Oyuna ve Diziye Hakim Bir Sözlük Yazarından The Last of Us 4. ve 5. Bölüm İncelemesi
öncelikle, başımıza gelen büyük deprem felaketinden sonra post apokaliptik bir dizi bile "normal" geliyor gözüme. depremde yakınlarını kaybedenlere baş sağlığı diliyorum. aslında izlemeyecektim, incelemesini de yapmayacaktım bir süre daha fakat aldığım birkaç mesaj sonrasında herkesin acıyla başa çıkma yönteminin farklı olduğunu hatırladım. tekrardan hepimize geçmiş olsun.
ek olarak, şimdiden 5. bölümünün dünya dizi ve film tarihinin en iyi oyun uyarlaması olduğunu düşündüğümü belirteyim. the last of us gibi "şaheser" olarak tanımlanan bir oyunun en bilinen sahnelerinden birini oyundakinden daha iyi yapmışlar. 4. bölüm ile başlıyorum efenim...
4. bölüm "please hold to my hand"
giriş:
ellie bir önceki bölümde bulduğu tabanca ile kendince eğlenirken, joel yolda buldukları arabalardan benzin takviyesi yapmaktadır. ikili arasındaki geçen diyalogda benzinin zamanla yapısı bozulduğu için her 1-2 saatte benzin takviyesi yaptıklarını öğreniyoruz, aynı zamanda joel "sifon deniyor buna, işte bunu böyle yapınca..." diye anlatmaya başladığında ellie'nin "yavaş at da civcivler yesin" tavırlarından ve meşhur şaka kitabını çantasından çıkarmasından joel ve ellie'nin arasındaki iletişimin git gide kuvvetlendiğini gözlemliyoruz.
(buraya kadar olanlar oyunda yok. fakat güzel bir eklemeydi.)
ikonik araba sahnesi:
bölümün adı, bölümün başında ellie'nin bulduğu hank willams kasedinin içindeki alone and forsaken şarkısından gelmektedir. oyunun yapılan ve gösterilen ilk sahnesidir izlediğimiz sahne, aynı zamanda bana göre en ikonik sahnesidir. ellie kaseti bulduktan sonra ikili arasında geçen diyalog oyundakinin birebir aynısıdır. fakat oyunda aynı kasetten ilk olarak i'll never get out of this world alive dinleriz ellie bill'in dergileri ile dalga geçerken. "uykum bile yok" dedikten sonraki sahnede ise "alone and forsaken" çalarken ellie'yi uyurken görürüz.
Alone and Forsaken
dinlenme sahnesi:
ikili, yolculuklarına joel'un dinlenmek ve uyumak için arabayı beladan uzak olan bir yere park etmesi ile biraz ara verir. anlam veremediğim bir şekilde, arabanın dışında uyumaya karar verirler ve uyumadan önce ellie son bir kez şaka kitabından bir espri patlatmak üzereyeken joel şakayı bilir ve cevabı yapıştırır. uykuya dalan ellie, uyandığında kapkaranlık ormanda ayakta dikilip nöbet tutan bir joel ile karşılaşır, "yine nöbet tutuyor ya bu paranoyak" dercesine devirir başını yatar yine.
(burası da oyunda yoktu, fakat burası da çok çok güzel işlenmiş bir sahneydi. oyun, genel olarak diyaloglar ile dolu olduğu için ikili arasındaki iletişimim gelişim sürecini çok güzel yansıtıyordu. dizi, oyuna göre çok kısa sürdüğünden dolayı bu tip sahneler çok önemli. hatta bence bölümler kısa bile kalıyor.)
oyunda, her kafeye girdiğimizde joel iç çekerek "ah be, kahveyi çok özledim." gibi cümleler kurardı, sabah olduğunda joel'un kahve içmesi gülümsetti. ikili, yollarına devam ederken bir anda önlerinde engel belirir. joel, durumdan şüphelenerek arabadan iner ve engeli kontrol eder. direkt olarak boydan boya yolu kapatan konteynırın arkası bomboştur. joel, "başlarım böyle işe" diyerek yollarına şehrin içinden devam etmeye karar verir.
buraya kadar olan çoğu şey, joel'un arabadan inmesi dışında oyunda da aşağı yukarı aynı olduğu için sahneyi oyun ve dizi olarak karşılaştırmıyorum.
