İLİŞKİLER 7 Aralık 2021
27,2b OKUNMA     364 PAYLAŞIM

Kadınlardan Sistematik Olarak Hazzetmeme, Kadın Düşmanlığı: Mizojini

"Tarihin en eski önyargısı" olarak da adlandırılan mizojininin örneklerini geçmişte veya bugün görmek maalesef mümkün. İnceliyoruz.
iStock

Nedir?

mizojini, kelime anlamı olarak kadın karşıtlığı-nefreti demektir. mizandri erkek karşıtlığı-nefreti, filojini kadın taraflılığı-sevgisi, filoandri de erkek taraflılığı-sevgisi anlamına gelir. feminizmin popüler olması, maskülinizmin de genelde bayat bir espri veya tahminen çok küçük bir azınlık hareketi olmasına benzer bir şekilde kadın sevgisi ve nefreti de erkek nefreti ve özellikle erkek sevgisinden çok daha popüler bir konudur. en azından yakın tarihe kadar erkek egemen bir toplumun olması başka bir yazının konusu.

mizojini kadın karşıtlığı, nefreti, kadına karşı önyargı ve belki de kıskançlık anlamına gelmektedir. doğurduğu sonuçlar arasında sosyal ortamlardan soyutlama, cinsiyet ayrımcılığı, düşmanlık, erkeğe özel ayrıcalıklar, ailenin başının kadın olmaması, kadına karşı şiddet ve kadını bir seks objesi olarak görmek gibi çeşitli şeyler sayılabilir.

antik yunan’dan modern topluma kadar tarihin her alanında çeşitli örnekleri görülmektedir. dinlerde yer almaktadır ve aristo’dan başlayarak darwin ve hegel’e kadar uzanan çeşitli bilimadamları ve filozofların da mizojinist görüşleri olmuştur. en basitinden edilen küfürler büyük çoğunlukla mizojinisttir, mizoandrist olan nispeten azdır.

çoğu kavram gibi mizojini de tek boyutlu düşünülür

çoğu tanım “kadınlardan nefret etmek, kadınlardan tiksinmek” gibi basit ve yüzeyseldir. yanlış değildir ama kavrama da tam denk düşmez.

mizojini, kadını bir nefret objesi haline getirmekten ziyade onu insanlık dışına çıkartmaktır. yani kadın doğrularıyla yanlışlarıyla “sıradan” bir insan gibi görülmez. kendisine atfedilen birtakım erdemler vardır. mizojini erkek uydurması bir kavram olduğundan; kadınları erkekler nezdinde erdemli yapan özellikler de yine erkeklere göre belirlenir. zaten can sıkıcı olan da budur, yoksa erdemli olmak bir problem değil.

bir kadın olan meryem’e tanrı diye tapılan bir dünyada mizojini tek başına “kadın nefreti” olarak tanımlanmamalı. kadın tek başına en yüce varlık ya da en kötü varlık olamaz. kadınlara atfedilen özellikler en iyi ile en kötü arasında gidip gelen bir sarkaç gibi. kadınlığa özgü şeyleri ne kadar yüceltirseniz, bu çerçeveye sığmayan kadınlara yönelik nefretin artmasına o kadar katkıda bulunursunuz. mizojininin nefret dışındaki boyutu budur: erkekler tarafından iyi, kutsal, erdemli olarak atfedilen özellikleri taşıyan kadınların yüceltilmesi.

mesela “anne olmanın kutsallığı” saçmalığını düşünelim. bunun kutsal kabul edilmesi, anne olmak istemeyen kadınlara karşı nefret uyandırıyor. “bakirelik”, “iffet” ve sair kavramlar kadınlara erkekler tarafından yapıştırılan ve buna uymayan kadınları cezalandıran bir sistem yaratıyor.

bence mizojini cinsiyet eşitliğine ulaşılabilmesi için en kilit kavram. kadınları bir kalıba sokuyoruz ve kalıbın dışına çıkan, kabına sığmayan kadınlardan nefret ediyoruz. işin özü, kadınları taşıyamayacakları yüklerle baş başa bırakmazsak ve kendilerine kutsallık içeren davranış biçimleri yüklemezsek; cinsiyet eşitliğine daha çok yaklaşacağız.

Final notu

kadın düşmanlığının tarihi, binlerce yıl sürdüğü için eşi görülmemiş bir nefretin tarihidir. öyle bir tarih ki, aristoteles'i karındeşen jack'e, kral lear'ı james bond'a bağlar. - jack holland

tarihin başlangıcından bu yana insanlığın bir yarısının, diğer yarısı tarafından baskı altında tutulması ve insanlık onurunun elinden alınması nasıl açıklanabilir?

hindistan'da dul kadınların yakılması, yeni doğmuş kız bebeklerin öldürülmesi, kuzey afrika'da kız çocuklarının sünnet edilmesi, savaş bölgelerinde kadınlara toplu tecavüzler… tüm bunlar yalnızca geçmiş dönemlerin canavarlıkları değil, günümüzün de acı gerçekleridir.

bugün mizojinin yani kadın düşmanlığının, artık sadece şiddetin ve adaletsizliğin nedeni olarak değil, insani gelişmişliğin ve toplumsal eşitliğin engeli olarak tanımlandığı bir çağı yaşıyoruz. ama hâlâ, kadınlar eşit işe eşit ücret için savaşıyor. gerçek bir kadın-erkek eşitliği hâlâ çok uzaklarda.

dünyanın çeşitli bölgelerinde, kadının durumu son yüzyıllardan günümüze kadar hemen hiç iyileşmedi. başka hiçbir önyargı bu kadar uzun süre yaşamadı ve bu ölçüde dayanıklılık göstermedi. ve hiçbir önyargı, toplumca konmuş sosyal ve siyasal aşağılama kurallarından, hasta bir beynin nefret dolu fantezileriyle beslenen taşkınlıklarına kadar uzanan bu denli değişik yüzler göstermedi.

(mizojini- dünyanın en eski ön yargısı isimli kitabın tanıtım bülteninden)