TARİH 18 Mart 2024
14,1b OKUNMA     275 PAYLAŞIM

Kilikyalı Korsanların Julius Caesar'ı Kaçırıp 38 Gün Esaret Altında Tuttuğu İlginç Zaman Aralığı

Şimdiki Adanalılar, 25 yaşındaki Sezar'ı kaçırıp bayağı da fidye almış meğerse... Bir öğrenelim şu hikayeyi.

tarihin gizli kalmış çok gizemli ama bir o kadar da dramatik ve en az julius caesar'ın kendi evladı olan brütüs soykası tarafından sırtından hançerlenerek öldürülmesi kadar önemli bir konu da julius caesar'ın fidye için kaçırılması olayıdır... ama kaçırıldıktan sonra köle pazarında batiatus hanesi'ne satılıp hayatına gladyatör olarak devam etmek zorunda kalmadığı için tarih sahnesinde çok fazla dikkat çekmeyen ama yine de julius caesar'ın ruhunun örselenmesine neden olan ve sırf bu nedenle bu olayın haberinin yapılmasını engellediği söylenen, hatta dönemin vakanüvislerini bu olayı kayda geçirmemeleri konusunda bizzat uyardığı da bilinen, muazzam ama gizli kalmış karanlık bir sırdır bu.

bakın yukarıda nedenlerini anlattım, bugün pek kimse bilmese de bundan 2000 sene önce falan julius caesar bir rodos seyahatindeyken ve adanalılar o dönemlerde henüz kilikyalı olarak biliniyorken, akdeniz'de vahşi bir bal porsuğu gibi terör estirip kiminin malına kiminin canına kiminin de hem malına hem canına çöken kilikyalı korsanlar tarafından kaçırılmış ve 35-40 gün esir tutululduktan sonra ailesi tarafından fidyesi ödenip serbest bırakılmıştır, hatta fidye bedeli ilk önce 20 talent gümüş olarak belirlenmiştir ama julius caesar biraz yavuşak bir karakter olduğu için "lan 20 talent nedir ben en az 50 talent ederim *mına koyduklarım" deyip fidye bedelini pazarlıkla 50 talent gümüşe (günümüz borsasında 1 talent 12,44 kilo altına ve 31,10 kilo gümüşe denk gelmektedir) çıkarmıştır kibrini s*ktimin julius caesar'ı, o zamanlardan belliymiş işte ne s*kim bi tip olacağı.

dönemin önemli vakanüvislerinden ünlü tarihçi agrilionlu lucius, bu esaret günlerini; «genç julius, esir tutulduğu 40 gün boyunca günlerini kaldıkları mağaranın temizlik ve yemek işleri yaparak geçirmiş, boş kaldığı ender zamanlarda da korsanlarla birlikte kültür-fizik egzersizleri yaparak formunu korumaya çalışmıştı.» diyerek nakletmiştir hatıratında. *hatıralarım ve ben/agrilionlu lucius/syf.971

bununla birlikte, julius caesar'ın daha sonra bu olayı izzetinefis meselesi haline getirdiği ve serbest kaldıktan sonra kendisini kaçıran korsanların peşine düşüp ben diyeyim yağlı kazığa oturtarak sen de köpekbalıklarına yedirerek hepsini tek tek ortadan kaldırdığı da bilinmektedir, julius caesar böyle de pisikopat ve kindar bir adammış işte, sonra brütüs bunu bıçaklayınca "vay efendim canım evladım brütüs neden beni g*tümden bıçakladı yok efendim ben bunları hak edecek ne yaptım acaba?" ne yapmış olabilirsin acaba julius caesar efendi, böyle vahşi vahşi hareketler yapıp insanları canından bezdirdiğin için başına bunlar gelmiş olabilir mi acaba? sen yine yat kalk cümle senatonun önünde g*tünü tavuk döner gibi kesmediklerine dua et, herkesin bi sabrı dayanma noktası var birader insanların üstüne bu kadar gitmemen lazımdı. üzgünüm. kim bilir, belki de yaşın geldiğinde efendi gibi emekli olup petrum'da torun tombalak maaile emekliliğin tadını çıkarman gerekiyordu, herkes seçimlerinin bedelini yaşıyor ne yazık ki julius caesar efendi.

