TARİH 2 Eylül 2020
50,2b OKUNMA     889 PAYLAŞIM

Köy Enstitüleri Kurulurken Zamanın Aydınları Konu Hakkında Neler Söylemişti?

Bazı tarihi olaylar, o zamanın içindekiler ve çok sonrasında yaşayanlar tarafından farklı değerlendirilebiliyor. Köy Enstitüleri yeni bir konuyken, o dönemin önde gelenleri nezdinde nasıl karşılanmıştı peki? Bir bakalım.

köy enstitüleri hakkında söylenenler: destekleyenler, eleştirenler... bu yazıda köy enstitüleri hakkında aydınlar neler söylemiş onları inceledim. yoruma kaçmadan, yalnızca söylenenleri aktarmaya çalıştım. akademik olarak muhafazakar ve sol aydın sınıflandırması yapılmış. ben destekleyenler ve eleştirenler olarak bir ayrım yaptım.

-1940 yılında milli eğitim bakanı hasan ali yücel öncülüğünde köy enstitüleri kurulur. ikinci dünya savaşı yıllarında köy enstitüleri türkiye geneline yayılır. ikinci dünya savaşı sonrası değişen dünya dengeleri tek parti iktidarının da politikalarını değiştirir. sovyetlerin boğazlardan üs istemesi, toprak talebi karşısında türkiye amerika ve avrupa’nın olduğu batı cephesine doğru kayar.

-1946’dan sonra soğuk savaşın etkisiyle antikomünist söylemler artar. köy enstitüleri dergilerinde yayınlanan bazı yazılar, sol aydınların köy enstitülerine yaptıkları ziyaretlerden dolayı enstitülerde komünizm propagandası yapıldığı söylenir. enstitülerde yapılan karma eğitim de muhafazakar kesimce eleştirilir.

-köy enstitüleri komünizm söylemleri sonucunda, 1954’te kapatılıp öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.

*aydınların görüşlerini aktarırken cümle düşüklüklerini, anlatım bozukluklarını düzelttim. bazı kelimeleri bugün kullanılan haliyle değiştirdim.

destekleyen görüşler

kemal ünal: “kanunda ‘öğretmenler, bilimsel bir şekilde yaptıkları tarla, bahçe, atölye gibi yerlerle köylülere örnek olup rehberlik ederler.’ diyor. demek ki öğretmen köyde yalnız çocuğun değil üretiminde kılavuzu olacaktır.” (ulus gazetesi, 20 nisan 1940)

ismail hakkı tonguç: “bu öğretmenlerin her biri, bisiklet, motosiklet, otomobil veya motor kullanmasını bir müzik aletini çalmasını bilen canlı ve yeni insan olacaklardır. bunlar: babaları olan bugünkü köylüler gibi zamanın ve mesafenin esiri olmayacaklar, zaman ve mesafeyi yenebilen aydın köylüler olacaklar. o zaman türkiye’de sıkıntılı, perişan, harap köy kalmayacaktır. köy enstitüleri işte bu ideali yerine getirmek için kurulmuştur.” (ulus gazetesi, 16 ağustos 1940)

kemal turan: “köy enstitüleri kısa bir zamanda türkiye’de en ücra yerlerde de öğretmensiz çocuk bırakmayacaktır. enstitüler türk çocuğunu şimdiye kadarkilerden başka bir tarzda yetiştiriyor. bu sistem köy çocuğunu topraktan ayırmadan, ona toprağı daha iyi işlemeyi, evini aletlerini onarmayı, hayvanlarına bakmayı öğretir. ancak köy çocukları bu bilgileri tarlada ve atölyede edinirlerken, kitaplarda da aynı şeylerin anlatıldığını görür. böylece öğretmen onlara her işte kitaptan faydalanmanın mümkün olduğunu öğretir.” (ulus gazetesi, 23 eylül 1944)

hasan ali yücel: “1943 yılında eskişehir köy enstitüsünde komünist propagandası yapıldığına dair şikayet olmuştur. sanıklar savcılığa verilmiştir. 1944 yılında haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. unutmamalı ki ihbarı yapanlar da aynı enstitü öğrencileridir.” “bütün mesele, bu çocukların, durmadan kitap okumalarıdır. okudukları kitaplarla açılan zihinlerinin işlemesiyle; köydeki durumlardan rahatsızlık duymuşlardır. bunu hangi milliyetçi türk istemez anlamıyorum. başka türlü bu halk nasıl uyanır.” “köy enstitülerinde hiçbir zaman kız-erkek birlikte yatmamıştır. hiçbir zaman buraları, komünist yuvası olmamıştır.”

