BİLİM 8 Mayıs 2017
66,4b OKUNMA     834 PAYLAŞIM

El ve Gözlerin Bizi Diğer Canlılardan Ayıran İlginç Evrimleşme Süreci

Evrimleşme sürekli devam eden bir süreç. Canlıların elleri ve gözleri üzerinde geçirdikleri farklı evrimleşmeler sebebiyle insan diğer canlılardan ayrılmaya başlıyor. Bu ilginç süreci Sözlük yazarı "paestum" özetliyor.
iStock.com


Evrimleşme konusunun en önemli bileşenlerinden ikisi el ve göz'dür.

olayı işin balık malık, sudan çıkma vs. olayına girmeden net bir şekilde anlatmak gerekirse ; önce memeli sınıf evrimlerşiyor, 80-100 milyon sene önce ve civarlarında.

derken birkaç değişim daha oluyor, el ve baş parmak kavramları yavaş yavaş formunu buluyor ve tam o noktada, 65 milyon sene önce dünyaya çarpan meşhur gök taşımız ortaya çıkıyor.

burası neden önemli? çünkü el veya elimsi organ sadece memelilerde değil bir de dinozor arkadaşlarda da gelişmiş ve onlar çok daha eski.

ancak bu büyük yok oluşta kısmen elleri olan, şimdilerde hiç de fena olmayan bir zekası da olduğu tartışılan ve yaşadığı ortamı gücü ve başka bir sürü pozitif avantajlarıyla domine etmiş olan dinozor kardeşlerin tamamı ortadan kalkıyor.


kuvvetle muhtemel bizim memelilerden de çok azı, en küçükleri ve toprak altında yaşayabilenleri kurtuluyor. yani ortama çok ciddi bir reset atılıyor.

"haydi bakalım, alalım onu baştan" durumunun içinde buluyoruz kendimizi. ama hala kemirgen tarzı, kısmen elleri olan bir acayip veya birkaç acayip canlı türüyüz.

hayat böyle akıp giderken, ortamda büyük avcılar da yok, çıkıyoruz dışarı ve bir 20-30 milyon sene daha geçiriyoruz. ama boş geçirmiyoruz, başlıyor bu sefer ellerin gelişimine paralel olarak göz evrimi. gözler öne bakar hale geliyor, üç boyutu, derinliğii mesafeyi en iyi algılayacak özelliklerde gelişiyor vs.

böyle böyle diye diye ilk maymunumsu diyebileceğimiz arkadaşlar günümüzden 20 milyon sene önce civarında boy göstermeye başlıyorlar. şartlar içerisinde el oluşumu gayetiyi bir hale geldiğinde ise tarihler artık hominid adı verilen insansı maymunlar sınıfının görüldüğü zamanları gösteriyor.


ancak orada da hala beyin küçük, daha doğrusu günümüzdekine göre küçük, yoksa ellerin kullanımı ile birlikte bir gelişim var.

derken, biz bu abilerden de hominini denilen ve insansı dediğimiz bir ayrımla ayrılmaya başlıyoruz. bu tarz ayrılmaların temel sebebi geliştirilmiş olan davranış ve fizyolojik özelliklerin yaşama şartlarına uyum sağlama becerisini artırmasıdır ki buradaki faktörlerimiz el ve gözlerdir.

evet, beyin elleri değil, eller beyni geliştirmiştir. en başlarda olan olay bu.

ardından 3-4 milyon yıl önceki iyice insanımsı atanın ortaya çıkması, iki ayak üstünde durabilme, dik yürüme vs.vs. bugün bu satırları yazabilen adam formuna gelmek de yaklaşık bir 3 milyon seneyi bulmaktadır. ama dikkati çeken olay, bu satırları da inanılmaz makine olan ellerim ile yazıyor olmamdadır.


eller ve gözler evrildikçe beyin gelişir.

