BİLİM 31 Ağustos 2016
31,7b OKUNMA     1049 PAYLAŞIM

Hatırladığımızı Sandığımız Şeylerin Gerçekte Hatırladıklarımız Olmaması Durumu: False Recognition

Hayatta hemen herkesin yaşadığı durumlardan biri.
iStock.com

drm paradigması da denen yanılsama. 

(bkz: deese-roediger-mcdermott

(bkz: the deese paradigm)

basit bir test ile, aslında hatırladığınıza inandığınız şeylerin, gerçekten hatırladıklarınız olmadığını gösterir. bazen kendinizi, 'doğru lan sigortacıydı yav neden kabzımaldı gibi kalmış ki yasin eniştem benim aklımda allah alllah' gibi tepkiler verirken bulursunuz dost sohbetlerinde. hattası, toplumsal hafıza (bkz: collective memory) dahi bu yanılsamalardan muaf değildir efendim.

öncelikle iyice bir anlamak lazım gelir bu yanılsamayı. yanılsamalar, bir zümre, medya grubu yahut manipulasyon yeteneği kuvvetli bir lider tarafından kullanılarak kitleler -subliminal ya da değil- çeşitli yollardan bir şekilde yönlendirilebilir -sürülebilir- elbet. fakat bunun nasıl yapılabileceğini anlamak için yanılsama fenomeninin dinamiklerini iyice sindirmek gerekiyor. anlamak değişmektir sözü boşuna söylenmiş bi laf değildir.

ama şu yanlış anlaşılmasın. burada yazılanlar komplo teorisi olmayacak. salt ilmihalini verip durum tespiti yapıyor olacağım. bu yanılsamayı manipülasyon aracı gibi kullanıp toplumu sürmek üzerine kurulacak her teori zorlama olacak ve konuyu siyaset ile alakalı yerlere getirme tehlikesi taşıyacak. gerek yok bence.

iStock.com

orjinalinden takip için şöyle birer sandalye çekip oturun önce bi bakayım.

yukarıda bahsettiğim basit teste başlayalım.

aşağıda, üç kolon halinde kelimeler mevcut. her kolondan bir tane olacak şekilde soldan sağa okuyunuz. bu bir ezber oyunu değil, o yüzden kelimeleri ezberlemeye çalışmayınız. sadece kelime başına birkaç saniye harcayıp geçiniz.

tepe --- masa --- yatak
vadi --- oturmak --- dinlenmek
tırmanmak --- ayak --- uyanmak
doruk --- koltuk --- yorulmak
üst --- kanepe --- rüya
kubbe --- kürsü --- ayılmak
pik --- yaslanmak --- horlamak
ova --- sofa --- battaniye
buzul --- tahta --- mayışmak
keçi --- yastık --- pineklemek
bisiklet --- döner koltuk --- şekerleme yapmak
dağcı --- tabure --- kestirmek
menzil --- yerleşme --- huzur
sarp --- sallanmak --- esnemek
yamaç --- divan --- uykulu

şimdi hile hurda yapmadan. mouse hazretlerinize scroll up ettirmeden, aşağıdaki kelime gruplarından hangisini ya da hangilerini yukarıdaki listede okumuştunuz, bir deyiveriniz.

şu kelimecikleri arıyoruz.

tepe, sandalye, uyumak, koltuk, usulca, kuvvetli, esnemek, dağ, tatlı

eğer cevabınız, tepe, koltuk ve esnemek kelimeleri ise maşallahınız var. hafızanız öyle kolay manipüle edilecek cinsten değil. gezici misiniz? öhm, eee...vet, evet. ama mesela şunu demiş te olabilirsiniz, " yav çok emin değilim lakin tatlı, kuvvetli ve usulca kelimlerini sanki görmedim gibi" ... yine haklısınız evet. gelin görün ki, yapılan deneyde çok yüksek oranda denek, listede sandalye, dağ ve uyumak kelimelerini gördüklerini söylüyorlar. bunda çok iddialılar hatta. ama o kelimeler listede yok.

iStock.com

efenim bu meşhur deney, 1995 senesinde (bkz: henry roediger) ve (bkz: kathleen mcdermott) tarafından texas eyaletindeki rice üniversitesi'nde icra ediliyor.

deney, james deese 'in önceki çalışmalarından esinlendiği için de, isim kısaca drm paradigması olarak anılmaya başlanmış.

bu deneyde dönen tezgahı görmek için öyle nörobilimci falan olmaya gerek yok. her sıradan ölümlünün farkedebileceği gibi*ilk listede okunan kelimeler ile anlam yahut fonetik açısından ilişkilendirdiğiniz kelimeleri ikinci grupta gördüğünüzde, aslında manipule ediliyor hafızanız. yani hatırladığınızı düşündüğünüz şey aslında o değil. texas'taki deneyde, "uyumak" kelimesini ilk listede okuduğunu söyleyen denek oranı %85! bence siz de biraz önce büyük ihtimalle bu oranı arttırdınız. hatta kalıplarını basıyor denekler o kelimeyi gördüklerine.

