BASKETBOL 8 Kasım 2018
16,8b OKUNMA     712 PAYLAŞIM

NBA'in Kült Takımlarından Philadelphia 76ers'ın Kuruluşundan Günümüze Tarihi

Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nin imzalandığı şehrin takımı, klasik bir NBA hikayesine dair aradığınız her şeyi veriyor diyebiliriz. Philadelphia 76ers'ın hikayesini merak ediyorsanız hiç durmayın, buyrun.

hazır nba sezonu yeni başlamışken bana basketbolu sevdiren, 17-18 senedir taraftarı olduğum 76ers için güzel bir entry yazmanın vakti geldi artık. gariban afro amerikalıların ve benjamin franklin'in memleketi philadelphia'nın gururu, billy cunningham, hal greer, dolph schayes, wilt chamberlain, julius erving, moses malone, charles barkley ve allen iverson gibi efsanelerin formasını terlettiği, 35 yıldır kazanamasa da 3 nba şampiyonluğu olan, amerika'nın en eski basketbol takımlarından anlı şanlı philadelphia 76ers.

öncelikle philadelphia tarihiyle başlayalım

william penn tarafından 1682 yılında kurulmuştur şehir. penn, sevgili başkanımızı kandıran fetö cemaatine de ev sahipliği yapan pennsylvania eyaletine ismini veren ingiliz kolonisttir. pennsylvania'nın anlamı ise penn's woods yani penn'in ormanı'dır.

william penn herkese kucak açan, her inanışa saygı duyan, kadın-erkek eşitliğine inanan, yaşadığı zamana göre enteresan bir adam. kendisiyle alakalı araştırma yapmanızı tavsiye ederim.

William Penn

neyse dönelim konumuza. penn'in philadelphia'sı dönemin özgürlükler şehri olmuş, aynı zamanda ticaret anlamında da gelişmeler göstermiştir. giderek artan nüfusuyla amerika'nın en büyük şehirlerinden birisi haline gelmiştir. 1775-1783 amerikan bağımsızlık savaşı'nda da amerika'nın founding fathers yani kurucu babalarının da buluşma noktası olmuştur. 1776 yılında da indiana jones'dan da bildiğimiz decleration of independence, yani bağımsızlık bildirgesi philadelphia'da imzalanmıştır. 76ers ismi de bu tarihe atıfta bulunmaktadır.

Independence Hall

76ers, 1939 yılında syracuse, new york'da kurulmuştur

takımın ilk adı syracuse nationals'dır. kısaca the nats olarak bilinir. the nats 1946 yılında national basketball league yani nbl'e katılır, 1949'da da nba'in kurulmasıyla nba'e geçer. daha ilk seneden finale çıkan the nats, finallerde minneapolis lakers'a kaybeder.

1928'de new york'ta bir adam doğar. bu adam 16 yaşında notre dame'a karşı new york university formasıyla madison square garden'da maça çıkan, 1948 nbl draftında tri-cities blackhawks tarafından seçilen ama the nats tarafından hakları satın alınan, nba tarihinin 15000 sayı barajını geçen ilk oyuncusu, 16 sene boyunca tek takımda oynayan, 1950'lerin en büyük basketbolcularından dolph schayes'dir.

1958-1959 sezonu The Nats.

nbl ve naa'in birleşmesiyle kurulan nba'de the nats, celtics ve knicks ile aynı gruba düşmüştür

nba'de o dönem üç grup kurulmuştu. 76ers, celtics ve knicks rekabeti de bu tarihe dayanmaktadır. schayes takımı ilk seneden finallere taşır ancak finalde minneapolis lakers'a kaybeder. ikinci sene ise doğu finallerinde new york'a kaybederler. schayes her sene kendini daha da geliştirmekte, sayı ortalaması giderek artmaktadır. nba'in ilk all-star maçında da oynayan schayes 15 sayı 14 rebound ile double double yapmıştır. 16 senelik kariyerinde de toplamda 12 kere all-star olmuştur.