"bunlar direnişçi mi haydut mu?" sahnesi.
dizi:
joel, şehrin içindeyken önlerine çıkan "yaralı" adamın niyetini hemen anlar ve ellie'ye "kemerini bağla" der ve hemen oradan uzaklaşmak için gaza basar. sonrasındaysa oyunda haydut, dizideyse direnişçi olan insanların pususuna yakalanırlar ve arabaları bir dükkanın içine girer.
not: oyundaki pusu sahnesi dizidekinden çok daha iyiydi
kathleen isminde, ilk defa dizide gördüğümüz, pek de ilgi çekici olmayan bir karakterin önderliğinde 10 gündür karantina bölgesini yönetmekte olan direnişçiler, joel ile çatışırlar. fedra'yı 10 gün önce devirip, 10 gün sonra sistematik bir şekilde ilk gördükleri yabancı araca pusu kurabilecek düzeni kurmalarına hayran kaldım (!)
joel, çatışmadan sağ çıksa da arkasından gizlice yaklaşan bir direnişçi onu gafil avlar ve joel'u kendi av tüfeği ile boğmaya başlar. o sırada, ellie joel'un ona saklanmasını söylediği yerden çıkar ve bir bölüm önce joel'dan gizli bir şekilde çantasına koyduğu tabanca ile direnişçiyi vurur. ardından direnişçi ne kadar yalvarsa da ne joel'un ne de ellie'nin sempatisini kazanabilir, ellie sırtını dönüp gittikten sonra joel tarafından öldürülür.
tekrardan, kathleen ve diğer direnişçiler ile ilgili birkaç sahne izleriz. direnişin lideri kathleen, sorguladığı kişiye "henry nerede" diye sorsa da bir cevap alamaz. daha sonra diğer direnişçilerin joel ile girdiği çatışmada öldürüldükleri haberini alır ve "bunları kesin henry öldürtmüştür" diyerek "henry nerede" diye sorguladığı adamı öldürüp, ekibine "henry'i bulun" diye emir verir. ve kathleen "henry'i bulmak" için operasyonlarına devam eder. henry'nin önceden sığındığı yeri bulan kathleen, "henry'i bulmalıyız" diyerek henry'i aramaya devam eder. gördüğünüz üzere, kathleen ve ekibinin tek olayı henry'i bulmak. olmasa da olur dediğim sahnelerdi. güzelim dizinin birkaç dakikasının bile harcanmayacağı kadar gereksiz bir karakter. tek katlanılabilir detay, yerin altında "bi'şeylerin" olduğunu görmemiz oldu. ama tabi kathleen "henry'i bulmak" konusunda çok istekli olduğu için yerin altındaki "bi'şeyleri" pek de önemsemiyor gibi gözüküyordu.
kathleen ile ilgili sahneler tamamen lazy writing , türkçe olarak tembelce yazılmış sahneler bana göre. sırf senaryo derinliği sağlamak, henry'e arkaplan hikayesi yaratmak için uydurulmuş basit bir karakter ve organizasyonu izliyoruz. tabi, ben henry ve sam'i en az bill ve frank'i merak ettiğim kadar merak ediyordum, fakat kathleen denen zorlama karakter ile anlatacaklarını düşünmemiştim. yazık oldu güzelim karakterle, daha iyisini hak ediyorlardı.
ikili, direnişçilerin kontrolünde olan şehirden kurtulabilmek için yüksek bir alandan etrafı gözetlemek adına uzun bir binanın merdivenlerini teker teker tırmanırken, joel nefes nefese kalır. sonrasında joel eğer arkalarından gelen olursa gelenleri duymak için yere cam parçaları döker ve uyurlar. uyumadan önce joel'un ellie'nin şakalarından birine gülmesi içimi ısıttı, oyunda hiç gülmemişti.
ellie'nin sesine uyanan joel, hem kendisinin hem de ellie'nin kafasına tutulmuş tabancaların ardında duran yabancı kişilere gözünü açar.
