SAĞLIK 11 Eylül 2020
30,1b OKUNMA     505 PAYLAŞIM

Koruyuculuk Seviyelerine Göre Maske Çeşitleri

Maske ve maske çeşitleriyle ilgili oldukça bilgilendirici bir yazı.

maske, içinden havanın geçebildiği ama büyük partiküllerin geçemediği koruyucu bir teçhizat. eğer nefes alma organlarınızı (ağız ve burun aynı anda, nedense burnunu başka bir tür organ sanan var, başka ne için kullanıyorlar bilemiyorum tabii) bir maske ile kapatırsanız partikülleri belli bir oranda filtreler, sizin vücudunuzdan dış ortama çıkmasını, dış ortamdan sizin vücudunuza girmesini engellersiniz.

hangi partiküllerin engellediği ise tamamen maskenin yapısı ile alakalı. filtrelemek istediğiniz şey virüs, bakteri, toz, hava kirliliği, polen, diğer alerjen maddeler veya başka bir şey olabilir. maskenizi ona göre seçer, ona göre kullanırsınız.

her şeyden önce partikülleri bi tanımak gerek. içinde yaşadığımız atmosfer, akışkan bir gaz karışımıdır. sadece gaz molekülleri değil, küçük parçacıklar da (eğer havanın uyguladığı sürtünme kuvveti yerçekimi kuvvetinden fazlaysa) bu karışımın içinde yüzerler*. sıvıların veya gazların içinde yüzen katı parçacıklara aerosol denir. parçacık ne kadar küçükse, havada asılı kalma ihtimali o kadar yüksektir. mesela aerosol biraz daha yüksekte, damlalar biraz daha alçakta gezer.

airborne terimini sık duyuyorsunuzdur. patojenleri havada bulunan ve nefes almayla bulaşan hastalıklara airborne denir. bu arada virüsleri sonsuz küçük parçacıklar gibi hayal etmeyin. çoğu zaman tek başlarına değil, sulu parçacıkların içinde çıkıyorlar insanın ağzından burnundan. yani koronavirüsün kendi boyutu 0,12 mikrometre olsa da bulaşıcı parçacıkların boyutu aslında daha büyük. zaten çıplak koronavirüsler pek dayanıklı değildir. kuruduğu için hızlıca bozunur.

(kuvvetsizden kuvvetli duruma doğru) nefes aldığımızda, konuştuğumuzda, öksürdüğümüzde ve hapşırdığımızda, solunum yollarımızdan küçüklü büyüklü pek çok parça/damla dışarı çıkar. kimi zamanla yere düşer, kimi uzun süre havada asılı kalır. ya da ortamda çok fazla hareket varsa (parti, düğün, miting, hareketli bir pazar yeri) dalgalarla hareket ederler. eğer klima çalışan kapalı bir ortamdaysanız ve hava devir daim ediyorsa, aynı yapının her yerinden bu parçacıklar çekilirler, havalandırma sisteminin filtrasyon sistemine göre tekrar ortama verilirken filtrede takılı kalırlar (uçaklardaki gibi), ya da yapının her tarafına pompalanırlar (avm'lerdeki gibi).

maskeleri ise kabaca şöyle özetleyelim:

1) cerrahi maskeler

bunlar marketten ellilik kutularda aldığımız ucuz maskeler. ucuz da olsa aslında havadaki damlacıkları filtremeye yeter. cerrahi maske, iki tane kumaş gibi katman (o kağıda benzeyen şey) ve aralarındaki polipropilen (bir tür sentetik polimer) katmandan oluşur. cildinize temas eden kısmı kağıda benzer ama esas filteleme işlevini polipropilen katman yapar. polipropilen katmanın gözenekleri elbette ki virüs parçacıklarından daha büyük (o yüzden bu maskeler bakteri filtrelemekte daha başarılı). ama unutmayın, un elemiyorsunuz, mikro dünyada başka kuvvetler var. birincisi virüsler havada sulu parçacıkların içinde taşınıyorlar, yani parçacığın toplam boyutu (ki değişkendir) çoğunlukla filtre gözeneğinin boyutundan büyük (bu cümledeki anahtar kelime çoğunlukla, yani akciğerden çıkıp virüs taşıyan rastgele büyüklükteki sulu parçacıklardan büyük olanlarını engelliyor, ama parçacık yeterince küçükse maskeden geçebiliyor). ikincisi, van der waals etkisi sayesinde parçacıklar filtreye elektrostatik olarak yapışıp kalıyor (bu yüzden cerrahi maskeleri çok uzun süre kullanamıyoruz).

cerrahi maskeler dışardan gelen airborne mikropların tamamını engelleyemese de, içerden çıkan mikropları önemli bir oranda tutar. yani bu maskeler sağlıklı insanları korumada çok başarılı değilse de hasta insanların etrafına hastalık saçmasını engellemektir. o yüzden, bir ortamda herkesin maske takması önemli. takmayanları şiddet ve tehdit kullanarak ikna edin, çünkü maske takanları bile kısmen tehlikeye atıyorlar. nasıl ki trafik kazasında ölmemek için hem abs'li araba alıp hem emniyet kemeri takıp hem hava yastığı olsun istiyorsak, hem maske takıp, hem sosyal mesafeyi koruyup hem de kapalı ortamlarda çok takılmadığımızda aslında havadan virüs bulaşmasından korunmuş oluyoruz.

maalesef ki cerrahi maskelerin ömrü 3-8 saat arası. ben öğlen güneşine serip morötesi ışıkla temizleyip bi kere daha kullanıyorum ama abartmamakta fayda var, ne kadar iyi temizlendiğinden emin olamıyoruz. yıkama işini ise unutun. kullandığınız sabun, deterjan, kolonya gibi şeyler cerrahi maskenin polimer yapısını bozar ve filtrenin gözeneklerini büyütür. gözenekleri koca koca maske takacaksanız derya baykal'ın tığ işi maskesini falan takın, aynı şey.