aynı şekilde geçmişte bir olayı da hatırlarken, aslında onunla ilişkili herşeyin sizi manipule ederek olayın kendisini dahi yanlış hatırlatma olasılığını es geçmeyelim derim. hatta olmamış bir olayı olmuş gibi hatırlamanız sizi her zaman şizofren yapmayacaktır, bunun bilincinde olunuz. zihniniz size küçük oyunlar oynuyor olabilir. beyniniz için birşeyin olmuş olması şart değil. bazen onu oluşturacak şartlar ve hatta ilişkili birçok olayın hakikaten gerçekleşmiş olması, o olayın da gerçekleşmiş olduğu yanılgısını yaratabilir. beyin hep kısayollar bulmak eğilimindedir. illa ki bir farkındalık çıkaracaksak, buyrun düşünün bunun üzerine bolca.

e tabi bu yanılsamanın münferit sebepleri var elbet. ilki, kelimelerin direk yapısal özellikleri ile ilgili ilk liste ile soru listesi içindeki kelimeler arasında bağ kurmak. basit bir örnekle açıklarsak, ben size bir kafede otururken kağıdı kalemi çıkarıp ortada fol yok yumurta yokken " __ a y " kelimesindeki eksik harfi doldursana suserkardeş, desem ve sizin şaşkın bakışlarınız arasında aynı anda; arkadaşım! masaya bir türk kahvesi alabilir miyim? diye de garsona seslensem, büyük olasılıkla kelimeyi "çay" olarak tamamlayacaksınız. halbuki tay, ray, pay, fay, bay gibi birçok olasılık varken gidip "ç" harfini seçmiş olmanız herhalde tesadüf olmayacak. yahut sizi garsonla manipüle etmek yerine, eh yarın trenim çok erken ben birazdan kalkayım kardeş, desem...siz muhtemelen ne treni amk dingili şizofren misin nesin otur oturduğun yerde, dersiniz. kağıda ray yazdıktan sonra da siktiri çekersiniz bana.

diğer sebep, hiç kuşkusuz üçüncü kolonda sürekli "uyku" çağrıştıran kelimeleri okumuş olmanız. yani kelime yapısından bağımsız, çağrıştırdıkları ile sizi uyumak kelimesine yöneltiyor olduğu - manipule ediyor olduğu mu demeliydim? - su götürmez bir gerçek gibi.

türkçe bir isim çıkaracaksam illa ki götümden, "yanılsamalı hatırlama" gibi bir kelimeyi tercih edebilirim bu fenomen için.

toplumsal hafıza (bkz: collective memory) bu yolla nasıl manipüle edilebilir peki?

daha önce immanuel tolstoyevski japonya açıklarında pupa yelken ilerlerken şu makaleye atıfla kollektif hafıza - soykırım ilişkisi önlerinde gezinmişti. 

makalede ve makalenin sayteyşın attığı diger makalelerde kollektif hafızanın da bu yanılgıdan muzdarip olabileceği görülüyor. yani amerikalı gençler, uygun şartlar oluştuğunda değişik çağrışımların etkisi ile - anketin yapıldığı mekanın çağrıştırdıkları dahil - alakasız isimleri eski amerikan başkanı sıfatı ile adlandırabiliyorlar

(bkz: alexander hamilton) .. alakasız isimler mi dedim? allah taş yapar...

deneyde ciddi yüzde ile -%71- benjamin franklin cevabı verilmiş. daha vurucu nokta ise; gençler o isim havuzunda başkan olanların isimlerini seçtikten sonra, başkana güven derecesini de belirtmeleri istendiğinde benjamin franklin'in omuzlarındaki sorumluluk daha da artıyor. çünkü benjamin, yüksek derecede güven duyulan amerikan başkanı sıfatına da nail oluyor.*halbuki adamcağız başkan bile değil. fakat insanların kafasında, eh tarih kitaplarından çok duyuyoruz, pozitif duyuyoruz da zaten demek ki başkan olabilir bu adam .. gibi bir mekanizma yürüyor. doların üzerinde resmi var lan daha ne olsun. o olmayacakta ömer çelakıl mı olacak başkan!

bu mantıkla, türkiye reis-i cumhurları havuzundan fehmi koru'yu seçip eski cumhurbaşkanlarımızdan birisi olduğunu söyleyebilirim.

ulan o zaten cumhurbaşkanı değil miydi? diyenlerdenseniz cevap vereyim; değil.

fahri korutürk ile karıştırıyorsunuz.