Nazım Hikmet'in Zirvesi Sayılan Memleketimden İnsan Manzaraları Neler Anlatıyor?
modern türk şiirinin öncü ismi nâzım hikmet, hapishanede kaleme aldığı bu deneysel yapıtında türlerarasında serbestçe gezinerek 20. asır boyunca savaşları, işgalleri, yoksullukları, siyasi çalkantıları yaşayan ve sesi çıkmayan kavruk anadolu insanlarının haletiruhiyesini tasvir eder. "anadolu" veya "türkiye" yerine "memleket" sözcüğünü tercih eden şair, hapishanede ve sürgünde yazdığı eserlerinde de hemen her zaman memleket sözcüğünü kullanmıştır. ve memleketimden insan manzaraları'ndaki insanlar da kuşkusuz anadolu insanlarıdır.
deneysel dedim, çünkü memleketimden insan manzaraları; sinemasal anlatımın gücünden, tiyatronun özgür dilinden, halk şiirinin lirizminden, modern rus şiirinden, mensur şiir geleneğinden yararlanarak yepyeni bir poetika yaratarak sessiz çoğunluğun sesi olmayı başaran muhteşem bir yapıttır. o güne değin türk edebiyatında bu tarz bir eser kaleme alınmamıştır. bununla birlikte yazıldıktan yaklaşık 30 yıl sonra yayımlanma olanağı bulabildiği için eserin etkisi doğal olarak çok sınırlı olmuştur. şairin üvey oğlu memet fuat'ın kurduğu de yayınevi tarafından 5 cilt halinde basılmış, 60'ların ortalarından 70'lere dek başta ataol behramoğlu olmak üzere genç şairleri derinlemesine etkilemiştir.
ve yine o güne dek serbest şiirin gerçek öncüsü olmasına rağmen, iftira atılarak hapishaneye atılan nâzım, izole edilmiş, serbest şiirin öncü isimleri olarak da orhan veli'lerin başını çektiği garip akımı (1. yeni) lanse edilmiştir. bununla birlikte deneysel arayışlarını sürdüren nâzım, memleketimden insan manzaraları'nda, bahsettiğim türlerarası geçişkenliği koruyarak ülkesinin sosyo-ekonomik gerçekliğinin nabzını tutmayı başarmıştır. halbuki garip şiiri gündelik yaşamın dağdağasında kaybolarak yüzeysel bir şiir anlayışı ortaya koyabilmiştir. zaten bu ölçekte destansı eserlerin uzağından konumlanan kısa dalgalı bir şiir hareketiydi.
memleketimden insan manzaraları'nda uzun soluklu diyalogların gücünden yararlanan ve yer yer trajedi kalıplarını da kullanan şair, her zamanki şiirsel mizacıyla detaylı betimlemelerle okurunun merakını kamçılamayı başarır. bir yol romanı veya yol öyküsü gibi de okunabilecek eser muazzam bir akıcılığa sahiptir. nitekim şair, eserine bir tren yolculuğunu da ilave ederek okuruna bu anlamda göz kırpar.
ikinci dünya savaşı'nın ayak seslerinin radyo haberlerinden yankılandığı eser boyunca hapishane mahkûmları kendi aralarında bir dizi yorumda bulunurlar. bu anlarda ilginç poetika şöleni sosyal-gerçekçi bir roman formuna evrilir adeta. geniş ufkunun kısa dizelere sığmadığı şair, edebiyat serüveni boyunca zaten romanlar, öyküler, oyunlar, masallar, mektuplar ve denemeler da kaleme almıştır. işte memleketimden insan manzaraları onun edebî türlerin hemen hepsini birlikte kucaklayabilme arzunun somut izdüşümüdür.
epik bir roman gibi de okunabilecek memleketimden insan manzaraları, kurtuluş savaşı'nın tükettiği insanımızı, osmanlı'nın devrilip yeni bir ülkenin kurulduğu sancılı yılları, büyük savaşları, hapishane koridorlarını anlatırken umudu diri tutar, umutsuzluğu bertaraf eder, geleceğin aydınlık insanlarına seslenir.