TARİH 3 Ocak 2018
55,8b OKUNMA     1001 PAYLAŞIM

Kapitalizmin İşçi Sınıfı Tarafından Alt Edilebileceğini Gösteren Büyük 20. Yüzyıl Olayı: Ekim Devrimi

Rusya'da Julyen takvimine göre 25 Ekim 1917’de (Miladi takvime göre 7 Kasım 1917) hükümetin devrilerek iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklere geçmesini sağlayan ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açan bu devrimin, bizim için de dolaylı yoldan olumlu etkileri olmuş.


e. h. carr; devrimin ekonomik, siyasal, ideolojik ve kişisel nedenlerini şöyle özetlemiş

-rusya'nın birbiri ardınca gelen askerî yenilgileri,

-savaşın baskısıyla çöken rus ekonomisi,

-bolşeviklerin etkin propagandası,

-çarlık hükümetinin tarım sorununu çözemeyişi,

-petrograd fabrikalarında yoksullaşmış ve sömürülen proletaryanın birikmesi,

-lenin'in ne yapmak istediğini bilmesi, oysa karşı taraftan hiç kimsenin ne yapmak istediğini bilmemesi olgusu.

bkz. "tarih nedir?", iletişim, sf. 147-148.

94. yılında ekim devrimi'ne ilişkin şu notları çıkarabiliriz

- bolşevikler işçilerin, yoksul köylülerin ve askerlerin ağırlıklı kesiminin desteğiyle merkezi iktidarı ele geçirdiler.

- öncü parti'nin önderliğinde rus emekçileri dört yıl boyunca emperyalistlere ve büyük burjuvazinin ve gericiliğin güçlerine karşı devrimci vatan savunması savaşı verdiler. 

- rusya'yı savundukları strateji ve siyasal programla ancak bolşveikler birleştirebilirdi ve onlar birleştirdi. 

- devrim, kapitalist gelişmişlik bakımından batının en geri, doğunun en ileri ülkesinde meydana geldi. bu durum devrimin batıdan doğuya kaydığının, "emperyalizm, milli kurtuluş savaşları ve emekçi devrimleri çağı"nın başladığının da göstergesiydi. 

- devrim artık 19. yy. devrim stratejisinde olduğu gibi ülke içindeki burjuvazi-proletarya kamplaşmasının bir sonucu olarak değil, emperyalist cephe zincirinin en zayıf halkasının kırılması sonucu meydana gelecekti ve ekim devrimi bu yeni durumun miladı oldu.

- ekim devrimi, revizyonizm ve bilimsel sosyalizm arasındaki mücadeleye hayatın verdiği devrimci cevap olarak da tarihe geçti. emperyalist savaşın başlamasıyla kendi emperyalist ülke burjuvazilerinin geri kalmış ülkelere uygarlık getirdiğinin savunan sahte sosyalistlere karşı duran bolşevikler, 2. enternasyonal partilerinin sahte vatan savunması propagandalarına karşı etkin bir mücadele verdiler, ezilen ulusların ve türkiye'nin vatan savunmasını eylemli olarak desteklediler. 

marksizmin dogmalaştırılmasına karşı yeni bir teorik atılımın öncülüğünü lenin önderliğindeki bolşevikler gerçekleştirdi.


ekim devrimi, türkiye'nin toprak bütünlüğünü korumasının en büyük nedenlerindendir

devrimle beraber doğu cephesindeki tehdit ortadan kalkmış, birliklerimiz yeniden konuşlandırılmıştır. fakat çok daha önemlisi bolşeviklerin bize yaptıkları yardımlardır.

