PSİKOLOJİ 9 Eylül 2021
29,4b OKUNMA     373 PAYLAŞIM

Herkesin Kendinden Bir Şeyler Bulabileceği Kişilik Analiz Modeli: Beş Büyük Faktör Kuramı

Beş Büyük faktör kuramı nedir? Okurken ister istemez kendinizi arayacağınız ve mutlaka bir şeyler de bulacağınız bu analiz, kişilik analizlerinde oldukça popüler.

"her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır" derler. doğru. bu yoğurt yiyişleri beşe indiren bir çalışma bize hangi karakter özelliği sergilediğimizi göstermesi ve ona göre kararlarımızı gözden geçirebilmemiz adına ışık tutuyor. araştırmacılara göre bu karakter özelliklerinin temel olma sebebi, onların adeta hücrelerimize kadar sinmesi, daha insanlığın ilk zamanlarında bile çevremizi şekillendirirken ihtiyaç duyacağımız farklı tavırlar olması. ocean diye kısaltmışlar, kısaca bir göz atalım.

openness (tecrübeye açık olma)

bu benim. bu tipte insanlar soyut düşünme eğilimindedirler. farklı bir açıdan bakma, yeni bir perspektiften olayları tekrar değerlendirme, maceraya dalma, hayal gücünü kullanma, tecrübeye açık olma. sıkıntımız şu ki, çok pratik değiliz, geleneksel yöntemlerle biraz derdimiz var gibi. yer yer gündelik örneklere nüfuz etmede güçlük çekebiliyoruz. kulağımızı diğer elle tutma gibi bir yönelimimiz var biraz ama bu beynimizin bambaşka bölgelerinin birbiriyle epey bağlantılı olabilmesinden ileri geliyor. eskiden big five yaklaşımı dahilinde bu kategoriye düşen insanları zeki olarak nitelendirme eğilimi varmış ama sonra böyle bir illiyet bağının bulunmadığı ortaya çıkmış. yani, bambaşka şeyleri birbirine bağlamakta iyiyiz ama bunu gayet kötü bir şekilde de yapabiliyoruz. mesela bazen çok anlamsız serbest çağrışımlar yapıyorum ben. pek sevdiğim bir huy değil. ama şu bir gerçek: öğrenme açlığı bizim gibilerde fazla. esneklik ve yaratıcılık imkânı da sunuyor bu durum yapabilene.

özgürce bağlantı kurmaya daha meyilli olduğu için bizim beynimiz kurduğu bağlantıların o kadar da anlamlı olmayabileceğini göz ardı edebiliyor bazen ve kendine fazla güven duyma (overconfidence) sorunuyla karşılaşabiliyoruz. bir sonra bahsedeceğim karakter tipinin de en fazla yaşadığı sorun bu. orada bu bilişsel önyargıyı bir örnekle açıklayacağım.

eğer yüksek hayal gücümüze fazlaca bağlanır ve gerçeklerden koparsak da;
hatıralara uydurma noktalar katma olan confabulation,
semavi dinlerin de temelinde bulunan insanmerkezcilik
recency effect, hot hand phenomenon, pareidolia gibi az veriyle büyük hikayeler uydurabilme gücümüzü yanıltıcı bir şekilde kullandığımız önyargılara savrulabiliyoruz.

sanatçı, girişimci, felsefeci olurmuş bizden mesela.

Çizgi roman ve karikatür ustası Robert Crumb.

conscientiousness (sorumluluk duygusuyla hareket etme)

sebatkâr insanlardır, kendilerine imrenirim. özellikle iş hayatında başarıyı getiren karakter tipi bence bu. yüksek motivasyonla, uzun süre çalışabilirler. onlar duracell gibidir. diğerleriyse, duracell'in karşısındaki sıradan karbon çinko pil. uzun vadeli tatminleri kısa vadeli keyiflere tercih ederler.

ünlü marşmelov deneyinde, deneyi yapan kişi çocuklara “ya önündeki marşmelovu şimdi yersin, ya da geri gelmemi beklersin ve sana iki tane veririm.” diyor.

çocuklardan bazıları yiyor, bazıları da ikincisi gelene kadar bekliyor. işte ikincisini bekleyenlerin bu tipte bir karakterle özdeşleşebileceklerini söyleyebiliriz.

