2008 yılından bir terre d'hermes şişesi; ifra regülasyonuna maruz kalmadan önceki %55 iso e-super ve oak/tree moss bileşenli ilk formülasyon:

9 yıl önce bu zamanlar, erkek parfümlerine olan ilgim sıradan bir kullanıcıdan, yarı takıntılı bir bağımlıya dönüşmeye başladığında, bu dönüşümün katalizörü terre d'hermes oldu. hem klasik bir tarafı olan, hem de oldukça yenilikçi; topraksı, odunsu ve sucul elementlerin uyumu ile teknik bir başarı.

ilk başta, kadınlara yönelik piyasaya sürülen portakal ve ambergris kokusu eau des merveilles'in erkek karşılığı olarak tasarlanmıştı. jean claude ellena bu parfümle, piyasadaki sıradan aquatik ve narenciye kombinasyonlarından farklı bir şey yaratmak istedi. evet, bu da narenciyelerin ve odunsuların birleşimi, ancak burada yaptığı şey; bir "mineral" notası ekleyerek keskin ve soğuk bir taş olan çakmaktaşını temsil etmek. bunu vetiver, sedir ağacı ve topraksı paçuli ile birleştirerek çoğu insan için ilk başta anlaması pek kolay olmayan bir kompozisyon ortaya koydu. ellena'nın burada asıl imza notası ıso-e-super'dir; bu, sedir ağacına benzer biberli odunsu bir yapay kokudur. bunu, vetiver, biber ve sedir ile birleştirerek bu "mineral benzeri" etkinin oluşmasını sağlıyor. ayrıca buradaki portakal notası, meyvenin kendisini değil, kabuğunu çağrıştırıyor.

kesinlikle toprakla bağlantılı bir izlenim veriyor bu parfüm, bu yüzden de adı "hermès'in toprağı". mekan olarak antik şehirleri ve arkeolojik kalıntıları anımsatıyor. bu yerleri bilirsiniz, palet renkleri; yanık turuncu, krem sarılar ve terakota kiremitler. sokakları sıralayan yüksek mimarinin altında hep kuru havanın sıcaklığı olur.

eğer sizi farklı kılacak bir şey arıyorsanız, bu iyi bir seçim olabilir. ayrıca bu kokunun bana ciddi bir parfüm izlenimi verdiğini söylemeliyim. insanları etkilemek veya herkesi memnun etmek için yapılmış bir parfüm değil. bununla birlikte, başkaları için değil de kendiniz için takdir edeceğiniz bir şey giymek istiyorsanız ve böyle bir kişiliğiniz varsa bunu tercih edin.