2) respirator

bunlar daha ender gördüğümüz pahalı maskeler ve koruyuculukları daha yüksek. bir kaç ana firma üretiyor bunları. cerrahi maskelerin aksine, sadece hasta olan kişinin hastalık yaymasını değil, sağlıklı kişinin mikrobu almasını da engeller. aynı şekilde, cildinize temas eden tanıdık dokuların arasında polipropilen mikrofiber bir katmandan oluşur. respirator'leri cerrahi maskelerden farklı yapan, bu sentetik filtrenin yapısının farklı olmasıdır. bazı respirator'lerde nefes vermeyi kolaylaştıran bir valf de bulunur. bu, içerideki birikimi önler (maskeyi kullanan kişiyi rahatlatır ama etrafındaki insanlar için o kadar tatlı bir olay değil, gidip ağzına üflemek gibi bi şey). gazlar için kullanılan, kocaman filtreli respirator'ler de vardır. tabii onlar daha profesyonel ve daha etkili görünüyorlar. kocaman filtrelerinin olmasının sebebi ise gazların mikroplardan daha tehlikeli olması değil, parçalarının daha küçük olması.

respiratorlerin filtereme gücü avrupa'da ffp standartlarıyla, amerika'da n, r veya p standartlarıyla, çin'de kn strandartlarıyla ölçülür. ffp1 dışardan gelenleri min. %80 engelliyor, dışarı sızıntı max. %22. ffp2 dışardan gelenleri min. %94 engelliyor, dışarı sızıntı max. %8. ffp3 dışardan gelenleri min. %99 engelliyor, dışarı sızıntı max. %2. viral hastalıklara karşı ffp2 çoğunlukla yetiyor (0,3 mikrometreden aşağısını filtreliyor). amerikan standartlarında salgın boyunca n sınıfı maskeleri gördük, çünkü onların yağlara karşı bir koruyuculuğu yok. virüsler yağ damlalarında gelmediği için yağ korumasına ihtiyaç yok. n95 %95, n99 %99, n100 %99,97 koruma sağlıyor. n95 aerosollere karşı yeterli koruma sağlıyor.

en çok dikkat etmeniz gereken şey, respirator'ü doğru takıp takmadığınız. eğer yüzünüze oturtamadıysanız, sağından solundan hava alıyorsa, dış yüzeyine zırt pırt elliyorsanız o maskenin hiç bi anlamı kalmaz, ağzınızı mendille sarın aynı şey. muhteşem yüzyıl'a özenip bir karış sakal uzattıysanız da respirator tam anlamıyla yüzünüze oturmayacaktır, o yüzden bence kesin o sakalları, zaten modası geçecekmiş diyollar.

3) yıkanabilir bez maske

bütün maske türlerinin içinde en az koruyucu olanı bu. ama renkli resimli olduğu için, yıkanıp tekrar kullanılabildiği için vs. tercih ediliyor. yine de kötü bir fikir değil. kişinin ağzından çıkan sulu parçacıklar pamuklu dokuya yapışıp kaldığı için, hasta kişinin mikrobu yaymasını engellemede başarılı. ama sağlıklı insanları korumada pek başarılı sayılmaz.

4) siperlik

siperlik aslında yüzünüzü çevreleyen şeffaf bir bariyer. tek başına koruma sağlamaz. ama havada asılı mikropların suya damlatılmış mürekkep gibi homojen değil de, denizde dalgalanan pislik parçaları gibi hareket ettiğini düşünürseniz, bu dalgaların yüzünüze doğrudan çarpmaması iyi bir fikir. normalde kullanmıyorum siperlik ama kalabalık bir ortama gireceksem, etrafta çok fazla hareket varsa maske üstü siperlik yapıyorum (evden çalışan şanslı kesimdenim, sadece mecbur kalınca dışarı çıkıyorum). bu arada unutmayın, virüs taşıyan parçacıklar gözünüzden de girebilir. o yüzden kimseyi gözünüze gözünüze öksürtmeyin. siperlik o açıdan da iyi olabiliyor.

5) bariyer

elinizdeki malzemelerden de maske yapabilirsiniz (kahve filtresi, elektrikli süpürge torbası vs.). onu şurada çok güzel anlatmış arkadaş, ben bir daha anlatmayım:


yani maskenizi takın arkadaşım. bunun dışında da, ellerinizi sabunla uzun uzun yıkayın, yüzünüzü gözünüzü kurcalamayın, iyi beslenin, egzersiz yapın, vitaminlerinizi alın ve mecbur kalmadıkça insan içine çıkmayın. bütün insanlık bunları yapacak kadar zeki olsaydı ve embesil sürüleriyle uğraşmıyor olsaydık bu salgın çoktan kontrol altına alınırdı.

kaynaklar