SUÇ 9 Eylül 2024
4,4b OKUNMA     28 PAYLAŞIM

Masumların Katili, Milyarların Sahibi: Pablo Escobar'ın Karanlık Hikayesi

Pablo Escobar'ın en güçlü olduğu dönemde serveti ve haftalık kazancı ne kadardı? Ölümüne giden yolu kendi elleriyle nasıl hazırladı? Kolombiya halkına verdiği zarar hangi boyutlardaydı?

günümüzde hem ülkemizdeki, hem de yabancı ülkelerdeki genç erişkinlerin hayranlık duyduğu ve sempati beslediği pablo escobar, aslında tam anlamıyla hayal katili, umut celladı, gelecek tırpanı bir adamdı. kolombiya'da binlerce insanın ölümüne sebep olmuştu. suçluluk psikolojisini bilirsiniz, suçluluk psikolojisiyle hareket eden bir insan kendi vicdanını rahat ettirmek için iyilikler yapmaya başlar, pablo escobar da tam olarak böyle yapıyordu ve fakirler için evler/okullar yaptırıyordu, ama bu sadece madalyonun görünen kısmıydı, aslında kolombiya halkına yıkımdan başka bir şey getirmemişti.

escobar'ın serveti

namıdiğer don pablo yani pablo escobar, 1980'lerin sonlarında ve 1990'ların başında medellín karteli’nin lideri olarak dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biriydi. o dönemde hem serveti hem de gücü inanılmaz boyutlara ulaşmıştı. öyle bir güçten bahsediyoruz ki, canı sıkıldığında adalet sarayı basabiliyor, politikacıları/hakimleri/savcıları öldürebiliyor hem de patlattığı bombalar binlerce masum insanın ölümüne sebep oluyordu. escobar’ın serveti, zirvede olduğu dönemde korkunç boyutlara ulaşmıştı. 1989 yılında forbes dergisi, escobar'ı dünyanın en zengin insanları arasında gösterdi ve servetinin 25-30 milyar dolar civarında olduğunu tahmin etti. medellín karteli'nin haftalık kazancı 400 milyon doları buluyordu, bu da yılda yaklaşık 20 milyar dolar gelir demekti. kartel, dünya kokain ticaretinin %80'ini kontrol ediyordu ve özellikle abd pazarına yoğun bir şekilde uyuşturucu ihraç ediyordu.

uyuşturucu dışında hiçbir şey bu kadar kolay para kazandıramazdı, gerçi bizimkiler genellikle kara para aklama ve bahis işlerinden vuruyor parayı, neyse bu başka bir yazının konusu olsun.

escobar’ın serveti öylesine büyüktü ki:

* günde yaklaşık 15 ton kokaini abd’ye sokuyordu.

* o kadar çok nakit parası vardı ki, paralarını fareler yiyordu ya da doğal şartlar altında çürüyordu. kendi itiraflarına göre, yılda yaklaşık 2 milyar dolar bu şekilde kayboluyordu.

* çoğu kaynağa göre, bu kadar büyük bir serveti saklayacak güvenli yerler bulmakta zorlanıyordu ve paralarını yeraltı depolarında saklıyordu.

* oğlu juan pablo escobar, babasının paralarını saklamak için lastik bantlar aldığını ve bu bantlar için yıllık 2 bin dolar harcadığını belirtiyor.

escobar’ın serveti sadece nakit para değildi; kolombiya'nın çeşitli bölgelerinde geniş arazilere, mülklere ve lüks bir hayat sürdüğü çiftliklere sahipti. hatta kendi özel hayvanat bahçesinde (hacienda nápoles) filler, zürafalar ve su aygırları gibi hayvanlar besliyordu, yani anlayacağınız adam tam bir keyif adamıydı.


pablo escobar'ın kolombiya halkına yararları ve zararları neler oldu? fakirler gerçekten onu çok mu seviyordu?

