KOMİK 19 Ocak 2017
194b OKUNMA     1189 PAYLAŞIM

Her Yolculuğu Aksiyonla Sonlanan Minibüslerde Yaşanmış En Dumur Olaylar

Minibüsler şehiriçi ulaşımının en farklı üyeleri. Şoföründen yolcusuna her binişte mutlaka bir olay ya da bir diyalog hafızalara kazınacak nitelikte oluyor. Sözlük yazarları minibüste yaşadıkları yaran anları paylaşıyor.

yolcu-müsait bi yerde inebilirmiyim?
şoför-(aldırmaz)
yolcu-inebilirmiyim demiştim.
şoför-bende cevap vermemiştim bi bildiğim var demekki.
yolcu-bizimle de paylaşsanız hani aydınlansak.
şoför-hatırası var.
yolcu-ne demek hatırası var.
şoför-(kestirip atarcasına aynı zamanda hem delikanlı hemde duygusal bir tonda)inmek istediğiniz yerde hatundan ayrıldım.
yolcu-(birden yumuşar)ah çok özür dilerim bilmiyordum hatırlatmak istemezdim üzgünüm istediğiniz bir yerde indirebilirsiniz.(bkz: ana yüreği)

ve bütün dolmuş dumur.

bodrum'da sabaha kar$i minibuse bir ingilizin binmesi ve hic konu$madan tum yolculara prezervatif dagitmaya ba$lamasi, ardindan $oforun bagirarak:
- this is turkey naapiyon mna koyim?!! demesi...

kavanoz dibi gözlüğe sahip yaşlıca bir teyze inmek için ayağa kalkar:

teyze: evladım müsait bir yerde indirir misin?
şoför: (kapıyı açar ama durmaz) buyur teyze.
teyze: paraşütle mi ineceğim, dursana!
minibüs ahalisi: ???

minibüs şöförünün yola tükürmek için hareket halindeyken kapıyı açıp eğilmesi ve aşşağı düşmesi ve minibüsün, yolcular çığlık çığlığa iken kendi kendine gidip bi arabaya çarpması...*

dalgın müsterinin duragı kacırdıgını anladıgında,heyecanlanarak telaslı bir bir sekilde minibüs söförüne;
-pardon söför bey müsait bir yerde iner misiniz?
diyerek sorması ve akabinde söförün ayar veren cevabı;
-niye abla sen mi sürecen
demesiyle ablanın yasadıgı dumur,iste budur.

2006 yılbaşı günü, küçük esat dolmuşunu kullanan şöförün hali. buyrun bakın:


vatandaş bütün bir saat bu şekilde kullandı aracı, kimse ne gülebildi, ne bir şey diyebildi.

sakallı bıyıklı, yaka bağır açık, bildiğin ankaralı dolmuş şöförü amcanın, gecenin köründe tek başıma gittiğim dolmuşta izin isteyip teybe sting kasedi koyması, sonrasında "police'leyken daha iyiydi bu be" şeklinde muhabbet açması.
alkollüydüm ama böyle bir kafa yaşatacak alkol olduğunu zannetmiyorum. bir daha da görmedim o dolmuşçuyu

-based on a true story-

akşam iş çıkışı saatlerinde dolu bir dolmuşta şöför hiddetlenmiştir:

- kim parasını göndermediyse göndersin kardeşim, hep böyle yapıyorsunuz, beleşçiler var aranızda, .......

ikinci sırada oturmakta olan gayet beyefendi görünümlü bir abimiz elini cebine götürerek 1 milyon 200 bin tl çıkararak sakin bir sesle "iletir misiniz lütfen" der. şöför afallamıştır:

- abi, sen vermiştin ama !!!!
- (abimiz aynı sakinlikte ama daha kuvettli ve otoriter bir ses tonu ile konuşur) al şu parayı da kes sesini !!!
- (şöför daha da afallayarak) abi sen şimdi, olmaz abi, geri al paranı.
- senin istediğin bir kişinin ücreti değil mi, al da daha fazla konuşma artık.
- ama ama olmaz abi yanlış anla...
- (abimiz bir 2 milyon daha uzatır) ulan akşama kadar işte başım şişti zaten. al, al, şu paraları da al da kes sesini, bıdı bıdı etme artık
- .....

küçük bir çocuğun annesinin zorlamasıyla 1'den 100'e kadar sayarken 37'den 39'a atlaması üzerine dolmuşta annesi tarafından dövülmesi.

lübnanlı bir arkadaşım vardı üniversiteden. tömer okumak için istanbula ilk geldiği zamanlarda şöyle bir hadise yaşanıyor,
üsküdar dolmuşunda herkes parasını uzatarak zeynep kamil, burhan felek gibi isimlerle ineceği yeri tarif ederek parasını uzatıyor. bizimki bu yer isimlerini bilmediğinden yolcuların kendi isimlerini söylediğini zannediyor, yani şöförün herkesi tanıdığını ve herkesin evini bildiğini düşünerek parasını uzatıyor ve şöföre "hüseyin nassar" diyor. şoför bön bön bakıyor tabi. neyseki yolcuların da yardımıyla bir şekilde anlaşıyorlar.

olayı 2010'un kasımı gibi yaşadık
gece taksim'den topkapı dolmuşuna binen hepsi çapa'da oturan 4 kişiyiz, arkadaşlardan biri ön koltuğa oturdu şoförün yanına.
hepimiz içkiliyiz fakat sanırım şoför daha içkili. müslüm gürses'in adını sen koy çalmaya başladı teypte.
biz arka dörtlüde oturan üç arkadaş "özlerim ben seni seninle bile vuslat mı hasret mi adını sen koy" diye mırıldanmaya başladık, yanımızda oturan tanımadığımız iki gençten kişi de bizle mırıldanmaya başladı.
şişhane yokuşundan inerken şoför de katılmaya başladı, derken bizim önde oturan arkadaş şarkının "ilk ve son aşkımdın gençlik çağımda sevgi çiçeğimdin gönül bağımda" kısmında yanık sesiyle dolmuşa hakim oldu.
manzaranın şükrü saraçoğlu açıkta hep bir ağızdan tezahürat eden taraftarın görüntüsünden farkı yoktu, derken bizim dolmuş şoförü unkapanı ışıklarda sağa çekti ve şarkının sonundaki şiirimsi bölümü okumaya başladı derken olaylar gelişti dolmuş çığlık kıyamet şoförü alkışlamaya başladı.
şarkı bitti ardından şimdi hatırlayamadığım başka bi damar şarkı başladı ve biz böyle böyle çapaya kadar geldik.

minübüse binmek için el kaldıran yolcu adayını gören şoförün içerideki yolculara, sizce alıyım mı diye sorup toplu bir 'hayır' sesi üzerine görmezden gelip durmadan yoluna devam etmesi.