SİYASET 25 Ekim 2022
13,3b OKUNMA     369 PAYLAŞIM

İngiltere'de Nasıl Oldu da 2 Ay İçinde 3. Başbakan Göreve Geldi?

İngiltere'de 2 ay içinde 3. başbakanın göreve gelmesine meydan veren İngiliz siyasi sistemini anlatan bir yazı, buyrun.

rishi sunak, rakiplerinin liderlik yarışından çekilmesiyle beraber britanya'nın başbakanı oldu. 2 ay içindeki üçüncü başbakan oldu böylece. bu son 2 ayda 3 başbakan değişimi şu an için çok absürt bir durum gibi gözüküyor ve aslında öyle hakikaten, ama britanya parti ve seçim sistemlerine baktığımız zaman bu kadar hızlı yaşanması şaşırtıcı gözükse bile hiç de beklenmeyecek bir durum değil.

önce partilerden kısaca bahsedeyim sonra da seçim sistemi ve parti sistemi üstüne değinirim

ingiltere genellikle two and a half party system yani iki buçuk parti sitemi diye anılır. geleneksel olarak 1678 yılından beri ortada olan 2 siyasi grup var: toryler ve whigler. toryler muhafazakar, whigler ise liberal kanadı temsil ediyordu. uzun yıllar boyunca liderlik için rekabet edip durdular. bu süreçte toryler değişip muhafazakarlar oldu. whigler ise önce liberal parti sonra liberal demokratlar oldu. tabi bu değişimler olurken, oy verme hakkının toplumdaki diğer gruplara yayılmasıyla beraber üçüncü bir grup ortaya çıktı: labour party yani bizdeki adıyla işçi partisi. ortaya çıkmadan önce liberal parti içindeki bir grup denebilir ancak işçi sınıfını temsil edecek tam bir parti olsun düşüncesiyle ayrılıyorlar. başlarda küçük bir parti olarak %7'yi geçmeyen bir performans sergiliyorlar ama 1920'lerin gelmesiyle beraber topladığı destek ve ülkenin o dönem yaşadığı sıkıntıların da etkisi ile whiglerin yerine conservative party'nin ana rakibi oldu.

"Tory'ler ve Whig'ler taht için kapışıyor." - 1789 tarihli bir karikatür.

günümüze geldiğimiz zamandaysa parlamentoda iki ana güç var: labour ve conservative

libdemler öyle çok da kâle alınan bir güç olmaktan çıkmış durumdalar. şu an sadece labour'ın gücü hükümet kurmaya yetmezse küçük bir koalisyon ortağı olabilirler. diğer partiler de genellikle yerel partiler. en başta gelen iskoç ulusal partisi partisi ve galler ile kuzey irlanda partileri gibi. kuzey irlanda'da ise sinn fein monarşiye hizmet yemini etmemek için parlamentoya seçilmesine rağmen katılmıyor mesela. bunun dışında greens ve reform uk (eski ukip) var ama 1 vekil partileri.

temel olarak partiler bunlardı, hızlıca seçim sistemini anlatayım

britanya'da 2 parlamento var. house of commons (avam kamarası) ve house of lords (lordlar kamarası). bizim odaklanacağımız ilki olacak. bu parlamentoda 650 koltuk var. ülkede single member district (bizde sanırım dar bölge seçim sistemi diye geçiyor) uygulanıyor. yani ülke 650 seçim bölgesine bölünüyor ve siz sadece bölgenizdeki vekil için oy kullanıyorsunuz. kendi bölgesinde en çok oyu alan kişi bölgesini kazanmış sayılıyor ve parlamentoya seçiliyor. bu seçim sisteminden dolayı karşılaşılan en büyük sorun temsil problemi. bir parti %15-20 aralığında oy alsa bile hiçbir bölgede birinci parti olmazsa 0 vekil ile seçimden ayrılabilir. biraz şansı varsa 1-2 vekil belki çıkartır. düşünseniz ülkede %20'lik bir kesimin desteklediği parti parlamentoda temsil edilmiyor veya edilse bile kimsenin takmayacağı bir sayıda temsil ediliyor. tabii bunun bir etkisi olarak da özellikle birinci çıkan partiler oylarının çok üstünde bir koltuk oranı kazanıyor. mesela son seçimde conservative %44'e yakın bir oy almasına rağmen %56 koltuk sayısına sahip oldu. bunun yanında %11 üstü oy olan liberal demokratlar %2'ye yakın koltuk kazandılar. bu sistemi değiştirip alternatif oy sistemine geçelim diye referendum yaptılar. %68 ile reddedildi.

