SUÇ 13 Haziran 2018
126b OKUNMA     1238 PAYLAŞIM

Kara Para Aklama İşini İcat Eden Amerikalı Mafya Babası: Al Capone

1899-1947 yılları arasında yaşayan İtalyan asıllı Amerikalı mafya lideri Al Capone, yaşadığı dönemdeki ABD yasalarından çok iyi bir şekilde faydalanarak gücüne güç katmış biri.

al capone; fuhuş, alkol kaçakçılığı, yasa dışı kumar gibi işlerden para kazanmış italyan asıllı amerikan çete lideridir. kendisi inkar etse de sendika haraççılığı yaptığı iddiası da vardır. (diğer yasa dışı işlerini inkar etmiyor, bu işlerin "halk hizmeti" olduğunu ileri sürüyordu.)

capone çetesini ve diğer çeteleri güçlerinin doruğuna taşıyan şey abd'de 1920'li yıllarda başlayan ve 1933 yılında son bulan federal alkol yasağı olmuştur. yasak, alkol tüketiminde büyük bir gerilemeye yol açmamıştır; sadece üretim merdiven altına inmiş, dağıtımı da kaçakçılara kalmıştır. böylelikle vergiden muaf bir kazanç kapısı haline gelmiştir. (en azından söz konusu kara paranın vergiden muaf olması gerekirdi, olmadı)

çete savaşlarının nedeni büyük ölçüde alkol kaçakçılığından kazanılacak paranın paylaşımı olmuştur. capone'un iş yaptığı chicago, o yıllarda amerikan sanayinin en geliştiği kentlerden biri olması dolayısıyla alkol kaçakçılığının en fazla para getirisi sağladığı şehirlerden biriydi. (işçi sınıfı-içki tüketimi ilişkisi hakkında bilgi sahibi olmak için emile zola'dan meyhane okuyabilirsiniz.)


ortada dönen paranın büyüklüğü çeteleri birbirine düşürmüş ve kanlı pusu ve çatışmalar sıradan hale gelmiştir. söz konusu "çete savaşı"nın bir diğer nedeni de çete üyelerinin arasındaki kuşak çatışmasıdır. yaşlılar işlerin eskisi gibi "büyük liderin" pay etmesini isterken, genç kuşak çeteciler daha oligarşik bir düzen, bir konsey talep etmişlerdir. bu iki kutup arasındaki çatışmada capone, genç kuşaktan yanadır.

capone için barış yanlısı demek doğru olabilir. eğer çeteler kendi aralarında savaşmazlarsa kazançlarının artacağına inanıyordu. şehir, çeteler arasında bölgelere bölünür, kimse kimsenin bölgesine göz dikmez ise barış sağlanır görüşündeydi. çok defa ortada herkese yetecek kadar para olduğunu dile getirmiştir.

capone'daki en büyük handikap sicilyalı olmamasıdır. bu nedenle sicilyalılar derneğine üye değildi. güçlendiği dönemde bu dernekte kendi adamını başa getirmeye çalışmıştır. hapis cezası almadan kısa bir süre önce söz konusu dernek üzerinde tam bir hakimiyet sağlamıştır.


capone, işinde bağnaz olmamıştır; sadece italyan kökenliler ile değil, yahudi ve irlanda kökenlilerden oluşan çeteler ile iş birliği yapmaktan geri durmamıştır.

haraççılığı inkar etse de sendikalar üzerinde gücü olduğunu söylemiştir. özellikle gazete dağıtım işçileri sendikasının grevini engellediğini her fırsatta övünerek dile getirmiştir. kendisinden ricacı olanın devamlı olarak capone aleyhine haberler yayımlayan "tribune" gazetesinin sahibi olduğunu da söyleşilerinde dile getirmiştir. capone için sendikalara baskı yaparak abd'de komünizmin yayılmasını engellediği söylenmektedir. capone için tek ideolojinin "güçlünün güçsüzü ezmesi" olduğunu bilenler bu iddia komplo teorisi oluyor.

capone sadece sendikalara değil, chicago siyasetine de baskı yapabiliyordu. belediye seçimlerinde sandık güvenliği sağlamışlığı bile vardı. eyalet yargısına ve büyük jürilere de baskı yapabilmekteydi. buna rağmen başının sıkıştığı zamanlar oluyordu. bu gibi zamanlar capone ya eyalet içinde saklanıyor ya da farklı bir eyalete kaçıyordu.

capone, görünüşüne çok önem veren biriydi; bir giydiğini bir daha giymezdi desek abartmış olmayız. doğu sultanları gibi şaşaalı giyinirdi. kısa boylu ve geniş gövdeliydi. biraz kilo problemi vardı. bu yüzden aleyhinde yazılan yazılarda ona goril denirdi.