buraya kadar olan şeyler aslında oyunda çok çok uzun süren bir bölümdür.
oyun:
dizide direnişçi, oyunda haydut olan insanların pususundan sonra joel ve ellie nispeten güvenli denilebilecek olan bir yerde ekipman, erzak toplarlar. haydutların "turist" dediği, öldürülmüş masum insanların ekipmanları, kıyafetleri ile dolu olan binaların içinden geçtikten sonra kendilerini bir ana yolda bulurlar. burada tekrardan haydutlar ile yüzleşirler. çatışma sonunda, bir sonraki alana doğru ilerlemeden önce eğer bir müddet beklenirse ellie şaka kitabını çıkartır ilk defa ve joel'u iğrenç esprilere boğar. ardından daha geniş bir alanda, daha çok haydut ile mücadele ederler. ellie bir kez daha şaka kitabını çıkartır.
sonrasında sokaktaki panolarda manken görselleri gören ellie "ne kadar zayıflar, sizin zamanınızda yemek de vardı bunlar niye zayıf böyle" diye sorgular, kahve dükkanına girerler, ardından dizinin ikinci bölümünde girdikleri otele giriyorlar oyunda. orada da haydutlar ile karşılaşırlar. asansör boşluğunda hareket ederken aşağı düşen joel, enfekteler ile dolu olan bir alana düşer. orada oyunun bir önceki bölümünde tanıştığımız "bloater" denen enfekte türünden de vardır. fakat onu dizinin 5. bölümde göreceğimiz için, birazdan anlatacağım. zar zor kurtulduktan sonra, bir haydut tarafından pusuya düşürülür joel, haydut onu yerdeki su birikintisinde boğarken joel git gide gücünü kaybeder ve tam ölmek üzereyken ellie haydutu vurur. joel ilk defa o zaman ellie'nin tabancasını fark eder.
bölgede ilerlerken, çok kalabalık bir grup ile karşılaştıklarında. joel, av tüfeğini ellie'ye verir ve yüksek bir bölgeden onu korumasını ister. oradaki haydutların da işini bitirdikten sonra, haydutların zırhlı aracından kaçmaya başlarlar ve sığındıkları binada henry ve sam ile karşılaşırlar. tabi karşılaşma ilk başta joel ve henry'nin kavgası ile başlasa da, ikisinin de yanında çocuk olduğunu fark eden henry ve joel kavgayı bırakırlar (haydutlar yanlarında çocuk tutmaz) ve bölgeden çıkmak için iş birliği yaparlar.
ve 5. bölüm incelemesi: "endure & survive"
giriş:
karantina bölgesinin direniş lideri kathleen tarafından ele geçirilmesi ile başlıyor bölüm, kathleen fedra'yı etkisiz hale getirir getirmez hemen "henry nerede?" diye soruyor yakaladıkları diğer işbirlikçilere. cevap alamayınca, tekraran "henry nerede?" diye soruyor. sonrasındaysa "bana henry'nin nerede olduğunu söylemiyorlarsa, ölsünler o zaman" diyor ve birisi kathleen'e henry'i kiminle birlikte gördüğünü söylüyor. daha sonra kathleen, tekrardan "henry nerede?" diye soruyor, "bildiğim kadarını anlattım" diye cevap alıncaysa "anlattın tabi, pis gammaz" diye trip atarak odadan çıkıyor.
sonrasında ekibine bir konuşma yaparak, "henry hala şehirde, henry'i bulmak için kapı kapı gezin" diyerek bütün ekibini henry'i aramak için görevlendiriyor. daha sonra sağ kolu "yapacak çok iş var aslında, sonra arasak olmaz mı?" dediği zaman "ben derdimi anlatamadım galiba, henry'i bulmak benim yedinci önceliğim değil. sen galiba benim kadar istemiyorsun henry'i bulmayığğ." diyerek sağ koluna da trip atıyor kathleen.
kathleen'e daha fazla katlanamayan sağ kolu, henry'i arama görevini, onları bulunca öldürmek ve cesetlerini yakmak üzere kabul ediyor.
ve 5. bölüm başlıyor...