işte yukarıda bahsettiğim sorun da buradan çıkıyor

hani two and a half party demiştim ya. onun sebebi libdemlerin oy oranının yüksek olması. yoksa siyasi olarak parlamentoda ciddi bir ağırlıkları yok. zaten parlamento birbirine bakan sıralardan oluşup önlerde iktidar ve muhalefetin kabinesinin veya diğer önde gelen üyelerinin oturduğu bir yapıya sahip olduğu için diğer vekiller anca arada çıkıp konuşuyor ve sonra yerlerine oturuyor. bütün sistem 2 grup olması üstüne kurulmuş yani. bunun etkisiyle 2 büyük partinin içi çok farklı görüşten insanlarla dolmuş durumda. nasıl ki zamanında sosyalist labour parti kurucuları liberal parti içinden çıkan bir grupsa, yine aynı şekilde çok farklı görüşler 2 partinin altında toplanmış durumda.

muhafazakar parti içinde son yıllarda asıl tartışma konusu brexit oldu ama yine de gruplar şunlar

- ekonomik olarak liberal ve soyal olarak muhafazakar olan ab ve göçmen karşıtı bir grup. bunlar şu an parti içindeki en etkili grup.

- parti içinde 2019 ile neredeyse yok olsalar bile hala ab ile iyi ilişkiler kurulmasını destekleyen liberal bir grup,

- bu liberal gruptan daha solda olan ve sosyal liberalizm ile çevreciliği benimseyen muhafazakar bir grup ki bunların sayısı yok denecek kadar azaldı.

- cameron'ın zamanında başını çektiği öne nation conservative tayfası.

- harcamaların düşürülmesine karşı çıkan ve hatta arttırılmasını isteyen ve bu açıdan labour ile benzerlikleri olan bir grup. thatcher karşıtları bunu oluşturuyor.

bunlar gibi farklı gruplar var. tabii bunlara ek başka ideolojik gruplar da var ama işin özeti parti aşırı sağ, sağ, merkez sağ ve belli ölçülerde de merkezden oy alabiliyor.

işçi partisi içinde ise asıl konu ekonomi olmuş durumda ama gruplar temel olarak

- harcamaların yükseltilmesini destekleyen bir sosyal demokrat grup. klasik labour partisi üyesi diyebilirim.

- corbyn döneminde öne çıkan kamulaştırmaya daha yatkın ve zenginlere ciddi vergi artışlarını destekleyen sosyalist bir grup. bunlar aşırı sol diye çok eleştiri aldılar ve sayıları hala olmasına rağmen sesleri biraz azalmış durumda.

- kemer sıkma politikalarına çok da karşı olamayan bundan merkez ve hatta merkez sağa yani muhafazakar partinin liberal kanadına yakın olan bir grup. zamanında çok güçlülerdi ama corbyn ile güç kaybettiler. starmer ile biraz da olsa etkileri artmış durumda.

- blue labour denilen ve sol ekonomik politikalar ile sosyal muhafazakar politikaları birleştirmeyi amaçlayan bir grup.

- green party'ye yakın olan bir grup. bunlar partinin yeterli çevre politikası gütmediğini söylüyor. çünkü çevreci politikaları çok da umursamayan bir grup var. bunun sebebi geldikleri bölgelerdeki insanların işçi olması ve çevre politikalarıyla işsiz kalma ihtimallerinin olması.

- brexit destekçisi bir grup. sayları öyle az buz değil. yine geldikleri bölgenin oyu bu yönde olduğu için karşıt olmaları muhtemel. parti normalde ab destekçisi ama artık bitsin de gidelim modundalardı yıllardır.

yani özetle labour merkez, merkez sol, sol ve aşırı soldan oy alabiliyor.

bunlar dışında ingiltere içindeki 3 büyük parti (libdem, greens ve reform uk) bu grupların parti dışındaki temsili gibi. hepsi partiler içindeki bir ideolojik ayrışmanın fazla olmasıyla kopup gitmiş gruplar. tabii seçim sisteminin yukarıda bahsettiğim etkisiyle parlamento içinde neredeyse hiç güçleri olmuyor, sadece seçim dönemi oy tehditleriyle istediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. mesela ukip seçim öncesinde desteği yükseldiği için referandum sözü aldı. çünkü bu partilere gidecek %4-5'lik oy bile 2 büyük parti arasındaki dengeleri çok ciddi şekilde değiştirebilir. seçimin kazananı ve belki de büyük bir farkla seçim zaferi bile getirebilir.

