Hayat Hikayesini Filmlerde Görseniz Abartılı Bulacağınız Aşırı Dayanıklı İnsan: David Goggins
geçen hafta, zamanında okurum diye indirdiğim, david goggins'in "you can't hurt me" kitabını incelemeye başladım. daha ilk paragraftan farklı bir şey olduğu belliydi. kitap son derece mükemmel bir konuya ve sıra dışı bir yazara sahip. umarım birileri akıl eder de türkçe'ye çevirirler.
goggins bu kitabı kendi parasıyla bastırmasına ve hiçbir reklam falan yapmamasına rağmen kitap, iki ay içinde amazon listelerinde iki numaraya kadar çıkmış.
kitap ilgimi çekince oturdum, david goggins'in youtube üzerinden verdiği sohbetleri de izledim. adamı izleyip üstüne kitabını da okuyunca arkadaşın pozcu değil gerçekten de yazdıklarını ve söylediklerini yapmış çok ciddi bir insan olduğunu anladım. piyasada o kadar "abartıcı artist" ve "düpedüz yalancı" tip var ki bunun gibi orijinal insanlar çöldeki vaha gibi kalıyor.
şimdi size hikayesini anlatayım de kendiniz karar verin
david goggins 1975 senesinde amerika'da doğmuş (benimle yaşıt yani). tüm çocukluğu tam bir cehennem gibi geçmiş. babası alkolik, kadın satıcısı ve uyuşturucu taciri. sabah akşam annesi ve iki çocuğunu dövüp ezmeyi de hobi haline getirmiş. her tür kirli işi için kullandığı bir paten salonu var. bu salonda karısı ve çocuklarını köle gibi çalıştırıp ardından da her gece türlü işkencelerden geçiriyor. david bu ortamda neredeyse her şeyden korkan, kekelemekten konuşamayan ve okulda başarısız bir çocuk haline dönüşüyor.
daha sonra annesi bir şekilde küçük oğlu david'i alıp baba evine kaçmayı başarıyor. kadının hiçbir mesleği ve becerisi yok. bu yeni gittikleri kasaba tam bir güney kasabası. ku klux klan denilen ırkçı örgütün merkezi olabilecek kadar ırkçı delilerle dolu ve şehirde yaşayan sadece on tane zenci ailesi var. bu çocuk o kadar travmadan sonra bir de her gün kendisini tehdit edip okul defterlerine "seni öldüreceğiz pis zenci" yazan insanlarla beraber okumaya çalışıyor.
bu dönemde annesi biraz daha düzgün bir adamla tanışıp evlenmek üzereyken bu adam da bir suç örgütü tarafından öldürülüyor. annesi bu ikinci travmayı da geçirince iyice içine kapanıyor.
o sıralarda liseye giden david'in durumu şu: her gün kendisini tehdit eden ya da alay eden ırkçılarla dolu bir şehirde, kendisiyle ilgilenmeyen bir anne, diz boyu fakirlik, korku içinde yaşanan bir hayat. kekeme ve lisede olmasına rağmen doğru dürüst okuyup yazamayan bir çocuk.
david bu halden kurtulmasının tek yolunun asker olmak olduğunu düşünüyor. kendi kendine çalışarak okuma yazmasını düzeltmekle kalmıyor, hava kuvvetleri giriş sınavını kazanacak kadar da kendini geliştiriyor.
olmak istediği şey hava kuvvetlerine bağlı paraşütçü kurtarma timlerine katılmak. ancak eleme eğitimini başaramıyor. bunun sebebi de sudan korkması. paraşütle denize atlayıp yüzmesi gerektiği kendisine söylenince eğitimi yarıda bırakıyor.
hayatının bundan sonraki dönemi tam bir kaos
mesleği ve eğitimi olmadığı için bulabildiği tek iş böcek temizleyiciliği. geceleri kamyonetiyle restoranlara gidiyor ve oradaki türlü türlü hamam böceği ve fareleri avlıyor. sıkıntıdan sürekli yediği için 150 kiloluk koca bir şişko haline dönüşüyor. sağlığı bozuk ve kekemelik devam etmekte.
bir gün, gittiği bir restoranda hamam böceklerinin yuvasına ilaç sıkınca üzerine yüzlerce hamam böceği dökülüyor ve durumundan iğreniyor. işi bırakıp evine duş almaya gidiyor. tam o sırada televizyonda amerikan deniz komandoları seal hakkında bir belgesel görüyor ve delice bir karar veriyor: seal komandosu olmayı kendisine hedef olarak koyuyor.
tabi başvuru yaptığı zaman kendisine gülüyorlar. seçmeler iki ay sonra ve iki ay içinde elli kilo vermesi lazım çünkü maksimum başvuru kilosu yüz kilo. bunun yanı sıra da ciddi bir yazılı sınavı geçmesi gerekiyor. goggins delice bir saplantıyla iki ay boyunca dehşet bir spor ve diyet yaparak elli kilo verdiği gibi sınav içinde yeterli puanı alacak kadar kendini eğitiyor.
