SİYASET 27 Şubat 2019
38,5b OKUNMA     608 PAYLAŞIM

Hava Çatışmasıyla Zirveye Tırmanan Hindistan-Pakistan Geriliminin Açıklayıcı Özeti

Dün, Keşmir bölgesindeki hava çatışmasının ardından zirveye tırmanan hindistan-pakistan gerilime dair fikir edinmenizi sağlayacak bilgileri aktarıyoruz.
Sol tarafta dün geceki Hindistan-Pakistan hava çatışması enkazından bir manzarayı görebilirsiniz.


Önce olayın kısa özeti

14 şubat günü "jaish-e muhammed" isimli cihatçı bir grubun, hindistan askeri konvoyuna yaptığı intihar saldırısında 40 hint askerini öldürmesiyle olaylar başlıyor. bu örgüt kaşmir bölgesinin tamamen hindistan'dan ayrılıp pakistan'a bağlanması için faaliyet gösteren cihatçı bir grup. bahsedilen saldırıyı da kaşmir'in hindistan kontrolündeki kısmında yapmışlar. hindistan'ın pakistan sınırları içerisinde jaish noktalarına hava saldırısı yapmasıyla ve pakistan'ı jaish'le iş tutmakla suçlamasıyla pakistan karşılık veriyor derken olaylar gelişiyor.

Olaylar, iki ülke arasındaki siyasi çekişmenin tarihine dayanıyor

ağustos 1947'de hindistan ve pakistan ingiltere'den bağımsızlıklarını kazandılar. hindistan bağımsızlık yasası'nın öngördüğü bölümlendirme planı uyarınca keşmir, hindistan veya pakistan'a katılmak için serbest bırakıldı. maharaja (keşmir yerel yöneticisi) hari singh, hindistan'ı seçti ve bunun üzerine, 1947'de iki yıl süren bir savaş çıktı.

1965'te bunu yeni bir savaş izledi, 1999'da kısa ama acı bir çatışma daha oldu. bu olaylardan sonra hindistan ve pakistan kendilerini nükleer güç olarak ilan ettiler.

bölgedeki birçok insan, bağımsızlık veya pakistan ile birlik olmayı tercih ederek hindistan tarafından yönetilmek istemiyordu. çünkü hindistan’ın yönettiği jammu ve keşmir eyaletinin nüfusunun %60’tan fazlası müslüman.

bölgede 1989 yılından buyana, yönetime karşı isyanlar sürdü. pakistan devleti burada isyancıları bu güne kadar fon yardımıyla destekledi.

2018'de, siviller, güvenlik güçleri ve militanlar da dahil olmak üzere, çıkan çatışmalarda 500'den fazla insan öldürüldü.

14 şubat saldırısı ise bu bölge için gelecekteki uzlaşmalara büyük darbe vurmuştur. hindistan bu gelişmelerden sonra, pakistan için bm'den yaptırımlar istemiştir.

Bu olay nasıl sonuçlar doğruabilir peki?

öncelikle iki ülke de ingiliz sömürgeliğinden çıktıkları gibi savaşmaya başlamışlardı 1947'de. daha sonra da savaştılar ve o günlerden bugüne hindistan'ın ekonomik gücü ve sanayisi pakistan'a göre korkunç derecede hızlı gelişti. hindistan, boğazına kadar borca batıp ülkeyi çin'e peşkeş çekmiş olan pakistan'ı kısa-orta-uzun her vadede ezer geçer. daha önce de öyle olmuştu, yine farklı olmaz. ama savaş olacağını hiç zannetmiyorum.

özetle bu tatsızlık, iki yobaz milletin (farklı inançlar) savaşma ihtimalini konu alan, ancak pakistan tarafından çin'in, hindistan tarafından abd'nin, rusya'nın da hafif pakistan'a çekerek (gerçi hindistan'a silah satmaya çalıştıkları için kimseye yanaşmayabilirler) konuya müdahil olup muhtemelen arayı bulacakları ve çıkmayacak savaştır efendim.

iş gereği pakistan-hindistan sınırına ziyaretler yapmıştım, toplu bakınca çok cahil ve yobazlar. hintlisi de pakistanlısı da... onların suçu değil, ekonomik durumları bu. yani inanç noktasında şiddetli direnç göstermekse müslümanlar için de, hintliler (ve haliyle sikhler için de) aynı şeyler geçerli. sikh'lerin çok övündükleri iran-pers saldırılarını bertaraf ettikleri tarihleri dahi vardır, çok övünürler hatta... ben gittiğimde, o geçmişteki saldırıyı bertaraf etmeleri şerefine "sünnet" diye bellerinde bıçak falan taşıyorlardı hatta (elbette hepsi değil ama manzarayı oluşturmanız bakımından söylüyorum).

