ingiltere kraliçesi victoria, 1840’ta prens albert'le evlendiği düğününde beklenmedik bir kıyafet seçimi yaparak soylu gelinlerin geleneksel rengi olan gri yerine, turuncu çiçeklerle bezeli beyaz saten bir elbise giymiş ve elbisesini bir duvak ve elmaslarla tamamlamıştır.

böylelikle 20.yüzyılın başına kadar mavi ve sarı elbiseler popülerliğini korusa da -ki kırmızı, siyah, kahverengi gibi renkler de yaygın olarak kullanılmaktaydı- 20.yüzyılın ikinci yarıyılından bugüne dek beyaz gelinlik modası giderek etkisini arttırmıştır.

çin, hindistan japonya gibi bekaretin önemli olduğu çoğu kültürde de gelinlerin geleneksel olarak beyazı tercih etmediğini söyledikten ve 20.yüzyıla kadar soyluların gelinlik renklerindeki çeşitlilikten bahsettikten sonra -halktan kadınlar en iyi pazar kıyafetiyle evleniyordu- beyaz gelinliğe bekareti temsil ettiğini düşünerek affettiğiniz simgesel saflığın tamamen sizin uydurmanız olduğunu söylemek isterim.

victoria’nın beyaz gelinliğinin saflığı olsa olsa çalışma hayatından -dolayısıyla kirden pastan- uzaklığı; beyazlığıysa temiz ve lekesiz tutmanın zorluğunu işaret eder. bir kere giyilecek bir kıyafete yapılan müsrif bir harcama olarak, çarpıcı bir tüketim örneği, sınıfsal bir nişandan başka bir şey değildir ütü tutması zor bu beyaz elbise. bir kraliçenin kraliçeler gibi evlenmek istemesinin sonucudur, beyaz gelinlik.

Bekaret Kurdelesi Olarak Yanlış Bilinen Bir Şaman Öğesi: Gayret Kuşağı