ancak burada bitmiyor
seal olmak için zorlu bir eğitim ve cehennem haftası denilen inanılmaz zor bir fiziksel eğitimi geçmesi lazım. bu cehennem haftası o kadar zor ki her başvuran iki yüz adaydan sadece yirmi tanesi bitirebiliyor. goggins bu cehennem haftasını iki kere bitiremiyor çünkü ağır eğitimden dizleri sakatlanıyor. üstelik su korkusunu aşamadığı için yüzmelerde başarısız. ama vazgeçmiyor. son ve üçüncü hakkını kullanırken artık fiziksel olarak bitik durumda. zatüree olduğu için nefes alamıyor ve fark edip kendisini elemesinler diye kan kusmasına rağmen durumunu gizliyor. dizleri sakat ve üstüne ayaklarından bir tanesi kırık. bu adam bu halde bu imtihanı bitirmeyi başarıyor.
seal olduktan sonra durmuyor. rangers ve delta force komando eğitimlerini de başarıyla bitiriyor. bunlar da yetmezmiş gibi, iron man ismi verilen zorlu yarışlara katılıyor ve bir keresinde iki ayağının parmakları kırık şekilde 120 kilometrelik parkuru 19 saatte yürüyor. bedeni o kadar zorlanıyor ki yarıştan sonra hastanelik oluyor.
kitabın temel fikri şu
insan zihni düşündüğümüzden çok daha kuvvetli. irade ve hırs gibi faktörlerle insanın aşamayacağı engel yok gibi. tüm insanların içinde aslında bu güç var ama kullanamıyorlar.
goggins burada çok güzel bir örnek vermekte: arabalarda bir emniyet çipi vardır. bu aktif olduğu zaman ne kadar gaza basarsanız basın belli bir hızın üstüne çıkmaz. yani 250 km yapabilecek bir araba çipin engellemesi sayesinde yüz kilometreyi geçemez.
goggins insanların zihinlerinde de bu tür bir engelleyici faktör olduğunu söylüyor. belli bir limitiniz olduğunu ve bu limit üzerindeki şeyleri başaramayacağınızı söyleyen bir faktör bu. eğe zihninizin bu oyunundan kendinizi kurtarabilirseniz yapamayacağınız şey yok. ancak bunu başarabilmek için kendinizi sürekli zorlamanız ve limitlerinizi sınamanız gerekiyor.
kısacası rahata değil zorluğa gidin.
şu an toplumdaki en büyük sorun insanların sürekli rahata yönelmesi ve kendilerini hiçbir şekilde zorlamak istememeleri. bahaneler de hep hazır. kendinizi zorlamadığınız müddetçe tüm hayatınız vasat bir şekilde geçecektir. her tür başarı ve güzellik zorluklara bağlıdır. zihninizi zor şeyler yapa yapa nasırlandırmanız ve güçlendirmeniz lazımdır. güçlü ve dirençli bir zihne sahip değilseniz hiçbir şey başaramaz ve her işinizi yarım bırakırsınız.
yapılacaklar aslında nettir. kendinizi sürekli zorlayın. en basit şeylerde bile işin kolayına kaçmamayı öğrenin.
her yere arabayla gitmeyin yürüyün, becerebiliyorsanız sabahları koşun. şişmansanız boğazınıza hakim olup spor yapın. bilginiz azsa kendinizi geliştirmek için disiplinli şekilde çalışın. okullara kurslara yazılın. buradaki sır, her gün bir önceki günden daha fazlasını yapmaktır. kitap okuyamıyorum diyorsanız günde beş sayfa okuyun. sonraki hafta on sayfaya çıkarın. her hafta veya her ay okuduğunuz sayfa sayısını arttırın. birtakım şeyleri yapmadan gece yatağınıza girmeyin. yapmanız gereken sporu veya okumanız gereken kitabı veya çözmeniz gereken soruyu çözmeden önce uykudan kendinizi uzak tutun.
şikayet edip bahane aramaktan vazgeçin. hiç kimse size yardım etmek veya işinizi kolaylaştırmak zorunda değil. dünya cennet olacak diye bir garantiyle de doğmadınız. mücadele edip çalışmadan hiçbir şeyde hak iddia edemezsiniz.
kendiniz dışındaki şeyleri suçlamaktan da vazgeçin. yok ailem şöyle, yok ülkem böyle, yok hükümet şunu yaptı veya aman ekonomik kriz var diyerek ağlamanız size bir şey kazandırmayacak. durum ve şartlar ne olursa olsun kendinizi verirseniz, korkularınızın üstüne giderseniz ve kendinizi sürekli zorlarsanız aşamayacağınız bir engel yok.
bunun en güzel örneklerinden bir tanesi de rezil bir aile, diz boyu fakirlik, iki adım atamayacak kadar şişmanlık ve kariyer olarak böcek öldürücüsünden başka bir şey olamayan siyahi bir adamın on sene içinde kendini tamamen değiştirmesidir diyebiliriz.
google hazretlerine "david goggins" yazın ve irade gücünün neler yapabileceğinin kanıtını görün.