MÜZİK 5 Kasım 2020
12,5b OKUNMA     577 PAYLAŞIM

"Heavy Metal'in Sesi" Lakabıyla Gönüllere Kazınan Efsane: Ronnie James Dio

Rainbow, Dio ve Black Sabbath grupları ile heavy metal tarihine kazınan, hatta "şeytan boynuzu" olarak bilinen rock işaretini popülerleştiren efsane vokalin hayatının sade bir özeti.

1) Hayat hikayesi

ronnie james dio... italyan asıllıdır. katolik eğitimi aldığı halde pek sevmemiş bu durumu. ronald padovana asıl adı. daha küçük yaşta müziğe özel bir ilgi, sıra dışı bir yeteneği olduğu anlaşılmış. trompet çalarak başlamış. new york aşığı bir adam. lisede bas gitara geçiyor, gruplar kuruyor çeşitli isimlerle. en sonunda the elves’e dönüşüyor isimleri, elf denen hayali yaratığı, hayallerinin nesneleştiren bir sembol olarak görüyor. grubu ve ismi yavaşça duyulmaya başlıyor.

1968 yılında büyük bir trafik kazası geçiriyorlar

sarhoş bir sürücü grubun vanına çarpıyor. ronnie’nin en yakın arkadaşı gitarist nicky pantas ölüyor. ronnie dio kafasından, kafa derisinden ağır yaralanıyor. 100'den fazla dikişle toparlanmaya çalışıyor. david feinstein da kazada bileğini kırıyor. hepsi hastanede uyanıyor. dio’nun yüzünde büyük bir yara izi var. grubun cortland’da geçirdiği zamanın ardından, yıllar sonra bir soka dio adı verilecektir. dio da ilk eşiyle cortland’da tanışmıştır, şu an abd’de meteroloji uzmanlığı yapan evlat edindiği bir oğlu da vardır.

Cortland: Amerika Birleşik Devletleri'nin New York eyaletinde yer alan ve Cortland ilçesinde yer alan bir şehirdir.

daha sonra elf kuruluyor, rainbow öncesi benzer bir müzikte kafaları. dio’nun orta çağ söylenceleri, kahramanlık hikayeleri ve düşlere uzanan şarkı formatının ilk örnekleri çıkıyor bu dönemde: nevermore. elf, deep purple açılış grubu olunca ve dikkat çekince, ronnie james dio ve iki elemanla birlikte rainbow’a katılması için teklif alıyorlar.


rainbow’un ilk albümü, bugün hala 70’li yılların en iyi rock albümleri arasında sayılıyor

dio’nun şarkı sözleri çok ilgi görüyor. ritchie, ronnie james dio hariç diğer elf elemanlarını gruptan atıyor. ikinci albüm daha kısa, 35 dakika. yine mükemmel şarkılar var. dio, kafasındaki müziğe iyice yaklaşıyor. özellikle son albüm long live rock’n’roll ile ayrılık başlıyor. dio, ejderhalardan, rüyalardan, meleklerden ve iblislerden bahsetmek isterken, ritchie blackmore, radyolarda ilgi görecek kısa ve pop şarkılar yapmak istiyor. yolları ayrılıyor. (ilginç olan, ritchie blackmore yıllar sonra tamamen fantezi ve hayali orta çağ konsepti oluşturmaya çalışmıştır.)

black sabbath yıllarında, özellikle heaven and hell’de dio şarkı yazım aşamasını neredeyse tamamen kontrol etmiştir. black sabbath ile geçen başarılı yılların ardından, dio olarak kurduğu kendi grubunun ilk albümüyle, kendi kariyerininiz zirvesine ulaşmıştır. holy diver konserleri kapalı gişe olmuştur. heavy metal en güzel yıllarını yaşamaya başlamıştır.

albümün kapağında murray isimli maskot ilk kez görülmüştür. randy berrett vegene hunter çizimi murray, mutasyona uğramış bir malacovya deviydi. efsaneye göre, dünyayı bir zamanlar yöneten iki kabile malakovya ve sykloplardan, iyiliği temsil eden malokovyalıydı. albümün kapağında bir rahibi boğuyordu, rahip, çocuk tacizcilerini temsil ediyordu. naif bir söylemi olmasına rağmen dio din düşmanlığıyla suçlandı. “iyilik ya da kötülüğün, birinin diğeri olmadan varolmayacağına inanıyorum” diye cevapladı ve düşlerinden bahsetmeyi sürdürdü.

