Katlanır Bisiklet Almayı Düşünenlere Fikir Verecek Kıvamdaki Tavsiyeler
Artı ve eksi yönleri
decathlon'dan btwin tilt 500 ile 3 haftadır ben de katlanır bisiklet sahibiyim. halihazırda 100km'nin üzerinde farklı zeminlerde yol yapma imkanı buldum.
katlanır bisikletlerin genel olarak artıları:
1. şehre bu kadar güzel entegre olan başka bir taşıt yok, otobüs metro vapur.. arkadaşım yarım katlayıp motorunun önüne almak suretiyle evine dahi götürdü. (yatırım tavsiyesi değildir)
2. tekerleri küçük olduğu için çok atik bir şekilde ilk hızlanması gerçekleşiyor. trafikte can kurtarıyor.
3. ince ve kıvrak olduğu için geçmez diyeceğiniz yerden geçiyor.
4. çok dengeli, yürüme hızında gidebiliyorsunuz.
5. ilgiyi seven bir insansanız gerek diğer bisikletlilerle selamlaşmak, gerek meraklı insanlarla sohbetler gibi durumlar sık sık oluyor.
eksi yönleri
1. tekerlerin küçük oluşu uzun vadede daha çok performans istiyor.
2. viteslerin az olması (bende 7 vites) yokuşlarda yorabiliyor ama dişli sayısında bir iki oynamayla hallediliyormuş.
3. tümsek ve çukurlar gerçekten zorlayabiliyor, hoş ben üsküdar'ın korkunç ortam ve zemininde sürebiliyorsam imkansız da değildir. yalnızca normal bisiklet gibi iniş çıkış beklemeyin tümseğe girersiniz. :)
lütfen iyi ön ve arka lambalarınız, çakarlarınız olsun. bisiklet yolu veya trafikte kural ihlali yapan yayalarla kavga etmek yerine pozitif, yapıcı bir yaklaşımı seçelim, bisikleti hep birlikte sevdirelim.
ekleme: 1500+km güncellemesi, bisikletçiler dahon, tern, brompton varken btwin neymiş dese de btwin'in 1 yılda onlar kadar kaliteli olmadığı için deforme olduğunu gördüğüm bütün parçalarına toplam 50 tl masraf yapmadan bakım yapılabildi. bir marka 3000-5000 aralığındayken diğeri 1500'e yakın bir performans verebiliyorsa o marka fiyat performans canavarıdır. benim gibi amatör bir kullanıcıyı kısa mesafelerde, arkadaşlarla sahil gezilerinde ulaşılabilir bir ücrete hala hayli tatmin ediyor. bilgilerinize sunarım.
ekleme 2: 1 yılı geçirdik, hala düzenli kullanıma devam, bakımlarını ara ara aksatsam da bir sorunu yok, sayılarının gittikçe arttığını görüp amatör bir ruhla mutlu oluyorum, güvenle ve sağlıklı kalın.
not: param olsa brompton almam değil, alırım :)
Kullanan birinin detaylı tecrübeleri
sonunda aldım ulan seni. nasıl mutluyum anlatamam. şimdi olur da almak isterseniz diye bir takım bilgiler veriyorum.
bianchi folding vintage benim yakışıklının adı. 20 jant, 7 vites. çok uygun fiyatlı olduğunu söyleyemem, piyasada daha ucuza alabileceğiniz katlanır bisikletler var. ucuz olanlardan ne farkı var derseniz burada (markadan markaya fark etse de) birkaç etmen devreye giriyor. öncelikle kaç vitesli olduğu önemli bir detay. en ucuz modelleri genellikle vitessiz oluyor. 7'den daha az vitesli olanlar da var, daha fazla olanlar da. fiyat ve vites sayısı doğru orantılı. vitessiz olanlar kullanım alanına göre tercih edilebilir, ama bana çok mantıklı gelmedi açıkcası. çamurluk ve sele gibi aksamlar yine fiyatı artırmakta. burada da bence çamurluk kritik önemde. katlanma yerlerindeki parçaların malzemesi ve güvenlik kilidi gibi faktörler de fiyatta etkili. bi de dış görünüş detayları bunlara eklendi mi oluyor size bianchi folding vintage. sürüş konusunda şüphelerim vardı. henüz çok az kullanma fırsatım oldu daha bugün aldığımdan dolayı ama yağ gibi gidiyor meret. küçük tekerleklerden dolayı gidon az bir hamleyle fırt diye dönebilmekte, büyük bisiklete alışkın olana garip gelebilir. hızlanma konusunda kişisel performansınıza da bağlı olarak gayet seri olduğunu düşünüyorum. şimdilik eyyorlamam bu kadar. bir süre sonra editleyeceğim.
