Hepimizin Gün İçinde Bir Şekilde Sahip Olduğu Garip Alışkanlıklar
aç olunmamasına rağmen buzdolabının kapağını açıp mal mal bakıp sonra kapatmak.
alarmı, uyanılması gerekenden 1 saat önceye kurmak ve 60 dakika boyunca her 5 dakikada bir uyanıp alarmı ertelemek. böylece uykuda geçirilen vaktin daha iyi hissedildiğine, hazmedildiğine inanmak.
sayıyorum. pencere saymak klasiktir, onu yapıyorum ama her boku sayıyorum lan. sadece saymakla kalsam iyi, saydığımda istediğim sayı çıkmazsa götümden element uyduruyorum ve istediğim sayıya ulaşmak için (ki genelde 10'un katları) kurallar koyuyorum.
mesela pencere saydım 14 geldi. hemen camları, aradaki tahtaları, köşeleri çıtaları falan sayıyorum. 20, 30 olmadı mı? rengi farklı olanlar sayılmıyormuş meğersem. öyle bi kural varmış. hoop, 20. işte bu.
bitti mi? hayır. sağlamasını yapmak lazım. sağdan saymaya başlamıştım az öncekinde, soldan başlıyorum bu sefer. alttan üstten de sayıyorum.
(bu satır hariç 598 karakter. olmaz. bu satır dahil 675 karakter. işte bu)
haşlanmış yumurtayı hangi kıvamda pişmişse pişsin ille de kaşıklayarak yemek.
çocukluğumdan beri öyle yiyorum, dilimlenmiş hali zevk vermiyor. üstelik bir de ev dışında bir yerde yapıyorsam bunu, ortamdakilerin garp bakışlarına maruz kalıyorum.
vay çileli başım.
tuvalete girince afedersiniz tükürüp destur demek..bu nasıl bir alışkanlıktır ya kaç yaşıma geldim hala bırakamıyorum..çocukken babaannem öğretmişti.
(bkz: tüüü destur cinler periler varsa kaçsın gitsin)
edit: artık bıraktım..zamana ihtiyacım varmış..
telefonla konuşurken el kol hareketi yapmak..
sayfa kenarlarına kedi merdiveni çizmek..
tuvaletini yaptıktan sonra klozetteki şaheserine bakmak..
kurşun kalemlerin arkasını dişlemek..
kapalı ortamda sigara yakılırken çakmağın önüne el konulması
kitabı okumadan önce koklamak.
yaz-kış fark etmeksizin uyurken kafamı komple yorgan - çarşaf ile kapatmadan asla uyuyamamak. ayakların dışarıda kalma olasılığı çok sıkça yaşansa bile. sabaha nasıl ölü çıkmadığım annemin kafasında hala büyük bir soru işareti. boğulma tehlikem olduğunu düşünüyormuş sürekli, özellikle yazın havanın 38-40 derece olduğu havalarda...
alakalı alakasız her yemeğe yarım paket pulbiber dökmek. yemeğin tadını alamayacak, ağız içi tamamen felç olacak şekilde. içimdeki mazoşizm bambaşka.
biriyle beraber yürürken aynı anda aynı adımı atmaya çalışmak. sağ sol nerdedir bilmeyince de işler biraz karışıyor ama çaktırmıyorum. alışkanlıktan öte takıntı sanırım.
elmayi ve portakali tuzladiktan sonra yemek.
(pek guzel olur, deneyiniz)
çocuklugumdan beri asla kaldırımlardaki çizgiye basamam. nedendir bilmem.
ayrıca çilekli milkshake'in içine patates banıp yemeyi seviyorum ( bu alışkanlığımı stephenie meyer'ın göçebe adlı kitabından sonra edindim. )
gördüğüm yüksek apartmanların katlarını sayarım .