pablo escobar'a hayranlık duyan sempatizanlarının en büyük sığınağı, don pablo'nun kolombiya halkına çok büyük faydası olduğunu söylemektir. ağızlarından "fakirlere ev yaptırdı, yol yaptı * , okul yaptırdı, fakirlere hep destek oluyordu" gibi sözler düşmez, ama aslında bu pek doğru değildir, çünkü emin olun yarardan çok zararı oldu kolombiya halkına.

pablo, medellín karteli'nin lideri olarak kolombiya’da büyük bir terör dalgası başlattı. uyuşturucu ticaretini genişletmek ve devletin baskılarını geri püskürtmek için, klasik terör taktiklerine başvurdu. fakir kolombiya halkı bu dönemde, tarihin en kanlı ve şiddet dolu yıllarını yaşadı.

siyasi suikastlar: escobar, kendisini durdurabilecek ya da abd'ye iadesini destekleyen siyasi liderlere saldırılar düzenledi. en ünlü suikastlarından biri, 1990’da kolombiya başkan adayı luis carlos galán’ın öldürülmesiydi. galán, uyuşturucu ticaretine karşı olan sert tavrıyla tanınıyordu ve escobar'ın en büyük rakiplerinden biriydi.

bomba saldırıları: escobar, birçok bombalı saldırının arkasındaki isimdi. 1989’da kolombiya’nın en büyük gazetesi el espectador'un binasına bomba attı ve ülkenin önemli figürlerine yönelik saldırılar düzenledi. en trajik olaylardan biri, avianca havayolları’na ait bir uçağın bombalanmasıydı. 1989’da bogota-miami seferini yapan uçağa konulan bomba, 107 kişinin ölümüne neden oldu. escobar, bu saldırıyı, uçakta bulunan bir başkan adayı rakibini öldürmek amacıyla gerçekleştirmişti, ancak başkan adayı uçağa binmemişti.

polis ve askerlere suikast: escobar, kolombiya polisi ve askerlerine de sistematik olarak saldırdı. 1990’larda, medellín karteli polisi hedef alan suikastlar düzenledi ve binlerce polis memuru öldürüldü. escobar, her öldürülen polis memuru için halka ödül teklif ediyordu; bu ödül zaman zaman binlerce dolara çıkıyordu.

yani sanıldığı gibi, halkına aşık bir adam değildi escobar, kendi çıkarı için öldüremeyeceği kişi yoktu. o kadar çok sivil ölüme sebep oldu ki, kolombiya halkı hâlâ ondan nefret eder ve adının anılmasından bile rahatsız olur. bir gün olur da kolombiya'ya/medellín'e falan giderseniz, sakın "pablo escobar çok iyiydi yavvvv, hayranım ben o adamaaaa, çok güçlüymüş demi yavvv" şeklinde boş boş konuşmayın, karşınızda babası/amcası/dedesi pablo escobar'ın patlattığı bombalar yüzünden ölmüş birisi çıkabilir ve sizi bir güzel pataklayabilir.

peki pablo escobar'ın sonu nasıl geldi? ölümüne giden yolu kendi elleriyle nasıl hazırladı?

escobar, kolombiya'nın başkanı olmak istiyordu ve başkasının adaylığı üzerinden kolombiya parlamento'suna girmeyi başarmıştı, fakat parlamentoda hiç hoş karşılanmadı. adalet bakanı olarak görev yapan rodrigo lara bonilla, pablo escobar'ın parlamentoya uygun olmadığını ve bir uyuşturucu kaçakçısı olduğunu söyleyip istifasını istedi ve bu istek escobar tarafından kabul edildi, ama karşılığı çok kötü olacaktı. escobar, kolombiya hükümetine karşı açık bir savaş başlattı. özellikle abd'nin kolombiya hükümetine baskı yaparak escobar’ı abd’ye iade etmesini istemesi, escobar’ın bu duruma karşı büyük tepki göstermesine neden oldu. escobar, abd’ye iade edilmek yerine kolombiya’da kalmayı ve burada yargılanmayı tercih ediyordu. hatta "mülteci olmaktansa kolombiya’da mezarım olsun" şeklinde bir kafa yapısı vardı, ulan tek takdir ettiğim yer burası resmen, keşke bizim ülkeye gelen işgalciler, pardon mülteciler(!) de böyle düşünse.