ekleme: bisikletimle geçirdiğimiz ilk haftanın ardından birkaç kelamım var. hemen hemen her gün bisiklet sürmeye çıktım ve 45 dk ile 1 saat arası süreyle kullandım. büyük bisiklet de kullanmış biri olarak çok daha rahat bir sürüşü olduğuna artık eminim. bu konuda biraderim de benimle hemfikir, carraro flexi 106 kullanmakta. yokuş çıkarken, trafikte seyrederken ya da genel anlamda herhangi bir sorun yaşamadık. hatta bugün dağ bisikleti olan bir arkadaşımızla beraber turladık. ne o bize yavaşlığımızdan dolayı serzenişte bulundu, ne de biz ona yetişmekte zorlandık. o konuda da bir sorun yaşamadık. toparlarsam, bisikleti ne için aldığınız ne için kullandığınız bence çok önemli. alırken nasıl bir beklentiyle alıyorsunuz buna kafa yorun. ben turlara katılacağım şehirler arası yol yapacağım diyorsanız elbette beklediğinizi alamazsınız katlanır bisikletten. ha bunlarla tura gidenler de var, orası ayrı. ama ben işten dönünce, izin günlerimde ya da şehir içi ulaşımda kullanacağım diyorsanız, tadından yenmiyor bu meret bilesiniz.
son olarak, güvenlik önemli. önde ve arkada ışığınız, kaskınız, ziliniz, kedi gözünüz olsun. gece kullanırken açık renk giyinmeye özen gösterin. bu bisikletler küçük olduğu için şoförler tarafından görülmemesi daha olası. zaten bisiklet bilinci yeni yeni gelişmeye başlıyor insanlarımızda, siz tedbiri elden bırakmayın.
birinci ay eklemesi: 1 ay 4 gündür benimle kendisi. hala çok memnunum. dün ilk defa uzun bir rampayı çıkmayı denedik benim biraderle. antalya'daki varyantı bilenler bilir. keçi gibi tırmandık valla. ben yarısına kadar 2. vitesle çıktım, son virajda 1'e düştüm. sonlara doğru biraz bi taraflarımdan soludum evet, ama bence burada benim formsuzluğum da bir etmendi. bu arada geçtiğimiz haftalarda bir ara uhrevi bir şekilde zilim bozuldu. bianchi'nin zili carraro'dan biraz farklı. yaylı bir sistem var, siz onu gerdirip serbest bırakınca çana çarpıp ses çıkarıyor. çanın içinde metalin gerilimini sağlayan başka bir mekanizma var sanırım. bisikleti deneyen arkadaşlarımdan biri çanı çevirmişti, o an bir şey olmadı ama sonra çandan eskisi gibi ses çıkmamaya başladı. sonra ben çanı çevire çevire bir yandan da zili çalarak ses eski haline gelene kadar uğraştım, düzelttim. bu durumla ilgili ancak bu kadar mantıklı bir açıklama yapabildim :) velhasıl zille çok oynamayın ve gidin kendinize bir bisiklet alın.
eklemeye devam: dikkat! bu edit birtakım olumsuzluklar içermektedir. aslında hala genel olarak çok memnunum. ama bunları söylemezsem olmaz. bisikletin lastikleri oldukça ince ve düz. dolayısıyla hızlı giderken ani fren yaptığınızda fırt diye kayıyor lastikler. hele bi de konyaaltı sahilindeki bisiklet yolu gibi beton bir zemindeyseniz, hele bi de su birikintisi olan bi yere denk geldiyseniz kaymamanız im kan sız. bu olumsuzluğu bertaraf etmek için elimizde çok güçlü bir koz var, hızlı kullanmamak :) buradan konyaaltı sahilinde etrafına bakmadan bisiklet yoluna atlayan davarlara sesleniyorum. bir gün kayıp düşmek pahasına durmaya çalışmak yerine size kayıcam bisikletle, çok az kaldı. yani bisikletle çok hızlı olmasanız bile o an zınk diye durmanız gerekirse yıldızlar da kayar durmaz yerinde. şöyle bi avantaj var, bisiklet küçük olduğu için çat diye ayağı yere koyup durabilirsiniz de, yani ben hiç düşmedim ama garantisi yok elbette. ayrıca bisiklet ve koşu parkurunda yürüyen andavallar, deniz tarafında otlayın diye ayrılmış geniş alanlar var. derdin ne kuzum bisikletlerin arasında yürüyorsun bre zındık? bezdim yeminlen. bi de ışık olayı var. torch marka öne ve arkaya ışık aldım. bunlar aydınlatmaya yönelik değil fark edilmek için kullanılan şeyler. onlar bozulmaktan bıkmadı ben yaptırmaktan bıktım. kesinlikle tavsiye etmiyorum. ama her şeye rağmen velespitimi seviyorum.
muhtemelen son ekleme (17.07.2020): iki ay sonra ilk bakımına götürdüm benim yakışıklıyı. bu kadar mı değişir, bu kadar mı fark eder? orasını burasını yağladılar, 7. viteste bi sorun vardı onu çözdüler, bi de lastiklere hava basıldı. hepsi bu. ama yeni alınmış gibi oldu, nasıl oldu ben de anlamadım. büyük olasılıkla lastiklerin havası bunda en etkili faktör. demem o ki, bakımı ihmal etmeyin dostlar.