henry ve sam saklanmak için yardımını aldıkları adamın onları götürdüğü çatı katına sığınıyorlar. erzakları bitene kadar orada bekliyorlar, o sırada sam neredeyse bütün duvarları mum boya ile boyuyor. henry tıpkı sam'in çok sevdiği çizgi romanlardaki gibi sam'in yüzünü boyayarak ona bir bir yüz maskesi yapıyor ve saklandıkları çatı katından ayrılıyorlar. bulundukları binanın dışından bir anda silah sesleri gelmesi üzerine, henry yüksek bir pencereden olanları izliyor ve joel'u görüyor.
ek olarak, sam'in işitme engelli olduğunu öğreniyoruz. fakat oyunda sam işitme engelli değildi. ilginç bir değişiklik olmuş.
4. bölümün sonu olan sahne ile devam ediyor hikaye. henry'nin tedirginliği onun aslında kötü niyetli biri olmadığını anlamasını sağlıyor joel'un. henry ve sam silahlarını indirdikten sonra hep beraber bir şeyler atıştırıyorlar ve ellie ve joel onlara isimlerini söylüyor. joel "biraz" paranoyak olduğu için, öyle tanıştığı herkese bir anda ismini söylemiyor tabi. o sırada ellie ve sam'in iletişim kurmak için çabalamasını görüyoruz.
sam ve ellie oyunda aynı yaştalar. fakat dizide sam, ellie'den 5 yaş daha küçük. tekrardan, ilginç bir değişiklik.
henry, joel'a birbirlerine ihtiyaçları olduğunu söylüyor. ne de olsa henry şehri biliyor, joel ise nasıl hayatta kalınacağını. joel, güç de olsa ikna oluyor. ve ekibimiz artık 4 kişi. tıpkı oyundaki gibi sam ve ellie çok iyi anlaşıyor, hatta henry oyundaki gibi gözleri dolu dolu sam'e bakarak "onu en son böyle mutlu göreli çok uzun zaman geçti" diyor. henry, joel'a "yerin altındaki tünellerden" bahsediyor. fark edildiği üzere, şehirde enfekte olmadığını anlatıyor. fedra'nın 15 yıl önce bütün enfekteleri yer altına hapsettiğini, yıllardır da tünellerde enfekte olmadığını söylüyor. aynı zamanda bu bölümde, henry ellie'nin joel'un kızı olduğunu sanıyor ama hem ellie hem de joel bu duruma aynı anda itiraz ediyorlar.
ekip tünellere girdiği zaman, oyundaki ile birebir aynı şekilde yapıldığını görüyoruz tünellerin içinin. duvar boyaları, duvara çizilmiş futbol kalesi, içerideki objeler, oyundakiyle birebir aynı gibi gözüküyorlar. hatta ellie ve sam tıpkı oyundaki gibi futbol oynuyorlar. ortak ilgi alanları olan çizgi roman serisinin birbirlerinde olan sayılarını okuyorlar beraber. joel ve henry ise bir köşeye çekilmiş henry'nin neden direnişçiler tarafından arandığını konuşuyorlar.
henry, lösemi olan kardeşine ilaç alabilmek için direnişin lideri ve kathleen'in abisi olan kişiyi fedra'ya gammazladığını anlatıyor. joel, direnişin henry'i neden bu kadar çok öldürmek istiyor olmasını tıpkı bizim gibi sorguluyor.
kathleen'in ikinci sahnesi ve diziye ara:
direniş lideri kathleen'in , çocukluk odasında abisi ile ilgili anılarını anlatmasını izliyoruz. sağ kolu yanına geldiğinde "sen benim burada olduğumu nerden öğrendin yha, bi'de henry'i bağışlamamı söylemek için geldiysen boşuna geldin taam mı" diye trip atıyor. abisinin de ondan henry'i bağışmalasını istediğini söylüyor. sağ kolu yine kathleen'e katlanamıyor ve "ne yaparsan yap, arkandayız" diyerek konuyu kapatıyor ve dizinin 5. bölümü kaldığı yerden devam ediyor.