bu süreçte, escobar devlet yetkililerine, polislere ve sivillere yönelik terör saldırıları düzenledi ve devletle arası iyice açıldı. escobar'ın gerçekleştirdiği terörist saldırılar, kolombiya hükümetinin escobar’a karşı sert önlemler almasına yol açtı. abd, escobar’ın peşine düşen özel bir tim oluşturdu: dea* (drug enforcement administration) ve kolombiya hükümeti tarafından kurulan bir operasyon gücü 1992-1993 yılları arasında, escobar’ı bulmak ve öldürmek için beraber operasyon yürüttüler.

escobar yalnızca devletle savaşmıyordu, aynı zamanda rakip kartellerle de savaşıyordu. escobar’ın sonunu getiren en büyük faktörlerden biri de los pepes oldu. "escobar'dan zarar görenler" anlamına gelen bu grup, escobar’ın düşmanları ve kolombiya'daki diğer uyuşturucu kaçakçıları tarafından destekleniyordu. los pepes, escobar’ın aile üyelerine, işbirlikçilerine ve servetine saldırılar düzenledi. bu grup, escobar’ın gücünü zayıflatmak ve onu öldürmek için adeta her şeylerini ortaya koydu.

escobar, kolombiya hükümetiyle bir anlaşma yaparak teslim oldu ve kendi inşa ettirdiği lüks hapishane olan la catedral'de hapsedildi. ancak hapishane aslında adeta bir eğlence merkeziydi; escobar burada serbestçe hareket edebiliyor, misafirlerini ağırlıyor ve operasyonlarını buradan yönetmeye devam ediyordu. 1992 yılında kolombiya hükümeti, escobar’ın hapishanede bile uyuşturucu ticareti yaptığını ve kaçakçılık operasyonlarını sürdürdüğünü fark etti ve escobar’ı başka bir hapishaneye transfer etmeye karar verdi. ancak, escobar bu plana karşı çıkarak hapisten kaçtı.

bu kaçış, escobar’ın ölümüne giden süreci hızlandırdı. kolombiya hükümeti ve abd tarafından oluşturulan arama timleri, escobar’ın izini sürmeye başladı.

pablo escobar'ın ölümü nasıl gerçekleşti?

2 aralık 1993 tarihinde, pablo escobar, kolombiya’nın medellín şehrinde bir operasyon sonucunda öldürüldü. escobar, son kaçışından bu yana sürekli yer değiştiriyor ve saklanıyordu. ancak oğluyla doğum gününde gerçekleştirdiği telefon konuşması sırasında yeri tespit edildi. kolombiya ordusu ve polis güçleri tarafından kuşatılan evden kaçmaya çalışırken çatıda vurularak öldürüldü. escobar sempatizanları, bu ölümü bile romantize etmek için pablo'nun vurulmadığını, kendi silahıyla intihar ettiğini iddia ederler.

pablo escobar'ın cenazesi o zamanki sempatizanları tarafından büyük bir kalabalıkla uğurlandı ve bu halk düşmanı, umut celladı, hayal katili, gelecek tırpanı adam bu dünyadan ayrılmış oldu.


pablo'nun ölümüyle birlikte, kolombiya halkı bir süre rahat nefes alsa da, tam anlamıyla rahata ermemişlerdi çünkü pablo'nun en büyük rakibi cali karteli varlığını devam ettiriyordu, kolombiya hükümetinin ve abd'nin bir sonraki hedefi de onlar olacaktı, o da başka bir entry'in konusu olsun.