En çok Ali Kemal'in torunu olmasıyla hatırlayacağımız Boris Johnson.

konuya dönecek olursam...

bu parti içi gruplaşmalar son yıllarda gittikçe arttı. herkesin dilinde bir kutuplaşma var ya. işte o parti içlerinde de ciddi şekilde etkili olmaya başladı. zamanında belli konularda uzlaşan gruplar artık sanki iki ayrı partidelermiş gibi birbirlerini yenmeye çalışıyor. biri kazanınca diğer grubu parti yönetiminden tasviye etmek için uğraşıp duruyor (johnson ve starmer bunu yaptı). bunların sonucunda da partinin birçok üyesini veya vekilini mutlu etmeyen birisinin başa geçmesi. mesela şu anda 100 vekil şartı olmasaydı boris johnson yeniden aday olur ve kesinlikle tekrardan başbakan olurdu. ancak parti vekilleri kendisinden nefret ettiği için hiç yönetemezdi ve büyük ihtimalle de kısa bir süre sonra tekrardan gönderilirdi. partiler seçimleri kazandıkları zaman bu muhalefet gruplarının sesi çok çıkmıyor ama böyle anketlerde çok geriye düşüldüğünde veya büyük bir kriz çıktığı zaman hemen kılıçlarını çekip ortaya çıkıyorlar. theresa may seçildiği zaman da aynısını söylemiştim "bu kadını harcayacaklar" diye. seçim başarısızlığı ve brexit başarısızlığı ile ilk fırsatta kurtuldular. johnson ise işi toparlamış ve kahraman gibi görünürken kendi aptallıkları sonucunda nefret topladı ve ilk fırsatta kendisini istemeyenler öne çıktı ve onu gönderdi. aynısı sunak için de olacak. şu an anketlere göre muhafazakar parti ya vekil çıkaramıyor ya da 2-3 vekil anca alıyor %19 oya rağmen. tabii böyle ekstrem bir sonuç olmaz ama ilk büyük yenilgide sunak'ın kellesini isteyecek parti üyeleri. hatta ona kalmadan başka bir kriz falan olursa hemen göndermek için çalışmalara başlarlar.

ha bu sadece muhafazakar için geçerli değil. corbyn de seçilince partinin sol dışı kanadı göndermek için elinden geleni yaptı. 2019 seçimlerinde hezimet gelince hemen gönderip daha kendilerine yakın olan birisini seçtiler. ama starmer'in da koltuğu sağlam değil çünkü onu elinden kapmak isteyen hem kendi görüşünden hem de diğer gruplardan siyasetçiler var. tamam birisi liderlik yarışı falan ama partiyi ideolojik olarak ele geçirip yönetme uğraşı da bir şeylerde hata olduğunun göstergesi. ulan partiler her seçim farklı manifestoyla giriyorlar resmen baştaki grup değiştiği için. bu ne kadar gider böyle bilemiyorum. ya ne yaptığını bilen ve johnson'ın hatalarını yapmayacak biri gelecek ve parti içindeki disiplini sağlayacak ya da artık maksimum 3-4 yılda bir başbakan değişimi olağan hale gelecek.

bunun en iyi çözümü seçim sisteminin değişmesi ama ona da hayır oyu verdiler

değiştiği anda bu partiler üçe bölünür ve green ile libdem oyları iyice artar. çünkü artık vekil çıkarma ihtimalleri olur partilerin. muhafazakarlar da 2-3 partiye bölünür tabii bu durumda. sonrasında yavaş yavaş da olsa 5-6 ana partili bir düzene geçmiş olur ülke. tabii bu durumda koalisyon kurulması falan çok büyük bir kaos ama şu anki durumun da pek bir farkı yok.

kısacası şu anda parti muhalefeti en ufak bir hatasını veya ülkenin içinde olduğu krizin büyümesini bekliyor. muhalefet erken seçim istiyor ama ona daha 2.5 yıl var. bu sürede her grup yeniden kendi isimlerini çıkarmak için diğerinin ayağını kaydırmaya çalışacak. bazı sağcı vekiller kabineye girmem ben demeye başladı bile. eğer ekonomiyi toparlayıp muhafazakarlara 2019'da büyük zaferi getiren koalisyona tekrardan dönüş yapabilirse seçimlerde bir şansı olur. yoksa 2025 yılında keir starmer o koltuğa oturacak. tabii o yıla kadar dayanması gerekiyor.