Dolph Schayes

53-54 sezonunda yine nba finallerine yükselen the nats, yine yeniden minneapolis lakers'a kaybeder. 54-55 sezonunda ise nba'de bir değişiklik olur. the nats'in sahibi ortaya bir fikir atar. der ki; 24 saniye kuralı getirelim. kuralın uygulanmaya başlanmasıyla oyun hızlanır ve çok daha keyifli bir hale gelir. schayes bu kurala çabuk uyum sağlar ve takımını yine nba finallerine taşır. karşısında bu kez fort wayne pistons takımı vardır. ilk altı maç inanılmaz çekişmeli geçmiş, iki takım da hiçbir maçta ezici bir üstünlük sağlayamamıştır. serinin yedinci maçını son saniyelerde gelen basketle 92-91 kazanan syracuse nationals ve schayes ilk ve tek şampiyonluğuna ulaşır.

1957-64 arası ligi domine eden celtics, schayes'e başka şampiyonluk yaşama şansı tanımaz. 61-62 sezonunda yaşadığı sakatlıktan sonra performansı düşen schayes'in star koltuğunu hal greer almıştır.

63-64 sezonunda philadelphia warriors takımının california'ya gitmesiyle oluşan boşluk the nats tarafından doldurulur ve takım philadelphia şehrine taşınır

takımın ismi değişir ve 76ers olur. schayes oyuncu-koç olarak görev yapmaya başlar. takım o sezon playoff ilk turunda elenince schayes emekliliğini açıklar ve takımda koç olarak devam eder. 1972 yılında naismith memorial basketball hall of fame'e ve 1996'de nba 50th anniversary all-time team'e seçilen schayes 2015'de hayata gözlerini yummuştur.

schayes'in boşluğu hal greer tarafından doldurulmuştu. 1958 draftında the nats tarafından seçilen ve kariyeri boyunca başka takımda oynamayan greer 10 sene üst üste all-star seçilmiştir. greer shooting guard ve point guard pozisyonlarında oynuyordu.

Hal Greer

greer'ı tanımlamak için en çok kullanılan kelime consistency'dir. yani tutarlılık. greer her zaman kendisinden beklenen performansı veren bir oyuncu olmuştur. ancak ne yaptıysa da boston'ın ligi domine etmesine engel olamamıştır. "o adam" 76ers forması giymeye başlayana kadar.

nba'de serbest atış çizgisinin 12 feetten 16 feete çıkarılmasına sebep olan, boston'ın korkulu rüyası, durdurulamayan adam, bir sezonda 4000 sayı atan, bir maçta 100 sayı atan, rekorları alt üst eden, anlatmakla bitmeyecek kadar müthiş bir adam olan wilt chamberlain.

philadelphia'da büyüyen wilt chamberlain nba'in 1955'de koyduğu bir kural sayesinde philadelphia warriors'da oynamaya başladı 1959 senesinde. kurala göre takımlar lokal bir lise oyuncusunu first-round pick'inden vazgeçerek seçebilirdi. chamberlain liseyi kansas'ta okumasına rağmen kansas'ta nba takımı olmaması ve philadelphia doğumlu olmasıyla warriors tarafından seçilmesine izin verilmişti. efsane böyle başladı.

ilk maçında, knicks karşısında 43 sayı 28 rebound ile oynayan chamberlain çaylak sezonunda yılın çaylağı, all-star mvp'si ve nba mvp'si seçildi. sezonu 37.6 sayı ve 27 rebound ortalamalarıyla bitirmişti.

nba tarihinin en büyük oyuncu rekabeti olan bill russell-wilt chamberlain rekabeti de o sezon 1960 playoff'larında başlamıştı

celtics seriyi 4-2 kazanmış ve rekabet bill russell galibiyetiyle başlamıştı. chamberlain'i durdurmak için çok sert fauller yapılıyordu. çünkü kimse onu durdurabilecek güçte değildi. ancak chamberlain çok sakin bir adamdı ve 14 yıllık kariyerindeki 1200 maçta bir kere bile oyundan atılmadı. bill russell'ı tutup ikiye ayırabilecek bir adam olmasına rağmen sakinliğini hep korudu. bu yüzden de çok eleştiri aldı.

