, gelecekte eğitimsiz bir kuşakla toplumun karşı karşıya kalmasına sebep olacaktır. iş gücü piyasasına pek çok yabancı uyruklu çalışan girmesi de olumsuz sosyal sonuçlar arasındadır. yabancı kaçak işçiler; çalıştıkları ülkelerin asgari ücret düzeyinin altında, sağlıksız ortamlarda, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden uzak bir şekilde istihdam edilmektedirler. yabancı kaçak işçiler ülkeye giriş izni, ikamet izni gibi kanuni durumlar karşısında da kaçak sayıldıkları için kayıt dışı çalıştırıldıklarını resmi makamlara bildirememektedirler. yabancı kaçak işçiliğin artması neticesinde yerli işgücü işsiz kalmakta, toplumda işsizliğin artmasına neden olacaktır. yabancı kaçak işçi istihdamı kayıt dışı istihdamda olduğu gibi, devletin sigorta primi ve vergi gelirlerinin azalmasına, yoksulluğa, adaletsiz gelir dağılımına, firmalar arasında haksız rekabete ve diğer olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. kayıt dışı işçi çalıştıran işletmelerde sendikaların faaliyetleri zorlaşmaktadır. kayıt dışı istihdamın artmasıyla beraber sendikalı işçi sayısı azalmaktadır. sendikalaşma oranının düşüklüğü beraberinde reel ücretlerin gerilemesine, örgütsüz ve dağınık bir toplum yapısını getirmektedir. işçiler çalışma yaşamı ile ilgili mevzuat ve sahip oldukları haklar konularında bilgisiz kalmaktadırlar. kayıt dışı ve yabancı kaçak işçi olarak çalıştırılan kişiler toplu pazarlık, sendika üyeliği ve grev haklarından mahrum olurlar. kaçak işçiler iş veren ile meydana gelen sorunlarını bireysel olarak çözmeye çalışmaktadırlar.(korkmaz ve güloğlu, 2003, 58-61)

son olarak

kayıt dışı istihdam edilen işçiler düşük ücret, sosyal güvencenin olmayışı, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden uzak bir şekilde istihdam edildikleri için çalışma hayatlarında verimli olamazlar. kayıt dışı istihdam edilen işçilerin büyük bir kısmı normal çalışma saatlerinden fazla çalıştırılmakta hem bedenen hem de zihnen sömürülmektedirler. bu yüzden işlerinde verimliliği azalmaktadırlar. çalışanlar işyerlerinde bir çok tehlike ile karşı karşıya gelebilmektedirler. kayıt dışı olarak çalışan işçi herhangi bir iş kazası veya meslek hastalığı ile karşı karşıya gelmesi durumunda ortada bir iş akdi olmadığı için işverenler tarafından kolayca işten çıkartılabilmektedirler. sosyal güvenliği olmayan işçi maddi yönden gücü yetmediği için hastalığını veya iş kazasını tedavi ettirme imkanı bulamamaktadır (kaynak: sarıca, 2006, 72, 75).


sonuç

iş gücü piyasasında eğretilik, kayıt dışı ekonomi ulusları her anlamda etkileyen derin bir problemdir. sosyal yaşam, ekonomi, sağlık, eğitim, toplumsal refah ve daha pek çok alanda etkili olduğunu görüyoruz. gelişimi arzulayan tüm enformel piyasalar ve eğreti istihdam koşulları ile mücadele etmesi gerekmektedir. bu sayede uluslar kalkınabilir, sağlık, eğitim, ekonomi gibi alanlarda reformlar geçekleştirebilir ve küresel anlamda başarılar yakalayabilirler. kayıt dışı ekonomi çalışma yaşamını ilgilendiren kısmı hiç kuşkusuz kayıt dışı istihdamdır. kayıt dışı istihdam, sosyal güvelik kurumlarının sağlık prim geliri elde edememesi nedeniyle doğrudan sigorta primi kaybına sebep olmakta ve oluşan sosyal güvenlik açıkları nedeniyle de merkezi yönetim bütçesine çok önemli yükler getirmektedir. merkezi yönetim bütçesinden sosyal güvenlik sistemine yapılan ekonomik akış bütçelere ciddi oranlarda yük bindirmektedir. kayıt dışı istihdamın olduğu ülkelerde elde edilemeyen prim gelirlerinin elde edilen prim gelirinin fazlası olduğu düşünülmektedir. aynı şekilde enformel piyasalarda kayıt dışı üretimler ulusal vergi gelirlerini ciddi ölçüde sekteye uğratmaktadır. uluslar arası alanda rekabet gücü zayıf orta ölçekli işletmeler bu alanda ulusal ekonominin gelişimini durdurmakta ve kişisel çıkarları doğrultusunda enformel alanda kalmaya devam etmektedir. günümüz şartlarında, enformel ve formel piyasa gri bir alan oluşturmakta ve örtülü olarak kabul edilmektedir. bu sorunu gidermeyi başarabilmiş stratejiler üretebilmiş uluslar olmasına karşın gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin başında büyük bir problem olan kayıt dışılık varlığını sürdürmektedir. etkin siyasi ve ekonomik hamleler ile baş edilebilir düzeylere çekilebilmesi belli başlı önlemler alınması öngörülmektedir. bunlar ekonomide fiyat istikrarının sağlanması, tarım sektörünün küçülmesi, iş hayatında kurumsallaşmanın sağlanması, eğitim seviyesinin ve kalitesinin yükseltilmesi, denetimin artırılması, yoksulluk ve işsizlikle mücadele, sosyal yardım sistemlerinin hayata geçirilmesi gibi daha pek çok uygulama. sonuç olarak günümüzde dünyanın büyük bölümünün mücadele ettiği bir olgu olarak hayatımızda varlığını sürdürmektedir. ve çok uzun yıllar boyunca da sürdürmeye devam edecek gibi duruyor.

kaynakça

İçerik içinde Sözlük yazarı "lexfori"nin entry'sini kullandık

21. Yüzyıl Ekonomisini Derinden Etkileyen Post-Fordizm Tam Olarak Nedir?