Osmanlı Zamanında Kadınlar Nasıl Makyaj Yapardı?
osmanlı imparatorluğu döneminde yaşamış hâtun kişilerin de güzelliklerine güzellik katmak için kullandıkları bazı yöntemler vardı.
fondöten ( nasıl yazıldığına ve ne işe yaradığına internetten baktım), eyeliner, maskara, far mar gibi şeyler yoktu tabi o dönemler... daha ziyade doğal yöntemlerle uyguluyorlardı bu makyaj ve güzelleşme (cilt bakım) işlerini.
bunlardan en bilineni sürmedir, nâm-ı diğer göz kalemi (bence bir hâtuna yakışan yegane makyaj budur, başka bir şey gerekmez).
bir diğeri rastık. eski mezopotamya uygarlıklarından veri var olan bir makyaj çeşidi. hâtunlar kaşlarını daha siyah ve dolgun göstermek için sürerlermiş. osmanlı'da da çokça yaygındır. bunu nereden anlıyoruz? divan edebiyatında bir mazmun olarak kendisine yer bulmuştur.
tabi gelişen teknolojiyle birlikte rastık, kaş kalemine dönüşmüştür. yani ülkemiz için konuşmak gerekirse 40 - 50 sene öncesi falan. tabi bu boyayla saçlarını da boyamıştır hâtunlar.
osmanlı hâtunu dışarıda ne kadar kapalı ise evinde de tam tersine o kadar açıktır. güzeldir. bakımlıdır. tabi bunu belirten kişiler sadece payitaht'taki hâtunları göz önünde bulundururlar. yoksul anadolu için aynı şeyin geçerli olduğunu pek düşünmüyorum.
kınayı hepimiz biliyoruz zaten. bunu allık pulluk niyetiyle de kullanmışlardır birtakım karışımlarla.
çivit otu da bir diğer makyaj malzemesidir. zannediyorum göz kapaklarına sürmekteydiler hâtunlar bunu. ayrıca güzel bir kokuya sahip olduğundan vücutlarına da sürmüşlerdir. yine aklınızda olsun egzama, cilt lekesi vs. gibi istenmeyen şeylere iyi gelmektedir. ha, istenmeyen lekelere. saç bakımı için de birebirdir. saç dökülmesini engeller. haremin vazgeçilmezlerindendir.
sefidâb. cildi beyazlatmak için kullanılan bir maddedir bu da. osmanlı hâtununda bembeyaz bir tene sahip olma hastalığı vardır tıpkı avrupalı kadınlar gibi. işte bu madde de sirke vs. gibi katkılarla seyreltilip kullanılmıştır ancak zehirlidir. yani iyi bilmek gerekir nasıl yapılacağını.
gül goncasının başı çektiği bir karışımla da yanaklarını pembemsi bir renge getirmiştir hâtunlar. ayrıca güzel de kokmaktadır. allık sanırım bu.
saçların yumuşak kalması için ise kerkede ve ebegümeciyi kaynatıp bazı çeşitli başka yöntemler de uygulayarak doğal bir saç bakım malzemesi de elde etmişlerdir.
ruj da doğu-islâm dünyasında çok yaygındı. hatta katı ruju icat eden kişi endülüslü bir kozmetikçidir. avrupa'da ise ruj, şeytanı temsil ettiği için kilise tarafından yasaklanmıştı.
yasak kalkınca avrupalı erkekler, hâtunlarından daha fazla ruj sürer olmuşlardır uzun dönem.
işte böyle. daha bir sürü çeşit vücut bakımıyla ilgili yöntemleri varmış tabi ama ben genel olarak yüze uygulananlarını anlattım.