Felsefe Tarihinin Unutulmaz İsimlerinden Bir Futbol Takımı Kurulsaydı İlk 11 Nasıl Olurdu?
kişiye göre değişir, ben en'lere inanmam. hiyerarşi'nin her türlüsünden tiksinirim, modernite ise hiyerarşiyi dayatır. en'ler hep olmalı der. en dediğin nedir, görece bir varlık nasıl sabit bir matematiksel değer alıp toplam puana göre sıralanabilir ? gayet salaklar için. zira salağın perspektifi dardır, çoğu zaman büyük kitleye uyar zaten. bu da şu demek illa kanaatlerimizi sabitleyeceğiz, akan su duracak ve kaplara gireceğiz. öyle mal gibi olacağız ki artık düşünce dursun da bi oh diyelim. olur mu lan öyle şey ?
düşünce durur mu, ama dursa ne güzel olur değil mi ? araştır, sorgula, yık bi algılarını. büyük kitleye inanma, ultra zeki değil bilakis olabildiğince gerizekalı. zaten evrenselleşmesi için öyle olması gerekiyor. dünyanın büyük çoğunluğu sorgulama, eleştirme ve araştırmadan muaf. öküz geldi gidiyor. bakın, hiyerarşi'nin var olması içinse idealizm şarttır. platon felsefe tarihine en büyük kazığı attı, hem de öyle bir kazık attı ki ondan sonraki tüm nesil onun cümlelerini açmaktan başka bir şey yapmadı.
platon'a karşı oynayacak bu takım, marx bile platon'un devlet kitabındaki tek bir soruya yanıt verdi: üretim araçları nasıl paylaşılacak ? hem de onun dilinden yanıt verdi, idea evreni yerine tarihsel materyalizmi koydu. benim gözümde das kapital, devlet'in bozulmuş hali sadece. 2.000 yıldır insan yeni soru soramıyor bu soytarı yüzünden. hegel'i övdüklerine de aldanmayın zira kendisi hastalıklı düşünmeyi yeniden diriltti. tam schopenhauer ile bir kıpırdanma olmuştu ki , düşünce tarihimiz kolayı seçti , kopamadı platon'dan. platonculuğa takım elbise giydirip yeniden insanlığın düşünce tarihini geriletti. platon demek kölelik ve edilgenlik demek, insanı küçümsemek demek. size platon felsefesinin özetini vereyim, görünenin arkasında görünmeyen var.
hepsi aynı teranade, görünen değişiyor, görünmeyen değişiyor ama bu sara hastası düşünsel sistem değişmiyor. bunları değiştirecek insanlar lazım, rönesans bile bir fantezi. insan düşünsel atlama yaşamış, nah yaşar. düşüncede öyle bir sıçrayış asla söz konusu olamaz. bugün varlığı ikiye bölmeyen düşünür yok, böl böl ben de böleyim. işte o yüzden en'lemeye girmeden değindiği konuların çeşitliliği üzerinden platon ve askerlerine karşı bir takım kurdum.
kaleci; camus.
defans; kieerkegaard, protagoras, diyojen,
orta saha; proudhon, chomsky, bakunin, thoreau
forvet; nietzsche, wittgenstein, russell.
nietzsche'yi santrofor olarak koyarım ki o sert ve direk şutları ile ağları deler. benim diyen duramaz karşısında. defansı yara yara direk gole gider. forvetin sağ tarafına wittgenstein'ı aldım zira tutulamaz bu adam. o analitik felsefesi ile defansın arkasına koşar ve golünü çakar. forvetin sol tarafına ise russell'ı aldım.
şimdi orta sahaya böyle edebiyatçı olmalarına rağmen felsefe yaptığını iddia edenleri hem stop etsin hem de ileriye pas versin diye dört adam aldım. tabi ki bu bölge proudhon, chomsky, bakunin ve thoreau var, özellikle chomsky tam göbekte. hem defansla iletişimde hem de ileriye pas yaratıyor ki 21.yy'ın entellektüeli olarak muhteşem bir koordinasyon sağlar. defans kısmımız ise önemli, defansa ise hem karşı atakları engellemek, hem top çıkarmak için kierkegaard'ı koydum. yanına da protagoras'ı aldım diyojen ise sert ve haşin liberomuz. kalede ise camus var, camus'u koyma sebebim ise kurtarışlarına güvenmem.
şimdi platon ve onun bozulmuş filozofları düşünsün!