SANAT 28 Ekim 2020
12,9b OKUNMA     557 PAYLAŞIM

Osmanlı'da Pek Çok Etkileyici Nakış İşinin Ortaya Çıkmasını Sağlayan Meslek: Nakkaş

Osmanlı döneminden kalan etkileyici cami işlemeleri ve benzeri işleri yapan nakkaşları inceliyoruz.

nakkaş, resim ve süsleme yapan kişi, ressam mânâlarına gelir.

osmanlı imparatorluğu'nda daha ziyade minyatür çizen kişilere verilen bir isimdir.

osmanlı'da minyatür sanatının etkilendiği yer sanıldığı gibi arap sanatı değil; uygur türklerinin oluşturduğu ekoldür. uygur türklerinden selçuklulara, buradan da osmanlılara geçmiştir bu tarz.

dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli nakkaşı olarak bihzâd kabul edilir. efsaneye göre çaldıran savaşı öncesinde şah ismail, bihzâd'ı bir mağaraya saklamış; yavuz sultan selim karşısında aldığı yenilgi sonrası savaş meydanından uzaklaşınca ilk olarak tekrar bu mağaraya gelmiş ve bihzâd'ın hayatta olduğunu görünce ağlayarak allah'a şükretmiştir.

yavuz sultan selim dönemine kadar türk - islâm tarzında çizilen minyatürler; yavuz'un fethettiği arap topraklarından getirdiği arap nakkaşlar sebebiyle arap ekolünün ağırlık kazandığı bir döneme girmiştir.

nakkaşların kaldıkları ve çizimlerini yaptıkları yerlere nakkaşhâne denir.

topkapı sarayı'nın birinci avlusu ile arslanhâne binasının bitişiğinde nakkaşhâneler bulunduğu gibi, çarşıdaki çeşitli yerler de nakkaşlar için han şeklinde düzenlenmiştir.

nakkaşlar arasında da usta - kalfa - çırak ayrımı bulunuyordu diğer bütün zanaatkârlar arasında olduğu gibi. nakkaşların başlarındaki kişiye sernakkaşân denirdi.

nakkaşlar, ordu ile birlikte seferlere de çıkar ve çizimlerini buralarda da yaparlardı. üç ayda bir maaş alırlardı.

orhan pamuk'un "benim adım kırmızı" adlı romanında da ismi geçen nakkaş osman, 16. yy.'da gerçekten yaşamış bir başnakkaştır.

nakkaşlar uzun yıllar boyunca minyatür sanatıyla ilgilendiklerinden yaşlandıklarında gözleri neredeyse tamamen bozulmuş olurdu.

evliyâ çelebi'ye göre 17. yy.'da istanbul'da 40 ayrı dükkana sahip olan nakkaşların 4 adet de loncaları bulunmaktadır.

ikinci mahmud'un yeniçeri ocağını ortadan kaldırdığı vak'a-i hayriyye sonrası nakkaşhâneler de topyekün kaldırılmıştır.

bu tarihten sonra avrupa'dan ressamların istanbul'a getirildiği görülür.