OTOMOTİV 24 Şubat 2022
28,2b OKUNMA     460 PAYLAŞIM

Otomobillerdeki Deri Koltuğun Eskiden Yüksek Değil, Tam Tersi Düşük Standart Belirtmesi

Bugün deri koltuklu bir araba görünce hemen lüks şeklinde kodluyoruz ancak bir zamanlar durum hiç de öyle değildi... Enteresan bir algı değişikliği hikayesi, iyi okumalar.

bugün premium donanım özelliği olarak tüketicilere sunulan deri koltuk, aslında 1960'lara kadar ucuz ve düşük kalite algısı yaratan bir seçenekti.

otomobiller ilk üretildiği yıllarda tamamen elit bir kitlenin satın alabildiği ve araç sahiplerinin sürücü koltuğunda oturmayıp daha çok özel şoförler tarafından kullanılan araçlar durumundaydı. 1800'lerin sonu ve 1900'lerin başında bu araçların çoğunda sadece yolcuların olduğu bölüm kapalı olarak tasarlanmıştı veya yolcuların üstünü tamamen kapatan bir tente bulunmaktaydı.


şoförler ise tıpkı faytonlarda olduğu gibi nispeten dış ortam şartlarıyla baş başa kalıyorlardı

o dönemlerde kumaş döşeme lüksün zirvesi kabul edilirdi. bu sebeple yolcu bölümünün döşemeleri genellikle kumaştan yapılırken, sürücü kısmının döşemeleri dış ortam şartlarında yıpranmaması açısından deri olarak tasarlanmıştı. yani zenginler kumaşa, gariban şoförler deri döşeme koltuğa otururlardı. hatta dünya otomotiv tarihinde devrim yaratan ford model t, çok ucuz parçalarla üretilmesine rağmen koltukları tamamen deriden üretilmişti. çünkü deri kumaşa göre daha dayanıklıydı.

zaman geçtikçe insanlar otomobilleri kendileri sürmeye başladı ve özel şoför kullanımı azaldı. ancak yine de deriye çok talep yoktu. zira bugün de pek çoğumuzun sinir olduğu gibi, deri koltuklar sıcakta derinizi yakabilecek kadar sıcak olur ve sizi terletir. soğuk havalarda da kumaşa göre vücudunuzun ısısını daha çok düşürür. bunun yanında deriye düzenli bakım yapmazsanız zamanla kuruma, çatlama sıkıntısı yaşarsınız.

1950'lere gelindiğinde genelde araçlarda yine kumaş koltuklar yaygın olarak kullanılsa da, çoğunlukla makam otomobili olarak kullanılan rolls-royce silver wraith gibi otomobillerde sürücü kısmının deri, yolcu kısmının kumaş döşemeyle satılmasına halen rastlanıyordu. çünkü yolcu, arabaya binip inmesi sürecinde koltuğa sadece bir kere otururken, şoförse sürekli araçtan inen, yolcuya kapıyı açan, tekrar arabaya binen, hedefe gelindiğinde tekrar araçtan inip yolcuya kapıyı açan ve tekrar araca binen kişi olarak döşemeyi daha fazla yıpratıyordu. deri, kumaşa göre daha dayanıklı olduğundan şoför kısmının deri döşeme ile satılması bu sebeple tercih edilmişti.


1960'lardan sonra deri, gitgide kumaşın yerini almaya başladı

bunun temel sebeplerinden birisi yeni üretim tekniklerinin keşfedilmeye başlamasıyla derinin maliyetinin düşmesi ve daha rahat temin edilebilir olmasıydı. üreticilerse burada bir fırsat gördü ve daha önce yüzüne bakmadıkları deri döşemeleri, araçlarını daha yüksek fiyatlarla satabilmelerine olanak sağlayacak ekstra bir donanım olarak pazarlayabileceklerini keşfettiler.

"fantazi adası" dizisinin yıldızı olan ricardo montalban, 1970 chrysler cordoba reklamında "korint derisinden" koltukları ulaşılabilecek en lüks rahatlık olarak tanımlıyordu. bu reklam oldukça ilgi çekti ve deriyi insanların zihnine bir premium donanım seçeneği olarak yerleştirdi. oysa "korint derisi" tabiri tamamen bir pazarlama hilesiydi. zira korint derisi denilen şey aslında kitapların ciltlenmesinde kullanılan aprelenmiş vinilden başka birşey değildir.

ancak yine de reklam iyi bir pazarlama başarısı yakaladı


günümüzdeyse kış ayları için koltuk ısıtma, yaz ayları için koltuk soğutma gibi donanımların iyiden iyiye yaygınlaşmasıyla deri koltuk nispeten daha tercih edilebilir bir seçenek haline geldi.

ancak halen deriyi lüks olarak görmeyen markalar da var. her ay sadece 50 adet civarında ve tamamen el işçiliğiyle üretilen toyota century (toyota'nın maybach'ı), daha sağlıklı olduğu ve nefes alabilen yapısı sebebiyle koltuklarında yün kullanmaktadır.


ayrıca derinin oturup kalkma esnasında ses yapıyor olmasını da deriyi öncelikli olarak kullanmamalarına gerekçe olarak sunmaktadırlar. (müşterinin özel olarak isteği olursa deri döşeme yapıyorlar).