(burada da "henry nerede?" diye sormuş olabilir, kathleen sahneleri akılda kalıcı olmadığı için sormuşsa bile eklemeyi unuttum)
ve keskin nişancı sahnesi!
adeta kathleen sahnelerine katlanan izleyiciye bir ödül verircesine hazırlanmış, oyundakinin bile üstüne çıkan bu sahne, dizinin 5. bölümünü neden "tüm zamanların en iyi uyarlama bölümü" olarak gördüğümü gösteriyor.
artık dört kişi olan ekibimiz, joel'un isteği üzerine fenerlerini bile açmadan karanlık caddelerden doğru ilerlerken bir anda caddenin ucundaki evden keskin nişancı ateşi altında kalırlar. joel, tıpkı oyundaki gibi hazırlanmış olan bölgenin içerisinde keskin nişancının atışlarından kaçınarak caddenin sonuna doğru ilerler. keskin nişancının olduğu eve vardığında, hala keskin nişancının atış sesleri duyulmaktadır. oldukça kolay bir şekilde nişancıya ulaştıktan sonra, kesin nişancının yaşlı bir amca olduğunu görür. amcaya "silahını bırak, olduğun yerde bir saat otur. ve kurtul" diyerek bir kurtuluş yolu sunar, fakat kesin nişancı cevap bile vermeyince "yapma." diyerek amcayı tekrar kurtarmaya çalışsa da amca silahına sarılır ve joel tarafından öldürülür.
sonrasında amcanın oturduğu sandalyenin hemen altında bulunan telsizden kathleen'in sesi duyulur. "oyala biraz daha, varmak üzereyiz" der. joel hemen pencereye çıkıp "kaçın" diye bağırsa da sesi o kadar uzaktan duyulmadığı için ekibin geride kalan 3 üyesi ancak kathleen ve direnişçilerin araçlarını gördüğü zaman kaçmaya başlarlar. joel, ellie'nin hemen arkasından gelen kamyonetin şöförünü vurunca kamyonet kontrolsüzce bir evin içine dalar. ardından çıkan çatışmada ise ateş alır.
bir arabanın arkasına sığınan ekip, kathleen'in sonunda henry'e kavuşmasının heyecanına tanıklık eder. direnişçiler joel'un bulunduğu yeri tespit ettikleri için joel onlara destek olmak için ateş açamaz. kathleen kendince adalet konuşması sandığı fakat sadece intikam konuşması olan konuşmayı yaparken bir anda az önce joel'un şöförünü öldürdüğü kamyonet yerin altına doğru inmeye başlar.
onlarca! belki de yüzlerce enfekte çıkar kamyonetin altındaki zeminden! kathleen ve direnişçi ekibi henry'i ve ekibi bırakıp bir anda enfekteler ile savaşmaya başlar. neler var neler bu sahnede, tam bir kaos. sanırsınız hbo yaşayanlar ve tepe tepe, sürü halinde adeta bir dalga gibi hareket eden ölüler arasında geçen bir savaş çekmek konusunda çok tecrübeli (hehe) . çocuk clicker oldukça etkileyiciydi.
ve bloater, yani türkçe olarak "şişkin" dediğimiz enfekte aşamasını görürüz ilk defa;
şişkin: uzun yıllardır kordisepsin etkisi altında olan enfektelerdir. artık vücutları tamamen zırh görevi de gören mantarlar ile kaplanmıştır. şişkin enfekteler vücutlarından kopardıkları mantarları fırlatarak etrafa spor saçılmasını sağlayabilir. ama bütün vücutlarını kaplayan mantarlar, ateşe karşı büyük ölçüde dayanıksız olmalarına neden olur.
ne kadar dehşet verici, ne kadar büyük bir tehdit olduğunu tıpkı oyunda bir şişkini öldürdüğünüzde sizi parçalaması gibi, dizide de birini aynı şekilde parçalara ayırırken görüyoruz. bir yandan sürü halinde herkesi öldüren takırdayanlar, bir yandan tek başına bile onlarca kişiyi öldürme potansiyeli olan şişkin, tam bir kaos...
