Mağara Resimlerini Kafanızda Daha İyi Oturtmanızı Sağlayacak Genel Bilgiler
mağara resimlerinin birçoğu üst paleolitik dönemden günümüzde kalmıştır
şimdi biz mağara adamlarını genellikle evrimini tamamlayamamış, düşük zekalı, hunga punga diye etrafta dolaşan tipler zannediyoruz. üst paleolitik çağı da herkesin rasim ozan kütahyalı'ya benzediği bir devir olarak kodlamışız. ancak eldeki bulgular durumun pek öyle olmadığını gösteriyor. çünkü çizdikleri resimler sanat eseri olmak için gereken bütün özelliklere sahip.
max raphael diye bir sanat tarihçisi var. bu abi ispanya'daki mağara resimleri üzerine etraflıca çalışmış. prehistoric cave paintings kitabında anlattığına göre bu mağara resimleri dönemin maddi unsurları, yerleşim teknikleri ve üretim araçları gibi konularda ciddi bilgi veriyor. yani adam bizon görüp "aa ben bunu çizeyim" dememiş. o bizonun duruşu, oturuşu falan hepsi bir anlam ifade ediyor. mesela yine raphael'in kitabında söylendiğine göre, kafaları zıt yönlere bakan hayvanlar kabileler arasındaki çatışmayı sembolize ediyor. söz konusu kitap buradan indirilebilir.
andre leori-gourhan'ın çalışmaları daha derli toplu veriler sunuyor
gourhan, çizilen hayvanların eril ve dişil fonksiyonlara sahip olduğunu söylemiş. yani dişi geyik, erkek geyik değil, mesela at erkeği yaban öküzü de dişiyi sembolize ediyor. mağaradaki bölümler, ritüelistik bir biçimde erkek ve dişi olarak konumlandırılıyor. mesela ana galeride yaban öküzü resmi çiziliyse buradaki insanların anaerkil kabul edilebilecek bir inanca sahip olduğunu tahmin edebiliyoruz. ve bu imgeler çizilirken zıtlıkları da veriliyor. mesela erkek sağa bakıyorsa dişi sola bakar şekilde resmediliyor. yani imgeler arasında anlamlı bir ilişki kurulmuş.
mağara resimlerini incelikli kılan hususlardan biri de şu: çizilen şeyler statik değil
bir hareket verilmiş. mesela şurada bayağı animasyon çalışması yapmışlar. dünyayı algılıyorlar ve nesneleri imgelere dönüştürebiliyorlar.
şimdi, 18.yüzyılda giambattista vico diye italyan bir hukukçu yaşamış. malum, o dönem avrupalılar dünyayı sömürmeye başlıyor ve gittikleri yerlerde vahşi insan türleriyle karşılaşıyor. vico da bunların aslında düşük zekalı, ilkel ve vahşi olmadığını, sadece modern avrupalılardan farklı bir kültüre sahip olduğunu savunuyor. hatta bunların mitlerinin bilgisizlikten kaynaklanan saçmalıklar olmadığını, şiirsel ve metaforik ifadeler olduğunu söylüyor. yani diyor, aborjin gök yılanından bahsederken mesela cidden ortada bir yılanın gezindiğine inanmıyor, senin kominyonda isa'nın etini yemen gibi bir metafor var ortada. velhasıl, kendisinin görüşleri pek itibar görmüyor ve 20.yüzyıla kadar "uygar dünya" dışında kalan herkesin ilkel ve vahşi olduğuna inanmışız.
sonuç olarak, bu resimler yapılırken kullanılan teknikler, malzemeler, malzemelerin üretim biçimleri bu adamların bizden daha az zeki olmadığını gösteriyor.