1965 allstar maçından iki gün sonra chamberlain, 76ers takımına geçti. 65-66 sezonunda doğu finallerinde boston'a kaybeden chamberlainli 76ers, ertesi sene kadrosuna billy cunnigham'ı katıp kadrosunu güçlendirdi. chamberlain boston'ı yenmek için her şeye sahipti.

Bill Russell ve Wilt Chamberlain.

1966-1967 sezonunda chamberlain, greer ve cunnigham doğu finalinde bölüm sonu canavarı boston celtics'e denk gelmişti yine. chamberlain ve 76ers, boston'ı 4-1 ile ezip geçiyor ve finalde de warriors'ı 4-2 yenip şampiyonluğa ulaşıyordu. chamberlain hem ezeli rakibi russell'ı yeniyor hem de 76ers kariyerindeki tek şampiyonluğu kazanıyordu. boston'ın şampiyonluk serisi bozulmuş olsa da bill russell'lı boston 68 ve 69'da da yine yeniden şampiyon olacaktı. efsane bill russell'ı da saygıyla anıyor ve uzun ömürler diliyorum.

Kendisinin tam 11 şampiyonluğu var...

chamberlain sonrası dönem 76ers için kabus gibi geçiyordu. 72-73 sezonunda 9 galibiyet 73 mağlubiyetle sezonu tamamlayan 76ers, bu gidişe bir son vermek için 1976'da new york nets'den julius erving'i alacaktı. julius erving dibi gören 76ers taraftarına tekrar eski şaşalı günleri hatırlatacak ve daha ilk senesinde takımı nba finallerine taşıyacaktı.

Dr. J'in efsane ters turnikesi.

finalde karşılarında bill walton'lı portland trailblazers vardı. bill walton o günlerde şöyle tanımlanıyordu: "chamberlain harika bir hücum gücüne, bill russell müthiş bir savunmaya sahip, walton ise ikisine de sahip." bill walton aynı zamanda luke walton'ın da babası.

erving ve 76ers serinin ilk 2 maçını kazanmış ve şampiyonluk kutlamalarının fitilini ateşlemişti. ama bill walton kalan 4 maçta ağırlığı koyup seriyi 4-2 kazanıyordu. erving ilk senesinde şampiyonluğun ucundan dönüyordu.

82-83 sezonuna kadar erving ve 76ers normal sezonda başarılı olsa da playoff'larda güçlü rakiplerine boyun eğiyor ve şampiyonluğa bir türlü uzanamıyordu. erving bu dönemde 81 yılında normal sezon mvp'si oluyor, her sezon all-star'a seçiliyordu. 82-83 sezonunda 1979 ve 1982 mvp'si moses malone takıma katılacaktı.

76ers 82-83 sezonunda tüm rakiplerini ezerek geçiyor ve finallerde de lakers'ı 4-0 ile süpürerek 3. şampiyonluğuna ulaşıyordu. moses malone normal sezon ve finallerin mvp'si ödülünü kazanıp erving'e de kariyerinin tek şampiyonluğunu kazandırıyordu.

malone ve erving'den sonra 76ers o müthiş günleri geride bırakıyordu ama takıma potansiyeli çok yüksek genç bir adam katılıyordu. 20.000 sayı, 10.000 rebound ve 4000 assist istatistiklerine ulaşabilen kareem abdul-jabbar, wilt chamberlain, karl malone'dan sonraki dördüncü isim; charles barkley.

Moses Malone'u hatırlamak.

charles barkley çok başarılı bir oyuncu olsa da 76ers'ı tek başına finallere taşıyamamıştı. bunun sebepleri olarak elbette o dönem rakip takımların çok güçlü kadroları, 76ers'ın düşük kadro kalitesi vs. sayılabilir.

