Kitabın Çok Değerli Olduğu Orta Çağ'da Kitapları Hırsızdan Korumak İçin Kullanılan Yöntemler

Antik dönemleri anlatan bazı filmlerde neden zincirli kitaplar olduğunu şimdi çok daha iyi anlayacaksınız, buyrun.
Kitabın Çok Değerli Olduğu Orta Çağ'da Kitapları Hırsızdan Korumak İçin Kullanılan Yöntemler

kitap çalmak, orta çağ'da yaşasaydık eğer lanetlenmemize sebep olacak eylemdi. orta çağ'da, bir kitabın maliyeti ve ortalama fiyatı çok yüksek olduğu için, uğranılan zarar da hayli büyükmüş. orta çağ okuyucusu kitap hırsızlığıyla mücadele etmek için çeşitli stratejiler geliştirmiş. biraz abartılı görünen o önlemler şu şekilde sıralanmış:

1. zincir

kitapları güvende tutmanın en etkili yolu onları bir kitaplığa zincirlemekti. bugün hala az sayıda zincirli kütüphane mevcut olsa da, modern kütüphanelerde başvurduğumuz orta çağ kitaplarının çoğu bir zamanlar "hapsedilmiş" kitap koleksiyonunun bir parçasıydı. bir zamanlar zincirlenmiş olan kitaplar, ya bağlı oldukları zincirden ya da zincirin kitap cildinin ahşabında bıraktığı izden kolaylıkla tespit edilebilirdi.

kitapları zincirlenmenin başlıca nedeni elbette ki güvenliğiydi. tıpkı modern mağazalarda sergilenen telefon ve tabletlerin teşhir masalarına kordonlarla sabitlenmesi gibi. bu değerli orta çağ kitapları da onlara sahip olan kütüphanenim raflarına sabitlenirdi. başka bir deyişle, zincirler ya da izleri bilgiye nasıl erişildiğini gösterirdi.


2. kitap sandıkları

chetham'ın kütüphanesi'nde, 17. yüzyıla ait ünlü "gorton sandığı", kitapları bir sandığın içinde zincirlendiğini göstermektedir. bu özel örnek 1658 yılında humphrey chetham'ın vasiyeti üzerine satın alınan 68 cildi içerecek şekilde yapılmıştır. bu kitaplar kilise kütüphanesinin tamamını oluşturuyordu.

kitap sandıkları orta çağ'da yaygın olarak kullanılsa da, çoğunda zincir bulunmuyordu. günümüze ulaşan örnekler, çoğunun yalnızca bir ya da daha fazla kilitle donatılmış, genellikle ağır ahşap kutular olduğunu göstermektedir. merton college kütüphanesinde bulunan ve 14. yüzyıla tarihlenen bir sandık buna iyi bir örnektir. bu sandıkların hırsızlığı önleme planı basit ama etkiliydi: sandık, hareket ettirilemeyecek ya da çalınamayacak kadar ağırdı, kilitler ise içindekileri hırsızlığa karşı güvende tutuyordu. bir anlamda, ağır ve kilitli sandık modern bir kasaya eşdeğerdir.


3. lanet

yukarıda anlatılan iki teknik -kitapları zincirlemek ya da kilitli bir sandığa koymak- göz önüne alındığında, üçüncüsü biraz tuhaf görünüyor: kitap hırsızlarına karşı kitabın içine bir beddua yazmak. bu, hırsızın lanetleneceğini belirtir. tıpkı aziz caecilia kilisesi kitabında olduğu gibi:

"her kim bu kitabı alır, çalar ya da kötü bir şekilde aziz caecilia kilisesi'nden çıkarırsa, onu iade etmediği ya da eyleminin kefaretini ödemediği sürece sonsuza dek lanetlensin" kaynak

resim

bu kitap lanetlerinden bazıları gerçekten can sıkıcıdır: "eğer biri onu çalarsa, bilsin ki kıyamet günü'nde rabbimiz isa mesih'in huzurunda en aziz şehidin kendisi ona karşı suçlayıcı olacaktır." kaynak

kitap lanetleri arapça gibi farklı geleneklerde de görülmektedir. bir örnek: "kudüs'teki suriyelilerin malıdır. her kim onu çalar ya da bağışlandığı yerden çıkarırsa, tanrı'nın ağzından lanetlenecektir! tanrı ona kızacaktır! amin." kaynak

piskopos leofric tarafından "exeter katedrali"'ne bağışlanan bir el yazmasında, 11. yüzyılın ikinci yarısından kalma bir anglo-sakson lanetini göstermektedir. bu kombinasyona daha sık rastlanmaktadır. bu durum hediyeleri alanların, verilen kitaba ekstra özen göstermeleri gerektiğini düşündürmektedir.

12. yüzyılın başlarında humphrey adında biri kent'teki rochester manastırı'nda başrahipti. kendisi aynı zamanda cemaat için göz kamaştırıcı bir yazıyla bir dizi kitap kopyalayan katipti. kopyaladığı bu kitaplardan birinde bir lanetin yanı sıra hemen altında "precentor humphrey'nin anısına" notu bulunmaktadır. cemaat için belirgin önemi, lanetin eklenmesinin nedeni olabilir. kaynak

kitap lanetleri pek çok ilginç soruyu gündeme getiriyor

gerçekten de önemli kitaplar için mi tercih ediliyorlardı?

lanetlerin gerçekten etkili olduğunu mu düşünüyorlardı?

eğer öyleyse, neden kütüphanede bulunan tüm kitaplara yazılmadı?

bu soruların yanıtı ne olursa olsun, bu tür notlarda belli bir iyimserlik yatmaktadır: görünüşe göre notu yazan kişi, nazik bir hatırlatmanın potansiyel hırsızları kendine getireceğine ve sonuç olarak kitabı almayacaklarına inanmıştır.

bir kitabı bulan ya da çalan kişiden kitabı gerçek sahibine iade etmesini isteyen notlar da bulunmaktadır. ingilizce bir notta şöyle yazmaktadır: "ho so me fond er ho so me took i am // jon fosys boke" (beni kim bulduysa ya da kim aldıysa, ben john foss'un kitabıyım)


tıpkı modern zamanlarda olduğu gibi, ortaçağda da kitaplar muhtemelen pek sık iade edilmezdi. aslında john foss'un kitabı örneği bize kötümser olmamız için bir neden veriyor: kitabede isim silinti üzerine yazılmış, yani daha önceki sahibinin ismi silinmiş. bu da ilginç bir şekilde john foss'u bu kitabın potansiyel hırsızı yapmaktadır.

kaynak