mehmet başaran: “ülke, sanki bir komünist istilasından kurtarılıyordu. listeler hazırlanıyor, uydurma belgeler ortaya çıkıyordu. hakaret için; ‘tonguç yetiştirmeleri, hasanoğlan yetiştirmeleri’ deniliyordu köy öğretmenlerine.” “köylünün eğitilmesi, yönetimde söz sahibi olacak milletvekillerinin çıkarılması demektir. enstitülerde, sorgulayan ve haksızlıklara karşı çıkan insan yetiştirilmiştir. sorgulayan, haksızlıklara karşı çıkan insanlar bazı kesimleri rahatsız etmiş ve bu kurumları kötü göstermeye çalışmışlardır.”

talip apaydın: “enstitülerde kız-erkek öğrenciler arasında saygı çerçevesinde bir arkadaşlık ilişkisi vardı. kız öğrencilere yöneltilen söylemler iftiradır. kız-erkek öğrencilerin arasında ahlâksız davranışlarda bulunulmamıştır.”

sabahattin eyüboğlu: “köy enstitüleri zor şartlara sahip bölgelerde kurulmuştur. öncü bir aydın kadro yetiştirme amacında olduğu için bazı kesimlerin hoşuna gitmemiştir. öğrenciler eski usullerle değil iş eğitimi çerçevesinde yetiştirilmiştir. ‘dinsiz, vatansız, şımarık, kız-erkek bir arada yatıyor’ gibi iftiralar doğru değildir. enstitüler türk kültürüne uygundur ve köyün sorunlarına çare olacak kurumlardır.”

mahmut makal: “köy enstitülerinde verilen eğitim ileriye dönüktür. bu kurumlarda, yetişen öğrenciler sorgulayan ve haksızlıklara karşı sessiz kalmayan karakterlere sahip olacaktır. fakat enstitüde okumuş oldukları kitaplar nedeniyle bazı çevrelerin propagandalarına maruz kalmış olabilirler. enstitülerde öğrencilere ihtiyaç duyacakları bilgiler öğretildi. ezbere dayalı bir eğitim yoktu. üretim odaklı eğitim anlayışı esas alınmıştır.”

eleştiren görüşler

maddeler halinde söylersek:

•köy enstitüleri komünist yuvalarıdır.
•chp iktidarı komünistlerin koruyuculuğunu yapıyor.
•enstitüler yüzünden dini ve geleneksel değerlerden uzaklaşıyoruz.
•sabahattin ali ve nazım hikmet’in eserlerinin okutulması, öğrencileri türk kimliğinden uzaklaştıracaktır.

osman yüksel serdengeçti: “bu topraklar üzerinde bu toprağın insanına yabancı, bilgisiz fakat her şeyi ben bilirim iddiasında bulunan, ukala bir nesil yetiştiriyorlar. milletimizin geleneklerini, manevi değerlerini çiğneterek altüst etmeyi amaçladılar. ali ve tonguç babaların dedikleri olsaydı, türkiye belki de bugün, sovyetler birliğinin cumhuriyeti olacaktı.”

peyami safa: o dönem komünizm ve komünistlerle ilgili düşünceleri anlamak için: “türkiye’de komünistler belli kişilerdir. kendilerinin komünist olmadıklarını söylerler fakat marks’a olan hayranlıklarını gizlemezler. komünist allah’a inanmaz. komünist geçmişin, tarihin düşmanıdır. komünist gazete ve yazarlar, din ve milliyetçilik lehinde haberleri yayınlamazlar.” “çocuklara nazım hikmet’in şiirlerini ezberleten, marksizm hakkında konferanslar verdiren, dergilerinde de marksizm hakkında makaleler yayınlayan köy enstitülerinin komünist yuvaları olduğunu bilmeyen şuurlu türk aydını yoktur.”

necip fazıl kısakürek: “köy enstitüleri, anadolu çocuğunu ruh kökünden ayırmak için kurulmuş yaman bir komünizm tezgâhıdır.”