76ers'ı nba finallerine berbat bir kadroyla taşıyabilecek adam ise 1996 yılında draft edilecekti. türkiyede de birçok insana basketbolu sevdiren, nba'in asi çocuğu, bilek kıran crossoverları ile bilinen, 2001 normal sezon mvp'si, 2001 ve 2005 allstar mvp'si, nba'de 20.000 sayı barajına en çabuk ulaşan 6. oyuncu olan, the answer lakaplı allen iverson.

nba tarihinde playoff finallerinde oynayan belki de en kötü kadro 2001 76ers kadrosudur. 00-01 sezonunu 56 galibiyet 26 mağlubiyet ile tamamlayan 76ers, playoff ilk turunda reggie miller'lı indiana pacers ile eşleşmişti. ilk maçı 78-79 indiana kazanıyor ancak sonraki 3 maçı kazanan 76ers 3-1 ile konferans yarı finallerine yükselecekti. iverson indiana karşısında 4 maçta 31.5 sayı ve 6.5 asist ortalamalarıyla oynamıştı.

Iverson'ın Jordan'a yaptığı efsane crossover.

yarı finallerde vince carter'lı toronto raptors ile eşleşen 76ers'ı 7 maçlık zor bir seri bekliyordu. hem vince carter hem de allen iverson inanılmaz bir performans ortaya koyuyor ve takımlarını finallere taşıyabilmek için ellerinden geleni yapıyordu. iverson ikinci maçta 54 sayı, beşinci maçta ise 52 sayı ile oynayacaktı. vince carter ise üçüncü maçta 50 sayı atacaktı.

iverson seriyi 33.7 sayı, 6.9 asist ve 3.1 top çalma istatistikleriyle tamamlarken, carter 30.4 sayı ve 6 rebound ortalamalarıyla tamamlıyordu. seriyi 4-3 kazanan 76ers konferans finallerine yükseliyordu.

konferans finallerinde rakip efsane üçlükçü ray allen'lı milwaukee bucks'tı. iverson'ı yine 7 maçlık zorlu ve yorucu bir seri bekliyordu. ray allen ve bucks sonuna kadar mücadele etse de son maçta iverson'ın 44 sayılık performansı seriyi 76ers'a getiriyor ve 76ers moses malone ve ervingli kadrodan uzun bir süre sonra ilk kez nba finallerine yükseliyordu.

iverson konferans finallerinde de 30.5 sayı ve 6.8 asist ortalamalarıyla takımını adeta sırtında taşıyordu. burada dikembe mutombo'nun da çok iyi bir performans sergilediğini söylemek gerekir. playoff'larda toplamda 319 sayı 316 rebound ve 13.9 sayı 13.6 rebound ortalamalarıyla ile oynayan mutombo, iverson'a epey bir destek olmuştur.

finallerde shaq'lı ve kobe'li lakers vardı. lakers ilk turu 3-0, yarı finalleri 4-0 ve konferans finallerini de 4-0 ile geçmiş ve dinlenmiş bir şekilde iverson'ın karşısında duruyordu. finaller tarihinin belki de en büyük sürprizi ise ilk maçta gerçekleşiyordu. lakers sahasında 76ers'a 107-101 kaybetmişti. iverson 48 sayı ve inanılmaz bir performansla maçı adeta çekip almıştı devlerin elinden. o unutulmaz sahne de bu maçta yaşanacaktı.

Iverson'ın Tyron Lue'ya yaptığı bir başka efsane crossover.

herkes ne oluyor lan moduna girse kalan 4 maçı lakers alacak ve şampiyon olacaktı. iverson 35.6 sayı ortalamasıyla oynasa da yeterli olmuyordu.

76ers iverson sonrası dönemde şimdiki ergenlerin ağzına düşmüş, tanking yapmaktan göğsümüze tank oturtmuş rezil bir takıma dönüşmüştü. ancak şimdi ben simmons, joel embiid ve markelle fultz (her ne kadar henüz ortaya çıkamasa da) ile tekrar nba'de üst düzey bir takıma dönüştü. trust the process sloganı ile yola çıkan takım playoff'larda başarısız olsa da oynadığı oyun ile ümit veriyor. şu an boston ile doğunun en güçlü iki takımından birisi diyebiliriz. birkaç sene içerisinde nba finallerini tekrar görmek içten bile değil. kim bilir, belki de o sene bu senedir...

Simmons, Embiid ve Fultz.

NBA Tarihinde Ribaund Kralı Olmuş En Kısa Oyuncu: Charles Barkley

NBA'de Tüm Zamanların En İyi İlk Beşi Kimlerden Oluşabilir?