Geçtiğimiz Günlerde Hayatını Kaybeden Sistem Analisti Immanuel Wallerstein Kimdir?
Kimdir, meselesi nedir?
wallerstein, politik bilimde "modern dünya sistemleri teorisi" (modern world systems theory)'nin kurucusudur. bu teori tarihsel yapısalcılığın (historical structuralism) marxism ve bağımlılık teorisi (dependency theory)'nden sonra en önemli teorisidir. politik ekonomiyi devletler-üstü bir yapıda inceler. merkez ve çevre ülkeler arasındaki hammadde ve işlenmiş metalar arasındaki ilişkiyi inceleyerek, dinamik ancak döngüsel bir model öne sürer. türkiye'de bilimsel araştırmaları ve makaleleri değil de daha çok popüler-spekülatif kitapları yayımlanmaktadır (liberalizmden sonra, bildiğimiz dünyanın sonu gibi). bu bağlamda, immanuel wallerstein, günümüzün en önemli politik bilimcilerinden, ve teoristlerinden birisidir. andre günder frank gibi, giovanni arrighi gibi christopher chase-dunn gibi yoldaşları da mevcuttur.
wallerstein'e göre dünya sistemleri analizinin üç ayağı vardır. birisi marksizmdir, ikincisi bağımlılık teorisidir, üçüncüsü ise anales okulu yani braudel'dir. suny (new york devlet üniversitesi) binghamton'da fernand braudel enstitütüsünü kurmuştur, ve dünya sistemleri analizinin temellerini orda atmıştır. wallerstein disiplinlerin ayrı ayrı kategoriler halinde olmasının ikinci dünya savaşının bir sonucu olduğunu iddia eder. ona göre, sosyoloji, ekonomi, siyaset bilimi ve tarih arasında pek bir fark yoktur, bu yüzden dünya sistemleri analizi tekbir disiplindir. inceleme birimi dünya-sistemidir (bkz: dünya sistemleri analizi).
gang of fourdan en çok bilinenidir (diğer üçü andre günder frank, samir amin ve giovanni arrighi'dir). bu dörtlü içerisinde zaman içerisinde en çok popüler olanı ama en az bilim yapanı olmuştur... ancak modern world systems adlı kitabı hala dünya-sistemlerinin en önemli eseri sayılır.
günlük hayatında kılıbık olduğu söylenebilir. konferanslara hep eşiyle beraber gelir, onun yanında oturur, konuşması bitince onun yanına döner; konferanslarda eşinin sıkıldığını fark ederse konuşmasını kısa keser. ama ukaladır da biraz... lisansüstü öğrencileri ile iletişim kurmaya çalışmaz, gariptir bu nedenle...
terence hopkins öldükten sonra binghamton'da giovanni arrighi ile anlaşamazlar. ve yale'e gelir... emeritüs profesör olarak yale'de araştırma yapar. son kitaplarını yazar...
wallerstein'a göre tarih, yükselen ve devredilen dünya sistemleri setidir
modern dünya sistemi 16. yy'da avrupa'da doğmuş ve dünyanın diğer bölgelerine yayılmıştır. günümüzdeki dünya sistemini kapitalizm olarak adlandırır ve tanımını şöyle ortaya koymuştur: "system of production for sale in a market for profit on the basis of individual appropriation of this profit on the basis of individual or collective ownership". tanımladığı bu sistemdeki kurumlar yaratılır (create) ya da yeniden yaratılır (re-create). wallerstein'ın siyaset bilimine kattığı önemli bir terim olan "yarı-çevre (semi-periphery)", merkez-çevre anlayışına yeni bir boyut getirmiştir. ona göre dünya sisteminde yalnızca merkez ve çevre yoktur. merkez ve çevrenin yanında bir de ara-geçiş olan yarı-çevre ülkeler vardır. yarı-çevre hem merkez hem de çevreden belli özellikleri içerir. yarı-çevre merkez için büyük bir öneme sahiptir. yarı-çevre merkezin üretmeyi bıraktığı sanayi (tekstil vb...) üretimini yapar. bu hybrid sistemin bir başka özelliği de merkeze iş gücü sağlamasıdır. merkeze iş gücü sağladığı için, dominant sınıfa, merkezdeki iş gücünün fiyatları arttırma isteğini baskılama şansı sağlar.