Sikh/Sihizm: Sihizm, genel olarak 16. ve 17. yüzyıllarda Kuzey Hindistan'da yaşamış olan on gurunun öğretilerini temel alan, 20 milyondan fazla inananı olan tektanrıcı bir din.

ek olarak bu savaşta nüfusların bir önemi yok; zira 200 milyon ile 1.3 milyar nüfus silahlandırabilme kapasitesi bakımından pek farklı olmayacaktır. iki ülkede de genç sayısı, silahlandırabilecek asker sayısı onları rahat 10 yıl durmaksızın savaştıracak kadar var, nüfusları karşılaştırmanın manası yok yani... mesele silahlandırma ve teçhizat temini. bu da zaten nüfusları önemsiz kılıyor. ordunuzun kapasitesi silah ve teçhizatınız ne kadarsa o kadardır, nüfus önemsiz.

özetle iki ülkenin de savaşma gücünü ekonomik güç ve sanayi belirleyecek. bu konuda da pakistan, hindistan ile karşılaştırılamayacak kadar zayıf.

konvansiyonel savaşlarda nüfusu yeterli olup, sanayisi de güçlü olan ipi göğüsler. bu senaryoda da bu ülke hindistan. daha önce olduğu gibi yine hindistan ve artık eskisinden daha güçlü, daha gelişmiş halde. pakistan ise son 20-30 yılda o kadar hızlı gelişemedi.

II. Hindistan-Pakistan Savaşı'ndan bir kare.

yine de savaş çıkma ihtimali vermiyorum, ufak çatışmalar olur biraz daha, uçaklar falan düşer sonra ara yol bulunur. 

abd ile çin anlaşma aşamasında, ikisi de yararlarına olacak bir statüko yaratmaya çalışıyorlar. bunun hindistan ve pakistan yüzünden bozulmasına izin vermezler çünkü çin pakistan ile çok yakın. çin'in son yediği darbelerden sonra bu kadar büyük çaplı bir kriz işlerine gelmez.

ayrıca nükleer savaş tehlikesi var, nükleer başlıklar caydırıcı etki yapacaktır. kimse şehirlerinin yok olmasını istemez.

ayrıca iki ülkeyi de boş vererek türkiye adına direkt pragmatik düşünüyorum: 

türkiye'nin hiç arkasına bakmadan iki tarafa da bulaşmaması gerek. pakistan'ın geçmişte bize yardımı olmuştur, eyvallah. ama bugünkü pakistan ağırlıklı olarak islamcı terörist yuvası, başka bir şey değil. o iş bitti. pakistan ile kurulacak her yakın ilişki türkiye'nin ocağına incir ağacı diker.

Pragmatizm: Bir düşüncenin doruluğunun ya da geçerliliğinin o düşüncenin pratik sonucu ile ölçülebileceğini benimseyen ve savunan felsefi görüş.

türkiye'nin muhafazakarlık, yozlaşma ve otokratlık bakımından benzemeye en yakın olduğu ülke pakistan, bu nedenle pakistan ile her açıdan yakın ilişki beni korkutuyor. zira üzüm üzüme baka baka kararır sadece insanlar için söylenmiş bir söz değil, ülkeler için de geçerli.

türkiye uzlaştırıcı rolünü üstlenmeli. fazlasına gerek yok.

not: umarım öngörüm doğru çıkar ve savaşmazlar. savaşacak kadar aptal olmadıklarını umuyorum.

Yeşil bölge Pakistan'a, turuncu bölge ise Hindistan'a ait. Sağ tarafta ise Çin'in payı görülebiliyor.

Keşmir sorununun ayrıntılı açıklaması

ingiltere 1947'de hindistan'dan çekilirken, prenslik şeklinde yönetilen keşmir'i hindistan ya da pakistan ile birleşme konusunda serbest bıraktı. nüfusunun yüzde 90'ı müslüman olan keşmir halkı 1947'de pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi hindistan ile birleşmeye karar verdi. karara müslüman keşmir halkı karşı çıktı. pakistan ve hindistan'ın bölgeye asker göndermesi üzerine de taraflar 1947'de ilk kez savaştı. iki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da da savaş çıktı.

keşmir'in yüzde 45'i hindistan'ın, yüzde 35'i pakistan'ın kontrolünde bulunuyor. bölgenin yüzde 20'sine ise çin hakim durumda. hindistan ele geçirdiği bölgeleri "cammu keşmir" eyaleti adı altında kendine bağladı. cammu keşmir, halen hindistan'da müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu tek eyalet olma özelliği taşıyor. pakistan ise kendi kontrolü altındaki keşmir'e "azad keşmir (bağımsız keşmir)" ve "gilgit baltistan" adıyla iki özerk bölge statüsü verdi.

birleşmiş milletler güvenlik konseyi (bmgk), 1948'den itibaren aldığı kararlarla keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü. hindistan halk oylamasına sıcak bakmazken, pakistan ise bmgk kararlarının uygulanmasını istiyor.

Siyasi Kriz Yaşayan Venezuela'da Neler Olduğuyla İlgili Özet Niteliğinde Bir Analiz