işin ilginç yanı da atatürk'ün ve arkadaşlarının bolşevik yardımı alabilmek ve rusları ingilizlere karşı siyasi açıdan dengeleyebilmek için oynamış oldukları komünizm sempatizanı rolleridir. birtakım telgraflarda gördüğüm kadarıyla, öyle bir dil kullanılmış ki, sanırsınız ertesi gün ülkede komünizm ilan edilecek, atatürk başyoldaş (yok böyle bir şey) seçilecek. velhasılı kelam, başarılı bir politika sonucu bolşeviklerinden aldığımız para ve silahlarla ordumuzu kuvvetlendirdiğimiz bir gerçektir.

tabii bolşeviklerden de ilginç olarak, italyanların bize yaptıkları yardımları da unutmamalıyız. ingilizlerin korumasındaki yunanistan'la, çıkar çatışması yaşamaları üzerine, onların ilerleyişini durdurmamız için bize gizliden gizliye silah ve mühimmat sattıkları gerçeği var. ingilizler bunun kısmen de olsa farkına varıyorlar ama pek de birşey diyemiyorlar, yunanistan'ı idare ediyorlar.

neyse bolşevikler savaş sonrasında da bize destek olmuşlar, denge unsuru olarak dış politikamızdaki önemlerini korumuşlardır. taa 1937-38'lerde ingilizlerden yüklü miktarda dış borç aldığımız dönemlere kadar da (16 milyon pound, silah alımı ve çelik endüstrisi yatırımları için. ingilizlerin amacı ise bizim aynı borcu nazi almanyasından almamızı önleyerek, onlarla olan ilişkilerimizi baltalalamak) bolşevikler tek borç kaynağımız olarak kalıyorlar.

[not: gerçi oktay sinanoğlu gibi "vatansever tarih bilimcilere" kalsa, ne bu olaylar olmuştur, ne bu borçlar alınmıştır, ne de 1930'lardaki great depression yüzünden ihracatımız 100 milyon dolardan 50'ye inmiştir; aksine cumhuriyetimizin kasaları altınla doludur, bozdurup bozdurup düğünlerde harcamışızdır.]

Stalin, Kenin ve Kalinin.


birleşik amerika'da kapitalistleri büyük korkuya düşürmüştü; çünkü ölümsüz sandıkları kapitalizmin, işçi sınıfı ihtilali ile düşürülebileceğini, bütün dünyaya göstermişti bu tarihsel olay

işte o tarihten başlayarak solcu avı, birleşik amerika'da sscb'nin çöküşüne dek süregeldi. amerikan kapitalistleri 1917 devriminden duydukları korkuyu "ulusal korku"ya dönüştürmek için ünlü sanatçıları, yazarları sorguya çekmek yolunu deniyorlardı, böylece de halka gözdağı verdiklerini sanıyorlardı. bunun için çeşitli soruşturma komiteleri kurdular. soruşturma komiteleri temsilciler meclisi'ne bağlı olarak çalışıyor, karşılarına tanık sıfatı ile getirttikleri sanatçılar, yazarlar yanıt vermekten kaçınırlarsa onları hapishanelere yolluyorlardı. bu kişilerden bekledikleri yanıt ise "ihanet", "kara çalmak" denilen çeşitten yanıtlardı: yasal komünist partisi, sovyetler birliği'nin birleşik amerika'daki ajanı diye suçlanacak, bu partiye uzak yakın ilişkisi olanların adları verilecekti. bu kişilerden bazıları hapishaneyi boylamayı, kimi de alçalmayı göze almıştır.

bu kişilerin arasından kendisine ne yapmak gerektiğini mektupla soran birine albert einstein, "böyle bir mahkemeye yanıt vermektense hapishaneye gitmek yeğdir" demiştir.

küçük bir detayı da unutmamak gerekir

lenin o dönemde sürgünde olduğu için devrimi almanya'dan yönetmiştir.