dio yıllarında, black sabbath’a yeniden dönüşünde, çeşitli organizasyonlarda, ortak çalışmalarında ve son dönemde heaven and hell ile gösterdi ki, yeryüzünün mesleğine saygısı en yüksek insanlarındandı. zaten kendisi de, aşk şarkılarına değil, ahlak şarkılarına inandığını söylerdi. bu anlamıyla, tıpkı hiç tanımadığı ece ayhan gibi bir etikçiydi.

Black Sabbath üyeleri ile.

şarkı sözlerine çok önem verirdi ve hayranlarından da bunu beklerdi

şarkılarını basılı birer şiir gibi düşünürdü. ejderhalardan, kılıçlardan ve kahramanlık destanlarından sıkılmadın mı diye soranlara, hayal etmekten sıkılmayacağım diye cevap verirdi. düşlerin gerçekliğine inanırdı.

magica isimli kitabını bitirmeye ve söylenceyi sürdürmeye çalışıyordu, umarız yazdıkları gün ışığına çıkar.

dio’nun bir poetikası da vardı. sözlerdeki kafiyeleri kelime kullanımı ve sesli okunduğunda farkedilen uyumla, yarattığı şarkılar tesadüfi değil, üzerinde çalışılmış, kendi kariyerinin ilk günlerine de gönderme yapan, birleşik ve eklektik bir yapıdaydı.

daha sonra, istanbul'un sıcak bir yaz akşamında, kendisini sahnenin önünden izlemeye doyamayan bir fanıyla kurduğu göz temasında anlattı ve anladı, müzik ve müzisyenlere duyulan derin sevgide, karşılıklı fedakarlıkların önemi büyüktür. fedakarlıkla o müziği yapanlar, fedakarlıkla o müziğe ulaşanlar, değerini daha çok bilir. 1987 albümü dream evil ile, yaşamının yönünü bulmasında, beğenilerinin oluşmasında büyük bir etkisi olan sahneyi ve dio’yu pür dikkat izleyen o çocuk da, dio’nun şarkının neresinde “kem göz” işaretini yapacağını bildiğinden, karşılıklı gülümsüyorlar.

o çocuk, sonsuz hüzünlü bir kadıköy gecesinde panzerler, biber gazı, havada uçan taşlar ve meşaleler arasında “bundan daha kötüsü olamaz" diye düşünüp ilerlemeye çalışırken, dio ona bir ders daha verdi son nefesiyle: her şeyin daha kötüsü olabilir, kuyruğu her zaman dik tut! ejderhalara karşı savaşmaktan yorulma!

Dio - The Last In Line

dio haklıydı, dünya, beyaza siyah diyen krallar ve kraliçelerle dolu

ve haklıydı ki her şeye rağmen, sayıları az da olsa, kılıcı alıp yürümeye devam edenler var.

gittiğin yerde ruhun huzur bulsun, adın ve sesin son nefesimize kadar aklımızda ve kalbimizde olacak,

magic.

2) Dio ile duygusal geçmişi olan bir yazarın anısı

dio'nun o muhteşem sesini ilk kez duyduğumda henüz 5 yaşındaydım. o zamanlar liseye giden abim, sınıftaki arkadaşlarından mı nereden bulduysa, hevimetılla dolu karışık bir kaset getirip takmıştı teybe. sabah gazetesinin verdiği reklamlarda kocaman, gerçekteyse göt kadar olan müzik setinin kalitesiz hoparlörlerinden gelen o ses bana çok garip gelmişti. bütün gün kral tv'de tarkan markan dinlemeye alışkın olan ben, paso bağıran, kıçını yırtan bir şarkıcının varlığına anlam verememiştim. abim ise tam bir ergen metal manyağı gibi cins cins kafa sallıyordu o arada.

