Müslümanların Avrupa İçlerine İlerleyişini Durduran Puvatya Savaşı ve Sonuçları
Nedir?
müslüman araplar ispanya'dan fransa'ya, meroven krallarının yönettiği frankların ülkesine geçmeye karar verirler. frankların komutanı charles martel'dir, nam-ı diğer çekiç karl. bu çekiç karl 732 yılında, yani hz. muhammed'in ölümünden 100 yıl sonra fransa'nın tours kenti yakınlarındaki poitiers adı verilen yerde müslüman arapları yener.
bu savaş hristiyan avrupa'nın en önemli kader anlarından biridir. çünkü burada yenilmeyen müslüman arapların tüm fransa'yı ele geçirmesi, oradan almanya'yı fethetmesi işten bile olmayabilirdi. bugün bütün avrupa müslüman değilse bunun en önemli nedenlerinden biri de poitiers adlı yerde müslüman arapların çekiç karl'a yenilmesidir diyebiliriz.
Alternatif bir yorum
732 yılında, bugünkü fransa'da poitiers kenti yakınlarında meydana gelmiş, avrupa kaynaklı tarih yazımının şişirdiği bu muharebe ziya paşanın yazdığı endülüs tarihi kitabına göre aslında müslümanların galya içlerine yaptığı düzenli akınlardan biraz büyükçe olan bir tanesinin dönüş yolunda yolunun kesilmesinden ibarettir. gaziler zengin bir ganimeti terk etmek istemedikleri için önlerini kesen frank çetesinin etrafından dolaşmak yerine yarıp ortasından geçmeye karar verince bu arbede medana gelir. endülüsler birçok kayıp verir. akabinde sürekli isyanlar ve iç çatışmalarla uğraşan endülüs devleti, bundan sonra daha ileri gidememiş ve 11. yüzyıla kadar toprak kaybetmeyi sürdürmüştür.
İyice bir detaylandıralım
açın google map'i bakın: 710 yılında 400 adamıyla avrupa'ya ayak basan ilk müslüman olan tarif bin malik'in karaya çıktığı yer olan ve kendi adıyla anılan ispanya tarifa ile 732 tarihli puvatya savaşı'nın gerçekleştiği fransa poitiers arasındaki mesafe tamı tamına 1600 km civarı. yani müslüman araplar 22 yıl gibi kısacık bir sürede bu mesafe içindeki bütün ispanya'yı ele geçirip fransa'nın göbeğine kadar ilerlemiş ve bordeaux'yu, narbonne'u falan yağmalamışlar.
işte puvatya savaşı'nın ve avrupa ordusuna komuta eden belçikalı general charles martel'in önemi, asla yenilmez gibi duran bu savaş makinesi arapları durmuş olmasında. bu savaşı da kaybetselerdi muhtemelen avrupalıların komutanı brüksel merkez cami imamı hacı cavid marteloğlu falan olacaktı. şimdi benim şakalar, komiklikler yaptığımı düşünenleri ingiliz tarihçi edward gibbon'un büyük bir ciddiyetle yazdığı şu cümleleri okumaya davet ediyorum (roma imparatorluğu'nun gerileyiş ve çöküşü'nden):
"cebelitarık kayalığından loire nehri'nin kıyılarına kadar 1000 milden fazla bir mesafe boyunca zaferden zafere uygun adımla yürünmüştü; aynı mesafenin iki katı sarazenleri [müslümanları] polonya sınırlarına ve iskoçya'nın highlands'ine ulaştırırdı. ren nehri, nil ya da fırat'tan daha geçilmez değildir ve arap donanması belki bir deniz savaşı vermeksizin thames nehri'nin ağzına yelken açardı. muhtemelen bugün oxford'daki fakültelerde kuran'ın tefsiri okutulur, vaizleri sünnetli bir halka muhammed'e inen vahyin kutsallığını ve doğruluğunu kanıtlamaya çalışırlardı."
gibbon amca adeta bugünkü siyasal islamcıların hayallerini dillendirmiş ve elbette abartmış. abartmış çünkü puvatya savaşı müslümanların avrupa'daki ilerlemesine son vermiş falan değil. 734 yılında, yani puvatya savaşı'ndan çok değil iki yıl sonra avignon'u ele geçirdi araplar. yetmedi 735'de lyon'u da aldılar. ee hani puvatya savaşı ile arapların avrupa'daki ilerlemesi durdurmuştu?!
arapların fransa'dan bütünüyle çıkışları, puvatya savaşı'ndan 27 yıl sonra, yani 759'da narbonne'dan ayrılmalarıyla gerçekleşir. gerçi buna da çıkış denemez. zira 850'lerde dahi arapları provence civarlarında görebilirdiniz. geçerken uğrama kabilinden de değil hani bu görünürlükleri; 80 yıl boyunca müslüman şehri olarak kalmış provence, 80 yıl!
şimdi yukarıdaki yazdıklarıma bakıp da puvatya savaşı'nın önemini inkâr ettiğim düşünülmesin. elbette önemli ama arapların gözü kulağı o sıralar puvatya'da (poitiers'te) değil, konstantinopolis'ten gelecek gol haberlerinde. zira avrupa'yı kurtaran puvatya savaşındaki zaferlerinden ziyade, arapların konstantinopolis'i alamayışları olmuş. tarihçi david levering lewis'in ifadesiyle (god's crucible) "doğu ve batı'daki hristiyan aleminin ayakta kalmasını sağlayan tours ve poitiers'deki çapulcu tayfasının yenilgisi değil, arap ordusunun konstantinopolis'i fethedemeyişidir."
başka bazı tarihçiler, mesela warwick ball, puvatya savaşının asıl kaybedeninin araplar değil, avrupalılar olduğunu ve bu galibiyetle avrupa'nın, islâm'ın uygarlaştırıcı vasfından mahrum kalarak kendi karanlık çağ'ını birkaç yüz daha uzattığını iddia ediyor. şimdi içinizden "hasssiktirrrr lan ordan" dediğinizi duyar gibiyim ki yalan yok ben de aynı tepkiyi verdim. yalnız bunu söyleyen kişinin siyasal islamcının önde gideni falan değil, kafayı fenikelilerle, orta doğu'nun antik medeniyetleriyle kırmış bir tarihçi olduğunu hatırlatayım. yani lafına sözüne itibar edebilirsiniz. zaten adam verilerle konuşuyor: avrupa'nın müslümanlar tarafından ele geçirilmiş bölümü olan ispanya endülüs bölgesinin 9 ve 10. yüzyıllar boyunca batı avrupa'nın geri kalanından kıyas kabul etmez bir şekilde ileride olduğunu, gerileme sürecindeki kurtuba'nın bile aynı dönemin paris'inden daha üstün olduğunu söylüyor. halen iknâ olmadığınızı biliyorum. ama kulağına kar suyu kaçanlar belki şurayı eşelemek ister: (bkz: arabistan'dan öteye) hatta bu kitabın arkasından belki şunu da okumak isteyebilirsiniz. (bkz: müphemlik kültürü ve islam)