BİLİM 4 Ağustos 2017
28,2b OKUNMA     951 PAYLAŞIM

Olmuş ve Olmamış Her Şeyin Resmi Hakkında Kafaları Allak Bullak Eden Bir Beyin Fırtınası

Sözlük yazarı "sirius" ile biraz beyin jimnastiği yapalım, ne dersiniz?


elmizde 1000 nokta genişliğinde 1000 nokta yüksekliğinde bir tual olsa, bu tualin her bir noktasını mümkün 100,000 renkten biri ile boyasak 1,000,000^100,000 (10^600000) "farklı" resim yapabiliriz. bu çook büyük bir sayı, çook çoook çooook büyük bir sayı; o kadar büyük ki, bütün kainat bir nötrön yıldızı olsaydı bu kadar çok nötron içermezdi.

bu kadar çok resim yapmanın pratik imkansızlığını bir kenara bırakıp bütün bu resimlere sahip olabilseydik neleri görebileceğimizi bir düşünelim. düşünelim zira bu kısım gerçekten nefes kesici.


elinizde gelmiş ve gelecek tüm olay, insan ve durumların 1000x1000 nokta boyutlarında bir resmi var. resimlerde kant'ın pipisini de görebilirsiniz, rahibe theresa'nın memelerini de. orda ibrahim de var, musa da, isa da. tüm yapılmış, yapılacak ve yapılmayacak resimler; yazılmış, yazılmamış, asla yazılmayacak kitaplar, heidi klum'un papa'yla sevişirken çekilmiş fotoğrafları, kastro'nun kırmızı puma ayakkabıları, marx'ın sinek kaydı traşlı hali sadece ve sadece sizin arşivinizde. şanslıysanız, tüm bu resimler içerisinden babanızın spermleri ile döllenip sizi oluşturan yumurta hücresini de, eğer başka bir sperm başarılı olsaydı kimin ortaya çıkacağını da görebilirsiniz.


ortada görecek bu kadar çok şey olunca insanın aklına şu soru geliyor: hangi resmin ne oldugunu nereden bileceğim? öyle ya, siyah arkafonlu, ortası bulanık çıkmış bir resim güneş sisteminin yada samanyolunun yada hiç bilmediğimiz bir kuasarın oluşum aşamaları da olabilir, dali'nin hiç yapmadığı, yapıp da beğenmediği, yırtıp yaktığı bir tablo da.

yetmiş yıl yaşamış ve ortalama günde 18 saat ayakta kalmış bir insan kaba bir hesapla hayatı boyunca toplam kırk milyar tane "kare" görür. gördüğü kırk milyar karenin hemen hepsinin ne oldugu bilir çünkü zaten bildiklerini ya da bildiklerinden türetebildikleceklerini görüyordur. hiç kimse, hayatı boyunca proksauaztwa gömüş olamaz çünkü hiç kimse - ben de dahil - proksauaztwa'nın ne oldugunu bilmiyor. oysa bizim böyle bir resmimiz de var.


eğer sadece ne oldugunu bildiğimiz şeyleri görebiliyor, bilmediklerimizi diğerlerinden ayırdedemiyorsak bir şey bilmeden bir şey görmemiz mümkün olur muydu? başka bir soru: şu bildiğimiz şeylerin dışında kalan diğerleri nelerdir; bu resimler içerisinde gerçekleşmesi mümkün olmayan şeylerin de resimleri var mı? yani eğer kimse proksauaztwa'nın ne oldugunu bilmiyorsa ve kimse bir proksauaztwa görünce "aha! işte bu bir proksauaztwa'" diyemeyecekse proksauaztwa'nın varolduğunu düşünmek için bir sebep var mı? proksauaztwa'nın varolmadığına inanıp karadeliklerin olduklarına inanmak arasında bir fark yok mu? ya kainat ben gönder tuşuna basar basmaz bizlerin kafasında tüm bu düşünceler ve anılarla, bizim zamanın bir parçası olarak algıladığımız bir anda yaratılmışsa ve aslında o resimlerin hiç biri "yok"sa?


olmuş ya da olmamış, olacak ya da olmayacak her şeyin; bildiğimiz evrenin ve bilmediğimiz tüm paralel evrenlerin bütün bilgisini taşıdığı düşünülürse aslında 10^600000 resim o kadar da çok değilmiş gibi görünüyor.