dünya ekonomisinin bu üç kesimi artı değerin çevrelerden merkeze kaymasını sağlayan sömürü düzeni ilişkisi ile birbirine bağlanmıştır. bu da bizi bir sonuca götürür: zenginler daha zengin, fakirler daha fakir konuma gelir. wallerstein kapitalist sistemin karşıtlıklar içerdiğini belirtmektedir. ona göre kapitalistler sürekli kar peşindedirler. karşıtlığa bir örnek üretim-tüketim-maaşların ortaya çıkardığı çelişkidir. kapitalistler çalışan kesimin maaşlarını artırdığında tüketimi de artırmış olacaktır ancak maaşları düşürdüğünde de karı artmaktadır. karşıtlık da burdan doğmaktadır çünkü her iki şekilde de karını artıracaktır. son olarak şunu belirtmekte fayda var; wallerstein dünya sistemlerinin kalıcı olmadığını, yerine hep farklı bir sistemin geldiğini söyler.
Kendisi hakkında farklı bir görüşle bitirelim
basında ve sosyal medyada yalap şalap wallerstein güzellemeleri havada uçuşurken nihayet mahallenin delisi ortaya çıktı: daha adamcağızın yedisi çıkmamışken, ölümününün üçüncü gününde sungur savran, "immanuel wallerstein (1930-2019): amerikan akademia’sının yüz akı, marksizm’in hasmı" adlı yazısıyla sağlı sollu geçirmiş. gerçi arada bir iki sevmemiş değil ama yazının yekûnuna bakıldığında görülen o ki merhumu sağlam pataklamış. iyi de yapmış, eline sağlık. savran'ın yazısı uzun, özetleyeyim.
wallerstein'ı öncelikle sevmiş ve bir düşünür olarak orijinalitesine, geniş ufkuna, çalışkanlığına ve ezilenlerden yana taraflılığına şapka çıkarmış ve hatta onu jean-paul sartre’ın, pierre bourdieu’nun, edward said’in ve noam chomsky’nin yanına koyup saygılarını sunmuş. fakat bunun hemen ardından başlamış sağlı sollu kroşelerine.
savran demiş ki: wallerstein ne devrimciydi ne de marksist. ha evet marx'tan esinlenmiştir ama geliştirmiş olduğu "azgelişmişliğin gelişmesi" teorisiyle akraba olan dünya ekonomisi analizi yaklaşımı, marksist anlayışı çarpıtmıştır. marx'ın üretim sürecine verdiği ağırlığı es geçip dolaşım sürecine odaklanmış ve dahası dünya sistemi deyip bu sistem içindeki özgüllükleri (örn: kapitalizmden kopmuş ülkeleri) es geçerek sosyalist devrimleri görmezden gelmiş ve sınıf mücadelesini de dar bir çerçeveye hapsetmiştir.
dahası savran'a göre wallerstein sadece marx'ı değil lenin'i de yanlış anlamıştır. hatta wallerstein'ın lenin'e karşı tutumunu düşmanca ve cahilce olarak niteler. çünkü daha 1916'da emperyalizm kapitalizmin en yüksek aşaması adlı bir kitabı yazarak kapitalizmin bütünsel bir dünya sistemi haline gelmiş olduğunu vurgulayan lenin’i kautsky ve stalin’le birlikte eleştiren wallerstein, lenin'e ayıp etmiştir.
bunca kroşeden sonra, sungur savran yazının sonlarına doğru merhumu nakavt edecek bir kelime oyununa girişiyor. wallerstein'ın maskeli zapatista subcomandante’siyle maskesiz ve cesur bir şekilde poz vermesini, abd'nin "terörist" saydığı bir adamla dayanışmasını gurur verici bulup hemen ardından da ekliyor: "buna karşılık, wallerstein, sınıf mücadelesinin sinsi bir hasmıdır. o yüzden maskeli bir anti-marksisttir."