İLİŞKİLER 28 Ağustos 2018
65,3b OKUNMA     826 PAYLAŞIM

Kadınların Erkek Egemen Toplumda Kendilerine Yer Açma Mücadelesi: Ataerkil Pazarlık

Deniz Kandiyoti'nin geliştirdiği bu kavram insana kadın-erkek sosyolojisini iyice düşündürüyor.
Big Eyes (2014)


Nedir bu?

antropolog deniz kandiyoti'nin, sosyal bilimlerdeki kadınlara ilişkin dar görüşlülüğü ortadan kaldıran, kadınların ataerkil toplumsal yapıyla eşitsiz (ezilen) konumları arasında denge kurmalarını sağarken kullandıkları stratejileri imleyen kavramı. ataerkil pazarlıklar, kadınların, evlilik, erkek çocuğun toplumsal hiyerarşideki üstün konumu aracılığıyla kadının güç kazanmaya çalışması, kadının aile içindeki güç dengelerini kendi yararına kullanması gibi olgulara işaret eder. etmesine eder de... ataerkil pazarlık aracılığıyla da olsa, kadının ve diğer ezilenlerin toplumsal statülerinde kalıcı bir değişiklik olmaz. olan günü kurtarıp azıcık rahatlamaktır...


Ataerkil pazarlığın günümüzden örnekleri

mevzubahis pazarlık ataerkil bir dil kullanarak olabilir, kendi özgürlüğünü savunurken kendini birey olarak değil de ataerkil toplumun dayattığı edilgen rollerde konumlandırarak olabilir. ben bu kavramı sosyoloji, tarih, siyaset bilimi derslerinde öğrenip, deniz kandiyoti'nin makalesini okuyup yine de kafalarında konuyu somutlaştıramayan öğrencilere popüler örnekler vermek için geldim:

seda sayan'ın erol köse'ye verdiği o unutulmaz, epik ayarda "sen kimsin ki benim hayatıma, cinsel hayatıma, geçmişte yaşadıklarıma dil uzatıyorsun göt! sana ne!" diyememesi, onun yerine "ben çocuğu olduktan sonra disipline girmiş bir kadın olarak" demek zorunda kalması ataerkil pazarlıktır. artık ben anneyim, istediğiniz gibiyim, dil uzatmayın bana yeter artık demektir. ayarın tamamını izlemek isteyenler şuraya bakabilir:


toplu taşıma araçlarında kadınlara yapılan cinsel tacizleri kınayan, bu konuda bir şeyler yapmak isteyen kadınların karşılarındaki heriflere "kimsenin başka bir bireyin cinselliğini sömürmeye, ona dokunmaya, özgürlüğünü kısıtlamaya hakkı yok" demek yerine "aynı şey senin annene, kızkardeşine, kızına yapılsa nasıl hissederdin" demesi ataerkil pazarlıktır. karşılarındaki kişinin kadını bir birey olarak değil, ancak başka bir erkeğin malı olarak görürse empati yapabileceğinin farkında olmanın bir sonucudur.

kuşaklar boyunca okumak, ailelerinin baskılarından kurtulmak, meslek sahibi olmak ve dolayısıyla ekonomik özgürlüğe kavuşmak isteyen kadınlarımızın "bir kadına en uygun meslek" olduğu için istese de istemese de öğretmen olması ataerkil pazarlıktır.

yaşadığı cinsel tacizi anlatan bir kadının olay esnasında üstünde toplumun mazbut addettiği kıyafetlerin bulunduğunu mutlaka vurgulamak zorunda hissetmesi ataerkil pazarlıktır.


gayet modern, açık fikirli bir aileden gelen, kocası da gayet açık fikirli biri olan tansu çiller'in seçim meydanlarında ben sizin bacınızım diye bağırması ataerkil pazarlıktır. ataerkil toplumun erkeklerinin bir kadına ancak ana-bacı ikileminde saygı duyacağını bilmenin sonucudur.

ekleme: deniz kandiyoti makalesinde bahsediyor muydu hatırlamıyorum, ama sadece kadınlar ataerkil pazarlık yapmazlar. ataerkil toplumun ezdiği ve tehdit ettiği herkes (mesela eşcinseller, trans bireyler) hayatta kalmak için ataerkil pazarlığa başvurabilir. fatih ürek'in nedense akp döneminde birdenbire "içindeki maskülenliği keşfetmeye başlaması" (kendi ifadesidir), cemil ipekçi'nin kendini "muhafazakar eşcinsel" ilan etmesi ataerkil pazarlıktır.

Sinemada Kadın Kimliğini Ortaya Koyarak Ufuk Açan Bechdel Testi