Marşmelov deneyi.

delayed gratification olarak geçen bu durumda, kişi anlık keyiflere karşı oldukça dirençlidir. onlar genelde, uzun vadeli düşünen, disiplinli ve organize kişilikler olurlar.

bu tipteki insanların en fazla etkilendikleri bilişsel önyargı, kendine fazla güven duyma (overconfidence) ve doğrulama önyargısıdır (confirmation bias).

kendine fazla güven duyma dedikleri şeye verilebilecek bir örnek alkollü araç kullanmak olabilir. bu durum, her alkollü araç kullanan insanın bu tipte bir karaktere sahip olduğunu göstermez ama bu tipteki bir insanın alkollü araç kullanma veya risk teşkil eden konularda insiyatif almaya daha meyilli olduğunu gösterebilir. risk iştahlarının yüksek olma sebebi kendilerini kontrol edebilen insanlar olmalarıdır. ama bu risk iştahını dizginlemek bazı durumlarda faydalı olabilir.

doğrulama önyargısı (confirmation bias), inançlarına çelişen verileri gözardı ederken, inançlarını doğrulayan verileri daha fazla vurgulamaktır. bu insanlar uzun vadeli planları bulunduğunu söylemiştik. genelde uzun vadeli bir plana duyulan bağ, kısa vadeli planlara duyulan bağdan daha sıkı olur. dolayısıyla, bu tipteki bir insan, planını "çöpe atmaya" karşı çok daha isteksizdir ve buna yol açabilecek verileri görmezden gelmeye daha çok meyillidir.

daha az da olsa, bu tipte insanların etkilendiği bazı başka önyargılar batık maliyet yanılgısı (sunk cost fallacy) veya loss aversion (kaybetme korkusu) olabilir.

doktor, üst düzey yönetici, politikacı olabilirlermiş güya.

extraversion (dışadönük olma)

dış dünyaya ihtiyaç duyan bu insan tipi duygusal bir yapıya sahiptir. sosyal yetenekleri yüksektir ve insanların ilgisini nasıl çekeceklerini bilirler. güç, statü, aşk, arkadaşlık gibi en az iki kişinin dahil olmasının gerektiği meselelerle meşguldürler, çünkü ödül mekanizmaları sosyal çevre içinde daha iyi iş görür. dışadönük olarak tasvir edilebilecek bu kişilerin dopamin reseptörlerinin daha fazla çalıştığı gözlemlenmiştir. bulundukları çevreyi domine etmeleri kuvvetle muhtemeldir. yeni insanlarla tanışmaktan hoşlanır ve insanlarla kolayca bağ kurabilirler. dışadönük kişinin tam anlamıyla zıt kutbunda; soğuk ve sessiz karakterdeki, ilgi odağı olmaktan nefret eden şizoid kişilik bozukluğu'na sahip biri yer alır.

dışadönüklerin etkili sosyal yeteneklere sahip olması için bazı feragatlerde bulunması gerekir. bu feragat detaycılık ve kılı kırk yarmadır. bu yüzden de genelde availability heuristic olarak tarif edilen bilişsel önyargı içerisinde karar verme ihtimalleri daha kuvvetlidir. höristik (kestirim) yoluyla, daha hızlı karar verebilmeleri sosyal hayatın hızı göz önünde bulundurulduğunda etkili bir stratejidir ama bazen yanlış kararlar vermelerine sebep olabilir.

bandwagon effect olarak da literatürde karşılığı olan herd mentality (sürü psikolojisi) de dışadönüklerin içinde bulunabileceği bir önyargı türü zira dışadönük insanlar sosyal olarak geçerli olan üzerinden etki alanlarını genişletmeyi tercih ederler. daha doğrusu sosyal etki alanlarını genişletmeyi tercih ettikleri için sürüyü kendisine çekebilecek türden yaklaşımları, bu yaklaşımın doğruluğunu test etmeden tercih edebilirler.

gazeteci, barmen, aktör, motivasyon konuşmacısı (bu bir meslekse tabi) olabilirlermiş.