çünkü beyin; genetik kodlamaların sunduğu içgüdüsel davranışları bir kenara bıraktığınızda tam bir "yaparak öğrenme" makinasıdır. tecrübe ile beslenir, bunu daha önceki tecrübeleri ile kıyaslar ve sonraki adımda varsa hatalarını tekrar etmez.

yani öğrenir...

yeni doğmuş bir bebek, çok değil 3-4 sene sonra inanılmaz bir bilgiyle donanmış hale gelir, ve her ne kadar beyin hücreleri bir yaşta oluşmayı kesse de, öğrenme süreci asla kesilmez.

şimdi, öğrendikçe ve tecrübe edindikçe gelişirsiniz, bu da sizi daha zeki yapar. ama başlığın bir hatasına atıfta bulunalım ki, sizi "tek zeki yaşam formu" da yapmaz.

bu noktada 65 milyon sene geriye dönersek, yüzlerce milyon yıldır yeryüzünde olan dinozor familyasının ön ayak denilen yerlerinde ellerimsi yapının gelişmekte olduğunu, kısmen zeki olabileceklerini, doğadaki müthiş dominant/baskın güç olma durumlarını vs. var saydığımızda, o gök taşının çarpmamış olması, pekala şu anda bu satırları yazan yaşam formunun pullu, değişik elleri ve yine çok değişik bir fizyonomisi olabilme ihtimalini güçlendirmektedir.

yani yerimizde, dinozorlardan evrimleşmiş farklı bir zeki yaşam formunun olması da yüksek ihtimaldi :) biraz maymunlar cehennemi film senaryosu gibi oldu ama mümkündü.


eller ve gözler ile birlikte beyin de gelişti ve büyüdü. peki büyük beyin her zaman çok zeki yaşam formu anlamına geliyor mu? pek bilemiyoruz.

neden?

önümüzde fil ve balina gibi örnekler var. birisinde ortalama 5 kilo, diğerinde de ortalama 10 kilo beyin var. bizdeki ortalama 1,5 kilo beyin ile karşılaştırınca aradaki fark düşündürücü.

ancak bilinmektedir ki, fil, balina ve yunus gibi türler yaşayan en zeki yaşam formlarından birisidirler. bunu burada örnekleyip tartışmanın anlamı bile yok. fillerin keder'lendiği, alet kullanabildiği, çok güçlü bir hafızaya (ki öğrenme ile olur) sahip oldukları, ölüm gibi durumlarda verdikleri tepkiler, öz farkındalıklarının bulunduğu aşikar. diğer su memelileri olan balina ve yunusları bu kadar detay inceleme imkanı olmadığından pek bilemiyoruz.

velakin bu türlerin sahip olmadıkları şey ise el'dir.

peki bu yoksunluk onları bizden daha az zeki mi yapar? bunu da bilemiyoruz.

daha son 30 yılda interneti icat ettik diye böbürlenirken, bu arkadaşlar suyun altında kilometrelerce öteden birbirleri ile haberleşebiliyor, telepatik olarak iletişim kurabiliyorlar. bizim ise hala götümüz çıkıyor, balina kadar efektif bir sualtı iletişimi kurabilecek bir denizaltı yapmak için, ama nafile. belli ki aradan geçen zamanda kendilerinin bizden 50-60 milyon sene daha dünyalı olmuş olmaları, doğa tarafından ödüllendirilmiş.


ancak dikkat çekici zıplama kendisini son 100, hatta son 40-50 senede gösteriyor. yani insanın el ile, mekanik efor ile uğraşıp yapma-etme becerilerinden daha ziyade oturduğu yerden iş yapabilme becerilerini kazanması sonrası olanlar inanılmaz. bunun evrimsel süreçte bizi götüreceği yerler ise belirsiz.

örneğin, o herşeyi borçlu olduğumuz, robotik bilimin günümüz teknolojisinde bile bire bir taklit edemediği (en basit bir sayfa çevirme hareketinizin hissel ve mekaniksel karmaşıklığını düşünün) ellerimizin bu giderek az kullanma sürecinde küçülüp hatta ileride yok olabileceği ihtimali pek de saçma değil :)

aynı şekilde, fiziksel varlıklar olmaktan çıkmak ve farklı formda (örn. enerji) varlıklar olmak dahi mümkün.

kısacası, önümüzdeki maçlara bakacağız.