fakat o kaosun ortasında, hayattaki tek amacı "henry'i bulmak" olan kathleen. kurtulmak üzere olan ekibimizi son anda yakalar ve silahını henry'e doğrultur. tam o sırada, manidar bir şekilde bir çocuk takırdayan tarafından öldürülür. 5 dakika önce "çocuk da olsa öldüreceğim" diyerek çocuk öldüreceğini itiraf eden insan, 5 dakika sonra bir çocuk tarafından parçalanarak öldürülüyor. kathleen ve zoraki dizi araları da the last of us tarihinin tozlu sayfalarında yerini almış oluyor.
sonrasında, olayın şokunu hala atlatamayan ekibimiz başka bir yere sığınıyor. konuşacak mecali bile kalmayan joel, henry'e eğer isterlerse onlara katılabileceklerini söylüyor. henry ise hiç düşünmeden kabul ediyor ve güzel haberi kardeşine uyandıkları zaman vereceğini söylüyor.
ardından, ellie ve sam'i çizgi roman okurken görüyoruz. sam mutsuzdur, ellie şakalar, espriler ile onun moralini düzeltemeyeceğini anlayınca biraz daha gerçekçi bir yaklaşım sergiler ve sam en sonunda ona ısırıldığını gösterir.
ellie ise çok bencilce davranarak, "benim kanım ilaçtır" diyerek elini keser ve sam'in yarasına bastırır. ardından sam, ellie'ye "bütün gece uyanık kalalım" der, ellie ise uyanık kalacağına söz verdiyse bile yorgunluktan oturduğu yerde uyuyakalır. sabah olduğundaysa oyunun bana göre en hüzünlü sahnesi olan sahneyi görürüz. sam ve henry'nin ölüm sahnesini ne zaman görsem, gözümden mutlaka yaşlar gelir. dizide de çok duygusallaştım. fakat bi'şey eksikti? o da ne? tıpkı sarah ölünce gustavo santaolalla - all gone (no escape) çalmaması gibi, henry kendini öldürünce çalan ana menü müziği çalmıyor.
Ana menü müziği
oysa ki henry ve sam'in ölümünün yarattığı şoktan sonra adeta bir tokat gibi çarpıyor insanı bu şarkı oyunda.
hatta genel olarak oyun sinematiğinin daha iyi olduğunu söyleyebilirim. hem oyunculuk, hem de diyalog olarak daha etkileyici bir sahne.
Henry ve Sam'in ölüm sahnesi
oyun:
aslında diziyle çok benzer, sadece girdikleri tünellerden asıl plan olan, köprüden kaçmaya çalışıyorlar fakat köprü çöküyor ve akıntıda bir müddet sürüklendikten sonra, dört kişi de sağ kurtuluyor. ondan sonra tünellere giriyorlar. tünellerde ayrı düşüyorlar ve joel sam ile, henry ise ellie ile devam etmek zorunda kalıyor. burada pek çok enfekte ile karşılaşıyorlar. oyunun en zor bölümlerinden birisidir burası, eğer "afetzede" yani grounded modunda oynuyorsanız.
tünellerden dışarı çıktıktan sonra, herkesin birbirini daha da tanımaya başladığı diyalog ağırlıklı bir erzak depolama bölümü oynuyoruz. ardından meşhur keskin nişancı bölümü geliyor. keskin nişancı tıpkı dizideki gibi joel tarafından etkisiz hale getiriliyor, fakat dizideki gibi olduğu yerde beklemiyor keskin nişancı. tüfeğini bırakıp, kapının arkasına saklanıyor. tabi bu sonucu değiştirmiyor. haydutlar arabaları ile ekibin geride kalan 3 üyesinin peşinden geliyor ve joel molotof kokteyli tutan bir haydutun elini vurarak aracı ateşe veriyor. sonrasındaysa enfekteler alana doluşuyor ve joel keskin nişancı tüfeği ile enfekteleri öldürerek ekibe yol açıyor.
sonrasında, jeol ve henry kurtulmuş olmanın verdiği rahatlık ile git gide birbirlerini daha da açıyorlar, duvarlarını kaldırıyorlar. ama tabi bütün o hoş sohbetler, gülmeler, nostaljik hisler sadece bir gece sürüyor.