TARİH 23 Temmuz 2019
71,6b OKUNMA     659 PAYLAŞIM

Düzinelerce Yahudinin Hayatını Kurtaran Nazi Subayı: Wilm Hosenfeld

II. Dünya Savaşı esnasında yaptıklarıyla 'Piyanist' filmine de konu olan Wilm Hosenfeld, Nazi Almanyasının en vicdanlı subaylarından biriydi.

birinci dünya savaşı'nda yaralanıp demir haç almış, savaş sonrası öğretmenlik yapıp ikinci dünya savaşı'nda yeniden orduya katılmış alman subayıdır wilm hosenfeld. 

ikinci dünya savaşı sırasında nazi almanyası işgali altındaki polonya'da görev yapmış ve yüzbaşı rütbesine kadar yükselmiştir. savaş sırasında onlarca polonyalı yahudiye yardım ederek hayatlarını kurtarmıştır. piyanist filmine konu olan wladyslaw szpilman da bunlardan biridir. 


savaşın son aylarında sovyet rusya'ya esir düşen hosenfeld, yahudiler için tüm yaptıklarına rağmen ruslar tarafından 25 yıllık ağır çalışma cezasına çarptırılmış, stalingrad yakınlarındaki bir kampta 1952 yılında 57 yaşında ölmüştür. 

piyanist filminde kendisini alman aktör thomas kretschmann canlandırmıştır. israil'de bulunan yahudi soykırımı kurbanlarına adanmış yad vashem anıtında, yahudi soykırımı sırasında yahudilere yardım eden ve yahudi olmayanları belirten 'diğer uluslardan adil kişiler' listesinde wilhelm adalbert hosenfeld'in de ismi vardır.

elimde bulunan piyanist kitabının ek kısmında wilm hosenfeld'in savaş sırasında tuttuğu günlük de bulunmakta. 6 temmuz 1943 tarihinde günlüğüne yazdığı muhteşem yazıdaki durum, resmen ülkemizin ve ortadoğunun şu anki halini özetler niteliktedir:

6 temmuz 1943

tanrı, korkunç insan kayıplarına ve bu tüyler ürpertici savaşa neden izin veriyor? korkunç hava saldırılarını, masum sivil halkın büyük korkularını, temerküz kamplarındaki mahkumların gördüğü insanlık dışı muameleyi, yüz binlerce yahudinin almanlar tarafından öldürüldüğünü düşünün. bu tanrı'nın hatası mı? neden müdahale etmiyor, neden bunların olmasına izin veriyor? bu tür sorular sorabiliriz, ama cevap alamayız. kendimizi değil başkalarını suçlamaya öyle istekliyiz ki. tanrı kötülüğün hüküm sürmesine izin veriyor, çünkü insanoğlu kötülüğü benimsedi ve şimdi, kendi kötülüğümüzün ve eksiklerimizin ağırlığını hissetmeye başladık. naziler iktidara geldiğinde onları durdurmak için hiçbir şey yapmadık. kendi ideallerimize ihanet ettik: kişisel, demokratik ve dinsel özgürlük ideallerine.

işçiler nazilerle birlik oldu, kilise kenarına çekilip izledi, orta sınıf bir şey yapamayacak kadar korkaktı. önde gelen entelektüeller de öyle. sendikaların feshedilmesine, çeşitli mezheplerin baskı görmesine izin verdik. basında ve radyoda konuşma özgürlüğü yoktu. sonunda da savaşa sürüklenmemize izin verdik. almanya'da demokratik katılım olmaması bizi rahatsız etmedi, hiçbir konuda söyleyecek sözü olmayan insanlar tarafından temsil ediliyormuş gibi görünmek bize yetti. ideallerine ihanet edenler cezadan muaf kalamaz, şimdi bütün sonuçlarına katlanmak zorundayız.

Muhteşem Bir Hikayeyle II. Dünya Savaşı'ndan Sağ Kurtulan Piyanist: Wladyslaw Szpilman