kazım karabekir: “köy enstitülerine yalnız köy ilkokullarını bitiren çocuklar alınıyor. şehir çocuklarının köylere gitmesinin önü kapatılıyor. halbuki dünyanın her tarafında bunun aksi yönde tedbirler alınıyor. böyle devam ederse, 50 yıl sonra, memleket ikiye ayrılmış olacaktır: köylü eğitimi, şehirli eğitimi. bunu engellemek için şehir gençliğinin köylü ile kaynaşmasına gayret gösterilmelidir.” (tbmm zabıtları, 1940:73).

nejdet sançar: “köy enstitülerinde uygulanan sistemin öğretmen yetiştirmekle bir ilgisi yoktur. sıvacılık yapan, at nallayan ve bitki bakımı yapan insanlar yetiştirilmiştir. bu hünerlere sahip insana öğretmen denemez. köy kalkınması bir milli davadır, bir ülküdür. ülküler kol hünerleriyle değil, vatan sevgisiyle gerçekleştirilebilir. köyü kalkındırabilecekler, ancak gönülleri vatan ve millet aşkıyla dolu ülkücü öğretmenler olabilir.” (milli yol dergisi, 1962)

emin sazak: “öğretmenlere o kadar yetki veriliyor ki, hâkim, hekim, ne bileyim mürşit, peygamber hepsi. yani bunlar köyün ziraatını takip edecek, askeri işlerde akıl verecek, yani her şeyi yapacak. öğretmen hangi işi yapacak? şu işe bakacak, bu işe bakacak; okulda ne zaman çalışacak? öğretmen köylülere gelin bakalım konferans vereceğim, sizi adam edeceğim, selam dur derse, o öğretmene ısınmanın imkânı yoktur.”

emin soysal: “köy enstitüleri öğrencileri, nitelikli bir öğretmen olmaları için mesleki ve kültürel yönden gelişmelidirler. mezunları için 20 lira ücret ve 20 yıl mecburi hizmet mantıklı değildir. köylerde başöğretmenliğin yalnız enstitü mezunu öğretmenlere verilmesi haksızlığa neden olacaktır. öğretmen köyde üretim işiyle uğraşmalıdır fakat bu durum onun mesleğini aksatmasına neden olmamalıdır.”

düziçi köy enstitüsünden bir öğrenci enstitüdeki durumlarla ilgili bir mektubu: “1.2.3 ve 4. sınıflarda gördüğümüz dersler 8 ay sürüyor; diğer zamanlar ise amele olarak çalıştık. çok zorlandık! başlangıçta 7-8 bina derken sonra 18-20 bina oldu. çok çalışmaktan bazı arkadaşlarımız fıtık oldular. bazıları ise çürük raporu aldılar. bazı arkadaşlar sağır oldular. isa ismindeki arkadaşım revirde hasta yattı. müdür arkadaşımızla dalga geçti. arkadaşım diyarbakır hastanesi’ne gitti. bir gün sonra ölüm haberi geldi. dört sene okumadık inşaatta çalıştık. sene sonunda bizi toptan sınıf geçirdiler. geçtikten sonra gazi terbiye enstitüsü’nden mezun öğretmenler bizden bu dersleri istediler. temel almadan bu dersler nasıl verilir? ancak 9-10 kişi geçebildi. bende bu zorluklar sebebiyle okuldan kaçtım. geri dönmek istedim, fakat beni almadılar. şimdiye kadar köyümde ziraatta çalışsaydım bir şeyler kazanır, çiftçiliği öğrenirdim. okulda bir şey öğrenemedim, bir mesleğim yok, şimdi hiçbir iş yapamam ve emir verin beni okula alsınlar veya 2,5 senelik amele yevmiyemi verin, hiç olmazsa bununla bir iş tutayım”

yazının video hali

tarih ve genel kültür içerikli videolar hazırlıyorum. amacım güzel vakit geçirirken bir şeyler öğrenmek/öğretmek. youtube kanalıma bakmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

kaynakça
•cenk mısırlıoğlu, köy enstitüleri hakkında değerlendirmeler (1940-1950).
•özlem güldal, muhafazakâr ve sol aydınların köy enstitülerine bakışı (1940-1970).
•fevzi özgür altın, köy enstitülerinin kapatılmasında yazılı basının rolü: gündem belirleme kuramı kapsamında ulus ve vatan gazetelerinin incelenmesi.