TARİH 9 Şubat 2024
26,4b OKUNMA     308 PAYLAŞIM

Kolezyum'da Bir Gladyatör Dövüşü İzlemeye Gittiğinizde Gününüz Nasıl Geçerdi?

Kolezyum (Colosseum), Pantheon ile birlikte Roma İmparatorluğu'nun insanlığa en büyük armağanlarından biri. Peki, bu seksen bin seyircili devasa yapıda özel bir gün nasıl geçiyordu?

* öncelikle burada gladyatör dövüşü izleyeceğimizi varsayıyoruz. gladyatörler mö 1. yüzyıla kadar genellikle cenaze törenlerinde kullanılırdı. amaç, öleni onurlandırmaktı. kısa bir süre içerisinde, kan görünce çıldıran romalılar için en büyük cazibe merkezi haline geldiler. colosseum da resmen gladyatörler için biçilmiş bir kaftandı. 80 bin kişi hazır bekliyordu.

* yukarıda özel bir gün olarak belirtmemizin sebebi, colosseum'un her allah'ın günü açık olmamasıdır. yıl boyunca daha önceden duyurulan festivaller, birtakım kutlamalar için veya yeni yapıların tamamlanması onuruna kapılarını açıyordu. trajanus'un 107 yılında dacia zaferini yani 100 gün art arda kutladığı törenleri saymaysak yapımız, 4. yüzyıl ortalarına kadar ortalama olarak ayda 1 gün açık kalıyordu. circus maximus, colosseum'un en büyük rakibiydi. çoğu zaman kullanılma sıklığı olarak circus'un gerisindeydi.


* yaklaşan festivaller ya da her ne olacaksa, mutlaka aylar öncesinden halka duyurulmaya başlanırdı. halk, yapılacak şeyi duvar yazılarından ya da şehrin en merkezi yerlerinde yapılan konuşmalardan anlardı. romalılar'ın acayip dedikoducu olduğunu unutmayalım. tuvaletlerde ve hamamlarda bile her türlü dedikodu öğreniliyordu. yani halkın, yapılacakları duymama gibi endişesi yoktu.

* kutlamayı yapacak imparator'un vekili, senatör ya da soylu adam mutlaka şehrin başkanıyla birlikte tüm vaktini bu işe harcıyordu. çünkü festivalin kusursuz olması ve de halkın mutluluktan çıldırması hedefleniyordu. bu yüzden görevliler, halkın ilgisini çekecek vahşi hayvanları başta afrika'dan olmak üzere pek çok eyaletten getirtiyordu. getirilen hayvanların reklamları mutlaka kafesler eşliğinde halka gösterilerek yapılıyordu. bu işlerin oldukça pahalı olduğunu söylemek zor olmasa gerek. en çok tercih edilen hayvanlar ise aslan, ayı, fil, gergedan, zebra, kaplan, zürafa, deve kuşu ve timsahtı. ayrıca görevliler mutlaka capua ya da başka şehirlerdeki meşhur gladyatör okullarına haber yolluyordu. gladyatörler buna göre ayrıca çalışıyorlardı.

* artık önemli günümüz geldi çattı. insanlar, colosseum'a nasıl girecekler? öncelikle romalılar'ın, günümüzdeki modern biletleme sisteminden aşağı kalmayacak bir sistemleri vardı. önemli kişilere biletler çoktan gidiyordu. ayrıca halkı mutlu etmek için yapılan bu kutlamaları takdir edersiniz ki fahiş fiyattan satarak yapamazsınız. çoğu zaman ücretsiz dağıtılan bu biletler kimi zaman çok daha uygun bir fiyata sahiplerine ulaştırılıyordu. 1 milyona varan/geçen nüfusuyla roma'daki herkesi memnun etmek mümkün değildi. bedava bilet almış kişiler kimi zaman bu biletleri kara borsa yoluyla başkalarına satabiliyordu.


* colosseum'un her yeri aynı görüşü vermediği için en yakın ve en muhteşem yerler senatörlere ya da oyunu düzenleyen/festivali tertip eden kişinin çevresine ayrılıyordu. imparatorun yeri ayrıydı. * yapımızın biletleme mantığını anlayınca gerçekten de modern bir stadyumun işleyişinden farklı olmadığını anlayabiliyorsunuz. biletiniz elinizdeyse isterseniz sabah isterseniz öğlen girebiliyordunuz.