halkla ilişkiler çalışmalarında başarılıydı. 1929 buhranı'ndan sonra fakir babası imajı güçlenmişti. kazandığı kara parayla pek çok aş evi kurmuştu. henüz yaşarken hayatı gıyabında filme alınmıştı. yüzündeki bıçak yarası yüzünden lakabı olan "yaralı yüz" kendisinden esinlenilen bir filme esin kaynağı olmuştu. (al pacino'nun oynadığı film değil. başka bir yaralı yüz)

al capone pek çok suç işlemesine rağmen, titiz çalışması ve eyalet yargısına baskı kurması sayesinde ceza almıyordu. federal bir suç içinse yeterli delil bulunamıyordu. dönemin abd başkanının talimatıyla capone'u ceza evine yollamak için federal ajanlar işbaşı yaptılar. her evrağı didik didik inceleyen ajanlar 1925 yılına ait, yasa dışı bir köpek yarışı işinin muhasebe kayıtlarına ulaştılar. defteri tutan muhasebeciye baskı, belki de işkence yaparak aleyhte tanıklığını sağladılar. istinat edinilen suç ise "vergi kaçakçılığı" idi. abd yargısı kara paradan vergi kaçırıldığı iddiası ile (şaka gibi) capone aleyhine dava açtı.

yargılama da adalet sadece lafta kaldı. abd'de vergi suçlarında zaman aşımı o dönem altı yıldı. capone, 1925 yılındaki vergi kaçakçılığından sürenin dolumuna kısa bir ay gibi kısa bir süre kala cezaya çarptırıldı. bu sürede savunma hakkı kısmen çiğnenmiş oldu. karar temyiz aşamasındayken federal kanun değişimi ile zaman aşımı süresi 3 yıla indirildi ancak capone'un pahalı avukatları bu durumu temyiz dilekçelerinde es geçtiler. (daha sonra capone'un annesi tarafından tutulan başka bir avukat bu durumu arz ettiğinde, atı alan üsküdar'ı geçti, sür eşeği niğde'ye dendi.)

capone için abd hukukunun teamülleri de işlemedi. bu yargı sisteminde yargıç ile savunma anlaşıp ceza belirleyebiliyorlar. bu durum yasalar ile belirlenmese de böyle bir teamülleri var. capone, itirafname karşılığında 2 yıldan az bir ceza ile anlaştı ancak mahkeme bunu kabul etmedi.


cezaevi günleri capone için sancılı oldu. önce atlanta'ya gönderildi. burada 6 kişlik bir hücrede kaldı. abd'nin en meşhur suçlusuna "had bildirmek" isteyen gardiyan ve mahkumlar eksik olmadı. capone karizması ve parası ile etkilediği diğer mahkumlardan etrafına bir koruma duvarı kurdu. parası sayesinde kısmen ayrıcalıklı bir mahkum da oldu. ancak annesi ile konuşamadı. çünkü o yıllarda sadece türkiye'de değil, abd'de ceza evlerinde de anadil dışında konuşmak yasaktı. capone'un annesi sadece italyanca biliyordu. bu yüzden ana oğul bir kaç kelime dışında konuşamaz, sadece birbirlerini izlerdi. capone'un yatağının başında ailesinin fotoğrafları vardı. alkatraz'a nakli sırasında bu fotoğraflar dahil hiç bir özel eşyasını almasına izin verilemedi.

alkatraz hapishanesi günleri ise tam bir işkenceydi. söz konusu hapishane ile ilgili kötü ün en az al capone kadar meşhurdur. orayı anlatmak tamamen farklı bir yazı konusu olur. sadece kapanırken sorumlu müdürün "ceza ile intikam birbirinden farklı olmalıdır" mealinde bir açıklama yaptığını söylesem burası için yeterlidir.

capone; goril, suç dehası, halk düşmanı, korkunç adam olarak nitelendirilmiştir. bu görüntüye inanılmaz bir tezat olarak iğneden korkardı. frengi hastalığı geçirdiğini bilmesine rağmen kan aldırmaya bile zor ikna olmuş, omurundan sıvı alınmasına işe şiddetle karşı çıkmıştır. hastalığının akıl sağlığını tamamen tüketmesinde alkatraz işkenceleri ne kadar etkili olmuştur muamma. delilik bir sonbahar günü üşüme hissi ile beraber gelmiştir. cezasının son dönemini florida hastanesinde geçirmiştir.

capone suç imparatorluğunun zirvesine çıktığında henüz 30 yaşındadır. 1947 yılında öldüğünde ise 48 yaşındadır. sıfırdan gelerek genç yaşında bu yerlere yükselmesi, abd'nin işini bilene nasıl bir fırsatlar cenneti olduğunun ispatı gibidir. capone'un varlığı ve yok edilmesi de abd'nin nasıl bir cehennem olduğunun göstergesidir aynı zamanda.

Bu içerik de ilginizi çekebilir