agreableness (arkadaş canlısı olma)

toplum yanlısı bu insanlar başkalarına yardım ederek stres seviyelerini düşürebilirler. kalabalık bir ortamda yardım bekleyen insana, başkaları var diye yardım etmemek olarak tarif edilen ve bystander effect olarak bilinen psikolojik olgunun bu insanları etkileme ihtimali daha düşüktür. biri yardım mı bekliyor, elini taşın altına ilk koyan insan tipi onlardır. bystander effect'e dair açıklayıcı bir videoyu aşağıda bulabilirsiniz:

The Bystander Effect

bu insanlar kurallara ve teamüllere daha fazla uyarlar. hareketleri, altruizm kapsamı altında değerlendirilse de bence bu oldukça tartışmalı bir kavram olduğu için bu karakter tipini direkt olarak altruizmle bağlamak sakıncalı olabilir. yapılan bilimsel çalışmalarda, insan beyninde empatiyi tetikleyen kısımların, bazı insanlarda daha fazla aktive olduğu gözlemlenmiştir. genel olarak bu durum, bu karakter tipiyle bağdaştırılır.

güven temelli yaklaştıkları için anchoring bias (çapa etkisi) gibi eldeki veriye çapa atarak yenisini ona göre değerlendiren bir önyargıya meyledebilirler.

öğretmen, hemşire, danışman, hakim olabilirlermiş.

neuroticism (dengesiz olma)

duygusal olarak istikrarsız olan bu insanlar fazlaca stres altında yaşarlar. kaygı mıknatısı gibilerdir ve en ufak şey onları kaygılandırmaya yetebilir. işin bir diğer sıkıntılı tarafı da, kaygılandıkları zaman çabuk toparlayamamalarıdır. kırılgan ve hassas bir yapıda oldukları için tepkilerinde ölçüsüzlük gösterirler. ilk bakışta içinde olmanın en fazla istenmeyeceği karakter tipi gibi görünebilir.

genelde nevrotikler, iki olgu arasında gerçekdışı bağlantılar kurma anlamına gelen illusory correlation (yanıltıcı korelasyon) gibi bilişsel önyargılara maruz kalırlar. detaylara boğulmalarına rağmen, algıda seçicilik yanılsamasıyla kaygı verici unsurlara daha fazla odaklanabilirler.

fakat, nevrotikliğin bazı avantajları da mevcuttur. mesela bu insanlar tehditlere karşı çok daha duyarlıdırlar. zaten tetikle olan yapıları sebebiyle, başlarına bir şey gelme ihtimalini düşürürler. ama genelde kendi kendilerine zarar verebilmeleri bu avantajı en iyimser haliyle nötrler. farkındalık (mindfulness) temelli meditasyonların bu tipteki insanlar için oldukça yararlı olduğuna dair çalışmalar mevcuttur. bunlardan biri aşağıdaki gibidir.

https://www.sciencedirect.com/…ii/s0191886915001282


farkındalık bu tipteki insanlar için diğer tiptekilere göre daha fazla şey ifade eder. günümüz iletişim teorilerinde transformational leadership (dönüşümcü liderlik) adında bir yaklaşım geliştirilmiştir. çünkü dünyadaki kaos, dünyaya dair bilgi miktarı artmasına rağmen azalmak yerine artmaktadır ve belirsizlik norm hâline gelmeye başlamıştır.

dönüşümcü liderlik özelliğine sahip insanlar da değişimi yönetebilme konusunda, içinde bulunulan duruma dair farkındalığı arttırma konusunda daha başarılı olan lider tipleridir. bu lider tipinin, farkındalık üzerine yoğunlaşmış ve karakterinin negatif etkilerinin eylemlerini etkilemesini bir şekilde engellemiş nevrotik insanda daha mümkün olabildiğine dair bir çalışma aşağıdaki gibidir. çünkü nevrotikler farkındalık egzersizinden en fazla sonuç alan, zira ona en fazla ihtiyaç duyan insanlardır.

https://www.frontiersin.org/…/fpsyg.2018.02588/full

yazar, muhasebeci (herhalde detaycılıkları sebebiyle) veya yoga eğitmeni (herhalde farkındalık konusunda tetiklenme potansiyelleri sebebiyle) olabilirlermiş.