neyse, bir yandan da bugün dönüp baktığımızda görüyoruz ki, 2000 yıl önce julius caesar'ı kaçıran bu kilikya korsanlarının bugün adana adiliyesi önünde kavga eden adanalıların atası olduğunu anlamak hiç de zor olmasa gerek, zira akdeniz'de kaçıracak başka gemi mi yoktu da julius caesar'ı kaçırıyorsun birader, halbuki adamın adı bi kere julius caesar, sen adama kimsin nesin diye sorup da "julius caesar" ismini duyduğunda "lan biz ne s*k yedik olm bu kesin t*şaklı biridir buna bulaşmayalım en iyisi" deyip gemiyi falan bırakıp cezayir'e doğru yüzerek kaçman gerekirdi senin, oradan da koşarak sudan'ı tanzanya'yı geçip mozambik'e gelince de yüzerek madagaskar'a geçip orada en az 17 yıl kalıp bu tatsız olayların unutulması için dua ederek g*tü kurtarmaya çalışman lazımdı, sen daha niye inat edip adamı kaçırıyorsun olm davar mısın sen acaba?

bak şimdi korsan kardeş, belli ki denizde uzun zaman geçirmekten hastalanıp iskorbüt olup bazı kerizlikler yaptın ve kimse de seni "lan sen napıyosun amk" diye uyarmadı ama ben bir abin olarak uyandırmış olayım seni, bu alemde şu iki ismi duyduğunda hiç bulaşmadan kutsal su görmüş iblis gibi "aman aman!" deyip topuklayacaksın: bunlardan biri julius caesar diğeri de klaas-jan huntelaar'dır, bunların ne yapacağı belli olmaz çünkü isimlere bak julius caesar, klaas-jan huntelaar, bunlara bulaşılır mı olm ya mal mısın sen, niye fidye almak için bu adamı kaçırıyorsun? hadi adamı kaçırdın diyelim, neden kaçırıp esir tuttuğun julius caesar ismindeki bi rehineye bulaşık yıkatıp adana dürüm yaptırıyorsun olm hiç mi kafan çalışmıyor senin, bir de adam size nasıl kinlendiyse artık açık açık söylemiş "şuradan bi kurtulayım hepinizin kolunu g*tüne sokup sürahi gibi dolaştıracam lan sizi" diye, böyle s*k s*k konuşunca da mı şüphe etmediniz, hiç mi "ya noluyor lan" demediniz? siz de az sığır değilsiniz demek ki, sonra julius caesar sizi köpekbalıklarına yedirince "vay efendim neden böyle oldu şimdi?" neden oldu acaba? oturup bi düşünün şimdi bunu. düşünün! evet.

Sezar, kendisini kaçıranlara çemkirirken.

Sezar'ı kaçırmaya nasıl cüret ettiler peki?

kilikya korsanlarının julius caesar'ı kaçırması çan kay şek'in komunistlerce kaçırılması gibi tarihin yanlış gitse aslında seyrini kökünden değiştirebilecek bir olayıdır, ya da adolf hitler'in birinci dünya savaşı'nda esir düşmesi.

yukarıdaki yazıda biraz eksik olan nokta o dönemlerde jül sezar'ın kayda değer bir namı yoktu, aynı markus antonyus gibi imparatorluğun doğu ve kuzey taraflarında askeri görevler alıyordu ancak asıl olduğu için komuta görevlerini üstleniyordu. yani er değildi ancak çavuş veya astsubay üstçavuş kıvamında bir elemandı.

bu görevden sonra alacağı ispanyadaki görevi ve sonradan gireceği siyasi kariyeri (konsül aday adayı olarak) ziyadesinde torpil yiyip hızlıca rütbe atlayıp galya seferlerinde görev alacaktı ve birden bire imperator yani resmen tuğgeneral rütbesinde emir verecekti, işte bu jül sezar herkesin bildiği jül sezar ve bu herifi korsanlar kaçırmaya cesaret edemezdi.

kaynak 1 / kaynak 2