* o önemli günde, colosseum'un çevresi aynı zamanda bir panayıra dönüşüyordu. içeriye girmeden önce hemen hemen her yerde bulunan satıcılardan yiyeceğinizi, içeceğinizi hatta minderinizi de satın alabiliyordunuz. colosseum'un taşları kalındır, soğuktan götünüz donabilir. yani elinizdekilerle de içeriye girebiliyorsunuz. roma'da bahsin yasak olduğu kabul edilirken o güne özel, bazı gladyatörlere bahis oynanabiliyordu. imparator augustus'un bile zamanında yanlış gladyatöre oynadığı için yüklü miktarda para kaybettiği bilinir. imparatordan bile parası peşin alınıyordu. antik çağ'daki sisteme bakar mısınız? *

* kaynağımız içeriye girmek için 80 kapının/bölmenin olduğunu söyler ki burada önemli olan 2 kapının imparator ve ailesine, 2 kapının gladyatörlere ve geri kalanların ise halka açıldığını bilmektir. yani biletinizin üzerinde gireceğiniz kapının/bölmenin numarası yazmaktaydı. gevşek birisi değilseniz hem vakit kaybetmeden hem de kaybolmadan rahatça mekanınıza geçebiliyordunuz. kaldı ki -colosseum'a girmiş çıkmış biri olarak da rahatça söyleyebilirim- ezilme tehlikeniz sizin aptallık durumunuza göre değişebilir. geniş koridorlarda mutlaka sizleri, koltuğunuza götürecek ya da yol gösterecek görevliler de olacaktı. ayrıca antik kaynaklarda, bu devasa yapının 15 dakikada boşaltılıp yine bir 15 dakikada doldurulabileceğinden bahsedilir. resmen çılgınlık.

* pek çok senatörün kombine diyebileceğim bir bilet sistemine üye oldukları da söylenir. hiçbir olayı kaçırmak istemeyen bu senatörlerin ya da elitlerin isimleri oturacağı yere kazınıyordu/çakılıyordu. statüye uygun bir muamelenin olduğunu söylemek bizleri üzmemeli. parayı veren o zamanda da düdüğü çalıyordu.


* artık yerimizi bulduk ve oturduk. pek çok roma filminde ya da dizisinde gördüğümüz sahneler aklımıza gelsin. elitlerden uzaklaştıkça küfürleşme, sataşma, kavga ya da taciz olayları artıyordu. memelerini hunharca sallayan yoksul kadınlara şahit oluyoruz. kafamıza su, şarap, tükürük ve idrar gelebilir. yanımızda eşimiz varsa olmayacak/yakışmayacak davranışlar da sergileyebiliriz. özellikle yoksul kesimin tribünlerinde her şey mümkündü.

* herkes yerine yerleştikten sonra klasik bir program akışı gerçekleşiyordu:

1. pompa: bu bölümde şöleni düzenleyen kişi tanıtılıyordu ve kendisine hürmetler sunuluyordu. bir nevi günün anlam ve önemini belirten konuşma gibi düşünebilirsiniz.

2. aşamada ise venationes denilen vahşi hayvanların katledildiği bölüm vardır. egzotik bir havanın yaratılmaya da çalışıldığı bu anlarda yukarıda da bahsettiğimiz her türlü vahşi ya da korkulan/görülmeyen hayvanın, seyirci üzerinde bir etki yaratması bekleniyordu. çoğunlukla da halk, daha önce nadir olarak gördüğü ya da hiç görmediği hayvanı görünce şaşırıyordu. dolayısıyla öldürülmeleri nasıl bir etki yaratıyor tahmin etmek zor. gelgelelim romalılar'ın çılgın birer kan manyağı olduğunu düşününce çıldırdığını söylemek zor olmasa gerek. ayrıca bu bölümde, özenle yetiştirilmiş maymunlara kılıç verilerek gladyatörlerin üzerine salındığı söylenir ki şaşırmamak gerekir.

3. bölüm ise meridiani'dir. yani infazların yapılacağı bölümdür. bazı asker kaçakları ya da büyük savaş suçluları, barbar kavimlerden alınan esirlerin infazı, garip tipler kısacası gözden çıkarılmış hemen hemen türlü insan burada ahirete yolcu ediliyordu. spartacus dizisi iyi bir örnek sunabilir.

son olarak 4. aşama olan munera. bu bölüm kapanıştı, ikindiye yakın başlıyordu. seyircilerin en çok merak ettiği bölümdü çünkü gladyatörler kendi aralarında dövüş yapıyordu ve pek çoğunun ölümüne bizzat halk karar veriyordu. gladyatörlerin de en az 4 farklı alanda yetiştirildiğini belirtmek gerekir ki ne demek istediğimi şu görselle ifade edeyim. her gladyatör sınıfının birbirine avantajı olduğu kadar dezavantajı da vardı. daha fazlasını anlatacak değilim.

* sonuç olarak kan banyosuna iştirak ederek akşama yakın ya da akşam saatlerinde colosseum'dan ayrılma vakti gelir. yolda tutmayan bahislerden söz açılır, ana avrat küfredilir. eve gelince de çocuklara günün gelişen kanlı olayları üzerlerinde tatbik edilir. yatağa girince de götünü dönüp hemen yatan eşe ihanet edilir. iki koltuk aşağıdaki kadının memeleri hayal edilerek uykuya dalınır. işte size bir colosseum günü. *

temel bilgilerini aldığım ve de daha fazla detaya bakmak isteyenler için kaynak invicta .