bu devrimin gerçekleşmemesi için itilaf devletleri çanakkale'yi geçmeye çalışmış, fakat karşılarına mavi gözlü bir dev çıkmıştır

itilaf devletleri çanakkale'yi geçemeyince çarlık rusya'ya yardım gidememiş ve zaten zor durumda olan çarlık yıkılmış, yerine lenin'in önderliğinde sscb kurulmuştur. bunun ardından sscb savaştan çekilmiş, osmanlı devleti doğu cephelerinde az da olsa rahatlamıştır. aradan yıllar geçmiş, sscb güçlenmiş ve roller değişmiştir. fakat başrolde yine mavi gözlü bir dev vardır. yıllar önce çanakkale'de taktiksel zekasıyla düşmana geçit vermeyen mustafa kemal bu sefer ülkesini işgalden kurtarmak için bağımsızlık savaşını başlatmıştır. bu kurtuluş savaşında ise yıllar önce kurulmasına bir anlamda neden olduğu sscb kendisine destek çıkmıştır. işte bu ekim devrimi bugün üzerinde yaşadığımız ülkemizin kurulmasına yardımcı olmuştur.

öyle ya da böyle bir şekilde yirminci yüzyıla ve genel dünya tarihine damgasını vurmuş, olumlu sonuçların doğmasına neden olmuş devrimdir

lenin'den sonra sovyetler birliği'nin politikalarını ve olumsuzluklarını ekim devrimi'nden ayırmak gerekiyor.

sovyet devrimi sayesinde avrupa'da grev, sendikalar, uygun çalışma saatleri, izinler gibi işçi hakları burjuva devlet yönetimleri tarafından tanınması ve işçi sınıfının muhatap alınmak zorunda kalınması sonucuyla karşı karşıya kalınmıştı. şimdi sovyetler birliği yıkıldı, sosyalist blok çöktü ancak hala bu gibi işçi haklarından söz edebiliyorsak sebebi ekim devrimi ve kazanımlarıdır. ekim devrimi'nden 72 yıl önce avrupa'da işçilerin ne gibi insanlık dışı şartlarda çalıştıklarını engels'in ingiltere'de emekçi sınıfların durumu adlı çalışmasında görüyoruz. o zamandan bu zamana işçi haklarından nicel olarak söz edebiliyorsak, bunda ekim devrimi'nin payı yadsınamaz.

yapımda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

ekim devriminin tarihe geçen ve ilginç bir olayı da, çar ve ailesinin kurşuna dizilmesidir

kızılordu, çar ve ailesini (yanılımyorsam) yekaterinburg'da esir tutmaktadır.
bu sırada çar ve ailesini kurtarmak için beyaz ordu'nun şehre yaklaştığı haber alınır.
ural sovyeti sorumluluğu ele alır ev idam kararı çıkar.

her insanın ölümü bir trajedidir, o tarafını geçelim, ancak bu kurşunlanma suretiyle idam sırasında ilginç bir olay yaşanır:
idam mangası ateş eder, çar, karısı, tek oğlu ölürken, kızlarına kurşun işlemez!
kurşunlar sekip kızlar ölmedikçe, ateş eden askerler arasında şaşkınlık belirir.
bunun kutsal bir işaret olduğu kanısına kapılan askerler ateş etmeyi keser.
sonuç olarak yüzyıllardır çar ve ailesini aynı zamanda dini etkileri de vardır, eski çağlardan eri iktidardakiler kendilerini allah'ın sureti,
gölgesi, vs diye yutturmakadır. askerler de geriler ve ateşi keserler.

fakat orada bulunan başka birileri kızları kafalarına nişan almak sureti ile öldürürler.
sonradan ortaya çıkar ki, çar ailesi, hazineden eline geçirdikleri elmasları kızlarını elbiselerinin içine dikmek suretiyle kaçırmak istemişlerdir.
elbiselerin içinde zırh gibi işlev gören elmaslar da kurşungeçirmez bir özellik kazandırmıştır.

ironik olarak bakılırsa, elmaslar ve güç, çar ailesine bir kaç dakika daha hayat sağlayabilmiştir.

son kez olarak.