zaman geçtikçe, abimin bu tripleri daha da arttı tabi. her gün siyah tişört giymeler, duvarları posterle kaplamalar derken metal delisi bir adam oldu çıktı. ama en çok dio'yu, rainbow'u, heaven&hell ve mob rules albümlerini dinlerdi. zamanla, ben de sevmeye başladım dio'yu. abim de bunun üzerine, heyecanla bana dio'nun bütün şarkılarını dinletmeye, sözlerini lisede öğrendiği iki satır ingilizceyle tercüme etmeye başladı. ve ben gitgide daha da çok sevdim dio'yu. abimle birbirimize daha çok yakınlaşmış, beraber daha güzel zaman geçirmeye başlamıştık o'nun sayesinde...

yıllar birbirini kovaladı, metal akımları da öyle... abimin metalikacı olup eskiden dinlediği gruplara sövdüğü zamanları da hatırlıyorum, detçi olduğu zamanları, blekçi olduğu zamanları da... ama tek değişmeyen dio'ya olan hayranlığıydı. odasındaki o dio posteri hiç inmedi duvardan. en büyük hala dio'ydu abim için...

yıllar sonra, hafif bir mide yanması şikayetiyle gittiği doktordan mide kanseri olduğu haberiyle geri dönmüştü abim. yıkılmıştık. onu kaybedeceğimiz fikrine hiçbirimiz alışamamıştık. geceleri annemin hıçkırıkları yankılanıyor, yastıklar gözyaşlarımızla ıslanıyordu. abimin en büyük tesellisi ise, müzikti. ipod'undan hiç eksik etmediği dio diskografisini defalarca hatmetti tedavi süresince. fakat lanet olası kanser geçmek bilmiyordu. ve bir gün bizi abimden ayırdı o lanet hastalık...

1,5 yıl sonra heaven&hell'in sonisphere festivaline geleceğini duyduğumda duygulanıp ağlamıştım. abimin en büyük hayaliydi dio'yu sahnede canlı izlemek... o hayali gerçekleşmek üzereyken abimi bizden ayırmıştı kader. onun hayalini gerçekleştirmek ise bana kalmıştı. konserde dio'yu dinleyip abimi anacağım günü iple çekerken, dün abimin idolünün de aynı lanet hastalık yüzünden öldüğü haberini alınca yıkıldım. tek tesellim ise, abimin idolüne cennette kavuşacağı, beraber headbang yapıp cenneti birbirine katacakları anın hayali artık...

3) Dio'nun 2010'daki ölümüne dair

ölümünden 10 sene geçmiş gerçek rock star... bu yazıyı 10 sene sonra yazmak varmış.

hiç unutmam bir pazar gecesiydi, beyoğlunda yaşadığım bir dönem, kafam bozuldu çıktı istiklal'e. içimde bir sıkıntı, tipik bir mayıs sıkıntısı... bir şey olacak ama biliyorum, evde duramadım. gidip müzik dinleyip, bir şeyler içersem geçecek.

o dönemler beyoğlu'nun en güzel zamanları. dorock heavy metal club'ın gerçekten en sağlam olduğu dönemler. pazar günü bile içeride deli gibi müşteri var. pazar günleri de kırmızı diye tamamı kadınlardan oluşan bir grup çalıyor. girdim içeri, önde solda bir yere oturdum.

öyle kaçıncı bira hatırlamıyorum, bir anda grup çalmayı kesti. n'oluyor yine arama mı var dedim. çünkü sık sık arama olurdu. asker kaçağıydım o dönem, korkuyorum tabii. dedim, bu sefer askerdesin, saçları da kazıtırsın ohh ferah ferah. bir anda grubun vokali, "dio az önce öldü arkadaşlar, çok üzgünüz" dedi. bunun ne olduğunu anlamak için heavy metal severi olmanız gerekir. resmen aileden birini kaybetmiş gibi hissettim ki oradaki bir çok kişinin yüz ifadesi de böyleydi.

...o an bunun gerçekleşmesindense polis araması olsa da askere alsalar diye düşünmüştüm.

içimdeki sıkıntı buymuş.

dio - caught in the middle

looking inside of yourself
you might see someone you don't know
maybe it's just what you need
letting the river i know that's in you flow...