Bir Şey Tanrı Emrettiği İçin mi İyidir Yoksa İyi Diye mi Tanrı Emretmiştir?

İsmini, Sokrates ve Euthyphron arasında geçen diyalogdan alan Euthyphron ikilemi; ahlakın doğası üzerine yapılan güzel bir felsefi tartışma.
Bir Şey Tanrı Emrettiği İçin mi İyidir Yoksa İyi Diye mi Tanrı Emretmiştir?

Nedir bu ikilem?

euthyphron ikilemi, bir nevi kötülük problemidir (problem of evil). ikisinde de tanrının klasik üç özelliği olan omniscience (sonsuz bilgi sahibi olma), omnibenevolence (sonsuz iyilik sahibi olma) ve omnipotence'e (sonsuz güce sahip olma) eleştiri vardır.

sokrates ile euthyphro adliyenin önünde karşılaşırlar. sokrates malum davası için oradayken euthyphro ise babasına karşı cinayet suçlaması getirmek için oradadır. sokrates buna çok şaşırıp neden kendi babasını mahkum ettirdiğini sorduğunda; eutyhphro bunun tanrıların emrettiği doğru davranış olduğunu söyler. bunun üzerine sokrates soruyu sorar: "bir şey tanrı(lar) onu emrettiği için mi iyidir (ahlakidir), yoksa o şey iyi (ahlaki) olduğu için mi tanrı(lar) onu emretmiştir?"

eğer bir davranış tanrı onu emrettiği için iyiyse iyi kavramının içi boştur, zira bir şeyin iyi olup olmaması tanrının iki dudağının arasındadır. bunu kabul etmek tanrının tecavüze veya cinayete iyi bir davranış demesi sonucu bunun iyi olabileceğini kabul etmek anlamına gelir. eğer bir davranış iyi olduğu için tanrı tarafından emrediliyorsa da o zaman tanrıdan bağımsız, hatta tanrının bağımlı olduğu bir güç bu iyiliği belirlemektedir. o zaman aynı soruyu bu tanrının üzerindeki güç için sormak gerekir ve bu sonsuza kadar gider.

bu ikileme tatmin edici bir cevap, benim bildiğim kadarıyla hala verilebilmiş değildir, verilebilecek gibi de gözükmemektedir.

Bu ikilemde ortaya 3 farklı seçenek çıkar

1."x tanrı emrettiği için ahlakidir": bu cevaba verilebilecek en büyük eleştiri ahlakın keyfi olduğudur. yani tanrı isteseydi kötü şeyleri de emredebilirdi. bu durumda ahlaki emirler şimdikinin tam tersi olurdu.

2."x ahlaklı olduğu için tanrı emretmiştir": bu durumda da ahlak kurallarını kim koyuyor diye sorabiliriz. çünkü eğer tanrı her şeyin yaratıcısı ise ahlak kurallarını da yaratmış olmalıdır. ayrıca eğer durum böyle ise tanrı'nin da uymak zorunda olduğu bir kurallar bütünü var demektir. diğer bir sorun ise bu cevabın benimsenmesi ile beraber, çoğu teistin kabul etmediği "tanrı olmadan ahlâklı olunamaz" argümanı çöker.

3."x tanrı emrettiği için iyidir. ancak tanrı doğası gereği kötü emir veremez": burada da ikinci cevaptaki sorunlarla karşılaşıyoruz. "tanrı y eylemini yapamaz" cümlesi teizme aykırıdır. bu nedenle bu cevap da yanlıştır.

ikilemde ya birinci ya ikinci seçenek tercih edilmek zorunda kalınmış, hristiyanlıkta ockham ile augustinus, islamiyette de eş'ariyye ve mutezile akımları iki farklı ucu desteklemiştir. din felsefesindeki bu tartışma bugün de canlılığını korumaktadır.

sokrates euthyphron ile pious'un doğası üzerine tartışır. sözcük türkçede "iyi"den daha çok dindar, kutsal, erdemli, zahit anlamlarına geliyor. bu tartışmada euthypro "tanrıları memnun eden şeyin kutsal olduğunu" söyler. ona göre bir eylemin kutsal olmasının kriteri onun tanrılar tarafından istenmesidir. sokrates bu argümanı yeterli bulmaz çünkü tanrılar bir şeyin kutsal olması konusunda aralarında anlaşamayabilirler. bunun üzerine euthyphron argümanını revize eder. kutsal olanın tanrıların ittifakla anlaştıkları şey olduğunu ileri sürer.

bu noktada bir ikilem ile karşılaşılır. sokrates, bir şeyin bizatihi kutsal olduğu için mi tanrılar tarafından sevildiğini, yoksa tanrılar tarafından sevilen bir şey olduğu için mi kutsal sayıldığını sorar. sokrates ve euthyphron önce birlikte birinci seçeneği kabul ederler. birinci seçeneği seçmek, sokrates'e göre, bizi ikinci seçeneği reddetmeye zorlamaktadır ve bu durumda bir şeyin neden kutsal olduğunu açıklanamaz. her iki argüman da doğru olsa, bizi şöyle bir çıkmaz döngüye sokar: bir şey kutsal olduğu için tanrılar onu sever, tanrılar onu sevdiği için kutsal olur. bu durumda gerçekte kutsalın doğası üzerine bir sonuca ulaşamayız.

sokrates'in meşhur ikilemi bir miktar değişiklikle tek tanrılı dinlerde de tartışılan bir konu olmaya devam etmiştir. musevi, hristiyan ve islamteolojilerinde bu tartışma hala sürmektedir. leibniz ikilemin bir versiyonunu şu şekilde ifade etmiştir: "genellikle tanrının emrettiği şeylerin iyi ve adil olduğu kabul edilir. fakat geriye şu soru kalır: bir şey tanrı emrettiği için mi iyi ve adildir, yoksa iyi ve adil olduğu için mi tanrı tarafından emredilmiştir, başka bir ifade ile iyilik ve adalet tanrının keyfi bir seçimi midir, yoksa iyilik ve adalet şeylerin doğasına ait zorunlu ve ebedi gerçekler midir?"